hakaret olarak da kullanılır; inek öğrenciye, ezik insana, salak olana falan denebilir.
(bkz: jerk)
kahkaha attıran "kaza".
"annenin vurduğu yerde gül biter" mesajı taşır. annesine küfreden ergenin karşılaşacağı şey olabilir bu yüzden. ama anneyle çocuk düşman olur mu, olmaz. belki kötü kalpli üvey annedir, babanın mirasına konmaya çalışıyordur, sonra çocukları o gül ile sokağa atacaktır, kim bilir...
işareti de vardır. başparmak ile işaret parmağı açılıp "l" harfi yapılır, sonra bu l harfinin tabanı kaşlara paralel gelecek şekilde alna konur, akabinde "looooseeerrrrr!!!!" diye bağrılır. karşıdaki insana yapılır, eziksin lan babındadır, fakat hakiki eziklik budur.
can simidi mi bu dedirtecek olan eylemdir.
noktanın olduğu yerdir.
bir erkek ismi, hollandada sık sık rastlanır.
bir sonraki seviyesi çelenk yollamak olabilir, hani öldün sen artık babında.
sıcak kanlı, insancıl, barışçıl, dostcanlısı ve akıllı olmaktan kaynaklanır. bunlar milliyetçilikle falan düşünülmüş şeyler değildir, alaka kurulabilir ama benim fikirlerimde o alaka yoktur, siz istiyorsanız kurun.
şimdi sıcak kanlıyız dedim. e öyleyiz. yani amerikanlaşmış yeni kuşağı düşünmeyin. bizde "tanrı misafiri" denen bir şey var. anadoluda insanlar yolculara, tanımadıkları insanlara kapılarını açarlar ardına kadar, yardım ederler, karınlarını doyururlar. almanyaya gidin, tanımadığınız birinin kapısını çaldığınız andan itibaren içeriden çığlıklar gelir, polisler aranmaya kalkar, vs. ya da amerikayı ele alalım; sizi tanımayan biri bırakın evine alıp yemek vermeyi, arabayla geçerken suratınıza bakmaz, korkarlar çünkü; toplumsal patlamalar o kadar çoktur ki, onlar da bir yerde haklıdırlar aslında. yardıma muhtaç durumdaysanız polisi arar ya da ne bileyim yardım edebilecekleri bir yere götürür, o da bazen. ha istisnalar vardır, o ayrı. türkler sıcak kanlı insanlardır bu yüzden, anadolu kültüründe var bu.
barışçıl insanlarız. aklı başında olan her türk hiçbir zaman türk-kürt ya da türk-ermeni ya da türk-yunan ayrımı yapmaz. adam gibi düşünen her türk bilir ki bizler kardeşiz, çatışmalar sadece politik, yoksa toplumlar arası barış olmalı, politikanın aleti olmamalıyız. bizim ülkemize gelen bir turist eğer türkçe bilmiyorsa, adam yarım yamalak da olsa ingilizcesiyle konuşmaya çalışır, iletişim kurmaya çabalar ki bu dostcanlılığına da bir örnektir. fransaya bakın. büyük şehirlerden birine gitmediyseniz, daha çok köy’vari yerleşim alanlarına, yani türkiyenin anadolusu gibi, kültürün has yerlerinden birinde iseniz, fransızca konuşmadığınız takdirde suratınıza bakmazlar. ha parise gitmişsinizdir, orada elbet konuşuyorlar ingilizce. neden? alışveriş yapsın o turist de para kazansın arkadaşımız diye.
ben burada hiçbir milleti kötülemiyorum, bunu dipnot/alt yazı/her ne olursa olarak geçmek istedim. elbette her milletin kendine ait pek güzel özellikleri vardır, ancak baslığımız türk olmanın güzellikleri ile alakalı.
devam edelim. akıllıyız dedik. eğitim sistemimiz her ne kadar son zamanlar bokpüskürük olsa da yine de akıllı yetişiyoruz. evet, toplumumuzda beyinlerini örten koyunlar var, onları saymıyorum ben. istisna onlar, doğru bilgilenememiş değil bilgilendirilmemiş kimseler, neyse. en basit örneğini yine amerikadan vericem. amerikada eğitim sistemi o kadar kolay ki, türkiye’de bir kişinin ortaokulda öğrendiği şeyi insanlar bu ülkede lisede öğreniyor. matematik derslerinde hesap makinesi kullanıyorlar, ortaçağ tarihini lisede görüyorlar ilk kez. 2. dil dersini lisede almaya başlıyorlar ki herkes için zorunlu değil. hatta kimse için değil, sadece gelecekte yapacağı iş için gerekirse alıyorlar o dersi. yani hakikaten salaklar.
evet, diyeceklerim bu kadar. ülkücü falan değilim, olmam da zaten. ama türk olmak, anadolu kültürünü taşımak bir yerde gurur verici; çünkü bu saydığım özelliklerin hepsi taşınıyor demektir, ki bu özellikler herkeste olsa dünya güllük gülistanlık olurdu.
şimdi sıcak kanlıyız dedim. e öyleyiz. yani amerikanlaşmış yeni kuşağı düşünmeyin. bizde "tanrı misafiri" denen bir şey var. anadoluda insanlar yolculara, tanımadıkları insanlara kapılarını açarlar ardına kadar, yardım ederler, karınlarını doyururlar. almanyaya gidin, tanımadığınız birinin kapısını çaldığınız andan itibaren içeriden çığlıklar gelir, polisler aranmaya kalkar, vs. ya da amerikayı ele alalım; sizi tanımayan biri bırakın evine alıp yemek vermeyi, arabayla geçerken suratınıza bakmaz, korkarlar çünkü; toplumsal patlamalar o kadar çoktur ki, onlar da bir yerde haklıdırlar aslında. yardıma muhtaç durumdaysanız polisi arar ya da ne bileyim yardım edebilecekleri bir yere götürür, o da bazen. ha istisnalar vardır, o ayrı. türkler sıcak kanlı insanlardır bu yüzden, anadolu kültüründe var bu.
barışçıl insanlarız. aklı başında olan her türk hiçbir zaman türk-kürt ya da türk-ermeni ya da türk-yunan ayrımı yapmaz. adam gibi düşünen her türk bilir ki bizler kardeşiz, çatışmalar sadece politik, yoksa toplumlar arası barış olmalı, politikanın aleti olmamalıyız. bizim ülkemize gelen bir turist eğer türkçe bilmiyorsa, adam yarım yamalak da olsa ingilizcesiyle konuşmaya çalışır, iletişim kurmaya çabalar ki bu dostcanlılığına da bir örnektir. fransaya bakın. büyük şehirlerden birine gitmediyseniz, daha çok köy’vari yerleşim alanlarına, yani türkiyenin anadolusu gibi, kültürün has yerlerinden birinde iseniz, fransızca konuşmadığınız takdirde suratınıza bakmazlar. ha parise gitmişsinizdir, orada elbet konuşuyorlar ingilizce. neden? alışveriş yapsın o turist de para kazansın arkadaşımız diye.
ben burada hiçbir milleti kötülemiyorum, bunu dipnot/alt yazı/her ne olursa olarak geçmek istedim. elbette her milletin kendine ait pek güzel özellikleri vardır, ancak baslığımız türk olmanın güzellikleri ile alakalı.
devam edelim. akıllıyız dedik. eğitim sistemimiz her ne kadar son zamanlar bokpüskürük olsa da yine de akıllı yetişiyoruz. evet, toplumumuzda beyinlerini örten koyunlar var, onları saymıyorum ben. istisna onlar, doğru bilgilenememiş değil bilgilendirilmemiş kimseler, neyse. en basit örneğini yine amerikadan vericem. amerikada eğitim sistemi o kadar kolay ki, türkiye’de bir kişinin ortaokulda öğrendiği şeyi insanlar bu ülkede lisede öğreniyor. matematik derslerinde hesap makinesi kullanıyorlar, ortaçağ tarihini lisede görüyorlar ilk kez. 2. dil dersini lisede almaya başlıyorlar ki herkes için zorunlu değil. hatta kimse için değil, sadece gelecekte yapacağı iş için gerekirse alıyorlar o dersi. yani hakikaten salaklar.
evet, diyeceklerim bu kadar. ülkücü falan değilim, olmam da zaten. ama türk olmak, anadolu kültürünü taşımak bir yerde gurur verici; çünkü bu saydığım özelliklerin hepsi taşınıyor demektir, ki bu özellikler herkeste olsa dünya güllük gülistanlık olurdu.
bir başka kahrolasıca hayvan. sinsi sinsi gelir, dolaba girer, en sevdiğiniz yün kazağı alır, danalar gibi yer. aç yaratık doymaz, gider bir de en sevdiğiniz eldiveninizin tam ortasında devasa bir delik açar. üstüne geğirir, midesini sıvazlarken "ohhh camış gibi yedim lan..." der.
telefonda da olsun. oradan girelim entryleri falan. facebookta var ya, burada da olsun.
(bkz: çeviz kırmak)
yaramaz bu adam. üstelik günümüzde, kliplerinde yarı çıplak kızları çıkarıp vücut gösterisi yaptıran şarkıcıların da tek sorumlusudur. ama anlamazlar ki çıplak kızlar bir chris isaak kalıcılığı sağlamaz...
tanışıldı mı bir kez, bir daha hayattan çıkmayan şarkı. öyle bağdaşır ki onunla.
aslında zararlıdır çünkü hapşırırkenki o salisede vücudun bütün organları durur, çalışmaz, dolayısıyla o saliseliğine ölürüz.
abazalık ya da sapıklık değildir, ancak seks sadece bir ihtiyaç da değildir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?