kuran-ı kerimi okumamış biri olarak üzerinde asla emredilmiştir veya emredilmemiştir gibi bir yorum yapmam, kendimde bu hakkı bulamam..lakin muhakeme ve muhasebe yeteneğine sahip bir canlı olarak yapılan eylemin samimiyetini sorgulayıp karakterime uygun olup olmadığına karar vermek boynumun borcudur.
defalarca söylenmiş şeylerdir söyleyeceklerim muhtemelen. sadelik, saflık her din için, mühim mevhumlardır. dış görünüşte sadeliğin ve dikkat çekmemenin bir yolu da baş örtüsü takmak olabilir, kabul edilebilir bir gerçektir. ancak salt sade görünmek saf olmayı gerektirmez ve kanımca istisnasız her dinin özü iyi insan olmaktan geçer. iyilik de görecelidir de bıdı da bik edip kafa bulandırmaya da gerek yok şu noktada. din fazla düşünmeyi kaldırmaz zaten. içgüdüsel bir şeydir, inanır, kabul edersin, çokça mantık ararsan çıldırma noktasına gelebilirsin zira, akıl sağlığını kaybetmeyi göze almak dünyanın en büyük riskidir.
tüm bunlardan yola çıkarak, sade görünüp gerçekten saf kalmayı becerebilmiş birinin baş örtüsüne söylenecek tek bir cümle dahi yoktur, yaşı önemsenmeksizin şu dünyada gerçekten iyi kalmayı becerebilen eller, tertemiz kalmayı becerebilmiş o alın öpülür. gel gör ki ortamın siyasi koşullarına ayak uydurmak, her devrin adamı olmak arzusuyla yanıp tutuşan bünyenin uyum abidesi olmak adına kıyafetine uygun sarıp sarmaladığı örtüye baş örtüsü demek bana pek gelmez. paçavra diyesim gelir kafasındakine de, yine de susarım.
işin özü, iyi insan olmanın yolunun baş örtüsünden geçmediği gibi kötü demek için de örtüsüne bakmak yersiz. iyilik, kötülük, doğru yanlış,varsa tabi, hepsi karakterde, kılık kıyafette değil, önce bunu anımsamak gerek birileri hakkında hükümler vermeye kalkarken..
şişme sepulturk siparişlerinde patlama yaşatacak durumdur. sonra gelsin paralar..
içinde büyütmeye başladığı can parçasını, çengelli bir sandalyede, buz gibi metal parçaları yardımıyla bırakıvermek..ve ruhunda açılan bu boşluğun cenin kadar basit bir sözcükle anlamlandırılmaya çalışılması.
baba, yeni çocuk da geliyor demek hala kaldırabiliyorsun vay be..gibi bir cümle karşısında hala sükunetini ve sevgi dolu bakışlarını koruyabilen bir babanız varsa, gönül rahatlığıyla sarfedebileceğiniz cümledir. helal olsun, ne sabır da denebilir ardından.
akıllı insanların penise sahip olanlarına verilen isimdir. vajinaya sahip olanlarına ise akıllı kadınlar denir. isteğe göre akıllı bağyanlar, akıllı dişiler ve hatta bazı yörelerde akıllı karılar demek mümkündür lakin konumuzun bunla alakası yoktur.
akıllı erkekler de akıllı dişiler gibi, kendine bahşedilmiş zekayı kullanarak dünyaya bakışını geliştirebilmeyi, olaylara farklı açılardan bakıp zor durumları kotarmayı, istediğini elde etmeyi becerirler. yaşamaktan zevk almasını bilip, kendilerini sevdirmek istedikleri kişilere sevdirmeyi çok da iyi becerirler. asla herkesin sevdiği tipler değillerdir zira bünyenin gereksiz kişiler tarafından sevilmesinden dahi rahatsızdırlar, sevgi kelebekliğinin lüzumu yoktur. şimdi dağılın lan.
akıllı erkekler de akıllı dişiler gibi, kendine bahşedilmiş zekayı kullanarak dünyaya bakışını geliştirebilmeyi, olaylara farklı açılardan bakıp zor durumları kotarmayı, istediğini elde etmeyi becerirler. yaşamaktan zevk almasını bilip, kendilerini sevdirmek istedikleri kişilere sevdirmeyi çok da iyi becerirler. asla herkesin sevdiği tipler değillerdir zira bünyenin gereksiz kişiler tarafından sevilmesinden dahi rahatsızdırlar, sevgi kelebekliğinin lüzumu yoktur. şimdi dağılın lan.
nispet yaparcasına cam açıp baak ben nargile içiyorum diye hava atmış ama nolmuş sonunda ahlarım tutmuş, nargilesi sönüvermiş bir adet sakallıdır. viyanadan hava atmaya kalkarsan söner tabi lan allahsız nero, gecenin bu vaktinde nargileyi kim kaybetmiş biz bulalım.
(bkz: sevgilisine ok fırlatan elf)
(bkz: sevgilisine kokmuş çorap fırlatan türk erkeği)
(bkz: sevgilisine kredi kartı ekstresi fırlatan türk kadını)
(bkz: sevgilisine kokmuş çorap fırlatan türk erkeği)
(bkz: sevgilisine kredi kartı ekstresi fırlatan türk kadını)
sevgiden boğazına sarılınılası gelen şahıslar için kullanılan ve göte güven gerektiren insanoğlu tümcesidir.
-seni fuzulinin mecnunun leylasını sevdiği gibi seviyorum, sana kavuşamamak aşkımı daha da güçlendiriyor, hem zaten seks benim için ikinci planda..
-hmm, evet madem öyle, çek elini göğsümden, ne ayaksın?!
-hmm, evet madem öyle, çek elini göğsümden, ne ayaksın?!
johnny deppin yamulmuyorsam cehennemden gelende böyle ateşin üzerinde şeker eritme birşeylerle karıştırma atraksiyonlarına kalkışıp ardından yükseldiği içki gibi bir şeymiş, söyleyenlerin yalancısıyım. o değil de ramaazan günü..cık cık cık..
arabesk ruhuna en uygun parçalardan biridir. ferdi tayfurdan dinlemeyip ilk kez kıraçtan duyan bünye bile aha arabesk budur işte lan der. o kadar yani.
kampüsün çeşitli alanlarında, çarşıda, pileli etekli bağyan kardeşlerimizle beyaz gömlekli erkek kardeşlerimiz görmemize sebebiyet veren lakin yerini bilene rastlamadığım bir çeşit okul. yerini bilen , tarif edebilecek olan varsa beri gelsin.
(bkz: beni anlatıyor lan bu caponlar )
aslında bir kişiyiz ama beş kişiyiz. beşimiz de birbirimizden beteriz. birimiz tutmuş birimiz kesmiş birimiz pişirmiş birimiz yemiş birimiz de hani bana hani bana demiş.sonra o hani bana diyen birden şarkı söylemeye başlamış.. saying something stupid like i love you diye..sonra düete başlamışlar bir yerlerden bir frank sinatra sesi gelmiş süper bir uyum yakalamışlar..i love you, i love you..diyerek şarkıyı bitirmişler. kendine inanamamış hani bana hani bana diyen. bende de ne ses varmış be demiş ki birden yoldan geçen erol köse de böyle düşünmüş olmalı ki tutmuş hani bana hani bana diyene kalk istanbula gidiyoruz sana kaset yapıcam, adın gökşen olucak, çıkış parçan da üff üff olucak, sana havuzlarda saunalarda klipler çekicem yavrum demiş.bizim hani bana hani banacı ama ben açım bunlar yediler bana bir şey kalmadı yolda bana yemek ısmarla önce demiş, erol köse de kabul etmiş, devrim marka otomobillerine atlayıp yandım çavuşda çöp şiş yiyip yanında yayık ayran içmek üzere yola çıkmışlar.hani bana hani bana ermiş muradına, biz çıkalım kerevizine.olmadı ıspanağına.yoğurtlu ıspanak bir de pirinçli, hmm.
yanağın gamze olsa
gözlerin yıldız olsa
kucağına gül dolsa
bay bay kuzum gidiyorum.
unuttum günlerini
kuruttum güllerini
yaktım gemilerini
bay bay kuzum gidiyorum.
cevaben; nolur gitme, ufak tefek şeylere kızıp gitme, ne yapmadım ki sen çok istedin de, yavaş yavaş kabul edelim senin ilacın benim demek farzdır.
gözlerin yıldız olsa
kucağına gül dolsa
bay bay kuzum gidiyorum.
unuttum günlerini
kuruttum güllerini
yaktım gemilerini
bay bay kuzum gidiyorum.
cevaben; nolur gitme, ufak tefek şeylere kızıp gitme, ne yapmadım ki sen çok istedin de, yavaş yavaş kabul edelim senin ilacın benim demek farzdır.
beth gibbons ablamızın mükemmel sesinin etkisini koruduğu bir portishead mucizesi daha..
give me a reason to be, a woman, i just wanna be a woman..
bu kadar basit ve samimi.
give me a reason to be, a woman, i just wanna be a woman..
bu kadar basit ve samimi.
bir hastalık durumu söz konusu olmadığında içgüdüsel olarak çiftleşme isteği her bireyde mevcut olduğundan elbetteki baağyanlar da eninde sonunda verecektir. yani vermemek gibi bir durum ekstrem durumlar dışında söz konusu değildir. mühim olan kızı vermesinin gerekliliğine ve bu verme kadar basit söylenen olayın aslında değer vermekle ilgili muhteşem bir eylem olduğuna ve küçümsenecek ya da abartılacak bir durum değil de doğanın kanunu olduğuna inandırmakla ilgili bir durumdur ki, beraber olduğu kızın ardından orospu demekten çekinmeyen er kişilerin ülkemdeki çokluğunu düşününce kız ne kadar inanır, güvenir orası muamma. o halde neymiş, vermeyen kız yokmuş, vermeye değmeyecek ya da almayı beceremeyen erkek varmış.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?