confessions

deus ex machina

- Yazar -

  1. toplam entry 143
  2. takipçi 1
  3. puan 6986

akmar

deus ex machina
eskiden hakikaten de satanizm baskınları yapıldığını anımsayıp güldüğüm pasajdır. reklam yapmak gibi olmasın nadir sahaf gerçekten iyidir. ama doğru, aslıhan okuma kitabı konusunda daha iyidir, akmar’da test kitaplarına ağırlık vermiş durumda çoğu kitapçı.

materyalizmi maneviyat yoksunluğu sanan zihniyet

deus ex machina
komiktir. materyalistler elbette ki maneviyatı yok saymaz, sadece madde üstü şeylerin nesnel dünyada yeri olmadığını söylerler. ruhtur, cindir, peridir vesaire var olmadığını, hisler gibi diğer manevi şeylerinse var olduğunu ama elbetteki gerçekliği olmadığını söylerler.(işte bidiğiniz somut-soyut ayrımı) idealistler tarafından tarihte maddeye düşkünlük diye gösterildi ya da adnan oktar gibi insanlar tarafından öyle manipule edildi diye 21.yüzyılda hala bunu böyle bilmek ayıptır ayrıca. kaldı ki bunu iddia eden birine "cemal süreya o şiirleri nasıl yazdı o zaman?" diye sormak bile yeterlidir. dünyada hissetmeden yaşayabilen tek bir insanın dahi var olduğunu düşünebilmek ileri derece bir hayal gücüne sahip olmayı gerektirir ki zaten tüm bu yanılgının sebebi odur sanırsam.

leonard cohen

deus ex machina
çok iyi bir müzisyen olmasının yanı sıra, çok da iyi bir yazar olduğunu ya da olabileceğini düşündüğüm kişi. henüz "beautiful losers"ı tam olarak okuyabilmiş değilim, bir türlü edinemedim çünkü kitabı. ama aklımda yer eden çok güzel cümleleri var.

genelevleri açık tutup porno siteleri kapatmak

deus ex machina
akp’nin ikiyüzlü "ahlak" anlayışının kanıtıdır işte. zamanında rezil olmamak için bilmemkim geliyor diye zürafa sokak’taki genelevler yöneticiler tarafından boyatılır, arada 3-5 tane yalandan baskın yapılır, bu kişiler serbest bırakıldıktan sonra alın verin ekonomiye can verin mantığıyla desteğe devam edilir, sonra milletin uçkurunun denetim derdine düşen devlet porno sitelere yasağı çakar.

ayrıca yukarıdaki girdiye dokunmadan geçemeyeceğim kimse kusra bakmasın.
"devlet genelev kurumundaki imkanları iyileştirmek ve denetimleri arttırmak, çalışan emekçilerin haklarını korumakla yükümlüdür."

gülsem mi ağlasam mı bilemedim şu cümlelere..birinci sorunsal, "çalışan emekçiler". çok uzun bir tartışma olacağından tanımın kendisi hakkında tartışmayacağım ama, devlet "emekçiler"in maruz kaldığı iş şartlarına, ölümlere kılını kıpırdatmazken, kadın ticareti’nin kalitesizliğinin derdine düşemeyeceğim açıkçası. kadının pazarlanması,alınıp satılması klasik cümlelerle "kadını bir meta olarak kullanıp bunun üzerinden kar sağlayan" pezevenklerin iş koşullarının iyileştirilmesi gereğini savunan zihniyete diyecek bir şey bulamıyorum. demokratik devlet anlayışı buymuş demek.. vay canına. "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" anlayışı demokratik devlet demek değildir, lütfen bunu yutmayınız.

31 mayıs hopa olayı

deus ex machina
"protesto" ne ise onu yapan göstericilere polisin her zamanki şiddetini uyguladığı olaydır. hopa ahalisi akp’nin oylarını falan çoğaltmadı, haklarını aradılar ve sonucunda bununla karşılaştılar. "polis terör"üyle hayatını kaybeden bir kişi için tepki gösterilmesi akp;nin oylarını çoğaltıyorsa eğer, bu göstericilerin suçu değil, böyle bir olayı akp’nin lehine çevirmeye çalışan yardakçıların ve buna tav olan gerizekalı seçmenlerindir. kaldı ki taş da olsa, sopa da olsa -bunu tasvip ettiğimden değil- burada öncelikli olarak üzerinde düşünülmesi gereken şey polis müdahalesinin bir insanın ölümüne yol açtığıdır. bu ne ilk ne de son olacak.

işte daha dün, rize’de bira içen iki gencin üzerine kurşun sıkıldı. ikisi de yaralandı, bu gençler de ölebilirdi. ankara’da metin lokumcu’nun ölümünü protesto eden 95 kişi darp edilerek gözaltına alındı, işkence gördüklerine yönelik iddialar var ki eminim doğrudur. rte "bir insan ölmüş üzerinde durmuyorum" tarzı insanlıktan uzak açıklamalar yapmakta.

yandaş medyanın da yaptığı gibi tüm bunları satır arasına sıkıştırmak, görmezden gelip yine suçu haklarını arayan insanlara atmak kolay, yazık ki insanların anlayamadığı konu bu.

kaybedenler kulübü

deus ex machina
yeni programa başlayacaklarını duyduğum zaman içimi bir endişe sarmıştı açıkçası..nasıl olacak acaba diye. dinlemek istiyordum ama yarınki matematik finali ağır bastı. hayır hem hala sınava dair bi bok bilmiyorum, hem de programı dinleyemedim iyi mi.

vicdani ret

deus ex machina

insanın en doğal hakkıdır. 18. yüzyıldan beri birçok ülke askerliği bir zorunluluk olarak değil, gönüllük esasına dayalı bir uygulama olarak görüyor. "insan öldürmek" denen şey ciddi bir şeydir, düşman olsun, o olsun bu olsun. bunun doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışmıyorum, kavramın kendisinden söz ediyorum şuanda. evet vatanı korumak gereklidir, evet şu düzende elbette ki birileri asker olacak, öldürecek ve öldürülecektir. ama hiçbir kimse, yasa ya da kural birini öldürmeye ya da ölmeye mahkum etmemelidir. askerlik denen şey, özellikle de savaş zamanında, insan pskilojisine çok ciddi zararlar vermekte, bu da bir gerçek. buna rağmen gitmek isteyen gider, eline silah alır ve ne gerekiyorsa onu yapar. ama bunu yapmak istememek de o kadar doğal ki. insanlar ölüyor doğuda, peki ne uğruna? askeri hareketler devam ediyor yıllardır, daha yirmili yaşlarında kaç insan ölüp gidiyor, cenazelerinde sloganlar atılıyor aileleri vatan uğruna öldü diye kendilerini avutuyor..ama değişen bir şey yok, sadece bu. yıllardır bu sorunu çözemeyen aciz bir devlet var, askerlerini canlı hedef olarak kullanan kafayı yemiş komutanlar var, yanlış yerlere yerleştilen mayınlar gibi aptal hatalardan ölen insanlar var..gidip düşmanla çatışmak değil sadece askerlik, ne yazık ki biraz önce saymış olduğum gibi gerçekler de var. çok açık söylüyorum, ben olsam oğlumu bile bile ölüme göndermem, gönderemem, daha doğrusu göndermek istemem. ama yapacak bir şey yok. vicdani rettini açıklamak ise ayrı bir cesaret gerektiren bir şey zaten..ne olursa olsun bu hak tanınmalıdır insanlara, her birey askerliğe gidip gitmeme konusunda kendi hür iradesiyle karar verebilmelidir. kaldı ki bir önceki girdide belirtilen hukuki ret gerçekten de mantıklı bir uygulama olacaktır, maaş bağlanması, erken emeklilik vs. bir de bazı ülkelerde askere gitmek istemeyen vatandaşlara devlet zorunlu kamu hizmeti görevi verir, bunu da reddedenlere ise “total ret”çi denir.

evlilik aşkı öldürüyor

deus ex machina
doğru önermedir. aslında aşk zaten bir süre sonra eskisi gibi kalmaz da, aradaki tüm ilişkinin bir alışkanlığa dönmesi bitirir olayı. aşk ölmüşse sevgiliysen ayrılırsın, evliysen alışırsın. ama ortak bir yaratınızın, bir çocuğunuzun olması bile tek başına tüm bunlara değer olabilir.

arhavi

deus ex machina
artvin’in en güzel ilçesidir. lazı, gürcüsü, ermenisi boldur. insanları çok farklıdır arhavi’nin, açık görüşlüdürler bir kere. doğası zaten tartışılmaz, doğal güzellik olarak türkiye’nin en güzel yeridir bence. kesinlikle gidilip görülmelidir. mençuna şelalesi, çiftekemer köprüsü gezilmelidir. kafkasör’e çıkılıp derin derin nefes alınmalıdır. yaylalardan bulutlara bakılmalıdır. hamsi ve mısır ekmeğinin yanında minci, dudeyi, kapçoni mç’k’udi, paponi yenmelidir.

arkadaş zekai özger

deus ex machina
"sevdan ki yakıcı bir kuştur yüreğimde
gümbürder zulme karşı kan gibi
ölürsem dağlar için ölürüm ferhat
kalırsam vuruşkan şahan gibi."

başlığı olmasına biraz şaşırdığım ve çokça sevindiğim şairdir. şiirleri mayıs yayınları tarafından "sevdadır" başlığı altında yayımlanmıştır. içinde iki adet de düzyazısı bulunmakta, ikisi de birbirinden güzel.hele "beyaz ölüm kuşları" diye oldukça uzun bir şiiri vardır ki..ama kitabı bulmak biraz zor, ben istanbul’u aradım taradım ve sonunda son kalan iki kitabı almıştım zamanında. ama belki şuanda yeniden basılmıştır, bulmak daha kolaydır. bir de her sene anısına düzenlenen, jürisinde haydar ergülen, orhan alkaya gibi isimlerin bulunduğu "arkadaş zekai özger şiir ödülü" vardır.

istanbul bilgi üniversitesi

deus ex machina
bir zamanlar "sosyal bilimler üniversitesi" olarak tanınan ve bu konuda gerçekten iyi olan üniversite. ne yazık ki önceki girdilerde de belirtildiği gibi, artık bu kimliğini kaybetmek için elinden geleni yapıyor. her özel okul birer ticarethanedir, ama az ama çok. bilgi üniversitesi de böyle, ama verdiği akademik eğitimle diğer özel okullardan ayrılıyor-du. özgürlükçü mü gözüküyor? evet. elbetteki bize sağladığı sadece ikiyüzlü "liberal" özgürlükler. işten çıkarmalar, sendika karşıtı tutumlar, bilimsel üretimin düşmesi ve daha çok para getiren piyasaya yönelik bölümlerin açılması,ekonomi politik ve toplum felsefesi gibi bir bölümün- ki bana kalırsa harika bir bölümdür, sistemin desteklediği matematiksel işlemlere indirgenmiş ekonomi anlayışının dışındadır- kapatılması üniversitenin nereye gittiğini göstermekte. elbette ki öğrenciler olarak buna karşı sesimizi yükseltiyoruz, sürecin sonunda ne elde edebileceğiz göreceğiz bakalım.
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol