broken promise

gelmesiyle birlikte orospuluk,fahişelik ve pezevenklik konularında bizi bilgilendirmiş olan yazar.
(bkz: allah razı olsun)
(bkz: nerelerdeydin sen ya)

31 aralik 2007 bilgi sozluk yilbasi partisi izmir sabahında herkes uyanmış eve dönmek için hazırlanırken geceyi aynı yatakta geçiren iso thegreat ve newsted35 arasında gerçekleşen diyalog ortamda taşak konusu olmuştur.

newsted35:(dışardan gelen sesleri duyar) olum herkes kalkmış galiba biz de kalkalım bari.

iso thegreat: boşver olum yatakta eğlen biraz daha.

ayrıca;
(bkz: yatakta eğlenmek)

sokakta erkek çocuklarıyla top oynuyosunuzdur.çişiniz gelir eve gidersiniz.bir bakarsınız ki çiş değildir gelen.annenizi çağırısınız, utana sıkıla söylersiniz durumu bir de sakın babama söyleme dersiniz .
kadın olmuşsunuzdur artık.yıllarca sürecek hareket etmenizi zorlaştıracak iğrenç kasık ağrılarının başlangıcıdır.top oynayan çocuklara balkondan bakmakla yetinirsiniz.
asıl sorun vücuttan bişi çıkması değil çocukluğun sizden çıkmasıdır.daha da duygusallaşırsınız.ağlarsınız...

sardunya gibi 5 ytl ye bira satılan bir mekanda içip güzelleşme kısmı biraz yalan olacak sanki.lakin ben güzelleşecek kadar içebileceğimi sanmıyorum.

gelin sizi içmeye götürcem diye çağırıp sürekli yemek yedirten adam.

eğer 20 sini geçmiş ve çocukluğunuzla ilgili güzel hatıralar arasında yer alıyorsa, ’nerde o çocukluğumuzun fuarı’ diyebilmektir fuar.

izmirli bir çocuk için lunaparkta binilecek elma kurdudur fuar.hayvanat bahçesine gidip saatlerce hantal hantal yürüyüp hortum sallamaktan başka bişi yapmayan bahadır ı izlemektir.son model arabaların yanında duran taş gibi hatunlara utana sıkıla bakarak geçmektir yanlarından.dondurma yiyebilmek için dakikalarca sırada beklemektir.bülent ersoy u,burhan çaçan ı göl gazinosunda izlemektir.o aptal kuğuya binebilmek için babaya yalvarmaktır.insanlara çarpmadan rahatça yürüyebilmektir.gördüğünüz her heykelin önünde elinizde pamuk helvayla fotograf çekilmektir...

bugün benim için fuar birkaç saatliğine de olsa çocukluğumu yaşayabilmekti.bahadır yerine heykeline bakabilmekti ancak.çocukluğumla birlikte o da ölmüştü.elma kurduna binmek için çok yaşlı olduğunu farkedip uçan halıya binmekti.saatlerce dolaşıp pamuk helvayla fotograf çekilmekti...
çocuktum,mutluydum kısa bir süreliğine de olsa.

ziyaretçi defterini okuduğumda anladım ki bu ülkede halinden memnun nekadar çok insan varmış meğer.çoğu da dualarını eksik etmemişler sayın ve çok sevgili başbakanımızdan.

bana en ilginç gelen kısmı ise insanların oy kullanırken ülke çıkarlarını değil de kendi çıkarlarını gözetmiş olmalarıdır ki bu insanlar tehtidkar tavırlarla isteklerini bildirmektedirler bu sitede.örneğin adamın biri meslek yüksek okulu mezunlarının askerlik görevlerinin kısaltılmasını istiyor, dikkate alınmadığı takdirde de tekrar ak partiye oy vermeyeceğini söylüyor.ben burdan o arkadaşa sayın ve çok sevgili başbakanımızın(!) çok değerli bir sözünü hatırlatmak istiyorum:
askerlik yan gelip yatma yeri degildir.

ayrıca;
sevmiyorum sayın başbakanım seni...

pek çok ten rengine göre daha hassas olan ve daha çok bakım isteyen,en ufak bir kızarıklığı bile sanki bütün yüz kızarmışcasına yansıtan, kızıl ve sarı saç renginin altında muhteşem görünen ten rengidir.

kamyon farı gibi parladığı için fotograf çekilirken flash a gerek kalmaz ayrıca.

aşk acısını yatıştıran bir söz yoktur.ancak söyledikleri sözlerle yatıştırabileceğini sanan salaklar vardır.
verilecek bir omuzdur en iyisi ya da içki masasında yapılacak sessiz bir eşlik.

çocukluğumdan kalan iki görüntü var hafızamda. birinde küçücük bir çocuk şehit olan abisinin tabutuna sarılmış, abi bırakma beni diye bağırıyor.o ağladıkça ben de ağlıyorum bende bağırıyorum içimden abisi bırakma onu diye…

diğerinde yolda giderken arabaları durdurulup kocası öldürülen bir kadının ağlayan görüntüsü…ve kadın hıçkırıklar içinde olayı anlatırken annemin gözlerinden boşalan yaşlar...

aradan yıllar geçiyor…sonra oğlunu askere gönderen,bütün korkularını içinde yaşayan, yanında ağlamayalım da üzülmesin diyen bir anne,bir kız kardeşi görüyorum… oğulları sağ salim dönüyor…

çocukluğumdan hatırladığım 2 şey daha vardı benim.2 kişi.tek yumurta ikizleri.büyürken ki görüntüleri var silik silik hafızamda.bayramlarda ananeme geliyorlar el öpmeye.ben de şeker tutuyorum,o kadar şekerler o kadar sevimliler ki…biri şehit oluyor o hain karakol baskınında hangisi bilmiyorum.ikisi de öyle aynısıydı ki birbirinin.öyle masumlardı ki…


ne acıdır ki ağlamak ve isyan etmekten başka bir şey gelmiyor hiçbir zaman elden…tıpkı bugün o 13 çocuk için olduğu gibi.

ilk kez karşılaşmanıza rağmen sanki yıllardır tanışıyormuşcasına konuşabileceğiniz sevgi pıtırcıkları.

genellikle hatalı olduğu düşünüldüğü için karşı tarafın yerden yere vurulmasıyla arkadaşın moralinin düzeltilip egosunun tavan yaptırılması eylemidir.
(bkz: orospuydu olum zaten o bana bile verdi)
ama iki tarafında arkadaş olması durumunda göt gibi arada kalınmasına ve kendi hallerine bırakılmasına neden olur...
(bkz: söylücek bişi bulamıyorum)
(bkz: hayır ağlamıyorum gözüme bişi kaçtı)

noktalama işaretlerime takmış,dalgınlığımı her fırsatta yüzüme vuran ama yine de gıcık olmadığım yazar.
(bkz: bi daha unutan aha böle olsun)

horoza sormuşlar tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan çıkar.
horoz:’ben sikerim polemiğe girmem’

yürümek;
yürümeyenleri
arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye
bir mavzer gözü gibi
karanlığın yüzüne bakarak
yürümek...

yürümek;
dost omuzbaşlarını
omuzlarının yanında duyup,
kelle orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup
yürümek...

yürümek;
yolunda pusuya yattıklarını,
arkadan çelme attıklarını
bilerek
yürümek...

yürümek;
yürekten
gülerekten
yürümek...

nazım hikmet

genellikle forwardlanan maillerden aldıkları kız adreslerini ekleyen abazanların başvurduğu yöntemdir.başarılı oldukları pek görülmemiştir ama inatla uğraşlarını sürdürmektedirler.

-slm.tanışıyor muyuz?
+ben de aynı şeyi sorcaktım.sen eklemişsin beni.
-doğru deme.konuşalım mı?
+maksat?
-adın neydi?
+...
(titreşim gelir)
-adın neydi dedim.niye söylemiyorsun.yoksa senin adın yok mu?
+forwardlanan maillerden hatun adresi alıp ekleyen abazalardansın deme.
-hayır ben abaza değilim.
+nerden aldın msn imi?
-biri yollamış.ben de ekledim.izmir in neresindensin?
+....
-niye cevap vermiyorsun ya ne götü kalkık kızmışsın be.benim de bir yerim kalkık gel birleştirelim istersen.
+abazasın işte hahahaaaaaa.

(ve engellenir)

az sonra gelen mail:niye engelliyorsun ki ben zaten kapatcaktım seni sapık(?)

erkeğin mutluluğu "istiyorum",kadının mutluluğu "istiyor". (nietzsche)

gençler dolmuşta oturmuş dolmuşun kalkmasını beklemektedirler.
genç:abi nezaman kalkıyor?
şoför:valla okşayınca kalkıyor.

akşam olsa da yatsam.

(bkz: ayar verdik ayrı mı düştük)