nice mutlu yıllara dediğimiz bilgiç, diycey, canki.
gecenin bitemediği ama sabahın da bir türlü gelemediği saatleri benimle paylaşmış ve sanırım bu garip saatlere anlam ve renk katmış kişi. adını bile bilmediğim birine eğlencelidir ehedir böhüdür demezdim ben sanki ama, şeytan tüyü var sanırım. tüyü yutmuş olabilirim. uyumalıyım belki de, bilmiyorum.
bakıştan, gülüşten, öpüşten bir de üstüne ana dilden sevgiyi, aşkı, tapmayı boku püsürü anlamayan sevdiceklerin işidir. en kısa zamanda postalanmalıdır.
"daha önceleri hayatımda olman için, gitmek istesen kalman için yalvarırdım, ağlardım, yakarırdım eminim ama artık hayatımda olmamanı, kendimden kaçarken önüme çıkan ayna olmamanı, kendime çarpıp yıkılmamayı istediğim için senden dileyebileceğim tek ve muhtemelen en bencilce şey gitmen olacak, seni itmem olacak başka bir deyişle.
bu kez "seni düşünüyorum, aslında seviyorum ama işte ben sevince hırpalıyorum" zırvaları da değil gerçek. tek gerçek şu ki; ben seni artık sevmiyorum.
samimiyetsizliklerine rağmen seni kırmaya korkmak duygusuyla beraber yaşamayı, her an suçlu hissetmeyi hele hiç sevmiyorum.
işin özü; ben senin hayatımda olman düşüncesinden bile hiç hoşlanmıyorum.
bir kez olsun kendi sevginden önce benim sevgisizliğimi göze alıp senin sevgi adı altına sığdırmaya çalıştığın "ego tatmini"nden ne kadar da büyük olduğunu görseydin benim sevmeyip katlanmalarımın,ben gözüne sokmadan,görsen belki sebebim olurdu varlığına mutlu olmaya.
o halde, bana yapacağın en büyük iyilik, benim daha önce çıkıp kıyamadığım için geri döndüğüm kapıdan çıkmak ve beni sensiz, varlığını hissetmediğim daha güzel bir hayatla bırakmak.."
bu kez "seni düşünüyorum, aslında seviyorum ama işte ben sevince hırpalıyorum" zırvaları da değil gerçek. tek gerçek şu ki; ben seni artık sevmiyorum.
samimiyetsizliklerine rağmen seni kırmaya korkmak duygusuyla beraber yaşamayı, her an suçlu hissetmeyi hele hiç sevmiyorum.
işin özü; ben senin hayatımda olman düşüncesinden bile hiç hoşlanmıyorum.
bir kez olsun kendi sevginden önce benim sevgisizliğimi göze alıp senin sevgi adı altına sığdırmaya çalıştığın "ego tatmini"nden ne kadar da büyük olduğunu görseydin benim sevmeyip katlanmalarımın,ben gözüne sokmadan,görsen belki sebebim olurdu varlığına mutlu olmaya.
o halde, bana yapacağın en büyük iyilik, benim daha önce çıkıp kıyamadığım için geri döndüğüm kapıdan çıkmak ve beni sensiz, varlığını hissetmediğim daha güzel bir hayatla bırakmak.."
(bkz: cinsel münasebeti kesmek)
(bkz: koz maça)
kanserli hücreye neşteri vurmak gibidir. öncesi de sonrası da acılıdır elbet, başka başka tedaviler gerektirir, ama umut vericidir. canını yakanlardan bari birini yollamak ve az da olsa huzura ermektir.
tüm ocakların düğmelerini sonuna kadar çevirip o kapıdan uykuya benzer, belki biraz morartacak ama acıtmayacak ölüme doğru ilerlerken birkaç saat sonra dönecek olan annenin sizi bulduğunda atacağı çığlığı, belki bayılacağını belki de oracıkta ölüvereceğini düşünüp karnınıza saplanan ağrıyla geri dönüp ocakları kapatmaktır.
yaşayacak sebep bulmaktır kısaca. hala tutunacak ve gülümsetecek birilerini bulmak..
yaşayacak sebep bulmaktır kısaca. hala tutunacak ve gülümsetecek birilerini bulmak..
klimalılarına kurban olunan otobüslerdir. bununla beraber üzerinde 70 yazanlarının daha çok olması da çılgınlar gibi istenendir.
öyle taşlı maşlı bir şeyler takmadıysa ve sahiden yakıştığı için taktıysa tadından yinmez erkektir, yeme de yanında yat bile olabilir, o derece.
bir garip kız tribidir. kendini dünyanın en güzel yaratığı sanmaktan mütevellit olsa gerek, kendisinin olduğu tarafa bakanlara bile "ayy bugün bi çocukla bakıştıkkk, anlatamam yhaa, garanti aşık oldu kızzıım banaaağ" diyen tipler cidden vardır. hayır, götüme kaş göz çizsem senden daha güzel olur kızım neden baksın sana diyip bozmak vardır bu bulunmaz hint kumaşlarını ama, terbiyeli insanlarız allahtan. evet canım, görüş alanında olduğun herkes sana aşık, hı hım.
’çürümüş anılardan, nöbetlerden bıktık’
her kelimeden, her şarkıdan akla düşen anı parçaları diyeti sanırım tutmadığımız nöbetlerin. sorgusuz sualsiz kabul edişlerimizin. her seferinde önce kendimize yenilişlerimizin.
ve şimdi kazasını tutsak da nöbetlerin, eskisi gibi sağlam değiliz. zamanında tutulan nöbetlerin parolası "güven" olacakmış da, işte geç kalınca biz, parolamız "güvenme" olmuş, bir tarafımız aksak kalmış.
’kirlendi ellerimiz’
gözümüzden sakındığımız ellerimizi ısıtsınlar diye bıraktığımız avuçlar hep çamurlu çıkmış. ne bilelim ki biz el tutarken gözlerin kapanmayacağını? belki göz devreden çıkınca dokunmak daha anlamlı olur diye inanmışız hep..öpüşürken gözleri kapamak gibi, gözlerim kapalı teslim olurum sana der gibi.
...
gümrüğümüze akıllı köpekler beslemekteyiz şimdi. her geleni koklayan ve illa ki hoşuna gitmeyen bir şeyler bulup geçişine izin vermeyenlerinden hani. kalbimizle beslenenlerden. yine de "bizim" olduğuna, "sadık" olduğuna inandığımız az sayıdaki şeylerden.
...
karanlığından feyz alıp gecenin, yarına inanmayan cümleler kuruyorum. kulağımda, dimağımda, dudağımda ümitsizliğinden ümit aldığım bir şarkı.
’bizden geçti
sizden ne haber
kanıtlayabilirim size öldüğümü..’
her kelimeden, her şarkıdan akla düşen anı parçaları diyeti sanırım tutmadığımız nöbetlerin. sorgusuz sualsiz kabul edişlerimizin. her seferinde önce kendimize yenilişlerimizin.
ve şimdi kazasını tutsak da nöbetlerin, eskisi gibi sağlam değiliz. zamanında tutulan nöbetlerin parolası "güven" olacakmış da, işte geç kalınca biz, parolamız "güvenme" olmuş, bir tarafımız aksak kalmış.
’kirlendi ellerimiz’
gözümüzden sakındığımız ellerimizi ısıtsınlar diye bıraktığımız avuçlar hep çamurlu çıkmış. ne bilelim ki biz el tutarken gözlerin kapanmayacağını? belki göz devreden çıkınca dokunmak daha anlamlı olur diye inanmışız hep..öpüşürken gözleri kapamak gibi, gözlerim kapalı teslim olurum sana der gibi.
...
gümrüğümüze akıllı köpekler beslemekteyiz şimdi. her geleni koklayan ve illa ki hoşuna gitmeyen bir şeyler bulup geçişine izin vermeyenlerinden hani. kalbimizle beslenenlerden. yine de "bizim" olduğuna, "sadık" olduğuna inandığımız az sayıdaki şeylerden.
...
karanlığından feyz alıp gecenin, yarına inanmayan cümleler kuruyorum. kulağımda, dimağımda, dudağımda ümitsizliğinden ümit aldığım bir şarkı.
’bizden geçti
sizden ne haber
kanıtlayabilirim size öldüğümü..’
böyle kıpırdak, cıvıldak, şıngırdak bir şey. sözlerin bir özelliği yok gibi ama müzik evet insanın içini kıpır kıpır etmeyi başarıyor.
(bkz: wonderful tonight)
yeni yaşının dileklerini beraberinde taşımasını umduğumuz bir tanecik diyceyimiz. her istediğimizde bize regret çalan maximizi allah başımızdan eksik etmesin, amin.
bu sene az kişi giriyormuş diye tabir-i caizse herkesin abandığı sınavdır. şansımızı deneyelim belki daha iyi bir yere geçeriz çakallığındaki pek çok üniversite öğrencisinin de umut bağladığı düşünülünce, hayal kırıklığı her senekinden daha büyük olacak sınavdır ayrıca.
bir de ben sayısal mezunuyum diye bu yükü ömrüm boyunca taşımak istemiyorum lan, ösym duysun sesimizi.
bir de ben sayısal mezunuyum diye bu yükü ömrüm boyunca taşımak istemiyorum lan, ösym duysun sesimizi.
yamulmuyorsam new yorkta çekilmiş, pamelanın çok cici göründüğü bir klibe sahip şarkı.
aşk yapar ayrıca..yorar, acıdır, acıtır, incitir ve bunu yapmaya mecburdur. yalın hali bile bir ağırdır, ağdalıdır. o değil de bu başka şarkıydı lan?
aşk yapar ayrıca..yorar, acıdır, acıtır, incitir ve bunu yapmaya mecburdur. yalın hali bile bir ağırdır, ağdalıdır. o değil de bu başka şarkıydı lan?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?