hava sıcakken yağdığında, altındayken insan resmen nirvanaya erer. taptığım doğa olayıdır, duasını dansını falan bile öğrenirim ben bunun.
hakkındaki tüm entryleri okuduğum insandır. kızımı da alır giderim söylemine fazla çıkışıldığına inandığım sanatçıdır ayrıca. anlıyorum, zorda kalındığı vakit her şeyi bırakıp gitmek doğru değildir ancak o hiçbir şey yapmıyor da değildir ki. ülkesi için uğraşmasa ne chp lideri baykal’a mektup yazar, ne de çıkar o olay olan konuşmayı yapar. bazı sözleri cımbızla çekilmiş ve sunulmuş gibi geliyor bana.
avrupayı temsil edebilecek kadar çağdaş, kökeninden de kopmayacak, onu reddetmeyecek kadar asildir, anadoluludur. aynı zamanda gerileyen adımları takım elbiseleriyle gizlenmiş yobaz devlet adamlarının eleştirilerine maruz kalmıştır diğer aydınlar gibi.
üstündür, saygı ve sevgi duyulasıdır. egoisttir biraz, biraz da delidir. ama böyle olmasa zaten deha olamazdı.
çok başarılıdır bu adam, çok. şahane bir bestesi için;
http://www.youtube.com/watch?v=mfsm5_4afro&feature=related
avrupayı temsil edebilecek kadar çağdaş, kökeninden de kopmayacak, onu reddetmeyecek kadar asildir, anadoluludur. aynı zamanda gerileyen adımları takım elbiseleriyle gizlenmiş yobaz devlet adamlarının eleştirilerine maruz kalmıştır diğer aydınlar gibi.
üstündür, saygı ve sevgi duyulasıdır. egoisttir biraz, biraz da delidir. ama böyle olmasa zaten deha olamazdı.
çok başarılıdır bu adam, çok. şahane bir bestesi için;
http://www.youtube.com/watch?v=mfsm5_4afro&feature=related
en büyük sebebi, sanayi devriminden sonra emperyalizmin oluşması ve bunun getirisi olarak ülkelerin hırstan kendini kaybetmesidir.
ittifak devletleri arasında almanya, avusturya-macaristan, osmanlı devleti ve bulgaristan varken, itilaf devletleri arasında büyük birtanya, rusya, italya, avusturalya gibi ülkeler yer almaktaydı.
bu savaşta en büyük suç hangi devletindir sorusunun yanıtını tarihçiler 2 gruba ayrılarak yanıtlar:
birinci grup almanya der. prusyadan sonra almanya adı altında kurulan devlet, diğer sömürgeci devletlerden geridir, yenidir çünkü. elinde sömürecek toprak yoktur ve haliyle güçlü ülkelerden hiçbiri elinekini paylaşmak istemez. bu nedenle savaşa girer avusturya-macaristan’la birlikte. en güçlü orduya sahip olmasına rağmen kaybedeceği açıktır çünkü karşısında rusya, fransa ve ingiltere vardır ki savaş bitmeden 1 yıl önce yani 1917 yılında bu gruba amerika da dahil olacaktır. rusya’nın da panslavizm ilkesi ile balkanlara, oradan da boğazları alıp akdenize inmek istemekteydi fakat sonradan savaştan çekildi çünkü kendi içinde bir iç savaş yaşıyordu zaten; komünizm kurulma aşamasındaydı. ki bu ülke sonradan bize yardım da göndermiştir, neyse o ayrı konu.
ikinci grup da, savaşa giren herkes suçludur demektedir ki bence doğru olan da budur. her ülke, sınrılarını genişletmek ve güçlenmek adına, hatta sömürmek için toprak arayışıyla girmiştir bu savaşa. sadece bir ülkeyi suçlamak olmaz.
11 kasım 1918 yılı saat 11’ i gösterdiğinde, almanyanın pes etmesiyle savaş sona ermiştir. tam anlamıyla galip olan bir ulus yoktur bu savaşın sonunda. boşu boşuna 20 milyon insan ölmüştür, yazıktır. olan ülkelere olmuştur, hemen her ülke zarar görmüştür. emperyalizmin ne kadar boktan, işe yaramaz bir virüs olduğunun kanıtırıdr bu savaş bir bakıma. kimseyi sömürmekle kimse bir yere gelememiştir. şimdiki ingiltereye bakın, göt kadar ada, britanya imparatorluğu döneminde dünyada kapsadığı alan sayesinde kendilerine "güneşi batmayan imparatorluk" demekte idi. sebebi de dünyanın hemen her noktasında egemeliğe sahip olduğu için güneş bir yerde batarken öteki yerde doğmaktaydı.
türkiye bu savaştan kolay çıkmamıştır. mondros mütarekesi diyip geçilebilecek, öyle basit bir şey değildir çabalanan, uğraşılan. bunu ülkemize olan sevgimden söylemiyorum, öyledir. biraz okuyan eden anlar bunu, o kadar zor değil. şu sis themedeki tepedeki bayrakta bile açıkça bellidir kırmıyla ayın nereden geldiği. yazık ediyoruz kendimize istemsizce.
ittifak devletleri arasında almanya, avusturya-macaristan, osmanlı devleti ve bulgaristan varken, itilaf devletleri arasında büyük birtanya, rusya, italya, avusturalya gibi ülkeler yer almaktaydı.
bu savaşta en büyük suç hangi devletindir sorusunun yanıtını tarihçiler 2 gruba ayrılarak yanıtlar:
birinci grup almanya der. prusyadan sonra almanya adı altında kurulan devlet, diğer sömürgeci devletlerden geridir, yenidir çünkü. elinde sömürecek toprak yoktur ve haliyle güçlü ülkelerden hiçbiri elinekini paylaşmak istemez. bu nedenle savaşa girer avusturya-macaristan’la birlikte. en güçlü orduya sahip olmasına rağmen kaybedeceği açıktır çünkü karşısında rusya, fransa ve ingiltere vardır ki savaş bitmeden 1 yıl önce yani 1917 yılında bu gruba amerika da dahil olacaktır. rusya’nın da panslavizm ilkesi ile balkanlara, oradan da boğazları alıp akdenize inmek istemekteydi fakat sonradan savaştan çekildi çünkü kendi içinde bir iç savaş yaşıyordu zaten; komünizm kurulma aşamasındaydı. ki bu ülke sonradan bize yardım da göndermiştir, neyse o ayrı konu.
ikinci grup da, savaşa giren herkes suçludur demektedir ki bence doğru olan da budur. her ülke, sınrılarını genişletmek ve güçlenmek adına, hatta sömürmek için toprak arayışıyla girmiştir bu savaşa. sadece bir ülkeyi suçlamak olmaz.
11 kasım 1918 yılı saat 11’ i gösterdiğinde, almanyanın pes etmesiyle savaş sona ermiştir. tam anlamıyla galip olan bir ulus yoktur bu savaşın sonunda. boşu boşuna 20 milyon insan ölmüştür, yazıktır. olan ülkelere olmuştur, hemen her ülke zarar görmüştür. emperyalizmin ne kadar boktan, işe yaramaz bir virüs olduğunun kanıtırıdr bu savaş bir bakıma. kimseyi sömürmekle kimse bir yere gelememiştir. şimdiki ingiltereye bakın, göt kadar ada, britanya imparatorluğu döneminde dünyada kapsadığı alan sayesinde kendilerine "güneşi batmayan imparatorluk" demekte idi. sebebi de dünyanın hemen her noktasında egemeliğe sahip olduğu için güneş bir yerde batarken öteki yerde doğmaktaydı.
türkiye bu savaştan kolay çıkmamıştır. mondros mütarekesi diyip geçilebilecek, öyle basit bir şey değildir çabalanan, uğraşılan. bunu ülkemize olan sevgimden söylemiyorum, öyledir. biraz okuyan eden anlar bunu, o kadar zor değil. şu sis themedeki tepedeki bayrakta bile açıkça bellidir kırmıyla ayın nereden geldiği. yazık ediyoruz kendimize istemsizce.
şşşş olursa da "sus konuşma!" anlamına gelebilir.
yılanların çıkardığı ses.
önce dokunmadan haberi yazıyorum. yorumunu sonra yapıcam.
mardinin mazıdağı ilçesine bağlı sultanşehmuz köyü kırkçeşme mezrasında bir nişan törenine, aynı köyden akraba oldukları öğrenilen kişiler tarafından yapılan silahlı saldırıda 41 kişi hayatını kaybetti, olay yerinde çok sayıda yaralı var. el bombaları ve uzun namlulu silahların kullanıldığı saldırıyı, nişan töreni düzenleyen ailenin, aralarında kan davası olan amca çocukları tarafından gerçekleştirildiği öğrenildi. maskeli 4 kişi tarafından gerçekleştirilen saldırıda köy imamının da öldürüldüğü bildirildi.
yazık değil mi gibi laflar etmeyeceğim artık. alıştık her gün bu ve benzeri haberler duymaya, söylediğimde bir şeyin değiştiğini görmedim hiçbirinde. insanlıktan çıktık bambaşka yerlere gidiyoruz. sorumlusu kim bunun? neden engel olunamıyor? gibi sorular da yöneltmeyeceğim çünkü cevabını da hepimiz biliyoruz. 41 kişi ne demek ya... 41 can, 41 tane boşu boşuna sona ermiş hayat. bir de kan davası bu, geçmişi de var. nasıl bir vahşettir bu benim aklım eremiyor. insan insanın kardeşidir ya! ama herkes birbirini katletme arzusuyla yanıp tutuşuyor. hepimizin kaşı yanı gözü yapısı aynı, düşman olmamalıyız. aynı gezegende yaşıyoruz, aynı biçimde geliyoruz bu içine sıçılmış dünyaya. vicdanı köreltilmiş insanların yarattığı katliamları izlemek istemiyorum artık. izledikçe anormal şeyleri normal görmeye başladım çünkü. bir insanın intihar etmesi, birinin birini öldürmesi, bir başka kötü şey... bunlar normal değil ama o kadar çok yaşanıyor ve medya tarafından yansıtılıyor ki, insan yadırgayamıyor artık. iğrençleşiyoruz...
mardinin mazıdağı ilçesine bağlı sultanşehmuz köyü kırkçeşme mezrasında bir nişan törenine, aynı köyden akraba oldukları öğrenilen kişiler tarafından yapılan silahlı saldırıda 41 kişi hayatını kaybetti, olay yerinde çok sayıda yaralı var. el bombaları ve uzun namlulu silahların kullanıldığı saldırıyı, nişan töreni düzenleyen ailenin, aralarında kan davası olan amca çocukları tarafından gerçekleştirildiği öğrenildi. maskeli 4 kişi tarafından gerçekleştirilen saldırıda köy imamının da öldürüldüğü bildirildi.
yazık değil mi gibi laflar etmeyeceğim artık. alıştık her gün bu ve benzeri haberler duymaya, söylediğimde bir şeyin değiştiğini görmedim hiçbirinde. insanlıktan çıktık bambaşka yerlere gidiyoruz. sorumlusu kim bunun? neden engel olunamıyor? gibi sorular da yöneltmeyeceğim çünkü cevabını da hepimiz biliyoruz. 41 kişi ne demek ya... 41 can, 41 tane boşu boşuna sona ermiş hayat. bir de kan davası bu, geçmişi de var. nasıl bir vahşettir bu benim aklım eremiyor. insan insanın kardeşidir ya! ama herkes birbirini katletme arzusuyla yanıp tutuşuyor. hepimizin kaşı yanı gözü yapısı aynı, düşman olmamalıyız. aynı gezegende yaşıyoruz, aynı biçimde geliyoruz bu içine sıçılmış dünyaya. vicdanı köreltilmiş insanların yarattığı katliamları izlemek istemiyorum artık. izledikçe anormal şeyleri normal görmeye başladım çünkü. bir insanın intihar etmesi, birinin birini öldürmesi, bir başka kötü şey... bunlar normal değil ama o kadar çok yaşanıyor ve medya tarafından yansıtılıyor ki, insan yadırgayamıyor artık. iğrençleşiyoruz...
kabus göreni hiç çekilmez. nitekim ne görüyorsa hayvan, havayı tekmeler, kısık kısık havlar, titrer, hoplar zıplar bir şeyler yapar. manyaktır geceleri bunlar.
sözlük bana kız bul lan allahsız serzenişinin sonuçsuz kaldığını belirten durumdur. sebebi ise başlık parası vermek yerine başlık açılmış olmasıdır. saçmalamak? evet, sanki.
profiterolden genel anlamda tiksinrdim, ta ki buraya gelene kadar. ben burada yapılan şeye profiterol demem, o aşmış artık kendini, bambaşka bir şey o.
trakya halkına mahsus şivedir. sebebini bilmem ama acayip hoşuma gider.
karmaya basıp bulduğunuz entryler vardır, hangi mal yazmış bunu ya dersiniz nicke bakarsınız, yazan siz çıkarsınız ve deli gibi gülersiniz. komik olan durumdur. bir de şaka babında entryleriniz vardır ki bunlar bir önceki durum kadar güldürmez. evet.
(bkz: durmak yok yola devam)
var mıymış acabadır.
ardından sorun sende değil bende dendi mi klişelikte dibe vurur bu söz.
sonra amerika kıtasını alıp şiliyi sabit bırakarak ters çevirmek gerekmektedir. ortadaki o adına e harfi geçen ada da bulundu mu tamam.
en güzeli evde yapılandır. krema, süt, şeker meker koyulmaz buna, koyulursa tadı bozulur . koyu koyu içilir, oh mistir.
balkanlardan sonra ülkemize gelen soğuk hava akımı gibidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?