(bkz: hayırlısı)
ani bir refleksle kedinin 7 sülalesine 10 saniye içinde sövmenize ve kedinin çöpten yaptığı fırlama hareketiyle senkron bir şekilde yüreğinizin ağzınızdan fırlamasına sebep olur.
kim ne derse desin, ben asal sayıları sevmem. uyumsuz, ters bir halleri vardır. yok efendim kriptografların şifrelerinin temellerini oluşturuyorlarmış yok bir araya gelince çift sayı yaparlarmış, yok konjektör olurlarmış, sıkıysa kalansız doğru düzgün bölünsünler, mesela 48; tüm asal sayıları değişmem 48e be. varsın şifre oluşturmasın koçum benim 2e, 3e, 4e, 6ya, 8e, 12ye, 16ya, 24e hem kendisine hem de 1e bölünüyor ardında hiç kalan bırakmadan. daha ne olsun, 9 bile en kral asal sayıdan iyidir tek sayı olmasına rağmen , kare kökü alınır, 3e bölünür, koç gibidir.
abkza gelinceye kadar başlığı açarken, entry girerken ya da bkz verirken saçmalamadıysa helal olsundur, istediğini yazsındır.
game boy alacak parası olmayan 80li yılların çocuklarının daha ucuz olduğu için bir şekilde sahip oldukları tetris oyununu oynarken "gelse de tetris yapsam" diye heyecanla bekledikleri, beklerken o çubuk için özel delikler hazırladıkları, o delikleri hazırlarken bir yandan ha geldi ha gelecek diye sürekli sağ framee baktıkları en çok özlenen, en sevilen ama en az gelen çubuktur.
zaten kazanacağını kazanmışsın git efendi gibi harca paranı ne diye orasıyla burasıyla uğraşıyorsun paranın, küfür etmek neden diye isyanlara gark ettiren cümle.
(bkz: küfüre karşıyım aq)
(bkz: küfüre karşıyım aq)
takibinde yalanan ıslak parmakları kurusun diye bilimum koltuk, perde, üzerinizdeki kıyafete sürtmek suretiyle iğrençlikte sınır tanımamaktır.
melek dediğin kıskanmamalı, eğer bugün kıskanıyorsa yarın gıcık da kapar, öbür gün sinir de olur sonra bir bakmışın ki hırs, intikam, nefret dolu bildiğin insana dönüşmüş... o yüzden söz konusu başlık olası değildir, yok böyle bir şey, olmasındır zaten...
(bkz: bir uzaylı olarak artemisia)
renklerin psikolojik etkileri düşünüldüğünde kan akışını hızlandıran, insanı hareketlendiren, iştah açan hatta cinsel çağrışımlar yapan kırmızının şaşırtıcı olmayarak kötü yola düşmüş halidir. bir de insanı sakinleştiren, camilerde görmeye aşina olduğumuz renkler de vardır:
(bkz: namuslu yeşil)
(bkz: namuslu yeşil)
(bkz: doğruluk mu cesaret mi)
realite. zamanda ve mekanda somut olarak var olanların tümüdür. doğruluk gibi bilginin de özelliği olamaz. sadece var olanlar bütünüdür.
algılar, kavramlar, bilimsel kuramlarla nesnel gerçek arasındaki uygunluktur. yani bir ifadenin nesnesine uygunluğudur. dünyadaki şeylerin, olayların, olup bitenlerin doğru ya da yanlış olması söz konusu değildir. doğruluk sadece düşüncelerin, yargıların, önermelerin özelliğidir. bir de bundan farklı bu vardır: gerçeklik
1920 ve 1930’ların ana mimari tarzıdır. bu tarz daha çok ikinci dünya savaşı’ndan önceki modernizmin on yılına şekil veren mimarları ve binalarını kapsar. bu terim ilk kez henry-russell hitchcock ve philip johnson tarafından new york’ta 1932’de modern sanatlar müzesinde telaffuz edilmiştir. enternasyonel stil’de modernizmin stilistik yüzüne odaklanılmıştır. hitchcock’un ve johnson’ın amacı zamanın stilini yansıtan modernizmi özetlemekti. yöntem olarak şu prensipler üzerinde yoğunlaşmışlardır: hacim ifadesi kütleden, denge katı simetriden ve aşırı süsleme ve şaşadan daha önemlidir.
1900’lerde pek çok mimar, halkın sosyal taleplerine ve geleneksel önceliklerine bağlı olarak ve teknolojinin olanaklarını kullanarak yeni bir çözüm üretme yoluna gittiler. brüksel’deki victor horta ve henry van de helde, barcelona’da gaudi, viyana’da otto wagner, glaskov’da mackhintosh yaptıkları çalışmalarla eski ve yeni arasındaki genel çabayı ortaya koyarlar.
enternasyonel stil 1920’lerde batı avrupa’da ortaya çıkmıştır. enternasyonel stili kapsayan gelenekselci stil ve endüstriyel teknolojiyi bağdaştıran en önemli okullardan biri de avrupa’daki bauhaus’dur. bu akımın en önemli örnekleri 1920’lerde avrupa’da le corbusier’un fransa’da ve walter grophius’un almanya’da yaptıklarıyla ün kazanmıştır.
ana karakterleri ayırt etmek kolaydır: basit radikal bir form, süse karşı çıkılması, en çok tercih edilen malzeme olarak cama, çeliğe ve betona adaptasyon ve endüstrileşmiş kütle üretim teknikleri, makine estetiği dizaynın kararında binanın fonksiyonunu destekleyen mantıklı kararlar…
bu stilin 4 sloganı: süsleme mantıksızlıktır, gerçek olan materyaldır, form fonksiyonu izlemelidir, ve le corbuiser’e göre konutlar yaşam makineleridir.
aynı dönemde benzer basitleştirmeler, sade ve yalın ayrımlar amerikalı mimarlar tarafından da çalışılmaya başlamıştır. özellikle louis sullivian, mies van der rohe, frank lyod wright’ın şikago’da yaptığı çalışmalarda görülmüştür. wright, 1910’larda avrupa modernistleriyle benzer çalışmalar yapmıştır. (özellikle wasmuth portfolio’sunda). ama onlarla birlikte kategorize edilmeyi reddetmiştir.
1922’de tribün kule’si yarışması, gelecek olan enternasyonel stilin habercisi olarak var sayılır. amerika’da bu stil, 1922-1932 yılları arasında tasarlanan binalari kapsar. pek çok modernist bu tanımı sevmemektedir. çünkü ulusal, bölgesel, kıtalararası ayrımla “stili” aşan bir mimari tarza ulaşıldığını düşünmektedirler. sir nikoalus pevsner’e göre 1914’te o yüzyılın stiline ulaşılmıştı. geriye bakmanın bir anlamı kalmamıştı. tüm ekonomik, sosyal, materyal ve fonksiyon açılarından tüm beklentilere cevap veren bir stile ulaşılmıştır.
1930’larda almanya’daki ulusal sosyalist rejimin gelişmesi ve nazi’nin modern mimariye karşı çıkması pek çok mimarı amerika’ya kaçırmıştır ve bauhaus’da öğrendiklerini amerika’da uygulamışlardır. ii. dünya savaşı’ndan sonra enternasyonel stil ulaşacağı noktaya varmış yani olgunlaşmıştır. buna göre tipik stil şunlara bağlıdır: kare ya da dikdörtgen plan şeması, basit kübik dikdörtgensel form, bütün yüzeylerin birbirine 90 derece açı yapması, pencerelerin yatayda bir grid oluşturması.
enternasyonel stil bölgeye, alana ve iklime bağlı olarak tasarım çözümlemelerinde değişilik göstermemiştir. uluslar arası olarak adlandırılmasındaki neden budur. çünkü bölgesel tarihe ve kültüre baülı olarak değişiklik göstermemektedir. dünyanın her yerinde benzer binaların olması bu stilin ana zayıflığı olarak ileriki dönemlerde adlandırılmıştır. amerika’nın anti-kommünist rejimi fonksiyonalizmi karşı çıkmalarını sağlamıştır ve sovyetler birliği’ne giden mimarlar burada şehir planlamaları yapmışlardır, sscb düşünce mimarlar ülkesiz kalmış ve stalin tarafından kovulanlar ve hitler tarafından reddedilenler türkiye, fransa, meksika ve hindistan’a kaçmışlardır.
bugünün “stili” 1960’da ortaya çıkan post modern mimarlığın önüne geçmiştir.
(bkz: international style)
(bkz: alın teri)
1900’lerde pek çok mimar, halkın sosyal taleplerine ve geleneksel önceliklerine bağlı olarak ve teknolojinin olanaklarını kullanarak yeni bir çözüm üretme yoluna gittiler. brüksel’deki victor horta ve henry van de helde, barcelona’da gaudi, viyana’da otto wagner, glaskov’da mackhintosh yaptıkları çalışmalarla eski ve yeni arasındaki genel çabayı ortaya koyarlar.
enternasyonel stil 1920’lerde batı avrupa’da ortaya çıkmıştır. enternasyonel stili kapsayan gelenekselci stil ve endüstriyel teknolojiyi bağdaştıran en önemli okullardan biri de avrupa’daki bauhaus’dur. bu akımın en önemli örnekleri 1920’lerde avrupa’da le corbusier’un fransa’da ve walter grophius’un almanya’da yaptıklarıyla ün kazanmıştır.
ana karakterleri ayırt etmek kolaydır: basit radikal bir form, süse karşı çıkılması, en çok tercih edilen malzeme olarak cama, çeliğe ve betona adaptasyon ve endüstrileşmiş kütle üretim teknikleri, makine estetiği dizaynın kararında binanın fonksiyonunu destekleyen mantıklı kararlar…
bu stilin 4 sloganı: süsleme mantıksızlıktır, gerçek olan materyaldır, form fonksiyonu izlemelidir, ve le corbuiser’e göre konutlar yaşam makineleridir.
aynı dönemde benzer basitleştirmeler, sade ve yalın ayrımlar amerikalı mimarlar tarafından da çalışılmaya başlamıştır. özellikle louis sullivian, mies van der rohe, frank lyod wright’ın şikago’da yaptığı çalışmalarda görülmüştür. wright, 1910’larda avrupa modernistleriyle benzer çalışmalar yapmıştır. (özellikle wasmuth portfolio’sunda). ama onlarla birlikte kategorize edilmeyi reddetmiştir.
1922’de tribün kule’si yarışması, gelecek olan enternasyonel stilin habercisi olarak var sayılır. amerika’da bu stil, 1922-1932 yılları arasında tasarlanan binalari kapsar. pek çok modernist bu tanımı sevmemektedir. çünkü ulusal, bölgesel, kıtalararası ayrımla “stili” aşan bir mimari tarza ulaşıldığını düşünmektedirler. sir nikoalus pevsner’e göre 1914’te o yüzyılın stiline ulaşılmıştı. geriye bakmanın bir anlamı kalmamıştı. tüm ekonomik, sosyal, materyal ve fonksiyon açılarından tüm beklentilere cevap veren bir stile ulaşılmıştır.
1930’larda almanya’daki ulusal sosyalist rejimin gelişmesi ve nazi’nin modern mimariye karşı çıkması pek çok mimarı amerika’ya kaçırmıştır ve bauhaus’da öğrendiklerini amerika’da uygulamışlardır. ii. dünya savaşı’ndan sonra enternasyonel stil ulaşacağı noktaya varmış yani olgunlaşmıştır. buna göre tipik stil şunlara bağlıdır: kare ya da dikdörtgen plan şeması, basit kübik dikdörtgensel form, bütün yüzeylerin birbirine 90 derece açı yapması, pencerelerin yatayda bir grid oluşturması.
enternasyonel stil bölgeye, alana ve iklime bağlı olarak tasarım çözümlemelerinde değişilik göstermemiştir. uluslar arası olarak adlandırılmasındaki neden budur. çünkü bölgesel tarihe ve kültüre baülı olarak değişiklik göstermemektedir. dünyanın her yerinde benzer binaların olması bu stilin ana zayıflığı olarak ileriki dönemlerde adlandırılmıştır. amerika’nın anti-kommünist rejimi fonksiyonalizmi karşı çıkmalarını sağlamıştır ve sovyetler birliği’ne giden mimarlar burada şehir planlamaları yapmışlardır, sscb düşünce mimarlar ülkesiz kalmış ve stalin tarafından kovulanlar ve hitler tarafından reddedilenler türkiye, fransa, meksika ve hindistan’a kaçmışlardır.
bugünün “stili” 1960’da ortaya çıkan post modern mimarlığın önüne geçmiştir.
(bkz: international style)
(bkz: alın teri)
elvis costellonun buğulu sesiyle yorumladığı, bir hatuna serenat yaparken söylenebilecek en güzel şarkı.
(bkz: sözlük bana serenat yapan adam bul allahsız)
(bkz: sözlük bana serenat yapan adam bul allahsız)
potansiyel birbirine iyi temenniler sunma başlığı.
-bence xxxx yazar olmazsa bilgi sözlük olmaz, iiivrenç bi yer oluuur... gibi.
-bence xxxx yazar olmazsa bilgi sözlük olmaz, iiivrenç bi yer oluuur... gibi.
-büyüyünce ne olacaksın oğlum?
+düğmeci olacam, insandan düğme yapacam.
-saçmalama oğlum insandan düğme olmaz...
+olmazsa sabuncu olurum, insandan sabun yaparım...
-aman adolf nerden çıkartıyorsun bunları...
+düğmeci olacam, insandan düğme yapacam.
-saçmalama oğlum insandan düğme olmaz...
+olmazsa sabuncu olurum, insandan sabun yaparım...
-aman adolf nerden çıkartıyorsun bunları...
bir günde 10 kere kusmayı başarırsanız varlığını daha derinden hissetmeye başlayacağınız organ. nefes alırken insanın yemek borusu ağrır mı demeyin, limitsiz beleş alkol buldum diye zıbıtırsanız ve takibinde hayvan gibi kusarsanız yemek borunuz tüm gücüyle ağrır. hele öksürmek işkenceye döner.
ani dehşet duygusu, büyük korku, ürkü.
(bkz: panikatak)
(bkz: panik olmak)
(bkz: panik yaratmak)
(bkz: paniğe kapılmak)
(bkz: panikatak)
(bkz: panik olmak)
(bkz: panik yaratmak)
(bkz: paniğe kapılmak)
potansiyel korku filmi mekanı. ayrıca gençken macera olsun diye gecenin bir vakti dallama arkadaşlarıyla kimse yokken mezarlığa gidip, hayalet gördüğünü sanıp, inanılmaz bir şekilde tırsıp donlarına işeyen, ölüye saygısı olmayan zavallı bünyeler de şu an aramızda yazar olarak dolaşmaktadır, yazıktır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?