(bkz: olu sirenler)
(bkz: yercekimli karanfil)
edip cansever 8 agustos 1928 de istanbul da dogdu. kumkapi ortaokulunda basladigi ortaogrenimini, 1946 da istanbul erkek lisesi nde tamamladi. girdigi yuksek ticaret okulunu bitirmeden ayrildi. 1950 de kapalicarsi da turistik esya ve hali ticareti yapmaya basladi. 1976 dan sonra ise yalnizca siirle ugrasti.
ilk siiri 1 mart 1944te "istanbul" dergisinde yayimlandi. "istanbul", "yucel", "fikirler, "edebiyat dunyasi" dergilerinde yayimlanan genclik siirlerini ikindi ustu (1947) adli bir kitapta topladi. arkadaslariyla birlikte, sekiz sayi cikardiklari "nokta" dergisi (15 ocak 1951 -15 kasim 1951), siirinin yeni bir evreye giris donemine rastlar. ilk kitabindan yedi yil sonra yayimladigi dirlik duzenlik te (1954) kendisine ozgu bir siir evreni kurdugu goruldu. surekli yazan, yayimlayan bir sair olarak otuz yila yakin bir sure ilgileri hep ustunde tuttu, siirlerinin yani sira siir uzerine yazdiklari, soyledikleriyle de tartismalara neden oldu. 28 mayis 1986 da istanbul da oldu.
1957de yayimlanan yercekimli karanfil adli kitabiyla 1958 yeditepe siir armagini ni;
1976 da yayimlanan ben ruhi bey nasilim adli kitabiyla 1977 turk dil kurumu siir odulunu, 1981 de butun siirlerini bir araya getiren yeniden adli kitabiyla da 1982 sedat
simavi edebiyat odulunu aldi.,
siirlerinde bireyin arayislarini, umutsuzluklarini, uyumsuzluga varan yasam iliskilerini
yansitmaya calisti. cevresindeki insanlarin yasayislarini etkileyecek, dunyaya bakislarini degistirecek bir siirin aranisi icinde, kapali bir imge anlayisina yaslanan, bu yuzden yadirganan, "anlamsiz" diye nitelenen yapitlar verdi.
gerci siirselligi dusuncenin alaca bolgelerinde ararken kapali soyleyislerin sinirinda
dolasiyordu, ama kesinlikle anlamsizliktan yana degildi. tersine siirlerinde anlatmaya, hatta
oykulemeye buyuk yer veriyor, duzyazi olanaklarindan, oyunlardan, konusmalardan bol bol
yararlaniyordu. cagdas siir akimlarindaki gelismelerle birlikte, yazdiklarinin buyuk oranda
aydinliga ciktigi gorulerek bir dusunce sairi olarak nitelendi.
edip cansever siiri.
biliyor musun az az yasiyorsun icimde
oysaki seninle guzel olmak var
ornegin raki iciyoruz, icimize bir karanfil dusuyor gibi
bir agac isliyor tikir tikir yanimizda
midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.
sen karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum iste
sen de bir baskasina veriyorsun daha guzel
o baskasi yok mu bir yanindakine veriyor
derken karanfil elden ele.
goruyorsun ya bir sevdayi buyutuyoruz seninle
sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil
bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk
birlesiyoruz sessizce.
biliyor musun az az yasiyorsun icimde
oysaki seninle guzel olmak var
ornegin raki iciyoruz, icimize bir karanfil dusuyor gibi
bir agac isliyor tikir tikir yanimizda
midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.
sen karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum iste
sen de bir baskasina veriyorsun daha guzel
o baskasi yok mu bir yanindakine veriyor
derken karanfil elden ele.
goruyorsun ya bir sevdayi buyutuyoruz seninle
sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil
bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk
birlesiyoruz sessizce.
ataol behramoglu siiri.
ne anlatir yunan sarkilari
geceye dair, aska dair
ne anlatir yunan sarkilari
hayatimiza dair
ne anlatir yunan sarkilari
insani tepeden tirnaga saran bu huzunle
sanki hep anlatilmayan bir sey kalmistir
icimizi ne kadar doksek de
ne anlatir yunan sarkilari
biten bir ask mi, baslayan bir ask mi
bir kiz mi, yuzunu hic gormeyecegimiz
cayirlarina hic uzanamayacagimiz kirlar mi
ne anlatir yunan sarkilari
bu surekli, bu yumusak israrla
ne anlatir yunan sarkilari
yuregimize isleyen tempolarla
ne anlatir yunan sarkilari
sonsuzluga guzellige, sonsuz barisa dair
acilarla dolsak da ne kadar
simsicak yasamaya dair
ne anlatir yunan sarkilari
bir gun birlesecegini mi butun sarkilarin
ne anlatir yunan sarkilari
bu kadar uzak...ve bu kadar yakin
ne anlatir yunan sarkilari
geceye dair, aska dair
ne anlatir yunan sarkilari
hayatimiza dair
ne anlatir yunan sarkilari
insani tepeden tirnaga saran bu huzunle
sanki hep anlatilmayan bir sey kalmistir
icimizi ne kadar doksek de
ne anlatir yunan sarkilari
biten bir ask mi, baslayan bir ask mi
bir kiz mi, yuzunu hic gormeyecegimiz
cayirlarina hic uzanamayacagimiz kirlar mi
ne anlatir yunan sarkilari
bu surekli, bu yumusak israrla
ne anlatir yunan sarkilari
yuregimize isleyen tempolarla
ne anlatir yunan sarkilari
sonsuzluga guzellige, sonsuz barisa dair
acilarla dolsak da ne kadar
simsicak yasamaya dair
ne anlatir yunan sarkilari
bir gun birlesecegini mi butun sarkilarin
ne anlatir yunan sarkilari
bu kadar uzak...ve bu kadar yakin
ataol behramoglu siiri.
parkta rastladigim adamin
bir kolu kesikti bileginden
ciftciymis
tekirdag in koyluklerinden
bir kizi veremden olmus
bu sehri istanbul da
karisi tutturmus:
kizimin mezari nerde ben orda
satmis savmis ihtiyarcik
varini yogunu
ferikoy de bir evcegize
sokmuslar bascagizlarini
ikinci kiz desen
kibarca: akil hastasi
anaya babaya
vermez bir rahat yuzu
oglanlardan buyugu
dort cocuklu bir sofor
kucuk oglan
bir tamirhanede omur curutur
fayda yok anlayacagin
ne oglanlardan, ne kizlardan
bir fabrikada is bulmus
kacak isci calistiran
kirk yilin koylusu
ne yapsin isci olursa
daha yili dolmadan
kaptirivermis elini carka
gerisi bilinen hikaye
patrondan imdat gormez
evde kari aglar
deli kiz vermez rahat
kendisine rastladigimda
dusunup duruyordu bir kanepede
ben sordum o anlatti
guzelim tekirdag sivesiyle...
parkta rastladigim adamin
bir kolu kesikti bileginden
ciftciymis
tekirdag in koyluklerinden
bir kizi veremden olmus
bu sehri istanbul da
karisi tutturmus:
kizimin mezari nerde ben orda
satmis savmis ihtiyarcik
varini yogunu
ferikoy de bir evcegize
sokmuslar bascagizlarini
ikinci kiz desen
kibarca: akil hastasi
anaya babaya
vermez bir rahat yuzu
oglanlardan buyugu
dort cocuklu bir sofor
kucuk oglan
bir tamirhanede omur curutur
fayda yok anlayacagin
ne oglanlardan, ne kizlardan
bir fabrikada is bulmus
kacak isci calistiran
kirk yilin koylusu
ne yapsin isci olursa
daha yili dolmadan
kaptirivermis elini carka
gerisi bilinen hikaye
patrondan imdat gormez
evde kari aglar
deli kiz vermez rahat
kendisine rastladigimda
dusunup duruyordu bir kanepede
ben sordum o anlatti
guzelim tekirdag sivesiyle...
catalcada dogdu. ilk ogrenimini kars ve cankirida; lise ogrenimini cankirida tamamladi. ankara universitesi dil ve tarih cografya fakultesi rus dili ve edebiyati bolumunu bitirdi. dort yil (1970-74) ingiltere, fransa ve sovyetler birliginde yasadi, ogrenimini surdurdu. ismet ozelle halkin dostlari, nihat behramla militan dergilerini cikarip yonetti. sehir tiyatrolarinda dramaturgluk (1974-1980), kisa bir sure adam yayinevinde danismanlik yapti. 1982 yilinda baris dernegi davasi nedeniyle on ay tutuklu kaldi. 1984 yilinda gittigi fransada sorbonne universitesine bagli centre de poetique comparee bolumunde turk ve dunya siiri ustune seminerler izledi, calismalar yapti. 1986 aralik ayinda pariste a.behrampglu yonetiminde anka adini tasiyan fransizca ve bir turk yazin ve sanat dergisi yayinlamaya basladi.
siir kitaplari
bir ermeni general (1965)
bir gun mutlaka (1970)
yolculuk ozlem cesaret ve kavga siirleri (1974)
ne yagmur...ne siirler (1976)
( yeni bir basimi 1981 yilinda kogusturmaya ugrayan ve yazarin bir sure gozaltinda kalmasina yol acan kitap beraat ederek yeniden yayinlandi)
kusatmada (1978)
mustafa suphi destani (1979)
dortlukler (1980)
iyi bir yurttas araniyor (1983)
eski nisan (1987)
turkiye uzgun yurdum, guzel yurdum (1985)
kizima mektuplar (1985)
tum siirlerine asya afrika yazarlar birligi lotus 1981 edebiyat odulu verilen a. behramoglunun toplu siirlerinden bir secmeler, siirler 1959-1982 adiyla 1983 yilinda yayinlandi. bu kitap 1987de besinci basimini yapti. 1991de toplu siirlerinin ilk iki cildi bir gun mutlaka ve yasadiklarimdan ogrendigim bir sey var basliklariyla yayinladi. siir ustune yazilarini yasayan bir siir (1986), sanat-edebiyat kurami ustune yazilarini mekanik gozyaslari (1991) baslikli kitaplarda topladi. cesitli dillerden yaptigi ceviri siirlerini kardes turkuleri (1986) adiyla yayinlayan behramoglunun ozellikle rus yazinindan siir ve anlati alaninda kitaplasmis, cok sayida cevirisi vardir.
siir kitaplari
bir ermeni general (1965)
bir gun mutlaka (1970)
yolculuk ozlem cesaret ve kavga siirleri (1974)
ne yagmur...ne siirler (1976)
( yeni bir basimi 1981 yilinda kogusturmaya ugrayan ve yazarin bir sure gozaltinda kalmasina yol acan kitap beraat ederek yeniden yayinlandi)
kusatmada (1978)
mustafa suphi destani (1979)
dortlukler (1980)
iyi bir yurttas araniyor (1983)
eski nisan (1987)
turkiye uzgun yurdum, guzel yurdum (1985)
kizima mektuplar (1985)
tum siirlerine asya afrika yazarlar birligi lotus 1981 edebiyat odulu verilen a. behramoglunun toplu siirlerinden bir secmeler, siirler 1959-1982 adiyla 1983 yilinda yayinlandi. bu kitap 1987de besinci basimini yapti. 1991de toplu siirlerinin ilk iki cildi bir gun mutlaka ve yasadiklarimdan ogrendigim bir sey var basliklariyla yayinladi. siir ustune yazilarini yasayan bir siir (1986), sanat-edebiyat kurami ustune yazilarini mekanik gozyaslari (1991) baslikli kitaplarda topladi. cesitli dillerden yaptigi ceviri siirlerini kardes turkuleri (1986) adiyla yayinlayan behramoglunun ozellikle rus yazinindan siir ve anlati alaninda kitaplasmis, cok sayida cevirisi vardir.
ataol behramoglu siiri.
ilk kez yurdumdan uzakta yasadim bu duyguyu
bebeklerin ulusu yok
baslarini tutuslari ayni
bakarken gozlerinde ayni merak
aglarken ayni seslerin tonu
bebekler cicegi insanligimizin
gullerin en hasi, en goncasi
sarisin bir isik parcasi kimi
kimi kapkara uzum tanesi
babalar cikarmayin onlari akildan
analar koruyun bebeklerinizi
susturun susturun soyletmeyin
savastan yikimdan soz ederse biri
birakalim sevdayla buyusunler
serpilip gelissinler fidan gibi
senin benim hic kimsenin degil
butun bir yeryuzunundur onlar
butun insanligin gozbebegi
ilk kez yurdumdan uzakta yasadim bu duyguyu
bebeklerin ulusu yok
bebekler, cicegi insanligimizin
ve gelecegimizin biricik umudu...
ilk kez yurdumdan uzakta yasadim bu duyguyu
bebeklerin ulusu yok
baslarini tutuslari ayni
bakarken gozlerinde ayni merak
aglarken ayni seslerin tonu
bebekler cicegi insanligimizin
gullerin en hasi, en goncasi
sarisin bir isik parcasi kimi
kimi kapkara uzum tanesi
babalar cikarmayin onlari akildan
analar koruyun bebeklerinizi
susturun susturun soyletmeyin
savastan yikimdan soz ederse biri
birakalim sevdayla buyusunler
serpilip gelissinler fidan gibi
senin benim hic kimsenin degil
butun bir yeryuzunundur onlar
butun insanligin gozbebegi
ilk kez yurdumdan uzakta yasadim bu duyguyu
bebeklerin ulusu yok
bebekler, cicegi insanligimizin
ve gelecegimizin biricik umudu...
bu kadar yuklenilmemesi gereken ve uyarilarin houston araciligi ile yapilmasi gereken yazar.
(bkz: ucuncu sahsin siiri)
(bkz: ayrilik sevdaya dahil)
(bkz: duvar)
(bkz: pia)
(bkz: kirli yuzlu melekler)
attila ilhan siiri.
gozlerin gozlerime degince
felâketim olurdu aglardim
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdigin vardi duyardim
cop gibi bir oglan ipince
hayirsizin biriydi fikrimce
ne vakit karsimda gorsem
oldurecegimden korkardim
felâketim olurdu aglardim
ne vakit mackadan gecsem
limanda hep gemiler olurdu
agaclar kus gibi gulerdi
bir ruzgâr aklimi alirdi
sessizce bir cigara yakardin
parmaklarimin ucunu yakardin
kirpiklerini egerdin bakardin
usurdum icim urperirdi
felâketim olurdu aglardim
aksamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan icinde yatardi
limandan bir gemi giderdi
sen kalkip ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalirdin
hayirsizin biriydi fikrimce
guldu mu cenazeye benzerdi
hele seni kollarina aldi mi
felâketim olurdu aglardim
gozlerin gozlerime degince
felâketim olurdu aglardim
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdigin vardi duyardim
cop gibi bir oglan ipince
hayirsizin biriydi fikrimce
ne vakit karsimda gorsem
oldurecegimden korkardim
felâketim olurdu aglardim
ne vakit mackadan gecsem
limanda hep gemiler olurdu
agaclar kus gibi gulerdi
bir ruzgâr aklimi alirdi
sessizce bir cigara yakardin
parmaklarimin ucunu yakardin
kirpiklerini egerdin bakardin
usurdum icim urperirdi
felâketim olurdu aglardim
aksamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan icinde yatardi
limandan bir gemi giderdi
sen kalkip ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalirdin
hayirsizin biriydi fikrimce
guldu mu cenazeye benzerdi
hele seni kollarina aldi mi
felâketim olurdu aglardim
attila ilhan siiri.
ne olur kim oldugunu bilsem pianin
ellerini bir tutsam olsem
boyle uzak uzak seslenmese
ben bir sehre geldigim vakit
o baska bir sehre gitmese
otelleri bombos bulmasam
iclenip buzlu bir kadeh gibi
bugulanip bugulanip durmasam
ne olur sabaha karsi rihtimda
cocuklar piayi gorseler
bana haber salsalar bilsem
icimi busbutun yildiz basar
bir hancer gibi cikip giderdim
ben bir sehre geldigim vakit
o baska bir sehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
ustelik parasizim pasaportsuzum
ne olur sabaha karsi rihtimda
seslendigini duysam pianin
sirtinda yoksul bir yagmurluk
cocuk gozleri buyuk buyuk
usumus urpermis soluk
ellerini tutabilsem pianin
olsem eksiksiz olurdum
ne olur kim oldugunu bilsem pianin
ellerini bir tutsam olsem
boyle uzak uzak seslenmese
ben bir sehre geldigim vakit
o baska bir sehre gitmese
otelleri bombos bulmasam
iclenip buzlu bir kadeh gibi
bugulanip bugulanip durmasam
ne olur sabaha karsi rihtimda
cocuklar piayi gorseler
bana haber salsalar bilsem
icimi busbutun yildiz basar
bir hancer gibi cikip giderdim
ben bir sehre geldigim vakit
o baska bir sehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
ustelik parasizim pasaportsuzum
ne olur sabaha karsi rihtimda
seslendigini duysam pianin
sirtinda yoksul bir yagmurluk
cocuk gozleri buyuk buyuk
usumus urpermis soluk
ellerini tutabilsem pianin
olsem eksiksiz olurdum
attila ilhan siiri.
sayende sayebân olduk istanbul sehri
sayende sebil olduk ac kaldik sefil olduk
yildizlar dem cekti guvercinler gibi basucumuzda
ve yakti perisan eyledi sine-i sâd-pâremizi
saplanip hancer misâli bir hilâl
sokaklar serseri biz serseri
yuksekkaldirim da
bir cezayir sarkisini dile getirdi plâklar
cadde-i kebir: butun isiklarini yakmis bir gemidir
sinemalar neredeyse bosalacaklar
vay anam vay
sen ne dersin istanbul
sen garip bir sair olsan soyle ne halt edersin
kimin gucu yeterse kahretsin parasizligi
sefalet akiyor gurul gurul sokaklardan
yol ustunde bir sehvet carsisi tiklim tiklim
yol ustunde sevda pazarligi ask pazarligi
kurtulamadik gitti bu denlu kepaze hayattan
hep boyle gecelerin koynunda yasadik
geceler serseri biz serseri
karakoldaki aynada safran gibi kirli yuzumuz
gozlerimiz hasta gozleri ellerimiz hasta elleri
kirilmis kavala donmusuz
sen soyle serseriler krali istanbul
sen soyle iki gozum
hangi merhem câredir su bizim yaramiza
yel ufurdu su goturdu gencligimizi
elimiz bosa geldi meydanlarda kaldik
meydanlar serseri biz serseri
sagimiz sefalet solumuz olum
iste geldik gidiyoruz
kahrolasin
kahrolasin istanbul sehri
sayende sayebân olduk istanbul sehri
sayende sebil olduk ac kaldik sefil olduk
yildizlar dem cekti guvercinler gibi basucumuzda
ve yakti perisan eyledi sine-i sâd-pâremizi
saplanip hancer misâli bir hilâl
sokaklar serseri biz serseri
yuksekkaldirim da
bir cezayir sarkisini dile getirdi plâklar
cadde-i kebir: butun isiklarini yakmis bir gemidir
sinemalar neredeyse bosalacaklar
vay anam vay
sen ne dersin istanbul
sen garip bir sair olsan soyle ne halt edersin
kimin gucu yeterse kahretsin parasizligi
sefalet akiyor gurul gurul sokaklardan
yol ustunde bir sehvet carsisi tiklim tiklim
yol ustunde sevda pazarligi ask pazarligi
kurtulamadik gitti bu denlu kepaze hayattan
hep boyle gecelerin koynunda yasadik
geceler serseri biz serseri
karakoldaki aynada safran gibi kirli yuzumuz
gozlerimiz hasta gozleri ellerimiz hasta elleri
kirilmis kavala donmusuz
sen soyle serseriler krali istanbul
sen soyle iki gozum
hangi merhem câredir su bizim yaramiza
yel ufurdu su goturdu gencligimizi
elimiz bosa geldi meydanlarda kaldik
meydanlar serseri biz serseri
sagimiz sefalet solumuz olum
iste geldik gidiyoruz
kahrolasin
kahrolasin istanbul sehri
attila ilhan siiri.
- bu siir ikinci dunya savasi icinde
kahredilen butun dunya duvarlari
icin yazilmistir.-
ben bir duvarim hic gunes gormedim
sen hic gunes gormemis bir baska duvar
yuzumuz benek benek tahta kurusundan
ve sinemiz bastan basa ak ustunde karalar
- kelepceden kahroldu kahroldu bileklerim
- siyrilip ciktim artik olum korkusundan
- dilim dilim sirtimdaki yaralar
ben demirbasim sigir siniriyle dayak yedim
biz de duvariz dinliyen duyan dusunen duvarlar
bizim kucagimiz terkedilmis bir yatak gibi kirli soguk
ve bizim kucagimizda kasirgali insanlar
yuzundeki deniz parlakligiyla durur hatiramizda
o cocuk yumruklu dev o dev yumruklu cocuk
o zaman mayisti yagmurlar basimizda
bir cumartesi aksami girdi kapimizdan
gozlerinde kipkizil diken diken ofkesi
adeta birden bire aydinlandi zindan
onu boyle gorunce nasil da korkmustuk
sapindan firlamis bir balta gibi cehresi
ve omuzlarinda delikanli golgesi
o zaman mayisti yagmurlar basimizda
o sirt ustu yataginda yatardi
simsicak gozleri simdi bile aklimdadir
bir sana bakardi bir bana bakardi
disarda tabiat mevsimin en cingirakli ayindadir
toprak ana butun zincirlerinden cozulmus
sabahlar aksam ustleri manolya gibi parlak
tarlalarin yuzu gulmus
iste her aksam gectigi denize cikan sokak
ah iste annesi annesi sevgilisi
iste biz dinliyen duyan dusunen duvarlar
iste o cocuk yumruklu dev o dev yumruklu cocuk
disarda tabiat mevsimin en cingirakli ayindadir
bizim kucagimiz terkedilmis bir yatak gibi kirli soguk
o bir kac defa kartal gibi gitti kartal gibi dondu
cigliklarini degil kirbac sesini duyduk
biz duvariz neyleyim gozlerimiz aglamayi bilmez
onu bir gece sabaha karsi busbutun goturduler
kendi gitti ismi kaldi yadigâr bagrimizda
o zaman mayisti yagmurlar basimizda
ya biz idam duvariyiz karsimizda cok insan oldurduler
onlar hep dokuldu biz hep ayakta kaldik
temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadik
oyle bakmayin bu yaralar serefli yara degil
getirirler vururlar biz oyle dururuz
yagmurlar gozyasi bulutlar mendil
elimizden ne geldi de yapmadik
ah oyle bakmayin utaniriz kahroluruz
onlar hep dokuldu biz hep ayakta kaldik
bir mayis sabahi toprak rezil gok rezil
yildizlar kufur gibi yuzumuze tukurur gibi
safak sancilariyla iki buklumdu ufuk
ve simsiyah camur gibi bir manga ortasinda
siyaset meydanina geldi dev yumruklu cocuk
bulutlar egilip alninin terini sildiler
ve mermiler birdenbire olumu getirdiler
o dustu biz yine ayakta kaldik
halbuki ne kadar yorgunuz
oyle bakmayin bu yaralar serefli yaralar degil
ah oyle bakmayin utaniriz kahroluruz
- bu siir ikinci dunya savasi icinde
kahredilen butun dunya duvarlari
icin yazilmistir.-
ben bir duvarim hic gunes gormedim
sen hic gunes gormemis bir baska duvar
yuzumuz benek benek tahta kurusundan
ve sinemiz bastan basa ak ustunde karalar
- kelepceden kahroldu kahroldu bileklerim
- siyrilip ciktim artik olum korkusundan
- dilim dilim sirtimdaki yaralar
ben demirbasim sigir siniriyle dayak yedim
biz de duvariz dinliyen duyan dusunen duvarlar
bizim kucagimiz terkedilmis bir yatak gibi kirli soguk
ve bizim kucagimizda kasirgali insanlar
yuzundeki deniz parlakligiyla durur hatiramizda
o cocuk yumruklu dev o dev yumruklu cocuk
o zaman mayisti yagmurlar basimizda
bir cumartesi aksami girdi kapimizdan
gozlerinde kipkizil diken diken ofkesi
adeta birden bire aydinlandi zindan
onu boyle gorunce nasil da korkmustuk
sapindan firlamis bir balta gibi cehresi
ve omuzlarinda delikanli golgesi
o zaman mayisti yagmurlar basimizda
o sirt ustu yataginda yatardi
simsicak gozleri simdi bile aklimdadir
bir sana bakardi bir bana bakardi
disarda tabiat mevsimin en cingirakli ayindadir
toprak ana butun zincirlerinden cozulmus
sabahlar aksam ustleri manolya gibi parlak
tarlalarin yuzu gulmus
iste her aksam gectigi denize cikan sokak
ah iste annesi annesi sevgilisi
iste biz dinliyen duyan dusunen duvarlar
iste o cocuk yumruklu dev o dev yumruklu cocuk
disarda tabiat mevsimin en cingirakli ayindadir
bizim kucagimiz terkedilmis bir yatak gibi kirli soguk
o bir kac defa kartal gibi gitti kartal gibi dondu
cigliklarini degil kirbac sesini duyduk
biz duvariz neyleyim gozlerimiz aglamayi bilmez
onu bir gece sabaha karsi busbutun goturduler
kendi gitti ismi kaldi yadigâr bagrimizda
o zaman mayisti yagmurlar basimizda
ya biz idam duvariyiz karsimizda cok insan oldurduler
onlar hep dokuldu biz hep ayakta kaldik
temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadik
oyle bakmayin bu yaralar serefli yara degil
getirirler vururlar biz oyle dururuz
yagmurlar gozyasi bulutlar mendil
elimizden ne geldi de yapmadik
ah oyle bakmayin utaniriz kahroluruz
onlar hep dokuldu biz hep ayakta kaldik
bir mayis sabahi toprak rezil gok rezil
yildizlar kufur gibi yuzumuze tukurur gibi
safak sancilariyla iki buklumdu ufuk
ve simsiyah camur gibi bir manga ortasinda
siyaset meydanina geldi dev yumruklu cocuk
bulutlar egilip alninin terini sildiler
ve mermiler birdenbire olumu getirdiler
o dustu biz yine ayakta kaldik
halbuki ne kadar yorgunuz
oyle bakmayin bu yaralar serefli yaralar degil
ah oyle bakmayin utaniriz kahroluruz
ayrilik sevdaya dahil
acilmis sarmasik gulleri kokulariyla baygin
en gorkemli saatinde yildiz alacasinin
gizli bir yilan gibi yuvarlanmis icimde kader
uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genc kadin
ruzgar uzak karanliklara surmus yildizlari
mor kivilcimlar geciyor daginik yalnizligimdan
onu cok ariyorum onu cok ariyorum
heryerimde vucudumun agir yanik sizilari
bir yerlere yildirim dusuyorum
ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
ay isigina batmis karabiber agaclari gumus tozu
gecenin irmaginda yuzuyor zambaklar yaseminler unutulmus
tedirgin gulumser
cunku ayrilik da sevdaya dahil cunku ayrilanlar hala sevgili
hic bir ani tek basina yasayamazlar
her an otekisiyle birlikte hersey onunla ilgili
telasli karanlikta yumusak yarasalar
gittikce genisliyen yakilmis ot kokusu
yildizlar inanilmiyacak bir irilikte
yansimalar tutmus butun sahili
cunku ayrilmanin da vahsi bir tadi var
oyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil
cunku ayriliklar da sevdaya dahil
cunku ayrilanlar hala sevgili
yanlizlik hizla alcalan bulutlar karanlik bir agirlik
hava agir toprak agir yaprak agir
su tozlari yagiyor ustumuze
ozgurlugumuz yoksa yalnizligimiz midir
eflatuna calar puslu lacivert bir sis kusatti ormani
karanlik coktu denize yanlizlik cakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin
ne yanina donsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
kapini bir calan olmadi mi hele elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince
simsicak bakislari suc ortagi kacamak gulusleri gizlice
yalnizlarin en buyuk sorunu tek basina ozgurluk ne ise yarayacak
bir turlu cozemedikleri bu olu bir gezegenin soguk tenhaligina
benzemesin diye ozgurluk mutlaka paylasilacak suc ortagi bir sevgiliyle
sanmistik ki ikimiz yeryuzunde ancak birbirimiz icin variz
ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatca sigariz
hic yanilmamisiz her an dusup dusup kristal bir bardak gibi
tuz parca kirilsak da hala icimizde o yanardag agzi
hala kipkizil gulumseyen sanki atesten bir tebessum zehir zemberek askimiz
attila ilhan
acilmis sarmasik gulleri kokulariyla baygin
en gorkemli saatinde yildiz alacasinin
gizli bir yilan gibi yuvarlanmis icimde kader
uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genc kadin
ruzgar uzak karanliklara surmus yildizlari
mor kivilcimlar geciyor daginik yalnizligimdan
onu cok ariyorum onu cok ariyorum
heryerimde vucudumun agir yanik sizilari
bir yerlere yildirim dusuyorum
ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
ay isigina batmis karabiber agaclari gumus tozu
gecenin irmaginda yuzuyor zambaklar yaseminler unutulmus
tedirgin gulumser
cunku ayrilik da sevdaya dahil cunku ayrilanlar hala sevgili
hic bir ani tek basina yasayamazlar
her an otekisiyle birlikte hersey onunla ilgili
telasli karanlikta yumusak yarasalar
gittikce genisliyen yakilmis ot kokusu
yildizlar inanilmiyacak bir irilikte
yansimalar tutmus butun sahili
cunku ayrilmanin da vahsi bir tadi var
oyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil
cunku ayriliklar da sevdaya dahil
cunku ayrilanlar hala sevgili
yanlizlik hizla alcalan bulutlar karanlik bir agirlik
hava agir toprak agir yaprak agir
su tozlari yagiyor ustumuze
ozgurlugumuz yoksa yalnizligimiz midir
eflatuna calar puslu lacivert bir sis kusatti ormani
karanlik coktu denize yanlizlik cakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin
ne yanina donsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
kapini bir calan olmadi mi hele elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince
simsicak bakislari suc ortagi kacamak gulusleri gizlice
yalnizlarin en buyuk sorunu tek basina ozgurluk ne ise yarayacak
bir turlu cozemedikleri bu olu bir gezegenin soguk tenhaligina
benzemesin diye ozgurluk mutlaka paylasilacak suc ortagi bir sevgiliyle
sanmistik ki ikimiz yeryuzunde ancak birbirimiz icin variz
ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatca sigariz
hic yanilmamisiz her an dusup dusup kristal bir bardak gibi
tuz parca kirilsak da hala icimizde o yanardag agzi
hala kipkizil gulumseyen sanki atesten bir tebessum zehir zemberek askimiz
attila ilhan
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?