doğar doğmaz o boylarına poslarına bakmadan herkesi ağlatan, kocaman mucizeler. öyle sevimlidirler ki, hele yeni doğmuş bebekler. ağlamak ister, ağlayamaz, bakar sana böyle, "sen nesin ya??" der gibi...
en sevdiğim parçası come into my world olup bütün şarkıları dinlenesi sempatik kişidir.
aslında the spinnersın bir şarkısıdır fakat eric claptonın yorumuyla daha da güzelleşmiştir. sözleri şöyle;
sometimes a girl
will come and go
you reach for love
but life wont let ya know
that in the end
youll still be lovin her
but then shes gone
youre all alone
i never learned
to give myself
i’ve been a fool
right now, i need someone else
just like boy blue
i blow my horn for you
just lead me home, baby
i should have known
sign of pain
is on my face, well
my hearbeat stops
but i wont take the blame, no no
i gave her all the love i had within
my love was strong
somethin went wrong, no! no!
it takes a fool to learn
yes sir
that love don’t love nobody
love love love love love love
it takes a fool to learn
yes it does, girl
that love don’t love no one
that love don’t love no one
it takes a fool to learn
stop to think about it, well
that love don’t love nobody
oh! oh no!
it takes a fool to learn
when youre down and out, shout about it
that love don’t love no more
tell the world, oooh babe
no more...
ohhhhhh, babe
it takes a fool to learn
gotta be more careful about myself
that love don’t love nobody
it takes a fool to learn
woah baby, took me a long time to learn, to learn, well
that love don’t love no one
it takes a fool to learn
i was a fool, you were a fool
that love don’t love nobody
now we got love, we need love
it takes a fool to learn
sometimes a girl
will come and go
you reach for love
but life wont let ya know
that in the end
youll still be lovin her
but then shes gone
youre all alone
i never learned
to give myself
i’ve been a fool
right now, i need someone else
just like boy blue
i blow my horn for you
just lead me home, baby
i should have known
sign of pain
is on my face, well
my hearbeat stops
but i wont take the blame, no no
i gave her all the love i had within
my love was strong
somethin went wrong, no! no!
it takes a fool to learn
yes sir
that love don’t love nobody
love love love love love love
it takes a fool to learn
yes it does, girl
that love don’t love no one
that love don’t love no one
it takes a fool to learn
stop to think about it, well
that love don’t love nobody
oh! oh no!
it takes a fool to learn
when youre down and out, shout about it
that love don’t love no more
tell the world, oooh babe
no more...
ohhhhhh, babe
it takes a fool to learn
gotta be more careful about myself
that love don’t love nobody
it takes a fool to learn
woah baby, took me a long time to learn, to learn, well
that love don’t love no one
it takes a fool to learn
i was a fool, you were a fool
that love don’t love nobody
now we got love, we need love
it takes a fool to learn
bu kadar sövüyoruz ediyoruz da, ne kadar gereksiz biri olursa olsun bunun gibi insanlara da ihtiyacımız var bir yerde; düşündükçe insan deşarj oluyor, gülüyor, eğleniyor alay ediyor falan... bir nevi afyon.
(bkz: boy boy cocuk)
sevilmeyen kişinin suratına söylenen şey. eğer arkasından konuşuluyorsa, bunun babası da böyleydi zaten denebilir.
oh my freaking god anlamına da gelir.
grafikçi kişi. herhangi bir şeyi yazı, desen ya biçimlerle gösteren kimse.
ankarada oldukça hoş bir bar. biraları ve patates kızartmaları çok güzeldir. fakat bazı "zeki" insanlar, mekanın yaygınlaşmaması adına oraya "eskişehir" diyebilmektedirler, hani kod adı vermek babında.
çok enteresan bir dildir, sözcükleri incelemesi acayip zevklidir. diğer diller gibi bu dilin de doğumu doğaya bağlıdır; türklerin göçebe yaşamından etkilenerek oluşmuştur. uygurlar dönemine kadar sözcük kökenleri genelde tek hecelidir, o dönemden sonra dil gelişir ve iki heceli sözcükler türkçeye girmeye başlar.
tag, ot gibi. sözcüklerde tınısı sert olan harfler ağırlıklıdır bu dönemde. sebebi yine bahsetmiş olduğum gibi yaşam tarzından kaynaklanır. zaman ilerledikçe yaşam tarzı da değişir, daha yumuşar. o tag sözcüğündeki t ve g harfleri yumuşar, dağ olur. ot sözcüğündeki t harfi yumuşar ve od olur. tag dağ, ot ise ateş demektir eski türkçede. odun sözcüğü de oddan türemiştir zaten.
dilimizin farsça, arapça gibi dillerden etkilenmesiyle türkçeye pek çok yabancı sözcük girmiştir. fakat hiçbir türkçe sözcük s, ş, h gibi harflerle başlamaz, başlarza öz türkçe değil demektir. ya da c harfiyle bitmez. mesela sac öz türkçe değildir, ya da hayır, hıyar, şerbet, sırma gibi sözcükler aslen türkçe değildir.
üst üste iki sesli harf içeren sözcükler de, iki ünsüzle başlayan sözcükler de öz türkçe değildir. saat ve traktör sözcükleri bunlara örnektir.
ilk hecesinden sonra "o" harfi alan hiçbir sözcük yine türkçe değildir. misal oto sözcüğü. ama "gidiyorum" sözcüğü, ilk hecesinden sonra o harfi içermesine rağmen öz türkçedir; çünkü sözcükteki -iyor eki aslında ayrıdır, yani eski türkçede öyle idi, sonradan halk ağzında önündeki sözcükle kaynaşmıştır. kısaca bu durum hariç, "o" harfi yalnızca ilk hecedeyse türkçe olabilir o sözcük, ikinci ya da üçüncü hecelerdeyse türkçe olamaz.
tag, ot gibi. sözcüklerde tınısı sert olan harfler ağırlıklıdır bu dönemde. sebebi yine bahsetmiş olduğum gibi yaşam tarzından kaynaklanır. zaman ilerledikçe yaşam tarzı da değişir, daha yumuşar. o tag sözcüğündeki t ve g harfleri yumuşar, dağ olur. ot sözcüğündeki t harfi yumuşar ve od olur. tag dağ, ot ise ateş demektir eski türkçede. odun sözcüğü de oddan türemiştir zaten.
dilimizin farsça, arapça gibi dillerden etkilenmesiyle türkçeye pek çok yabancı sözcük girmiştir. fakat hiçbir türkçe sözcük s, ş, h gibi harflerle başlamaz, başlarza öz türkçe değil demektir. ya da c harfiyle bitmez. mesela sac öz türkçe değildir, ya da hayır, hıyar, şerbet, sırma gibi sözcükler aslen türkçe değildir.
üst üste iki sesli harf içeren sözcükler de, iki ünsüzle başlayan sözcükler de öz türkçe değildir. saat ve traktör sözcükleri bunlara örnektir.
ilk hecesinden sonra "o" harfi alan hiçbir sözcük yine türkçe değildir. misal oto sözcüğü. ama "gidiyorum" sözcüğü, ilk hecesinden sonra o harfi içermesine rağmen öz türkçedir; çünkü sözcükteki -iyor eki aslında ayrıdır, yani eski türkçede öyle idi, sonradan halk ağzında önündeki sözcükle kaynaşmıştır. kısaca bu durum hariç, "o" harfi yalnızca ilk hecedeyse türkçe olabilir o sözcük, ikinci ya da üçüncü hecelerdeyse türkçe olamaz.
zamanıyken sövülür, sonra hayatın önceki dönemlerinden bir anıya dönüştüğünde mumla aranır, telefon faturası ödemekten daha iyidir çünkü.
diğer sesler gibi bu da kendisine yakın seslerin karışımıdır. dikkatli dinlendiğinde mi sesi duyulur mesela.
şahane bir zil serisidir. crash cymbal, hi-hats, ride cymbal, hybrid ride, splash symbal ve china symbal gibi zil çeşitleri mevcuttur, hepsinin sesinin muhteşem olmasının yanı sıra fiyatları da aşırı uçuktur.
(bkz: zildjian k)
zillerinin yanı sıra bagetleri, marakasları falan da vardır. çok kaliteli bir markadır, pahalıdır ayrıca.
(bkz: turn the page)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?