zaman içinde sevgilinizin sabah uyandığınızda muhteşem bir kahvaltı sofrası hazırlamış, tıraş olmuş hali yerine karnını kaşıyarak "nerde benim kahvaltım" diyen bir koalaya dönüşmesini istemiyorsanız, ya da artık size çiçek almamasının nedenini çevreye daha duyarlı olmaya başlamasına borçlu olduğunu yalanına inanmıyorsanız, veya birlikteyken etrafınızda pervane olan sevgili artık bir elinde kumanda bir elinde bira umurunda mı artemisiaya dönüşmüsse, bu ve benzeri ters evrimleri geri çevirmek sizin elinizdedir, eğer biraz akıllıysanız ve de uğraşmaya gücünüz varsa bulduğunuz durumda ve hatta daha iyi bir konumda muhafaza edebilirsiniz, şöyle ki, sıkı bir pasif direniş, iyi bir organizasyon ve zekice bir planla evrim geçirmeye müsait sevgili sizin pişirdiğiniz kanlı ve çiğ tavukları iştahla yiyip ellerinize sağlık diyebilir, kılık kıyafet saç sakal bazında istediğiniz tarza bürünebilir, klasik müzikten başka bir şey dinlemezken sizinle birlikte rock konserlerinde kafa sallayabilir ve hatta nikah masasına oturmaya bile itinayla ikna edilebilmektedirler. esas olan evrimin yönünü ve stratejileri iyi belirlemektir.
ytlye geçmemizin üstünden yıllar geçmesine rağmen hala bazı vatandaşlarımızın ısrarla sürdürdüğü, 6 sıfırı eksik söyleyememe durumudur. hatta yakın bir zamanda bir vatandaşımız şöyle bir olay yaşayıp ibret almıştır:
-(dolmuş şoförü) var mı parasının üstünü almayan?
-(artemisia) 2 milyon vermiştim.
-(dolmuş şoförü) ytlye geçtik hanfendi 2 yıl oluyor.
-(artemisia) glup.
-(dolmuş şoförü) var mı parasının üstünü almayan?
-(artemisia) 2 milyon vermiştim.
-(dolmuş şoförü) ytlye geçtik hanfendi 2 yıl oluyor.
-(artemisia) glup.
sözlük psikologlarının kalkıştığı iştir. aslında hiç bir psikoloji eğitimi almamış ve muhtemelen de bu konuda pek fazla da kitap okumamış ama yine de yazarın girdiği entrylerle bir de üstüne özel mesajlaşmadan yaptıkları 2 mesajlaşmayla karşısındaki insanı değerlendirebilme yeteneğiyle dolup taşan insanlardır. en müthiş örnekleri karşı cinsten yüz bulamayınca onu kendini beğenmiş, kasıntı, takıntılı hatta ve hatta kompleksli olarak değerlendiren gruptur. aslında kendilerini her ne hikmetse bir şey zanneden bu cins bir kaç kere terslenince ne olduğunu şaşırıp "benim gibi süfer bir yaratığı tersliyorsa kesin bu manyaktır" diye işin içinden çıkarlar ve bir de süslü püslü başlıklar açarlar yok efendim erkekte güce takıntılı potansiyel anarşist, yok kendini beğenmiş yazar tipi diye. aslında bir boktan anladıkları yoktur, sadece göt olmuşlardır ve sarsılan egolarını biraz da onları tukaka ilan ederek tatmin etmeye çalışıyorlardır.
çook çok eski zamanlarda ben çocukken daha(o kadar eski yani) bir çocuk programında "balon pepem balon" diyen bir karekterin bir diğer sloganıydı yamulmuyorsam morali bozulunca söylerdi, bu pepe bir balonun içine girer uçardı, şayet benden başka dinozor varsa sözlükte daha açıklayıcı entryler girilebilir, mümkün.
girilen entryler ve açılan başlıklara bakıldığında popüler kültüre ait ne varsa bünyesinde barındıran sözlüktür. bu çok kötü bir şey midir, yoksa böyle mi olması gerekir, bu çok uzun bir tartışma konusudur ama bakılınca pek çok yazar, filozof veya sanatçı hakkında henüz başlık açılmamış ve tek bir ileti girilmemişken özellikle çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu bir platformda ajdar anıkla ilgili onlarca başlık ve ileti girilmesi de biraz hüzünlüdür.
elleri ve ayakları kış aylarında soğuk kanlı hayvanlar gibi davranıp ortam sıcaklığıyla aynı olan kızlardır. vücutları 36.5 derece olsa da el ve ayaklar ortalama 10 derecedir. pc başında bile parmaksız eldivenle oturması muhtemel kızlardır.
söz konusu eylem hemen yan odadaki ev arkadaşınızla veya içerde oturma odasındaki babanızla da gerçekleştirilebilir. üşengeçliğin son noktasıdır, belki de artık yaşlandığınızın, eskisi gibi genç ve atik olmadığınızın göstergesidir.
-baba ya, çok susadım, sen mutfağa daha yakınsın, arka odalara yolun düşerse bir meyve suyu falan getir, olmaz mı?
+tamam artemisia, ama hayat müşterek, sen de yatak odasına uğrayabilirsen bir ara sigaramı getirir misin?
-tamam hadi 15 dakika sonra orta noktada buluşalım
+öptüm bye.
-baba ya, çok susadım, sen mutfağa daha yakınsın, arka odalara yolun düşerse bir meyve suyu falan getir, olmaz mı?
+tamam artemisia, ama hayat müşterek, sen de yatak odasına uğrayabilirsen bir ara sigaramı getirir misin?
-tamam hadi 15 dakika sonra orta noktada buluşalım
+öptüm bye.
oldukça yorucu, alkollü, hatta belki sigaralı bir geceden sonra ertesi gün "pazar sabahı külüyle" sonuçlanan hareketli cumartesi gecesini tanımlar.
"amca karizmanızı çok sevdim size baba diyebilir miyim" diye ilk gördüğümde(?) üzerine atlayacağım, "yok yavrum bana baba deme, yaş farkının ne önemi var" derse zevkten 5 köşe olacağım pj harvey’in eski herifi. nicholas edward cave gerçek ismi olup 22 eylül 1957 ausrtalya doğumludur. pek içli adamdır.
(bkz: avusturalyalı müslüm)
(bkz: avusturalyalı müslüm)
birinci koyun sessizce düşünmektedir: (sürü psikolojisinden nefret ediyorum)
ikinci koyun da düşünmektedir: (sürü psikolojisinden nefret ediyorum)
3., 4. ve diğerleri de düşünmektedir: (sürü psikolojisinden nefret ediyorum)
işte böyle bir şey...
ikinci koyun da düşünmektedir: (sürü psikolojisinden nefret ediyorum)
3., 4. ve diğerleri de düşünmektedir: (sürü psikolojisinden nefret ediyorum)
işte böyle bir şey...
mevsimlerden yazdır, salaş ama sevimli, dertleşmeye uygun bir ortamda 3-5 sağlam dostla bir kaç kadeh bir şeyler içilir, yürek biraz burkuktur, "değmezdi zaten" diye kandırmaya çalışmaktadır şarap tamponuyla kendini yürek ve böyle bir enstantanede fonda olması gereken şarkıdır işte bu, sözleri ise:
nasıl sevmişse bu divane gönül
öyle bilecek unutmasını da
nasıl esir olmuşsa gözlerine
baska gözlerle avunmasını da
akıtma gözümün kanlı yaşını
uğrunda ağlayıp yanmaya degmez
birkaç mektupla bir sararmış resme
bakıp da seni anmaya değmez
anmaya değmez
sana değmez
sana değmez
ne acılar cektik
ne dertler gorduk
senin yoklugun
bana nedir sanki
uc gun bes gun bilemedin birkac ay
sonunda bir gun
sokup atmak cok kolay
akıtma gozumun kanlı yaşını
ugrunda aglayıp yanmaya degmez
birkac mektupla bir sararmış resme
bakıp da seni anmaya degmez
anmaya degmez
sana degmez
sana degmez
nasıl sevmişse bu divane gönül
öyle bilecek unutmasını da
nasıl esir olmuşsa gözlerine
baska gözlerle avunmasını da
akıtma gözümün kanlı yaşını
uğrunda ağlayıp yanmaya degmez
birkaç mektupla bir sararmış resme
bakıp da seni anmaya değmez
anmaya değmez
sana değmez
sana değmez
ne acılar cektik
ne dertler gorduk
senin yoklugun
bana nedir sanki
uc gun bes gun bilemedin birkac ay
sonunda bir gun
sokup atmak cok kolay
akıtma gozumun kanlı yaşını
ugrunda aglayıp yanmaya degmez
birkac mektupla bir sararmış resme
bakıp da seni anmaya degmez
anmaya degmez
sana degmez
sana degmez
1970’lerin amerika’sında ortaya çıkan, asıl amaç evsizlere yuva sağlamak olan, şu anda stüdyo ev diye tabir ettiğimiz özgün mimari tasarımdır.
koyunların olamadığı.
hızla gelişen teknolojiyle birlikte her yeni gün yeni çıkan bir özelliği olan telefona aklımız kayıyor. ve nerdeyse 2 ayda bir telefon değiştirir olduk. halbuki değil midir ki biricik emektar telefonlarımız bize km.lerce uzaktaki sevgililerimizin mesajını ulaştıran, ya da değil midir en zor zamanlarımızda annemizin sesini bize getiren ya da soğuk akşamlarda en yalnız anlarda bir arkadaşa mesaj atmamızı sağlayan. lütfen bu kadar hızlı tüketmeyelim bu sevgiyi.
(bkz: günah çıkartmak)
(bkz: günah çıkartmak)
kimileri dolunayda kurt adama dönüşürken, bilgi sözlükteki bazı yazarların akşamları geçirdikleri metamorfozla birlikte yaşadıkları hadisedir. gün içinde fönle, 7/24 kremlerle yapıştırdığın saçlarının akşam banyodan çıkınca kurutma makinasıyla kurutulduktan sonra 3. boyuta doğru hareketlenmesiyle birlikte saçlar saç olmaktan çıkıp aslan yelesine dönüşmesidir. gündüz bir nicole kidman, bir liv taylor edasıya saçlarınız savrulurken akşam aynadan yansıyan görüntünüzün size hatırlattığı yaratık hele bir de saç rengi müsaitse aslan max’tır. işte bu olaylar zincirini anlatan başlıktır.
yayınlandığı dönemde hafta içi her gün saat akşam 8de beni cnbc-e karşısına geçiren ally mc beal adlı karakterin (harrison fordun hatunu calista abla) güzel ve başarılı olmasına rağmen aşk hayatında bir türlü yüzünün gülmediği olayları konu alan eğlenceli dizi.
üzümden farklı meyvelerden üretilirler. bunlar elmadan üretilen elma şarabı (cider); armuttan üretilen armut şarabı (perry); erik şarabı ve kiraz şarabı ve çeşitli küçük meyvelerden elde edilmiş şaraplardır. hatta bir ara kötü kedi şerafettin markalı uyduruk bir meyve şarabı vardı, hala satılıyor mu bilmiyorum.
karbondioksit miktarı fazla olan şaraplar, köpüren şaraplar olarak adlandırılır. bunlar genelde şeker oranı %4ten az olan şaraplardır.
bu şaraplar iki temel teknik kullanılarak üretilebilirler. bu teknikler, ikinci bir şeker fermantasyonu ile (genellikle yapay olarak) ya da karbondioksit ilavesini içeren doğrudan karbonlama yöntemi ile gerçekleştirilir.
(bkz: şampanya)
bu şaraplar iki temel teknik kullanılarak üretilebilirler. bu teknikler, ikinci bir şeker fermantasyonu ile (genellikle yapay olarak) ya da karbondioksit ilavesini içeren doğrudan karbonlama yöntemi ile gerçekleştirilir.
(bkz: şampanya)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?