allaha giden birinin yolda kaza çıkması sebebiyle ettiği feryad.
(bkz: allah ım sana geliyorum)
wolkswagenlarda bulunan teyp çeşidi. sağlam değildir. yığınlarca marka var, ne gerek var blaupunkta falan.
kendi tarzlarını da ortaya koyarak, üstün kalitede jazz müzik yapan nadir gruplardan. bu tarz grupların hayran kitleleri kaliteli müzik dinler, müzikten anlar. çünkü bazı hayvanlara " jazz music " sadece gürültüden ibaret gelir. ama müziğin ataları " jazz " dan gelir. jazzdan hazz almasını bileceksin ki brooklyn funk essentialsı anlayacaksın.
in the buzzbag, make them like it, cool and steady and easy, kaliteli müzik severin evlerinde bulunması gereken albümlerdendir. kendilerini ilk olarak laço tayfa ile tanımadım. ama beraber çaldıklarını da duydum. albümleri şarkı şarkı dinlemek yerinde, birden başlayıp sonuna kadar dinlemeli, hız kesmemeli. çünkü ritimler, müzikler birbirini takip ediyor. tekrar babylona gelmesini büyük bir zevkle bekliyoruz
in the buzzbag, make them like it, cool and steady and easy, kaliteli müzik severin evlerinde bulunması gereken albümlerdendir. kendilerini ilk olarak laço tayfa ile tanımadım. ama beraber çaldıklarını da duydum. albümleri şarkı şarkı dinlemek yerinde, birden başlayıp sonuna kadar dinlemeli, hız kesmemeli. çünkü ritimler, müzikler birbirini takip ediyor. tekrar babylona gelmesini büyük bir zevkle bekliyoruz
—sevgilim borç para verir misin?
—al bebeğim
bu kadar yani. uzatılacak bir şey yok.
—al bebeğim
bu kadar yani. uzatılacak bir şey yok.
mikrofon uzatıldığında konuşamayan, " evet, söz sende " denildiğin de lafı ağzından bir türlü çıkartamayan, sarışınlığın hiç yakışmadığı, al beniye sahip olmayan, hülya avşar’ın kızı ya da kız kardeşi. abla parası yemek, abla parasıyla iş kurmak, abla parasıyla kurduğu işi batırmak, abla parası ile tatile gitmek, abla parası ile birikim yapmak. ne kadar güzel şeyler bunlar. ne kadar rahat. sonra " iş kadınıyım " derler bunlar da biz inanmayız o ayrı.
(bkz: darbe)
cem yılmaz’ın toplama karikatür kitabının adıdır. ilk çıktığında 500 bin liraya edindiğim fakat bir anda elimden yok olan bir kitap. geçenlerde istiklal caddesindeki istiklal kitabevinden sipariş ederek tekrar edindim. elimdeki kitap 20. baskı ve kitabevindeki çocuk hala " geliyor ve bitiyor " diyebiliyor. fiyatı şu an 6 ytl.
tjk dünyasına damgasını vurmuş, kıvırcık saçları ve " ben ali kayakıt " değişiyle gönlümüzde taht kurmuş usta at yarışı spikeri. kendisi şu an ortalıklarda gözükmüyor fakat hala türkiye jokey klubünde çalışmaktadır. yarış anlatım biçimi, stili, diksiyonu ve gaza getirmesi ile yarış severlerin uzun yıllar boyunca takdirini kazanmıştır.
merkezde çalışan işçilerin siyah kıyafetlerini hugo bossa tasarlattırıp diktiren baba adam.
tam anlamıyla bir microsoft hayal kırıklığıdır. beklenileni vermeyen, bu zamana kadar boşuna bekletmiş, bu saatten sonra 8i çıksa 9u da çıksa beş para etmeyecektir. üzülmemek ve eğlenmek için;
(bkz: firefox)
(bkz: firefox)
hisseli harikalar kumpanyasında " sabır taşı " adlı parça ile sesinin ne kadar güçlü ve mükemmel olduğunu bir kere daha kanıtlamıştır kendisi. güzelliği de cabası.
hakkında aylar önce yazı yazdığım sözde sözlük.
izmir sözlük öyle bir ortam ki; sanki insanlar half life oynuyormuşçasına nickler almışlar. bunu söylemeden edemeyeceğim. daha ilk girizgâhta bir giydirme yapmak istiyorum. izmirlilerin bile, kendi sözlüklerinde birbirlerine düşman olduğu yere, ben bir izmitli, bir istanbul da yaşayan olarak katıldım. her yeni sözlük yazarı gibi sevgi ve saygı bekledim. tabii, bu gittiğim yerde de beni belli başlı pürüzlükler karşıladı. kendi içlerinde eğlenen bir yapıları yok. zira dışarıdan bakıldığı zaman, yani oranın bir kullanıcısı olunmadığı zaman, sizi fazla enterese edecek bir şey bulamazsınız. daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, klon sözlükler artık haddini aşmaktadır. bir arkadaş, bir sohbet ortamı maalesef yok. dillerine pelesenk olmuş " ayar " verme lafı, maalesef kendilerini heba etme yolunda en ön sırayı almıştır. o kadar yazıktır ki, ayar verdiğini zanneden zihniyetin, en kıdemlilerini burada gördüm. kendi çaplarında tanınmak isteyen ve tanınmak için birbirlerine bok atan izmir sözlük, kendi sınırları içine hiçbir zaman çıkamayacaktır.
yazar sıfatı taşıyan sözde yazarların buradan isimlerini vermek istemiyorum. çünkü onları deşifre ettikçe, bedavadan reklâmları olacak. dikkat ederseniz söylediğim sözlerde hiçbir tehdit unsuru içermemektedir. zira olur da bir gün gelip, ya ali biberon hakaret etmiş, kaldırın lütfen o yazıyı derlerse, ellerinde ispatlayacak bir şey olmayacak. yani şimdiden, bütün saldıracakları ve iş görecekleri açıkları kapatıyorum ki, oldukları yerde kalsınlar.
izmir sözlük, yeniliğe açık olmayan ve kendi içinde kasım kasım kasılan, gariban bir sözlüktür. o kadar garibandır ki, açılan başlıklar ve girilen entryler, birebir ekşi sözlük özentisi olduklarının göstergesidir. peki, bizim karşımıza hiçbir zaman iyi klonlanmış ve kasıntıların toplanmadığı bir sözlük ne zaman çıkacak? şu an meçhul ama ileride çok güzel şeyler olacağından epey eminim.
izmir sözlükte görünen o ki; insanlar tahsil seviyelerini iyi alamamış veya yarım bırakmış. hemen gaza gelip, entry girmek için saatlerce kasan ve kasa kasa boktan bir iş çıkartan izmir sözlük yazarı/yazarları, şahsımın üstüne gelmiştir. ben birçok sözlükte, bana yapılan saldırılara karşı her zaman göğüs gerdim ve bundan sonra, bana gelecek olan sözlü saldırılara göğüs gereceğime de eminim. bundan hiçbir sözlük yazarının şüphesi olmasın.
moderatör yalakaları her zaman karşıma çıkar benim. bunlardan kurtulmak imkânsızdır köpek gibi etrafında dolanırlar, moderatörlerin. hiç utanma, arlanma da yok. kimse kendi derdini, kendi sorununu kendi halledemiyor ki. hemen yalakası olduğu moderatör e özel mesaj yoluyla mesaj atıp, şu şu şu atılsın diyor ve tak! atılıyor. e ne oldu? iyi de yazar bir şey demedi mi? e konuyu biye bu kadar çabuk kapatıyorsunuz? size kimse karışmaz mı? kimsiniz siz? moderatör? hmm anladım. ya kısacası taklitçi bir neslin, taklit davranışları desek daha doğru olur. bu taklitçilik, burada benim borum ötercilik nereye kadar devam edecek?
izmir sözlükte birbirini koruyan insanlar çoktur. birine bir şey demek istediğiniz zaman, sesiniz aşağıdaki entry sayesinde kesilmeye çalışılır veya lehinize başlıklar açılır. ben hiçbir insanın izmir sözlükteki o pis kokuyu içine çekmelerini, o pis tadı tatmalarını istemem. yani benim edindiğim tecrübeyi, bir başkasının da yaşayarak tecrübe edinmesini istemem.
izmir sözlükten gönderildikten sonra arkadan yazılan yazıları her zaman takip edeceğim. çünkü beni, muhakkak seven birileri çıktı ve çıkacak, çıkmaya da devam edecek. anlamadığım bir diğer nokta ise izmir sözlük ün entry uçururken sebep belirtmemesi. yani entry uçurulacağı zaman sadece sebep geliyor. sebep kısmı da her zamanki gibi maalesef boş. moderatör herhalde kış uykusuna yatıyor ki, entry düzeltmek istediğiniz zaman ise karşınıza " başlığın uçurulduğunun " haberi geliyor.
gittiğim birkaç adi sözlükte, copy/paste yapan birisi olduğumu zannettiler. maalesef öyle köyü bir huyum yok. çünkü izmir sözlük o kadar özenti bir sözlük ki, alınan nickler bile ekşi sözlük özentiliği taşıyor. yaratıcı değiller. beyinler çalışmıyor. moderatörler uyuyor diyeceğim ama adam gibi moderatör yok ki zaten. hepsi birbirinin arkasından havlıyor, dolanıyor. ne kadar da çok birbirlerini seviyorlar.
kabul ediyorum ki idealist düşünen insanların arasında değilim. birkaç iyi dost edindim. onlar beni anladı, ben de onları anladım. dostluklarımız hala devam ediyor. onlarla da hiçbir zaman irtibatımı koparmayacağım, her ne kadar izmir sözlük yazarı olsalar da.
izmir sözlüğü kanatlarının altında saklayanın, kanatları elbet kırılacak, bir gün. o zamanı büyük bir zevkle bekliyorum.
ben, bir bruker akımcısı veya başka bir yerden akım alıp, size ileten biri değilim. ben sadece kendi kitlemi oluşturmak isteyen, eğlenceli işler yapmak isteyen birisiyim. ne kimseden özendim, ne de imrendim.ben kendi yolumu çizdim.bu çizdiğim yolda da,her insanın yaşayacağı gibi ben de ( lafmacun.org, izmir sözlük, itüsözlük, 3harf.com ) pürüzlükler yaşadım.bunlar bana, klonlanmış sözlüklerde, bundan sonra nasıl davranacağımı ve nasıl hareket edeceğimi gösterdi.
şu an bu yazıyı çok sessiz sakin bir şekilde yazıyorum ve kimseyle polemiğe de girmek istemiyorum. ortalıkta polemiğe girecek adam gibi adam da yok. ben polemiği bir ego tatmin aracı olarak kullanmadığı için, bu tarz işlere de çok fazla bulaşmıyorum.
izmir sözlük ün bana kattığı bir diğer değer ise, sözlükte tayfan olacak arkadaş. başka türlü sesini duyurup, millete saldıramazsın. seni koruyan birileri olucak. sen... olduğun zaman, birileri senin osuruğunun sesini duyup, imdadına yetişecek. seni savunacak, karşı tarafa hareketler yağdıracak, ayar verecek, ayar verdiğini zannedecek, mutlu olacak. bu böyle olması lazım. başka türlü olmuyor. celebritylik sıfatı yakıştırılan bir kısmın maalesef popoları, işte bu yüzden kalktı. senin savunan birileri yoksa senin sözlükte yerin yok. sana sözlük haram. senin yalakların olacak, köpeklerin olacak, seni entryler ile yalan yanlış besleyen birileri olacak ki, sözlükten uçurulmayasın.
yazıma burada son verirken
(bir dakika doktor bey geliyorum)
yazıma burada son verirken, klonlanmış sözlükleri çok seviyorum
ha bir de yeni bir kedi aldım o da çok şeker.
gidişim suskun olmuştu ama donuşum muhteşem oldu.
yaslı gittim şen geldim, aç koynunu ben geldim...
http://alibiberon.blogspot.com/2007/05/izmir-szlk-de-defolu-kt.html
izmir sözlük öyle bir ortam ki; sanki insanlar half life oynuyormuşçasına nickler almışlar. bunu söylemeden edemeyeceğim. daha ilk girizgâhta bir giydirme yapmak istiyorum. izmirlilerin bile, kendi sözlüklerinde birbirlerine düşman olduğu yere, ben bir izmitli, bir istanbul da yaşayan olarak katıldım. her yeni sözlük yazarı gibi sevgi ve saygı bekledim. tabii, bu gittiğim yerde de beni belli başlı pürüzlükler karşıladı. kendi içlerinde eğlenen bir yapıları yok. zira dışarıdan bakıldığı zaman, yani oranın bir kullanıcısı olunmadığı zaman, sizi fazla enterese edecek bir şey bulamazsınız. daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, klon sözlükler artık haddini aşmaktadır. bir arkadaş, bir sohbet ortamı maalesef yok. dillerine pelesenk olmuş " ayar " verme lafı, maalesef kendilerini heba etme yolunda en ön sırayı almıştır. o kadar yazıktır ki, ayar verdiğini zanneden zihniyetin, en kıdemlilerini burada gördüm. kendi çaplarında tanınmak isteyen ve tanınmak için birbirlerine bok atan izmir sözlük, kendi sınırları içine hiçbir zaman çıkamayacaktır.
yazar sıfatı taşıyan sözde yazarların buradan isimlerini vermek istemiyorum. çünkü onları deşifre ettikçe, bedavadan reklâmları olacak. dikkat ederseniz söylediğim sözlerde hiçbir tehdit unsuru içermemektedir. zira olur da bir gün gelip, ya ali biberon hakaret etmiş, kaldırın lütfen o yazıyı derlerse, ellerinde ispatlayacak bir şey olmayacak. yani şimdiden, bütün saldıracakları ve iş görecekleri açıkları kapatıyorum ki, oldukları yerde kalsınlar.
izmir sözlük, yeniliğe açık olmayan ve kendi içinde kasım kasım kasılan, gariban bir sözlüktür. o kadar garibandır ki, açılan başlıklar ve girilen entryler, birebir ekşi sözlük özentisi olduklarının göstergesidir. peki, bizim karşımıza hiçbir zaman iyi klonlanmış ve kasıntıların toplanmadığı bir sözlük ne zaman çıkacak? şu an meçhul ama ileride çok güzel şeyler olacağından epey eminim.
izmir sözlükte görünen o ki; insanlar tahsil seviyelerini iyi alamamış veya yarım bırakmış. hemen gaza gelip, entry girmek için saatlerce kasan ve kasa kasa boktan bir iş çıkartan izmir sözlük yazarı/yazarları, şahsımın üstüne gelmiştir. ben birçok sözlükte, bana yapılan saldırılara karşı her zaman göğüs gerdim ve bundan sonra, bana gelecek olan sözlü saldırılara göğüs gereceğime de eminim. bundan hiçbir sözlük yazarının şüphesi olmasın.
moderatör yalakaları her zaman karşıma çıkar benim. bunlardan kurtulmak imkânsızdır köpek gibi etrafında dolanırlar, moderatörlerin. hiç utanma, arlanma da yok. kimse kendi derdini, kendi sorununu kendi halledemiyor ki. hemen yalakası olduğu moderatör e özel mesaj yoluyla mesaj atıp, şu şu şu atılsın diyor ve tak! atılıyor. e ne oldu? iyi de yazar bir şey demedi mi? e konuyu biye bu kadar çabuk kapatıyorsunuz? size kimse karışmaz mı? kimsiniz siz? moderatör? hmm anladım. ya kısacası taklitçi bir neslin, taklit davranışları desek daha doğru olur. bu taklitçilik, burada benim borum ötercilik nereye kadar devam edecek?
izmir sözlükte birbirini koruyan insanlar çoktur. birine bir şey demek istediğiniz zaman, sesiniz aşağıdaki entry sayesinde kesilmeye çalışılır veya lehinize başlıklar açılır. ben hiçbir insanın izmir sözlükteki o pis kokuyu içine çekmelerini, o pis tadı tatmalarını istemem. yani benim edindiğim tecrübeyi, bir başkasının da yaşayarak tecrübe edinmesini istemem.
izmir sözlükten gönderildikten sonra arkadan yazılan yazıları her zaman takip edeceğim. çünkü beni, muhakkak seven birileri çıktı ve çıkacak, çıkmaya da devam edecek. anlamadığım bir diğer nokta ise izmir sözlük ün entry uçururken sebep belirtmemesi. yani entry uçurulacağı zaman sadece sebep geliyor. sebep kısmı da her zamanki gibi maalesef boş. moderatör herhalde kış uykusuna yatıyor ki, entry düzeltmek istediğiniz zaman ise karşınıza " başlığın uçurulduğunun " haberi geliyor.
gittiğim birkaç adi sözlükte, copy/paste yapan birisi olduğumu zannettiler. maalesef öyle köyü bir huyum yok. çünkü izmir sözlük o kadar özenti bir sözlük ki, alınan nickler bile ekşi sözlük özentiliği taşıyor. yaratıcı değiller. beyinler çalışmıyor. moderatörler uyuyor diyeceğim ama adam gibi moderatör yok ki zaten. hepsi birbirinin arkasından havlıyor, dolanıyor. ne kadar da çok birbirlerini seviyorlar.
kabul ediyorum ki idealist düşünen insanların arasında değilim. birkaç iyi dost edindim. onlar beni anladı, ben de onları anladım. dostluklarımız hala devam ediyor. onlarla da hiçbir zaman irtibatımı koparmayacağım, her ne kadar izmir sözlük yazarı olsalar da.
izmir sözlüğü kanatlarının altında saklayanın, kanatları elbet kırılacak, bir gün. o zamanı büyük bir zevkle bekliyorum.
ben, bir bruker akımcısı veya başka bir yerden akım alıp, size ileten biri değilim. ben sadece kendi kitlemi oluşturmak isteyen, eğlenceli işler yapmak isteyen birisiyim. ne kimseden özendim, ne de imrendim.ben kendi yolumu çizdim.bu çizdiğim yolda da,her insanın yaşayacağı gibi ben de ( lafmacun.org, izmir sözlük, itüsözlük, 3harf.com ) pürüzlükler yaşadım.bunlar bana, klonlanmış sözlüklerde, bundan sonra nasıl davranacağımı ve nasıl hareket edeceğimi gösterdi.
şu an bu yazıyı çok sessiz sakin bir şekilde yazıyorum ve kimseyle polemiğe de girmek istemiyorum. ortalıkta polemiğe girecek adam gibi adam da yok. ben polemiği bir ego tatmin aracı olarak kullanmadığı için, bu tarz işlere de çok fazla bulaşmıyorum.
izmir sözlük ün bana kattığı bir diğer değer ise, sözlükte tayfan olacak arkadaş. başka türlü sesini duyurup, millete saldıramazsın. seni koruyan birileri olucak. sen... olduğun zaman, birileri senin osuruğunun sesini duyup, imdadına yetişecek. seni savunacak, karşı tarafa hareketler yağdıracak, ayar verecek, ayar verdiğini zannedecek, mutlu olacak. bu böyle olması lazım. başka türlü olmuyor. celebritylik sıfatı yakıştırılan bir kısmın maalesef popoları, işte bu yüzden kalktı. senin savunan birileri yoksa senin sözlükte yerin yok. sana sözlük haram. senin yalakların olacak, köpeklerin olacak, seni entryler ile yalan yanlış besleyen birileri olacak ki, sözlükten uçurulmayasın.
yazıma burada son verirken
(bir dakika doktor bey geliyorum)
yazıma burada son verirken, klonlanmış sözlükleri çok seviyorum
ha bir de yeni bir kedi aldım o da çok şeker.
gidişim suskun olmuştu ama donuşum muhteşem oldu.
yaslı gittim şen geldim, aç koynunu ben geldim...
http://alibiberon.blogspot.com/2007/05/izmir-szlk-de-defolu-kt.html
nejat alp’in deliler ötesi, uzat ötesi, gerekirse mor ve ötesi şarkısı. insan bazı şeyler için " keşke " der. işte ben de şimdi " keşke " diyorum. kötü bakımdan değil. sadece bu şarkıyı keşke önce dinleseydim diye isyan ediyorum. şarkıya girişi, sözlerin bağlanışı, ozan’ın aldatması, nejat alp’in çiçek gibi ses. ya bu adamlar özleniyor be kardeşim. taverna, gazino zamanları hakikaten özleniyor.
edit: piyanist ozan çok geri planda kalıyor. nejat alp şarkıyı ciddiye aldı herhalde.
edit 2: şarkının adı arkadaşımdır ama ben böyle girdim.
edit: piyanist ozan çok geri planda kalıyor. nejat alp şarkıyı ciddiye aldı herhalde.
edit 2: şarkının adı arkadaşımdır ama ben böyle girdim.
(bkz: istanbul)
şili büyük elçisinin kızı, yazar isabel allende llonanın doğum tarihi.
avrupa yakasından kendi rızası ile değil allah rızası için kovulan sözde karakter oynayıcısı. bir anlık şöhret. puf diye söndü. cem yılmaz’dan çok yakında en baba cevabı da alacak. o zaman da göreceğiz, çakkıdı çakkıdı nasıl oynanıyor?
(bkz: ananın amına kadar yolun var)
veli toplantısında bir babanın, oğlunun öğretmenininden hiçbir zaman duymak istemeyeceği, duysa da öğretmeni yere yığacağı ve bir öğretmeni bitirebilecek sözdür. çok merak ediyorum, öğretmenler, klasikleşmiş " oğlunuz zeki ama çalışmıyor ", " zeki ama derslerine biraz daha abanması lazım " yerine biraz daha açık olurlarsa öğretmenler mi kaybeder, öğrenci mi, yoksa veli mi? evet, kim gitsin ?
(bkz: ananın amına kadar yolun var)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?