eldrun

(bkz: quentin tarantino)

(bkz: the fallen)

ben moody’nin eski evanescence üyeleri rocky gray ve john lecompte ile birlikte american idol yarışmacısı carly smithson’u da yanına alarak kurduğu yeni grup.

2006 yılında "just a taste" turu ile birlikte gruba yeniden dönmüştür.

sonbaharda çıkacak yeni albümlerinin adı belli olmuşur... endgame. albümde olacak iki şarkının ufak bir kısmıda internette bulunabilir.

starcraft’taki terran ırkının bir birimi. mayınları, gizlenmiş ya da görünmez birimleri görmenizi sağlar. emp shockwave, nuke ve defensive matrix gibi özelliklere sahiptir.

mortal combat ve street fighter tarzı dövüş oyunlarının içine girdiği oyun türü.

birbirinin devamı olmayan ama aralarında bağ olan filmleri vardır. örneğin fallen angels filmini izlemeden önce in chungking express’in izlenmesi önerilir. ya da 2046’dan önce in the mood for love’u izlemek çok daha iyi olur.

rocksteady domuza, bebop ise gergedana benzeyenidir bu ikilinin. önceleri insandı bunlar. rocksteady sarışın, rusvari bir tip, bebop ise zenciydi.

uzun saçlı olsa nasıl olurdu acaba diyenler revolver filmini izleyebilir.

son haftalarda galatasarın yediği gollerin neredeyse hepsinde ciddi kademe hataları yapan adam. yahu tamam gidip atağa yardım ediyorsun da sonra niye kendi mevkine dönmüyorsun be adam. senin açığını kapatmak için oraya gidenler kendi alanlarından açık veriyorlar bu sefer. skibbe de oyunu okuyamayıp gerekli şeyleri yapmayınca gs’nin hali duman oluyor.

evinde 300 inç plazma, tam boy bir cloone trooper ve otomatik olarak kapağı kalkan bir tuvalet vardır. bu tuvalet kapağını patentini almaya az kaldığını belirtmiştir. saç kurutma makinası,ikinci bir yastık ya da havlu gibi şeyler ise evde bulunmaz. buzdolabının içi bile boştur. bir de raflar dolusu porno koleksyonunu koridorda arkadan ışıklandırmalı olarak tutar. aklımıza hemen coupling’deki patrick geliyor tabi, o video’ya aldığı kızların kasedini patrick’s love adlı dolapta kilitli tutuyordu. neyse, barney bu sayede sabah kalkınca kızları kaçırmak için uğraşmaya gerek kalmadığını, evinin bu görevi yerine getirme özelliklerine sahip olduğunu söyler.

beyni süblimleşmiş kişilerin aşık oldukları kişiyi bir arkadaşına masustan ayarlayıp sonrasında arkadaşı kızı kendine bağlamışken tamam ayrılabilirsin komutuyla aşık olduğu kişinin üzülmesini sağlayıp hemen teselli etmek amacıyla yanına gitmesi ve bu sayede yakınlaşmaya çalışma çabasıdır.

çocukluğunda nazi kamplarından birinde bulunduğu için insanlara karşı pek iyi duygular beslemez. hatta ne peki, hiç iyi duygular beslemez.

gittikçe sertleşen güzel bir tarzları vardı aslında. the long road albümünde pek gitar soloları olmayan ama oldukça gaz ritimlerle bezenmiş kafa sallamaya teşvik edici şarkılar, güzel sayılabilecek sözlerle bezenmişti. all the right reasons’da ise çıtayı biraz daha yükseltip bazı şarkılarda sertliğin dibine vurmuşlar hatta side of a bullet şarkısında dimebag darrell’ın bir solosunu duyma imkanımız olmuştu. photograph, savin’ me, if everyone cared gibi çok hoş slow parçalar da yok değildi. fakat son albümde tarzlarını baya değiştirip alternatif ve grunge arası garip bir şey yapmışlar, olmamış nickelback be. eski albümlerde bob rock gazlıyordu demek bunları, zaten chad james hetfield hayranı bir adam. son albüme bakarken prodüktör olarak mutt lange’i görünce tamam ya diyorsunuz zaten.

nickeback’in 2008 yılında çıkan, şimdilik son albümü.

tracklist’i şöyle:
1-something in your mouth
2-burn it to the ground
3-gotta be somebody
4-i’d come for you
5-next go round
6-just to get high
7-never gonna be alone
8-shakin’ hands
9-s.e.x.
10-if today was your last day
11-this afternoon

albümden çıkan ilk single ise gotta be somebody şarkısı.

chad kroeger, son albümden çıkan ilk single olan gotta be somebody’nin klibinde hacı o saçlar ne yav dedirtiyor resmen. yıllardır saçını nasıl yapacağına bir karar veremedi be adam.

(bkz: dark horse)

nickelback’in hoş bir klibe sahip, hoş bir parçası.

17 aralık 2008’de uğur dündar’ın melih gökçek ve kemal kılıçdaroğlu’nu yüzleştirdiği programda melih gökçek’in kemal kılıçdaroğlu’nun lafını keserek sarfettiği cümledir. fakat sizi yanılmasın, gaf değildir.

bu gün star tv’de ankaralılara gidip soruyorlar sayaçları kaça aldınız diye. millet faturasını da gösterip 300 dolara aldık diyor ciddi ciddi. ardından ekrana melih gökçek’in dün programda söylediği laflar geliyor. "biz bu sayacı 63 euroya aldık !!!!!" gerçi melih’in dediği doğru olabilir 63’e aldık diyor sattık demiyor ki. 63 euroya al 300 dolara sat, uuu yeeahh. ne pişkin ve yüzsüz biri bu adam yarabbim, bir de bu gün söyelmiş kılıçdaroğlu çıktı bir şeyler salladı 13-0 yendim onu diye.

istatistiklere göre dün programda kılıçdaroğlu 23dk melih efendi ise 45dk konuşmuş. program boyunca her lafa atlayan, konuşma adabını bilmeyen, herkesin sözünü kesip kendi bildiğini okuyan biri gelmiş türkiyenin başkentinde belediye başkanlığı yapıyor. ve hala bu adamı destekleyen fanatikler mevcut. bırakın allahaşkına, başka ülke olsa insanı linç ederler.

programın favori lafını da yazmadan edemeyeceğim.

"ya bırak sen şimdi ankara halkını" i. melih gökçek 2008