confessions

ali biberon

- Yazar -

  1. toplam entry 651
  2. takipçi 1
  3. puan 52187

elindeki tespihle yolun delikanlısi kesilen tip

ali biberon
yürüdüğümüz kaldırımlarda, indiğimiz yerlerde, geçtiğimiz yollarda, dolaştığımız mekânlarda görebileceğimiz bir tiptir, bir şerefsizdir. elindeki tespihi öyle bir gösterir ki bu şerefsiz tipler, yolun delikanlısı kesilmekle birlikte, karşısındakine çarpma hakkına, omuz atma şansına da sahiptir. peki, kim veriyor bunlara bu şansı?

güvendikleri kişiler mi?
öz güvenleri mi?
yoksa tespihleri mi?

her ne olursa olsun, sen, benim yolumda, eğer ben düzgün yürüdüğüm halde, bana kasten omuz atıyor, yolumu kesiyor, tespihi tehdit eder gibi gözüme doğru tutuyorsan, senin yedi sülalenle aniden akraba olma şansım vardır. bu tarz insanlar gerek aileleri, gerek ikili ve grup halinde dolaşan arkadaşları rahatsız ederler. aynı zamanda tahlilini yaptığımız insan, göründükten sonra insan beynine kazınır ve bir daha hiç çıkmaz.

gelelim en önemli konuya. hangi dilden hangi ırktan olursan ol, yani kim olursan ol, yürüdüğümüz yollarda kimse kimseye artistlik taslayamaz. az önce annesine kızdı diye, yollarda sinirli sinirli yürüyüp başkalarına çarpma hakkını kendinde bulamaz. ben soruyorum şimdi sizlere? böyle bir insanla karşılaştığınız zaman tepkiniz korkup kaçmak mı olur? yoksa " bir dakika birader " deyip orda durmak mı? şimdi bunun cevabını 50 yaş üstünden almaya kalkarsak " hiç kavga çıkartmadan doğru yoluna bak " yanıtını alacağız. böyle durumlarda insan erkekliğinden de utanıyor, bir an ölüm korkusu basıyor etrafı. ya bıçak çekerse, ya silah varsa gibisinden? . aslında hiçbir şey yapmadan, doğru yoluna ilerlemek, kimseye sataşmamak en mantıklısı. fakat ben, ellerinde ağa gibi tespih sallayan köşe başı serserilerinin yolda yürürken hal ve hareketlerine dikkat etmezlerse, nezarethanede öldüresiye dövülmesini istiyorum. yani caydırıcı bir şeyler istiyorum.

arkadaşlar arası prim yapma savaşı

ali biberon
çok meşhurdur bu " prim yapma " konusu. en acımasız yani, ihtiyacı olanın değil, ihtiyacı olmayanın daha çok yapması. kimisi siyasi hayallerini, kimisi de bilmediği dini meseleleri alet eder yaptığı sözde primlere. ya da bir arkadaşını, sırf bir arkadaşına yaranabilmek için arkadaş arasında veya tanımadığı insanlar arasında küçük düşürmek. ne kadar büyük bir şerefsizlik öyle değil mi? hem de daniskası. ne diye insanlar böyle bir şeye kalkışır ki? hoşlandığı bir kıza iyi gözükmek ve gözüne girmek için, en yakın dostunu bile halk arasında veya kızın önünde küçük düşürebilecek kadar iğrenç bir karaktere sahip insana nasıl bir sıfat yakıştırılmalıdır." sıfatsız " desek sıfatların en babasını almış olur herhalde.

günümüzde bunu maalesef herkes yaşamaktır. yaşamayan kalmamıştır. bu çok kötü ve psikolojiyi derinden etkileyen bir meseledir. çünkü güvendiğin, sevdiğin, inandığın arkadaşının ne yapacağını hala kestiremiyorsun. hala ondan bir sol kroşe bekliyorsun. yalan mı? kim kime doğru düzgün güvenebiliyor ki? böyle bir primin maalesef zamanı yok.10 senelik arkadaşlıklarda da, 1 aylık arkadaşlıklarda da bu görülüyor. bunu engelliyemiyor insanoğlu. çünkü insanlar, bulundukları ortama kendilerini çok çabuk kaptırıyorlar. benliklerini, kimliklerini, sıfatlarını unutuyorlar. acaba arkadaşıma zarar verecek bir şey yaptım mı diye düşünmüyorlar, cümleleri bittikten sonra.

en çok tartışılan konulardan bir tanesi de " din ".evet din, insanlar için çok çok önemli bir hadise. başkalarının yanında prim yapmak için, dinini bile unutan insan evlatları var. bunlar var. kendi arkadaş çevresinde " inançlıyım " diye geçinen insanlar, başka çevrelere girdiği zaman, kendi öz görüşlerini unutup, ortama ayak uydurmak, biri iki boktan arkadaş edinmek için, dinlerini unutup, dinine, kendi dinine söven insanlar var.

ne bunun amacı?
neyin primi bu?
neyin peşindesin?
ne yapmaktasın?

son zamanlarda popüler kültürü doğru yönde kullanmayan insanların, ekşi sözcük’te din üzerine açılmış başlıkları okuyup, altlarındaki entryleri inceleyeyerek kendilerine bir şeyler uydurmaya çalışıyorlar. evet, ekşi sözcük’te bazen bir " matah " bile olamıyor. bu kadar övmek yeter. çünkü oradaki insanlar bile, diğer sözlük yazarlarına farklı görünmek, sözlükte polemik yapmak. çok meşhurdur bu " prim yapma " konusu. en acımasız yani, ihtiyacı olanın değil, ihtiyacı olmayanın daha çok yapması. kimisi siyasi hayallerini, kimisi de bilmediği dini meseleleri alet eder yaptığı sözde primlere. ya da bir arkadaşını, sırf bir arkadaşına yaranabilmek için arkadaş arasında veya tanımadığı insanlar arasında küçük düşürmek. ne kadar büyük bir şerefsizlik öyle değil mi? hem de daniskası. ne diye insanlar böyle bir şeye kalkışır ki? hoşlandığı bir kıza iyi gözükmek ve gözüne girmek için, en yakın dostunu bile halk arasında veya kızın önünde küçük düşürebilecek kadar iğrenç bir karaktere sahip insana nasıl bir sıfat yakıştırılmalıdır." sıfatsız " desek sıfatların en babasını almış olur herhalde.

günümüzde bunu maalesef herkes yaşamıştır. yaşamayan kalmamıştır. bu çok kötü ve psikolojiyi derinden etkileyen bir meseledir. çünkü güvendiğin, sevdiğin, inandığın arkadaşının ne yapacağını hala kestiremiyorsun. hala ondan bir sol kroşe bekliyorsun. yalan mı? kim kime doğru düzgün güvenebiliyor ki? böyle bir primin maalesef zamanı yok.10 senelik arkadaşlıklarda da, 1 aylık arkadaşlıklarda da bu görülüyor.bunu engelliyemiyor insanoğlu.çünkü insanlar, bulundukları ortama kendilerini çok çabuk kaptırıyorlar.benliklerini, kimliklerini, sıfatlarını unutuyorlar.acaba arkadaşıma zarar verecek bir şey yaptım mı diye düşünmüyorlar, cümleleri bittikten sonra..

en çok tartışılan konulardan bir tanesi de " din ".evet din, insanlar için çok çok önemli bir hadise. başkalarının yanında prim yapmak için, dinini bile unutan insan evlatları var. bunlar var. kendi arkadaş çevresinde " inançlıyım " diye geçinen insanlar, başka çevrelere girdiği zaman, kendi öz görüşlerini unutup, ortama ayak uydurmak, biri iki boktan arkadaş edinmek için, dinlerini unutup, dinine, kendi dinine söven insanlar var.

ne bunun amacı?
neyin primi bu?
neyin peşindesin?
ne yapmaktasın?

son zamanlarda popüler kültürü doğru yönde kullanmayan insanların, ekşi sözcük’te din üzerine açılmış başlıkları okuyup, altlarındaki entryleri inceleyerek kendilerine bir şeyler uydurmaya çalışıyorlar.evet ekşi sözcük’te bazen bir " matah " bile olamıyor.bu kadar övmek yeter.çünkü oradaki insanlar bile, diğer sözlük yazarlarına farklı görünmek, sözlükte polemik yaratmak uğruna her şeylerini feda edebiliyorlar.dinlerini bile, arkadaşlıklarını bile..

neden insanlar inançlarını arkadaş arasında prim uğruna hiçe sayıyorlar. var mıdır bunların yatacak yeri? hele hele hem inançsız hem saygısız insanlar en çok rağbet gören insanlar. ona ayak uyduran kız da/erkek de hayvanın önde gidenidir. bunun açık bir örneği, diğer bir arkadaşa iyi görünmek için, arkadaş tarafından " ana avrada küfür yemeye " ve gıkını bile çıkarmamaya benzer.

benim tavsiyeme gelince. önce insan kendi karakterini benimseyecek. kendine göre neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilecek. bilmesi lazım. yoksa böyle bok ortamlarda kendini kaptırır. benliğini unutur. hiçbir zaman, erkekler için/ bir kıza, kızlar için/bir erkeğe yaranmak için sakın doğrularınızdan vazgeçmeyin. bırakın kabul edilmeyin ortama. ezdirmeyin kendinizi. çünkü karaktersiz insanlar, vakti zamanında kendine ait olan doğruları, sırf bir şey elde edebilmek için silip atabilirler. onlar böyle yapıyor diye siz de öyle davranmayın.

arkadaşlık çok farklı bir konu.çok detaylı..herkesin arkadaş olmak ve arkadaşlık etme stili çok farklı.prim uğruna kendinizi kaptırmayın.başkalarının yanında sizi küçük düşürecek konuşmalarda bulunan insanlardan/arkadaşlıklardan/arkadaşlardan kaçının.katiyen kaçının.zararını siz görürsünüz.

unutmadan! bu küçük düşürülen arkadaşlarımıza da gülen kızı da erkeği de şerefsiz bir köpeğin önde gidenidir. polemik yaratmak uğruna her şeylerini feda edebiliyorlar. dinlerini bile, arkadaşlıklarını bile.

neden insanlar inançlarını arkadaş arasında prim uğruna hiçe sayıyorlar. var mıdır bunların yatacak yeri? hele hele hem inançsız hem saygısız insanlar en çok rağbet gören insanlar. ona ayak uyduran kız da/erkek de hayvanın önde gidenidir. bunun açık bir örneği, diğer bir arkadaşa iyi görünmek için, arkadaş tarafından " ana avrat küfür yemeye " ve gıkını bile çıkarmamaya benzer.

benim tavsiyeme gelince. önce insan kendi karakterini benimseyecek. kendine göre neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilecek. bilmesi lazım. yoksa böyle bok ortamlarda kendini kaptırır. benliğini unutur. hiçbir zaman, erkekler için/ bir kıza, kızlar için/bir erkeğe yaranmak için sakın doğrularınızdan vazgeçmeyin. bırakın kabul edilmeyin ortama. ezdirmeyin kendinizi. çünkü karaktersiz insanlar, vakti zamanında kendine ait olan doğruları, sırf bir şey elde edebilmek için silip atabilirler. onlar böyle yapıyor diye siz de öyle davranmayın.

arkadaşlık çok farklı bir konudur. çok detaylı. herkesin arkadaş olmak ve arkadaşlık etme stili çok farklı. prim uğruna kendinizi kaptırmayın. başkalarının yanında sizi küçük düşürecek konuşmalarda bulunan insanlardan/arkadaşlıklardan/arkadaşlardan kaçının. katiyen kaçının. zararını siz görürsünüz.

unutmadan! bu küçük düşürülen arkadaşlarımıza da gülen kızı da erkeği de şerefsiz bir köpeğin önde gidenidir.

yanee tabee tarzi kelimeleri kullanan insan

ali biberon
açık ve net bir şekilde izah etmek gerekirse insan değildir. " tabi " ve " yani " kelimesini piç edercesine " tabee ", " yanee " ’ye döndürenin nasıl insan olmasını bekleriz. sadece kızlar kullanır zannetmiştim ama maalesef erkekler de bu akıma kapılmış. yazıklar olsun. farklılaşma çabası insana neler yaptırıyor. delirmemek elde değil. tabee ne ya ? tabee ne ? niye tabii varken tabee ? yani demek yerine neden yaneeeeeeeeeeee diye uzatıyorsun, hiç mi insanlığından şüphe etmiyorsun? e hadi bunu msn’ de yapıyorsun, tamam. orada hayvanlığına katlanıyoruz. ulan gerçek hayatta ne diye yapıyorsun şerefsiz köpek? nedir bu arkadaşlar arası prim yapma savaşı ?
23 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol