confessions

ankakusu

- Yazar -

  1. toplam entry 7682
  2. takipçi 1
  3. puan 128975

dolmuşcuların müşteri yanında kürtçe konuşması

ankakusu
gayet normaldir...

rahatsiz eder mi sizi, edebilir. begenmeye de bilirsiniz, saygisizlik lan bu da diye bilirsiniz ama ne konustuguna ve ne konusacagina karisamazsiniz. konusamazsiniz, konusmamalisiniz da diyemezsiniz. o kadar istiyorsaniz kürtçe konusmayin, rahatsiz oluyoruz diye rica edersiniz.

fakat bu son dedigim rica hiç olmayacaktir biliyorum. çünkü rahatsiz olan adam rica etmez, köpürür hatta çogu zaman kinini kusar. rahatsiz olmayan da zaten ses çikarmaz.

siyaset

ankakusu
türkiye’de fasist, yobaz ve hain kelimleri ile sinirlidir. her siyasi parti veya akim bu terimlerden en az birini, kendileri gibi düsünmeyenlere yakistirir. umarim birileri sözlükte veya baska ortamlarda bu kelimleri birilerini damgalamak için kullanmaz. özel hayatlari beni alakadar etmez ama en azindan sözlükte yapilmamasi iyi olur.

adam söyle yapti de elestir, böyle yapti de elestir, ne biliyim dini kullandi de elestir, vatan menfaatine uygunsuz hareket etti de elestir, su katliamda katkisi var de elestir. ama kuru kuruya aha bu fasist, aha bu yobaz, aha bu hain demek, hiç yakismiyor. ayirca bir grubun içinde fasist, yobaz veya hain’ler var diye hepsi fasist, yobaz veya hain olmuyor.

faşist

ankakusu
birileri için kendi gibi düsünmeyen, olmayan herkes. bir grup veya insan toplulugu genel olarak fikirleriyle örtüsmüyor ise onlar fasisttir. hemde hiç ayrim yapmadan hepsi fasisttir. bunun artisi, eksisi yoktur. ama bunlar bazen, fasist diye damgaladiklari insanlardan daha fasisttirler haberleri yoktur.

hele hele sadece bir ideolojiden beslenip karsi oldugunu varsaydigi ideoljiyide, kendi fikirlerinin örtüstügü kaynaklar ile yorumlayanlar vardir ki, onlara ne desem bos. sanirim fasist olmamak için önce önyargili olmamak gerekir.

hele bir bak adam ne diyor, ne istiyor.

beş kardeştiler

ankakusu
her ne kadar konusu, kan davasi, türk sinemasinda fazlasiyla islenmis bir konu olsa da hikayesi özgün olan siyah-beyaz bir türk filmi.

ekrem bora, erol tas, reha yurdakul, esref kolçak ve aliye rona oynuyor. diger oyuncularin çogunun kim oldugunu çikaramadim. filmde bes kardesin bes’i de ölüyor. erol tas yine kötü adam rolünde fakat kötülerin iyisi gibi bir rolü var.

aslinda filmi de bastan sona izleyemedim. sonunda bes kardesin babasi topallayan murat(reha yurdakul) ogullarini tekneye alarak çatismanin oldugu bölgeden, yasadiklari yerden uzaklasiyor. bes kardeste teknede ölü bir sekilde yatiyor. baba, ölümlerini kabullenmemis olacak ki ölü ogullarina emirler veriyor. ilginç bir film gibi gelde bana.

akbank kral kobi reklamı

ankakusu
çok kötü bir reklamdir. buram buram yalakalik kokuyor. e tabi, reklam yapiyor olacak o kadar da abartilmis sanki. ne o öyle, ’sen iste kobim akan sular durur’ felan. klipte oynayanlarda fazlasiyla oynak, olmamis bu. evangelsitlerin ilahi söylemeleri gibi olmus. hayir, haleluya deseler hiç siritmaz. ha bir de kayseri’li bir karakterin olmamasi beni sasirtmis ve üzmüstür.

babanın ağladığını görmek

ankakusu
hani bogaz’a söyle bir sey gelip takilir ya, iste babasinin agladigini gören çocuk da aynisi olur. o agliyor diye, aralari sicak olmasa bile, o da aglamya baslar. hele bir de ayrilik nedeniyle agliyorsa, birak gitme, gitmeyelim, ayrilmayalim demek ister çocuk... fakat bogazindaki dügüm mani olur buna...

geride kalanlarla mesafe çogaldikça geçer, gider hersey... baba kendini toparlar. hayat devam eder... size ise, babanizin aslinda ruhsuz biri olmadigini bilmek kar kalir...

yağmurdan sonra gelen topragin kokusu

ankakusu
özlemdir... köyüne, vatanina, memleketine duyulan özlemdir. gurbettekilerin en fazla özledikleri kokudur. hasrettir, betonlarla çevrili koca dünyadan, küçük ama sevecen, fakir ama gururlu hayatlara duyulan özlemdir... siradan olmaya, siradanligi ile mutlu olmaya, olabilmeye duyulan özlemdir...

ayrica küçük sanilan insanlarin aslinda ne kadar büyük olduklarinin göstergesidir... cennetten bir koku ihsan eylemis o küçük! insanlara yaratici... ha bir de fakirlige ragmen eliaçikligi bahsetmis yaradan... kendi elinde, avucunda bir sey yokken var olan ile yardim etmenin zevkini tatsinlar diye...

bazen düsünürüm, iyi ki siganabilecegim bir köyüm var diye... köylü olmak birbiriyle akraba olmak gibidir... bunu gurbetteyken daha iyi anlarsiniz... hiç tanimadiginiz insanlarin sirf köylüsünüz diye gösterdikleri izzet i ikram insani ne kadar mutlu eder bilir misiniz? dünya hayatinda yasamak için verilmis dopingtir, moral verir, güç verir insana... hele birde, bagirarak konusan bir nine elinize bir yufka uzatti mi, topragin üstüne oturup, domates, peynir, zeytin ve sogan yediginiz, çay içtiginiz vakit bilin ki tek eksiginiz sabah ezani’dir...

iste o vakit anlarsiniz, hayatin aslinda ne kadar da güzel oldugunu... yasamanin, insanlarin ne kadar güzel oldugunu anlarsiniz... göçeciginiz, döneceginiz, olacaginiz toprak size ölümü de hayatin güzelligini de hatirlatir...

asik veysel’i, asik veysel yapan da kara toprak degil midir? gönül gözünü de açan kara toprak degil midir? ilhami da yagmur sonrasi olusan toprak kokusu degil midir?

siz bilmezsiniz belki... hatta belkide küçümsersiniz beni yazdiklarimdan dolayi... haklisiniz belki ama bilmediginiz bir seyler var,
dumanli dumanli oy bizim eller...
oturup aglasam delidir derler...

samimi arkadaşınızın kürdistan hayali kurması

ankakusu
eger o arkadas hayalini çirkin bir sekilde ifade ediyorsa rahatsiz edicidir. buna ragmen bu insanlari öyle ha deyince arkadasliktan men etmek de kolay degildir. çünkü siradan bir arkadas degil ’samimi’ bir arkadastir. yeri gelmis size ailenizden yakin olmustur.

zaten sorun hayal kurmasinda da degil. efendice evinde oturup hayal kurmasi kimseyi rahatsiz etmez, ki böyle yaptigini bildigim dostlarim da var ve hiç sorunum yok onlarla. kimsede bundan rahatsiz olmamali ayrica. ama kalkip bunu güneydoguyu da içine almis bir harita ile ’lan var ya bunu sirf sen gör diye koydum’ derse iste o zaman rahatsiz edicidir. iste o zaman ne yapmaya çalisiyor derseniz. çünkü samimi bir arkadas az, buçuk siyasi fikirlerinizi bilir ve ne tepki vereceginizi de bilir aslinda.

ve tecrübe ile sabittir ki arkadasliktan men etmeyi de hiç düsünmessiniz. ha o olay oldugunda yanibasinizda olsaydi ne olurdu bilinmez. ama eglenmek için, tekrar beraber olmak için birlikte planlar da yaparsiniz onunla.

bu baslikta ben, ’hemen arkadasliktan men sebebi’ diyenler ile ’arkadasinin hayaline kilit mi vuruyon lan’ diyenleri de anlamis degilim. ilk ilettigim sözü edenler sanirim etraflarinda öyle biri olmadigi için rahatça konusuyor. ikinci lafi edenlerin çogu ise o ’arkadas’i kendilerine daha yakin hissetikleri için, hayaline sempatiyle baktiklari için diyorlar.

oysa hayat o kadar basit degil...
20 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol