prof.dr.fuat köprülüye dangalağın biri kendisini morartmak amacıyla sormuş:-siz hangi üniversiteden mezunsunuz mîrim?
fuat köprülü gülümseyerek demiş ki: "azizim,ben üniversiteden mezun olmadım, ama edebiyat fakültesini ben mezun ettim!"
ilk okuduğumda: "bu durum sadece akrep burcu kişileri hakkında kabul edilebilir olur sanırım..malûm olduğu üzre akrep burcu kindarlık,kıskançlık gibi bir takım negatif özellikleriyle insanların beyninde olumsuz bir önyargıya sebep olduğu için, bu burç insanlarının burcun olumlu özelliklerini anlatıp anlatıp şişinmelerini doğal karşılıyorum..diğer burçlar için böyle bir düşünceye sahip değilim,onlar otursunlar oturdukları yerde.." diye düşüncelere daldığım başlıktır..böyle düşünmemde akrep burcu olmamın etkisi kesinlikle yoktur..ama, belki de vardır..
dün gece katıldığım bir aile ziyareti sırasında üç-dört saat boyunca futbol konuşulmasının "bayılacam allaaam,sen bana sabır ver" diye düşünmemin,ve futboldan anlamayan,sevmeyen,hazzetmeyen,konuşmayan,sıkmayan, babama bir kere, bir kere, bir kere ve sonsuz kere daha âşık olmamın sebebi olan maçtır..budur!..
pek çok internet sitesindeki hatırlatma sorularından "sevdiğiniz roman kahramanı" bölümüne cevap olarak yazdığım,bir zaman sonra şifremi unutup,bi telaşla hatırlatma cevabını yazayım derken de yanlış yazdığım,klavye başında soğuk terler döktüren,ama hâlâ en sevdiğim roman kahramanı olan isim...
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
(bkz: bazlama)
necip fazılın kendi reddettiği,"yakın bunları" dediği ilk dönem şiirlerinden..türk edebiyatında yazılmış en güzel mastürbasyon şiirlerindendir ayrıca da.."süfliyetten" çok, "yalnızlıktan usanç" duygusu yoğundur..usta reddetmese de olurmuş kanımca...
"bu akşam bir sızı duyup etimde
kadın, kadın diye içimi oydum
ruhuma bir serin yer istedim de
alnımı mermerin üstüne koydum
birden karanlıklar sökülüverdi
odama bir hayal dökülüverdi
karşımda kıvrıldı,bükülüverdi
onu gözlerimle çırçıplak soydum
artık ben ne günah olsa işlerim
yumuşak yastığa geçti dişlerim
bir an kadar sürdü can verişlerim
ey kadın bu akşam sana da doydum"
"bu akşam bir sızı duyup etimde
kadın, kadın diye içimi oydum
ruhuma bir serin yer istedim de
alnımı mermerin üstüne koydum
birden karanlıklar sökülüverdi
odama bir hayal dökülüverdi
karşımda kıvrıldı,bükülüverdi
onu gözlerimle çırçıplak soydum
artık ben ne günah olsa işlerim
yumuşak yastığa geçti dişlerim
bir an kadar sürdü can verişlerim
ey kadın bu akşam sana da doydum"
her gün,ama istisnasız her gün,en üst katta oturan talihsiz bir insanın sabahını,gecesini,gündüzünü o "güzelim" sesleriyle zehirleyen martılara "git burdan!" diye bağırınca "guaaaak" diye de bir cevap alınca,aklından geçirebileceği,"hatta livingston hariç hepiniz taş olun!" diye bir beddua bile ekleyebileceği cümleciktir..herkes gönül adamı olamıyor tabii..
örneğin "necip fazıl şiirinde flâneur kavramının izlerine dair tespitleriniz nelerdir?"
cevap: "hocam,bilmiyorum valla aftan geldim,34 yaşındayım,çocuklarım var..bitirecem, hepsini verdim bi tek sizden geçemiyorum bir türlü.eğer geçirirseniz söz öğreneçem planörü..tespit de yapacam odanıza gelip.."gibi, gerçek olamayacak kadar inanılmaz ama gerçek olduğunu kendi gözlerimle gördüğüm cevapları konu alan başlıktır..
cevap: "hocam,bilmiyorum valla aftan geldim,34 yaşındayım,çocuklarım var..bitirecem, hepsini verdim bi tek sizden geçemiyorum bir türlü.eğer geçirirseniz söz öğreneçem planörü..tespit de yapacam odanıza gelip.."gibi, gerçek olamayacak kadar inanılmaz ama gerçek olduğunu kendi gözlerimle gördüğüm cevapları konu alan başlıktır..
turan oflazoğlunun tiyatro eseri..bu sene itibariyle izlenmesi okunmasına tercih edilebilecek bir oyundur..
parası olmadığı halde pahalı cep telefonu kullanan insandan daha mantıklı olduğunu düşündüğüm insandır..genellikle anne-babalar bu grup insanlara örnek teşkil ederler..çocuklarına pahalı cep telefonları almaları ama kendilerinin o eski takoz tabir edilen modellerden gayet memnun olmaları bu durumu kanıtlar..
birhan keskin’in bir şiiri..
içinden geçen çocukluğunu,gençliğini gördüm senin
yüzünde yol alan can kuşunu,aşka dair cümleni.
ben gördüğümde bütün zamanlardaydın sen
anladım bir kadına düşerse ışık nehirlere fısıldayandan,
gecenin koynundan gül toplar,başka şey gelmez elinden.
sadece bunlar değil,sadece bunlar değil..
yokluğunda çınlayan boşluklardan mezunum.
çok şey hissediyorum senin için
ama değil bunlar senin istediğin..
içinden geçen çocukluğunu,gençliğini gördüm senin
yüzünde yol alan can kuşunu,aşka dair cümleni.
ben gördüğümde bütün zamanlardaydın sen
anladım bir kadına düşerse ışık nehirlere fısıldayandan,
gecenin koynundan gül toplar,başka şey gelmez elinden.
sadece bunlar değil,sadece bunlar değil..
yokluğunda çınlayan boşluklardan mezunum.
çok şey hissediyorum senin için
ama değil bunlar senin istediğin..
(bkz: iz)
birhan keskinin bir şiiri..
"acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.
izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.
ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.
şimdi, acının ormanından geçiyorsun
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
geç meleğim, senin de şarkıların olsun
içindeki telleri titreten."
"acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.
izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.
ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.
şimdi, acının ormanından geçiyorsun
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
geç meleğim, senin de şarkıların olsun
içindeki telleri titreten."
(bkz: seni tanıdığımda)
salih bolat’ın pek güzel şiiri...
"seni tanıdığımda
med zamanıydı, kanat alıştırıyordu ay
bakışlarının kardeşi, zümrüt toprak
çaresizliğin sesini tanımlıyordu saatin
sana yakışan da buydu
ve bana, umutsuzca biliyorduk.
uzun yağmurlardan sonraydı
seni tanıdığımda
öğle vakti çıkabildik kırlara
yeşerebilirdi bileklerimiz, gözlerimizde
çiçek açabilirdi, kalsak biraz daha
çekirgeler fışkırabilirdi saçlarımızdan, kelebekler
sonunda karışıp gidebilirdik otlara ve kuşlara.
apansız bulutlar, ışıklı hüzün çiçekleri
yoldan geçen bir avcının çantasında
dökülür gibiydi sesin
seni tanıdığımda
uzaktaydı kent, yasalar, plastik dünya
bilinçli unutkanlıklar uzaktaydı.
yağmurun tanıdığıydın, şu elerinle
şimşeği yuvasına zorluyordun
seni tanıdığımda
gülümsüyordun.."
"seni tanıdığımda
med zamanıydı, kanat alıştırıyordu ay
bakışlarının kardeşi, zümrüt toprak
çaresizliğin sesini tanımlıyordu saatin
sana yakışan da buydu
ve bana, umutsuzca biliyorduk.
uzun yağmurlardan sonraydı
seni tanıdığımda
öğle vakti çıkabildik kırlara
yeşerebilirdi bileklerimiz, gözlerimizde
çiçek açabilirdi, kalsak biraz daha
çekirgeler fışkırabilirdi saçlarımızdan, kelebekler
sonunda karışıp gidebilirdik otlara ve kuşlara.
apansız bulutlar, ışıklı hüzün çiçekleri
yoldan geçen bir avcının çantasında
dökülür gibiydi sesin
seni tanıdığımda
uzaktaydı kent, yasalar, plastik dünya
bilinçli unutkanlıklar uzaktaydı.
yağmurun tanıdığıydın, şu elerinle
şimşeği yuvasına zorluyordun
seni tanıdığımda
gülümsüyordun.."
(bkz: dikiz aynası)
geri planda george bush’un "askerlerimiz ödevlerini tamamladıktan sonra kazandıkları gururla evlerine geri dönecekler" gibisinden bir açıklaması bulunan,bu açıklamaya da tabiri caizse cuk diye oturuveren şarkı...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?