(bkz: ankara ve kartları)
süleyman demirel
mesut yılmaz
necmettin erbakan
tansu çiller
bülent ecevit
(bkz: böyleleri de varmış)
(bkz: allah kurtarsın)
(bkz: sabah sabah seda sayan)
(bkz: mehmet ali erbil)
(bkz: meraklı melahat)
(bkz: ukdeci)
(ara: akıl fikir)
(bkz: allah kurtarsın)
(bkz: sabah sabah seda sayan)
(bkz: mehmet ali erbil)
(bkz: meraklı melahat)
(bkz: ukdeci)
(ara: akıl fikir)
an itibariyle bilgiçleşmiştir. tebrik ederiz.
(bkz: bilgisözlük şike araştırma komitesi)
(bkz: bilgisözlük şike araştırma komitesi)
"hem çinlilerin hem de cinlerin konuştuğu dil ise cinlerle çinliler aynı herifler mi?" sorularını sordurabilir. hadi diyelim çinliler cin gibi adamlar, peki cinler neden çinli olsunlar ki. hem onların bir millete sahip olup olmadığını nereden biliyoruz. adam çinliyse zaten çinliyim der, değil demek ki, bir şey söylemiyor, sadece cinim diyor. hem allattinin cini çinli falan değildi. herif zenci. çinlilerin de zenci olmadıkları...
rammsteinın dinlenesi bir parçası
biza has bir söyleyiş."bir açmış bir tokmuş" gibi...
(bkz: şahin k)
bu sabah kalktığımda televizyonda panda ayılarının artık neslinin tükenmeyeceğini öğrendim ve koşup bakkaldan iki kutu bira alıp bunu kutladım. galatasaray-leeds united maçında hakan şükürün kaçırdığı golden beri ilk defa bu kadar ilginç bir güne gireceğim hiç aklıma gelmezdi. önce otobüste gördüğüm yaşlı amcadan ona yer vermediğim için ince bir ayar yedim. ardından iş yerinde patronun küçük oğlunun altına işediğini duyup olaya müdahil oldum. çocukcağız artık işemiyor altına. iş yerinde gelen müşterilerden bir bayanın bana neden ters ters baktığını ise sonraları anladım. bu bayanın ilkokul öğretmenim çok sevgili necati hocamın baldızı olduğunu nereden bilebilirdim ki... bilgisayar başında geçirdiğim koca bir günün ardından evde yine bilgisayar başına geçip sözlükte entry girmeye başladım. sağolsunlar, bilgiç arkadaşlar beni hiç ayarsız bırakmadılar o gece. radyoda muazzez abacı dinledim, pizza siparişini verdiğim restoranın elemanına 5 lira bahşiş verdiğimde kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. televizyonda mehmet ali erbilin indirdiği donların içindekileri görebilmek için saatlerce televizyon karşısında bekledim, fakat nafile... sonra yakın bir arkadaşımdan öğrendim ki artık mehmet ali erbilin programları şifreli yayınlanıyormuş. hemen gidip abone oldum ve artık her akşam mali seyrediyorum. seyretmekle kalmayıp bunu sözlükte bütün bilgiç dostlarımla da paylaşıyorum artık. her gün anlatıyorum ve sözlükte çok popüler oluyorum. çok mutluyum artık. yaşasın mehmet ali...
işte böyle birşeydir bi sike yaramayan entry girmek.
işte böyle birşeydir bi sike yaramayan entry girmek.
vardır böyle anlayış(sızlık) sahibi hatun kişiler. arabası olsun da çamurdan olsun zihniyetiyle, nasrettin hocanın "ye kürküm ye"sini hatırlatırlar. lakin biraz mutasyona uğrayıp "dik arabam dik" halini almıştır bu zihniyet. altınızda bir arabanız varsa hemen vermeye müsait şahsiyetlerdir kendileri. görüldüklerinde "bi siktir git" denmeli, hala gitmiyorlarsa dövülmeleri vaciptir. insan değillerdir. gençlere kötü örnek olurlar. karaktersiz, kafasız, beyin özürlü, beş para etmez insanlardır.
(bkz: bi siktir git)
(bkz: bunu yapan insan olamaz)
(bkz: ye kürküm ye)
(bkz: bi siktir git)
(bkz: bunu yapan insan olamaz)
(bkz: ye kürküm ye)
yeni bilgiç adayımız. nickinde harf eksikliği olsa dahi, buraların pek tekin yerler olmadığını hatırlatmakta fayda görür, kendisine kazasız belasız, kutup ayısız, entry dolu günler- geceler dileriz.
(bkz: bilgisözlük yedek parça servisi)
(bkz: bilgisözlük yedek parça servisi)
ekşi sözlükte kendileri hariç bütün sözlük gruplarına "klon" diyen zihniyete layık bir ayar çeşitidir.
neden berbat verildiği anlaşılamayan bir entrynin berbat oylara boğulmasının ardından entry sahibi mağdur şahsiyetin "seri eksi oy veren ibnelere" söylediği sözdür bu. arkadaş haklı olarak bu eksi oyların hesabını sormak isteyecektir.
sabahın ilk ışıklarının yüzünüze vurduğu anda, balkona çıkıp bir bardak çay eşliğinde içilen sigaranın anlamı.
seni düşünürken;
önce bir yıldırım çaktı yüksek dağların karlı zirvelerinde. sonra gök gürledi; ürperdim, yorganın altına saklandım, küçükken yaptığım gibi. gök gürültüsü paramparça etmişken bendeki gururu bir yağmur çiselemeye başladı; bir yağmur ki alev alev düştü toprağa. toprak bile isyan etti ama bu yangına, ben mutluydum.
seni düşünürken bir yıldız kaydı gökyüzünde. dilek tuttum, sevindim, el çırptım. seni düşünürken tuttuğum dilekler hep sendin. en arabesk şarkılarda nasıl anlatıyorlarsa seni, ve nasıl arzuluyorlarsa, ben de öyle anlattım herkese seni, sana dair dileklerimi: mutlu olsun diyordum.
seni düşünürken diğer düşüncelerimin ne kadar anlamsız olduğunu öğrendim. hayatın kaynağına dair filozofların çözümediği bütün problemleri seni düşünürken çözdüm. izafiyet teorisini çok benimsedim: senin yanımda olabilme ihtimalini hatırlatıyordu bana.
seni düşünürken gece hükmediyordu dünyaya. benimse benliğimde cennete has bir aydınlık... sen vardın.
seni düşünürken, biliyorum, sen beni düşünmüyordun. uykunun en tatlı mevsiminde, (senin uykun ne de güzeldir, bilirim.), ait olduğun memleketini seyretmektesin. övülüp duran huriler kıskanmaktalar senin uykunu. sırça köşklerde senin gelip güzelliğin anlamını göstermeni beklemekteler.
seni düşünürken sadece seni düşünürüm. ayıptır bilirim, ama ölen çocuklar bile çıkarlar zihnimden. hayır, unutmuş değilim onları, fakat seni düşününce onların da kurtulacağını zanneder dururum nedense.
seni düşünürken ben hep seni düşünürüm. dünyam da sen olursun, cennetim sen. ve ben bu anlık huzuru hiç kaybetmemek için hep seni düşünürüm.
ben hep seni düşünürüm...
önce bir yıldırım çaktı yüksek dağların karlı zirvelerinde. sonra gök gürledi; ürperdim, yorganın altına saklandım, küçükken yaptığım gibi. gök gürültüsü paramparça etmişken bendeki gururu bir yağmur çiselemeye başladı; bir yağmur ki alev alev düştü toprağa. toprak bile isyan etti ama bu yangına, ben mutluydum.
seni düşünürken bir yıldız kaydı gökyüzünde. dilek tuttum, sevindim, el çırptım. seni düşünürken tuttuğum dilekler hep sendin. en arabesk şarkılarda nasıl anlatıyorlarsa seni, ve nasıl arzuluyorlarsa, ben de öyle anlattım herkese seni, sana dair dileklerimi: mutlu olsun diyordum.
seni düşünürken diğer düşüncelerimin ne kadar anlamsız olduğunu öğrendim. hayatın kaynağına dair filozofların çözümediği bütün problemleri seni düşünürken çözdüm. izafiyet teorisini çok benimsedim: senin yanımda olabilme ihtimalini hatırlatıyordu bana.
seni düşünürken gece hükmediyordu dünyaya. benimse benliğimde cennete has bir aydınlık... sen vardın.
seni düşünürken, biliyorum, sen beni düşünmüyordun. uykunun en tatlı mevsiminde, (senin uykun ne de güzeldir, bilirim.), ait olduğun memleketini seyretmektesin. övülüp duran huriler kıskanmaktalar senin uykunu. sırça köşklerde senin gelip güzelliğin anlamını göstermeni beklemekteler.
seni düşünürken sadece seni düşünürüm. ayıptır bilirim, ama ölen çocuklar bile çıkarlar zihnimden. hayır, unutmuş değilim onları, fakat seni düşününce onların da kurtulacağını zanneder dururum nedense.
seni düşünürken ben hep seni düşünürüm. dünyam da sen olursun, cennetim sen. ve ben bu anlık huzuru hiç kaybetmemek için hep seni düşünürüm.
ben hep seni düşünürüm...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?