emma the gold one

giriş müziğini duyunca guardınızı kaldırmanız gereken parçalardan.

burası kasıyo msn var mı?

annelerimize yılbaşı kartı hazırlayacağız. yarın uhu, pamuk, makasa ve karton getirin.

(bkz: makyavelist)

amaca giden yolda her yolu mübah bulanlar, kılanlar.

şaşırılacak bir doğa olayı değil netekim cami nasıl ayakkabınızı kapıda bıraktığınız yerse meclis de aklınızdan soyunduğunuz, kapıda düzgün bir şekilde bıraktığınız bir bina. gülelim diye tbmm tv izlediğimiz zamanlar geçti artık trajik sahneler yaşanıyor derken yine şenlenecek gibi ortalık.

juliet lewis’li uma thurman’lı güzel film. uma’nın canlandırdığı debby adlı tip önce acıma sonra pataklama hissi yaratıyor kişide. çok fena, çok içler acısı hâlleri oluyor bekar yaşlı kadınların. bunu görüp endişe de basıyor insanı bir yandan. yok yok izlememek lazım.

sinemalarda kapalı gişe oynayan kendi gelmeden sesi gelen filmlere karşı kocaman önyargı geliştiren bir obsesif olan beni bile etkilemiş film. filmi izlemeye eleştirmeye son derece hazır bir halde burnum havada başladım hangi ara indirdim de ’’go nav’iiiis!’’ çığlıkları atmaya başladım ayırt edemiyorum. o kadar girmişim içine hem de gözlüksüz, düşün! berbat kalitede izledim umrumda olmadı. senaryo klişenin dibine vurmuş yine pek sallamadım. neyi tuttum bu kadar hala bilemiyorum.

belki na’vileri kulaklarıyla doğalarıyla eğilimleriyle ve inançlarıyla birebir elf çakması yaratmak başarılı bir fikirdir. orta dünya ile pandora belki farklı zamanlarda var olmamıştır gibi gibi hayallerim oldu. insan bir mekiğe atlayıp elflere gitmek istiyor. ’bilim kurgu aslında zaten bir fantastik kurgudur.’u destekler bir çalışma olmuş sayın cameron’un ellerinden öperim. izleyiniz efem.

miss kittin vokalli felix da housecat çalışması. pek funky elektrowork fakat ağlatabiliyor da. bir kuple;

you say i’m not underground
i’m rich
i’m famous, i vanish, i’m glitz
i am the story
i am the star
you know like the big dipper...
sex drugs and rock n’roll it’s over
it’s over...
i decide it’s over!

2008’de timaş yayınları’ndan çıkmış nazan bekiroğlu kitabı.

mezuniyeti mümkün olduğunca geciktirmekle karakterize umutsuzluk semptomu.

(bkz: yok mu artıran)

hayır ayrılacaksa 25 çok yetersiz. il il imsakiye olmalıyız önce tabii. sonra zaten şehirlerin içinde kendi etrafını çoktan çevirmiş plazalar ve gettolar var onlar da özerkliğini almalı. sonra işte hane hane... böl ve yönet. bi çekemediler ellerini üstümüzden! artık dış mihrak diye bir şey de kalmadı gerçi. en içten mihraklarımız öyle samimi, öyle bağrımızdan.. ne jeopolitik konummuş arkadaş... anlamıyorum ki ipek yolu hala bizim altımızdan mı geçiyor?

bir de sosyalist geçinmez mi bunlar insan en çok ona deliriyor! sınırları kaldırıyorduk 10 yıl önce -çizgisiz dünya diliyorduk en azından- şimdi herkes evinin etrafına bir çizgi çizme derdinde. işte bölüp de versen ucundan aslında bi geberseler o çizginin içinde tebeşirli sınırları olsa diye geçiriyor insan içinden ama o toprakları almak için kan dökenlerin canına saygı duyuyoruz gene.

cici soko hanımkızımın cici şarkısı. işte bir oğlanı kaptırdığı bitch’ten bahsediyor oğlanla ilgili kurduğu hayalleri başka kıza devretmek istemiyor haklı olarak birtakım cinayete meyiller geliştirmiş. en sevimli cinayet de bu kızın işlediği işleyeceği olsa gerek. yirim!

sözleri de komple veriyorum ki hikayenin komikliğini görün;

so, of course, you were supposed to call me tonight
you were supposed to call me tonight
we would have gone to the cinema
and, after, to the restaurant, the one you like in your street

we would have slept together, have a nice breakfast together
and then a walk in a park together, how beautiful, and then
you would have said "i love you" in the cutest place on earth
where some butterflies are dancing with the fairies

i would have waited like a week or two
but you never tried to reach me
no, you never called me back
you were dating that bleach-blonde girl
if i find her, i swear, i swear...

i’ll kill her, i’ll kill her
she stole my future, she broke my dream
i’ll kill her, i’ll kill her
she stole my future when she took you away

i would have met your friends, we would have had a drink or two
they would have liked me, ’cause sometimes i’m funny
i would have met your dad, i would have met your mum
she would have said "please, can you make some beautiful babies?"
so we would have had a boy called tom and a girl called susan, born in japan

i thought it was a love story, but you don’t want to get involved
i thought it was a love story, but you’re not ready for that ...

me neither. i’ll kill her
she stole my future, she broke my dream
i’ll kill her, i’ll kill her
she stole my future when she took you away

she’s a bitch you know, all she’s got is blondeness
not even tenderness, yeah, she’s cleverless
she’ll dump your arse for a model called brendan
he will pay for beautiful surgery ’cause he’s full of money

i would have waited like a week or two
but you never tried to reach me
no, you never called me back
you were dating that bleach-blonde girl
if i find her, you know, i swear, i swear, i swear ...

i’ll kill her, i’ll kill her
she stole my future, she broke my dream
i’ll kill her, i’ll kill her
she stole my future when she took you away
i’ll kill her, i’ll kill her
she stole my future, she broke my dream
i’ll kill her, i’ll kill her
she stole my future when she took you away

man, i told you, you know, if i find her, i really, i, i mean, i’ll kill her, for real!
it’s like for sure, you have to know, uh, i mean, you know, i can do it, man,
i’ll kill her!

japon görünümlü fransız bebek. sevilmek için doğduğuna inanıyorum naçizane. myspace de patlamış çok da tutulmuş fekat müzik endrüstrisine hiç bulaşmamıştır. böyle de canım benim bir insan.

(bkz: i will kill her)

zaman içinde yitip giden ufacık bir kriter. artık kriter paketleriyle geziyoruz. okullar, memleketler, boylar, soylar, epilasyon durumu, sağlık geçmişi, favroi filmler, favori kitaplar, sosyal hak ve güvenceler fkdfkhf bla bla bla. üyelik kartlarını falan talep eden arkadaşlarım olmuştu evet.

eksi sonrası gelen edit: senin için üzüldüm. belki bir şeyler yapılabilir geç kalmamışsındır. bu kadar negatif olma.

15 yaşın vazgeçilmezi. doomculuk diye bir müessese var mensupları en hafif haliyle karikatürler. hayır ilerleyen yaşına rağmen doom dinleyen insan da olabilir ama o ’’doom da’’ dinliyordur doomcu doomcu takılmıyordur ortamlarda. iki grubu kapıştırmaya çalışmak futbolcu kartlarını kepmemizin bir dönem sonrasıdır nazarımda ve canla başla bir müzik türünü savunan kimi görsem katıla katıla gülüyorum.

introda bıçağı sokup bitene kadar kanırtan eser. şarkı demiyorum bak, eser. fakat mazok kişilik doymaz acıya loopa alır.

plath’ın victoria lucas takma adıyla yazdığı enteresan kitap. kişi ve yer isimlerini de değiştirmiştir.

plath’ın annesi, kitabın amerika’da yasaklanması için girişimde bulunmuş ancak başarılı olamamıştır.

(bkz: sırça fanus)

’’ bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtıdır. birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. bir hayata son vereceğiz. ancak korkma. doğum yeri belli olmayan ölümün serpilişi o kadar yavaş olacak ki ölenin kim olduğunu anlamayacaksın. ’’

ile başlayan en ciddi ve de kişisel favorim hakan günday romanı.

interpol vokali. ’’the asshole!’’var ya hep duyarız, o bu. karşılıklı geçip yara izlerimizi karşılaştırabiliriz. çoğu da aynı yerdedir. öyle bir adam bu. kendisiyle ilgili daha fazla konuşmak istemiyorum. fuck you!

eşliğinde paul banks’e evlenme teklif edeceğim parça. sizi de ortak ettim planıma artık pankart mankart bişiler açarsınız arkamda.