confessions

emma the gold one

- Yazar -

  1. toplam entry 928
  2. takipçi 1
  3. puan 31229

gl

emma the gold one
gay -lezbiyen kısaltmasıdır. ikisi aynı anda değil jghjkgh yani çok düşündüm olmuyor. şöyle oluyor; gay var bir de lezbiyen var. bu ikisine hitap eden de mekanlar var, yayınlar var, dernekler var. işte orda bu ikisine hitap ettiğini belirtmek içün kullanılır.

sinek sarayı

emma the gold one
on yıl sonra bile tadı damakta olan kırıkkanadından öptüğüm kadının ’solaklara, altı parmaklılara, tek çocuklara, eşcinsellere, uzun kitaplardan canı sıkılanlara, sakarlara, tepegözlere, kekemelere, üç böbreklilere, iyi yüreklilere, harcananlara, harcamaya kıyamayanlara, sevgili gâvur kazım ve büyük aşkı ladiye’ye armağan ettiği kitabı.

tanıtım yazısından;
cihangir, bülbül sokağı çıkmazındaki apartman sakinlerinin hiç de sıradan ve sakin bir yaşamları yoktur. cüce bir kapıcı ve mongol oğlu, bir fahişe, gece kulüplerinde darbuka çalarak geçimlerini sağlayan ikiz kız kardeşler, bir travesti, umutsuz ve son derece mutsuz yaşlı bir kadın ile dul kızı... gidecek başka yerleri olmayan bu insanların yaşamları da sokağın kaderi gibi çıkmazdadır sanki.

ama kimi zaman gerçekler, çarpık bir aynadan aksedenlerdir sadece ve hiç de göründüğü gibi değildir. kırılmış, parçalanmış kimlikler, ikiye bölünmüş yaşamlar bir aynaya başka nasıl yansıyabilir ki zaten?
cihangir sokaklarından renkli manzaraları, sıcak insan ilişkilerini, kimi zaman da öfkeleri, meyhane masalarındaki sohbetleri son derece canlı ve doğal bir üslupla dile getiren mine g. kırıkkanat, sinek sarayı’nda hüzünlü, ama bir o kadar da hareketli bir kesit sunuyor sıra dışı insanların yaşamından.

sinan çetin le hayat sineması

emma the gold one
’’bir insandan boşanana kadar onu tanıyamazsın yeğen.’’ demiş zsa zsa gabor tabii o bunu söylerken kendisini ramiz dayı seslendiriyormuş. sinan çetin de bu sözden çok etkilenmiş ve demiş ki’’ ozman ben de boşanıyolarmış gibi yaparım, birbirlerine tanıtırım bunları hocu, bir yuva kurtarırım yuva kurtaranın yuvası kurtulur.’’ sonra işte nasreddin hoca da demiş ki ’’zsa zsa’ ya inanıyorsun da bana niye inanmıyorsun?’’

(bkz: entryde dedikodu tandansı)

mariage freres

emma the gold one
fransa’ ya giden herkese sipariş edilesi, çayı bir sanat haline getirmiş müessese. birmanya, tayland, endonezya, laos ve seylan’dan ithal edip satıyorlarmış ama nasıl karıştırıyorlarsa bilemiyorum dehşet oluyor yahu.

ingilizler halt etmiş efenim. içelim.

tubini

emma the gold one
lorando’lardan sonra istanbul’daki en önemli levanten ailesi. öyle ki, osmanlı devletiyle bir alacak yüzünden anlaşmazlık çıkınca, fransız donanması bu ailenin hakkını korumak üzere midilli adası’nı ablukaya almış. (!) peheeey diyorum peheeey! böyle şeyler duyunca insan, bir asker vurulduğu için dünya savaşı çıkmasını da anlıyor, bir tümevarma bir rahatlama...

oğlunuz çok zeki ama hiç çalışmiyor

emma the gold one
doğruluk payı belki binde bir olan önerme. fakat tabii ki ana yüreği oğlunun tembel ve bir o kadar gerizekalı olduğunu kabul etmek istemediğinden dört elle sarılır bu yalana. hem etrafta ’’ ah vah bizim oğlan da çok zeki tabiiiiğ öğretmeni bile farketmiş ama çalışmıyor haylaz!’’ diyerek caka satarken en yetkili ağızdan aldığı senet gibidir de.

(bkz: azalarak bitsin)
41 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol