Yerdeki su buharlaşıp havaya yükseliyor, yükseldikçe de soğuyup koyulaşıyor. Sonra da yoğunlaşırken negatif iyonlu elektrik üretiyor bu su. O elektrik de yerdeki pozitif iyonları çekiyor ve sivri bir noktada toplanıp bulutlara yöneliyor. Bu esnada da bir ses oluşuyor. Ankara'da da Olan bu.
olaylar bizim mahallede yaşanan işlere benziyor. aşağı mahallede "öfkeli sakallılar" diye bir çete var. hüseyin abinin dükkana falan çöktüler. eşkiya çetesi resmen. e bu adamlarda silah milah ne ararsan var. nasıl oldu bu iş diyoruz. meğer şöyleymiş:
şimdi en son saat koleksiyonu için bazı kişilere yardım eden bir arkadaş vardı... adı rıza. temiz çocuktu aslen. önüne yatılacak cinsten. hah bu arkadaş uzak bir mahallenin karakolunda "yakalandı" nasıl olduysa. ufak tefek kaçakçılık işi yapmış meğerse. ama kendisinin üstüne sadece kaçakçılık suçu yüklenmeyecek elbette. bölgedeki sakalı uzun, imanı bomba gibi bir ekip var hani şu öfkeli gençlerden oluşan... o ekibe silah sevkiyatını yapma suçu da itelenecek bu kardeşimize.
silahı satan büyük abi ahmet. parayı veren suudi abi. benzinliği var cadde üstünde. ikisi de hüseyin amcaya uyuzlardı zaten. mahalleden bebeleri çağırmışlar. suudi abi demiş bizim katır necmi'ye "al bu parayı rıza'ya götür" diye. büyük abi de teslimatı bizim uzun recep ile yollamış "al bunu rızaya götür" diye. bu rıza kardeşimiz zurnanın son deliği esasen. aman abilere bişey olmasın diye göt altına gidecek.
olaylar ortaya çıkınca herkes tutuştu tabi. bizim uzun da gidip 23 dakikada "aman abim sarı abim, yok di mi bizim durumda bi değişiklik?" diye sormaya gitti işte geçen. olaydan herkesin haberi var. ama sorsan şimdi kimse katır necmi'yi tanımıyor. ilk şamarı yiyecek belli oldu hayırlısı.
şimdi en son saat koleksiyonu için bazı kişilere yardım eden bir arkadaş vardı... adı rıza. temiz çocuktu aslen. önüne yatılacak cinsten. hah bu arkadaş uzak bir mahallenin karakolunda "yakalandı" nasıl olduysa. ufak tefek kaçakçılık işi yapmış meğerse. ama kendisinin üstüne sadece kaçakçılık suçu yüklenmeyecek elbette. bölgedeki sakalı uzun, imanı bomba gibi bir ekip var hani şu öfkeli gençlerden oluşan... o ekibe silah sevkiyatını yapma suçu da itelenecek bu kardeşimize.
silahı satan büyük abi ahmet. parayı veren suudi abi. benzinliği var cadde üstünde. ikisi de hüseyin amcaya uyuzlardı zaten. mahalleden bebeleri çağırmışlar. suudi abi demiş bizim katır necmi'ye "al bu parayı rıza'ya götür" diye. büyük abi de teslimatı bizim uzun recep ile yollamış "al bunu rızaya götür" diye. bu rıza kardeşimiz zurnanın son deliği esasen. aman abilere bişey olmasın diye göt altına gidecek.
olaylar ortaya çıkınca herkes tutuştu tabi. bizim uzun da gidip 23 dakikada "aman abim sarı abim, yok di mi bizim durumda bi değişiklik?" diye sormaya gitti işte geçen. olaydan herkesin haberi var. ama sorsan şimdi kimse katır necmi'yi tanımıyor. ilk şamarı yiyecek belli oldu hayırlısı.
Tesettüre girmediği müddetçe sorun değildir.
kısmen yanmıştır.
yasa yaparken bir kelimenin bile ne denli önemli olduğuna örnek... "Orman vasfını yitirmiş araziler" yerine "Orman vasfını doğal nedenlerle yitirmiş araziler" yazarsan kimse üzerine tesis yaparım nasıl olsa diye ormanı yakamaz. yangın da doğal sebeplerle çıkabiliyor malum. doğal mı değil mi diye yapılan tahkikati bitene kadar hiç bir surette yanmış sahaya girişi dahi yasaklarsın olur biter. daha ileri gidersen, ormanlık alanlara koruma ve kolluk kuvveti atanır, sınırsız silah kullanma yetkisi verilir, bir ağaç dahi yanmaz. askeri bölgelerdeki ağaçların henüz daha hiç yanmamış olması ağaçların beton kaplı olması nedeniyle değil, içeri girmenin vurulma nedeni olması sebebiyledir.
bakın kendime pay çıkartmak için söylemiyorum: İncek tarafında koruluk yandı, gözlemeyi öylece bırakıp aç karnıma hortum taşıdım itfaiye için. Ayvalık'ta hayatımın en güzel zamanarını geçirdim. insanlara sıradan ağaçlar gibi gelse de ben tanıdık birini, bir canı kaybetmiş gibi oluyorum. arasında emniyet şeridi bulunan bir bölge... iki segmentin birden yanması imkansız. belli ki bir el değmiş oraya. bunu yapan kendini katil gibi hissetmiyorsa birinin bunu ona hisettirmesi lazım. bunu yapacak şeyin adına devlet deniyor.
yukarıda da belirttiğim üzere, bu devlet ise yasa çıkartıp, kelime cambazlıklarıyla orman yakanlara teşvik veriyor. daha önceden de kelime oyunuyla orman içine havuzlu villa yapma yasası denediler. maksat güya yangına karşı su depolama havuzu ve pompa istasyon binası yapmak. adını bile yazamadılar ama vardikleri tarif ile villa yapmak da mümkün oluyordu. birkaç duyarlı vatandaş sayesinde çıkmadı o yasa.
memleketin bilmemneresinde oturup, istanbuldaki köprüyle övünen, dahası asla geçmeyeceği köprünün parasını ödediğinin bile farkında olmayan vatandaşa biri anlatmalı. Ayvalık'taki ağaç da senin kardeşim. Tunceli'deki de senin, Gezi parkındaki de. gölgesine oturmasan bile oksijenini tüm hayvanlar ve insanlarla beraber soluyorsun. biri boğazını sıksa nefes almanı engellese çeker vurursun, ama ağaç kesti mi, orman yaktı mı ses etmiyorsun. kızınca kızdı oluyor.
yasa yaparken bir kelimenin bile ne denli önemli olduğuna örnek... "Orman vasfını yitirmiş araziler" yerine "Orman vasfını doğal nedenlerle yitirmiş araziler" yazarsan kimse üzerine tesis yaparım nasıl olsa diye ormanı yakamaz. yangın da doğal sebeplerle çıkabiliyor malum. doğal mı değil mi diye yapılan tahkikati bitene kadar hiç bir surette yanmış sahaya girişi dahi yasaklarsın olur biter. daha ileri gidersen, ormanlık alanlara koruma ve kolluk kuvveti atanır, sınırsız silah kullanma yetkisi verilir, bir ağaç dahi yanmaz. askeri bölgelerdeki ağaçların henüz daha hiç yanmamış olması ağaçların beton kaplı olması nedeniyle değil, içeri girmenin vurulma nedeni olması sebebiyledir.
bakın kendime pay çıkartmak için söylemiyorum: İncek tarafında koruluk yandı, gözlemeyi öylece bırakıp aç karnıma hortum taşıdım itfaiye için. Ayvalık'ta hayatımın en güzel zamanarını geçirdim. insanlara sıradan ağaçlar gibi gelse de ben tanıdık birini, bir canı kaybetmiş gibi oluyorum. arasında emniyet şeridi bulunan bir bölge... iki segmentin birden yanması imkansız. belli ki bir el değmiş oraya. bunu yapan kendini katil gibi hissetmiyorsa birinin bunu ona hisettirmesi lazım. bunu yapacak şeyin adına devlet deniyor.
yukarıda da belirttiğim üzere, bu devlet ise yasa çıkartıp, kelime cambazlıklarıyla orman yakanlara teşvik veriyor. daha önceden de kelime oyunuyla orman içine havuzlu villa yapma yasası denediler. maksat güya yangına karşı su depolama havuzu ve pompa istasyon binası yapmak. adını bile yazamadılar ama vardikleri tarif ile villa yapmak da mümkün oluyordu. birkaç duyarlı vatandaş sayesinde çıkmadı o yasa.
memleketin bilmemneresinde oturup, istanbuldaki köprüyle övünen, dahası asla geçmeyeceği köprünün parasını ödediğinin bile farkında olmayan vatandaşa biri anlatmalı. Ayvalık'taki ağaç da senin kardeşim. Tunceli'deki de senin, Gezi parkındaki de. gölgesine oturmasan bile oksijenini tüm hayvanlar ve insanlarla beraber soluyorsun. biri boğazını sıksa nefes almanı engellese çeker vurursun, ama ağaç kesti mi, orman yaktı mı ses etmiyorsun. kızınca kızdı oluyor.
sadece sevgili istiyor, onun hoşuna gidiyor diye katlanılan keyifsiz durumların bütünüdür. benim hayatımda genellikle konser şeklinde tezahür etmiş ızdıraplardır. nedense tüm sevgililerim bana son derece garip gelen müzikler dinler. baba zula'dan gir hey douglas'tan çık. nerede sevmeme ihtimalim yüksek bir müzik var onun peşindelerdi hepsi. halil sezai mi dinlemedim sıkıla sıkıla, manuş baba mı. biri de desin ki amper hadi akşam mfö konseri var. bulent ortaçgil var. yok illa hepsi ya son feci bisiklet ister ya yüzyüzeyken konuşuruz ister.
karakter meselesidir. malum twitter bu. karakter sayısı sınırlı. karakter sıkıntılı.
sayın nihat hatipoğlu'nun izleyiciden gelen "nikah düşer mi" sorusuna verdiği cevabın özeti.
soru zaten bir garip. erkek kardeşinin ikiz kız kardeşini doğurtması sonucu dünyaya yayıldığımızı iddia eden dinin hocasına sorulacak soru mu yahu? bir ötekisi diyor ki zaten akrabasına, "seni düdüklemek istiyorum ama elimden gelmiyor, bu yaptığın zulümdür..."
"ana bir bacı iki gerisine salla zigi" ekolü resmen.
soru zaten bir garip. erkek kardeşinin ikiz kız kardeşini doğurtması sonucu dünyaya yayıldığımızı iddia eden dinin hocasına sorulacak soru mu yahu? bir ötekisi diyor ki zaten akrabasına, "seni düdüklemek istiyorum ama elimden gelmiyor, bu yaptığın zulümdür..."
"ana bir bacı iki gerisine salla zigi" ekolü resmen.
babannemin beni ta bebeklik sonrası zamanlarımda alıştırdığı bir lezzet. o gün bu gündür pilava yoğurt katmakla kalmam, bir de üstüne iyice karıştırıp yerim. oranı ayarlamak elinizde. ben genelde 1 yoğurt 1,5 pilav 4 tuz şeklinde yiyorum.
ortaya çıkar çıkmaz beni bilgi sözlük saflarına katan ilişki.
eski bir yazarı olduğum sözlüğün en faydalı başlıklarından biriydi. kimse kalkıp öküz gibi o başlıktaki bilgileri görüp "oo tam benlikmişsin gel tepişelim" diye yanaşmıyordu. gel gelelim o ilanları okuyup bir köşeye not edenler bir şekilde iletişime geçtiler ilan sahipleriyle. o kadar gereksiz değil yani.
ha şunu soralım kendimize, hadi erkekleimiz öyle ya da böyle nefes alsın yeter şiarında. ilanı görüp bir şekilde temasa geçen bir kadının ne kadar seçici olabileceğini bir düşünelim. sonuç sıfıra yaklaştıkça da kadının kendisinin ne denli çekici olabileceğini, on üzerinden kaç verilebileceğini bir tahayyül edelim.
sonuç itibariyle fonksiyon olarak iyidir. nicelik yeterlidir ama nitelik beklenenin çok altındadır o başlıkta.
ha şunu soralım kendimize, hadi erkekleimiz öyle ya da böyle nefes alsın yeter şiarında. ilanı görüp bir şekilde temasa geçen bir kadının ne kadar seçici olabileceğini bir düşünelim. sonuç sıfıra yaklaştıkça da kadının kendisinin ne denli çekici olabileceğini, on üzerinden kaç verilebileceğini bir tahayyül edelim.
sonuç itibariyle fonksiyon olarak iyidir. nicelik yeterlidir ama nitelik beklenenin çok altındadır o başlıkta.
bu cinsi deniz köpeğigiller diye adlandırmaları boşa değil. insanın sanırım denizdeki en iyi dostudur foklar. bir yunusun dalgıca hallenmesini ve hatta gayet tecavüze yeltenmesini görünce sildim yunusları listeden.
Uzaktan tanıdığım bir kişiydi kendisi. Üzüldüm. Az çok tahmin ediyorum olan olayları. En çok hayretle karşıladığım ise bir kadının öyle manipülatif, göstermelik değil de gerçekten duygusal olması. Aşkından (sanırım durum böyle) dolayı kendi canına kıyması, sevdiğini bile öldürecek noktaya gelmesi.
Gerçek hayatta yoktur böyle biri. Sadece film ve kliplerde görülür. Hatta 2013 yılındaki The Wolverine filmine bakın... ince beyaz tişörtle yağmurda koşan japon kız filmde bile görünmüyor...
arapça atmış sene anlamına gelen bir kelimedir. sittin sene şeklinde ayrı yazılır. ülkem insanı çok sıklıkla siktim sene gibisinden yanlış ve alakasızca terbiyesiz biçimde kullanır.
arap kültüründe bizim "kırk yıl" fenomeninin yerinde 60 yıl vardır. oradan devinmiş bir deyimdir.
arap kültüründe bizim "kırk yıl" fenomeninin yerinde 60 yıl vardır. oradan devinmiş bir deyimdir.
Kime göre melek kime göre şeytan. Melek yahut şeytan gören bir kişi var mı? Yok. Aşağıdaki fotoya bakıp görüntüyü buna yormak varken hala melek şeytan tatavası. Komik ki ne komik.
https://www.pinterest.com/pin/32158584815150685/
https://www.pinterest.com/pin/32158584815150685/
Taş ve sopalarla yapılacak gibi duruyor.
En hakiki duyguların insanı olan nazik türk şöförlerinin, yayalara su sıçratmamak için epey yavaşlaması nedeniyle oluşur.
Takibe takip, like'a like şiarıyla yola çıkılmış, atara atar gidere gider cingılı ile coşarak konulmuş isim sahibi site. Yasal bahis neymiş? İddaa oranı neyse onu veriyorsun. Var mı maçta ilk gol sol ayakla atılacak diye bahis? Ne farkın var? Dünyanın en kazıkçı devletinin kendine yontan bahisçileri işte.
kelimelik oyununda içinde ı harfi ve 5 adet sessiz harf olmasına rağmen sıklıkla oynanabilip iyi de puan veren kelime. ham puanı 8, 7 harf bonusuyla birlikte en az 38. o uzunlukta bir kelime illa bir yere denk geliyor.
Ne muhatabı, ne hatibi ne de mevzusu bilinmezken, adeta dilimize bir atasözü gibi, özdeyiş gibi yerleşti bu kalıp. Pek çok sohbette sarf edilen bir klişe oldu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?