armes

(bkz: uçan aslan terbiyecisi)

(bkz: türk erkeklerinin imitasyon takıntısı)
(bkz: doğduğunda esmerdi sonradan sarardı)

izleyenlere görsel bir şölen yaşatan film.ilginç hikayesi ve görselliğiyle kesinlikle izlenmesi gereken bir film.

(bkz: aşk ve gurur)

geçen yıl ve önceki yıllar televizyondan izlenen ve bu yıl da tekrarlanması kaçınılmaz olan durum. taksimde turistlere yapılan davranışlardan sonra gerçek anlamını düşünmek biraz zor.efendim elalemin turisti yılbaşını kutlayacak ee tabi garibim burayi avrupadaki meydanlar gibi sanıyor.çıkıyor eyleniyor fakat malesef ayılar yanlarında erkek arkadaşları olmasına aldırmadan kızları taciz ediyor ve evet bu başlıktaki gibi resmen üzerlerine çıkıyorlar ve burdaki utanç veren şey bunların bir iki tane değil yüzlerce olması yapmadıklarını bırakmıyorlar.bu durumdan sonra türkiye 20 milyon üzerinde turist beklemeyi bıraksın nasıl olsa yirmi milyon gencimiz bi turist kızın üzerine çıkmak için potansiyel sapık olarak pusu kurmuş bekliyor taksim meydanında.

acıların en büyüğü en derini dünyada cehennemi tatmak gibi bir şey o kadar büyük o kadar dayanılmaz bir acıdır ki gözünüz hiç bir şeyi görmez o an.bu acıyı çeken anne ve babanın yüzünü görmek bile ne kadar acı çektiklerini anlamaya yeter hele ki bu anne ve baba sizin anne babanızsa acınız kat kat artar yıkar.insanı bir günde yaşlandırır.

(bkz: ateşle oyun olmaz)
(bkz: yanar poponuz sonra)

hayatınızın başkalarına ait olması bir diğer deyimle başkaları için yaşamak.yapmak istediklerini yapamamak başkaları ne der diye koşamamak ağlayamamak gülememek aşık olamamak.hep o başkalarının gölgesinde kalmak.hep başkaları mutlu olsun diye kendi mutluluğunu ertelemek o ne der bu ne der diye uğruna ömür harcanacakları bir köşeye ititp her işinize bir kulp takanları baş tacı etmek.kısıtlanmak nefes alamamak tıkanmak.ve gün gelipte alında ki kırışıklıklar arttığı zaman gözler artık buğulu gördüğü,parmaklar titrediği zaman,saçlar beyazladığı zaman o başkaları için yaşanmış,istediklerimizi yapmak için bi türlü sıra gelmemiş hayatımız son bulur.aslında hiç yaşanmamışcasına.

-ya melek kardeş ben nasıl buraya geldim ki yani cenneti hakkedecek pek bi şey yapmadım.
-evet haklısın ama cehenneme talep o kadar çok arttı ki cennet kontenjanları da boşaldı,en iyisi sen hiç konuşma git ön kaydını yaptır dua ette kabul edilesin.

genelde güzel ve aptal kadınları el üstünde tutan erkeklerin yine bu düşünceyle söylediği söz.her ne kadar "bu okumuş çok bilmiştir bıdı bıdı eder cadı bu cadı ben en iyisi aptal birini bulayım kendime"dense de belirli bir süre sonra o okumuş cadının değeri anlaşılır çünkü er kişi hoş ama boş hatunla bir gününü geçirir iki gününü geçirir ama üçüncü günde sıkılır çünkü konuşacak hiç bir şey bulamaz.birbirlerinin dilinden anlamazlar sonra da o okumuş cadının ardından baka dururlar.

toplumun her yerinde olduğu gibi sinemada da karşımıza çıkabilen bir ayı türüdür.ılıman iklimlerde yaşar her ne kadar şehir hayatında barınmaya çalışsa da doğası gereği ayılıktan bir türlü kurtulamaz.uysal gibi gözüksede her an saldırganlaşabilirler.sinemadaki duygusal ayıların bazı özellikleri
-filmin ortasında telefonunun "senden çocuğum olsun" melodisiyle çalması ve konuşmaya başlaması. burada yaptığım bazı gözlemlere göre çiftleşme mevsiminin geldiğini ve karşı cinse sinyal gönderdiğini düşünüyorum.
-çekirdek çıtlatması ve kabuklarını kafanıza atması.bunun sebebini henüz çözememekle beraber hayvansal bi iç güdü olduğunu düşünüyorum
-sürekli aksırması öksürmesi hapşurması.
-ses tonunu ayarlayamaması
-sessiz olması konusunda ikaz ettiğinizde ise garip sesler çıkartıp saldırganlaşabiliyor.uzak durulmasını tavsiye ederim.

bayanların,saçlarının ön kısmını alınlarını kapatacak şekilde kısaltmaları.geniş alınlı hanımlarda çok hoş durur yakışır dar alınlı bayanların yapması önerilmez yakışmaz ayrıca bayanların hemen hemen hepsinin küçüklükte perçemle ilgili bir anıları vardır.her şey birinde görmekle başlar ona çok yakışmıştır hemen banyoya gidilir anneden gizli makas alınır kesilmek istenen boy ölçülür saç aşağı doğru çekilir ve kesilmeye başlar kesildikçe ölçtüğümüz ölçünün üstüne çıkmaya başlar. sonuç:yerlerde saç,gözlerde yaşla anneye gidilir bunlar yetmezmiş gibi bi de sopa yenir ve sabırla saçın uzaması beklenir.

3 nesil bilgiç adayı.en kısa zamanda bilgiç olması dileğiyle hoşgeldin diyor ve en kısa zamanda aramıza katılmasını heyecanla bekliyoruz.

hayatını anlatan filmini izleyip "vay be"dediğim öğretmenlikten gelen mizahî yazar.
(bkz: zıkkımın kökü)

tatili tatil olmaktan çıkaran hadisedir.genelde bayram tatillerinden hemen sonra hocaların"hımm kaç gündür evdesin tatil senin neyine öğrenci bozuntusu sınav yapıyorum seni"edalarıyla yaptığı tatilden önce duyurulan tatil sırasında ise bi türlü aklınızdan çıkmayan çalışmaya başlansa"ne çalışıyorum lan tatil benim hakkım ders mers yok"denilse de "lan kime isyan ediyorsun çalışmazsan kalacak olan sensiz"düşünceleriyle baş edilemeyen ve sonuç itibariyle ne çalışılabilen ne de tatil yapılabilen ızdırap dolu günlerdir.

mutlaka her insanın bir zamanlar kafa yorduğu sonrada ya git bi işine kardeşim dediği soru
-peltekcan söyle bakalım tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan
-tabi ki yumurta tavuktan çıkar...ama tavuktan çıkan yumurtadan da tavuk çıkar sonra ondan yine yumurta çıkar...
-hadi ben kaçtım peltekcan.