(bkz: aslan amerika)
bunun elinde esaslı bir intikam almaya yetecek kadar imkan ve güç bulunanları makbuldür ki bunlar böyle şeylere tenezzül etmeyecek kadar asil insanlardır. her coğrafya da az miktarda bulunur.
başından itibaren düzgün giderken, tam kitabın sonlarında aydınımızın klasik aman devlete nasıl laf soksam gazıyla yazarının iyice saçmaladığı kitaptır.
fethi çelikbaş gibi insanların, kendi cephesindeki insanlar tarafından bile değer görmemeye mahkum bir yaşamları olduğunu çok güzel anlatmıştır.
fethi çelikbaş gibi insanların, kendi cephesindeki insanlar tarafından bile değer görmemeye mahkum bir yaşamları olduğunu çok güzel anlatmıştır.
komedi programıdır. programı hazırlayan mı sunan mı her kimse bilmiyorum program boyunca ruh hali aman kimse sakıncalı bir şey söylemesin başımıza iş açılmasın şeklindedir bir de sık sık aman gençlerin fikirlerini alalım modunda takılmaktadır.
kalıtsal varyasyon ile birlikte evrimi hammaddesidir. lakin 50 yıldır yürütülen çalışmalarda ileri yönde bir mutasyon yapay olarak elde edilmemiş ve doğada gözlenmemiştir.
fenerbahçenin hakkını yiyen bir hakemin kötü niyetli olmadan sadece kabiliyetsizlikten de bunu yapabileceğini göstermiş maçtır.
sahte veya gerçek olabilir, bu tartışılır ama müslümanların bunu bir komplo olarak yaymış olması mümkün değildir. müslümanların daha iyi insanlar olduğunu kanıtlamamakla birlikte, tarihte hiç bir müslüman ülke böyle bir komplo tekniği kullan(a)mamıştır.
you re my heart you re my soul ile birlikte mide bulandırıcı 80ler şarkılarından biridir.
bu kanunların dikkat çekici bir özelliği olayları çok spesifik olarak tanımlamasıdır.
doktor gelecek bıçak ile tümörü açacak, gözü kesecek... vücudun başka bir yerinde başka bir önemli zarar verirse ne olacak peki?
sanki durum tabanlı değerlendirme ile anlık yazılmış kanunlarmış havası var.
kanunlar hazırlanırken:
- abi geçende bizim mahallede şöyle bir olay oldu. bir evde yangın çıktı ve oraya yangını söndürmeye gelen biri evin sahibinin malında göz gezdirip evin sahibinin malını aldı. bu durum için ne yapsak acaba?
- kendisi de aynı ateşe atılsın!
- tamam yaz kızım.
madde bilmem ne:
bir evde yangın çıkar ve oraya yangını söndürmeye gelen bir kimse evin sahibinin malında göz gezdirip evin sahibinin malını alırsa, kendisi de aynı ateşe atılır.
edit: bu maddenin uygulanması için zamanaşımı süresi evdeki yangının devam etme süresi olarak belirlenmiştir.
doktor gelecek bıçak ile tümörü açacak, gözü kesecek... vücudun başka bir yerinde başka bir önemli zarar verirse ne olacak peki?
sanki durum tabanlı değerlendirme ile anlık yazılmış kanunlarmış havası var.
kanunlar hazırlanırken:
- abi geçende bizim mahallede şöyle bir olay oldu. bir evde yangın çıktı ve oraya yangını söndürmeye gelen biri evin sahibinin malında göz gezdirip evin sahibinin malını aldı. bu durum için ne yapsak acaba?
- kendisi de aynı ateşe atılsın!
- tamam yaz kızım.
madde bilmem ne:
bir evde yangın çıkar ve oraya yangını söndürmeye gelen bir kimse evin sahibinin malında göz gezdirip evin sahibinin malını alırsa, kendisi de aynı ateşe atılır.
edit: bu maddenin uygulanması için zamanaşımı süresi evdeki yangının devam etme süresi olarak belirlenmiştir.
kader kelimesinin anlamı 8. yy civarına kadar farklıyken, daha sonraları şimdiki anlamını kazanmışşsa gayet de mantıklı bir şeydir. aman o imanın şartındandır inanmazsan müslüman değilsin şeklinde gaza gelmeye gerek yoktur.
o türbanlı kız kalp krizi geçirsin, yer verecek arkadaş tam o sırada namaz kılıyo olsun, o zaman daha net bir şekilde belli olur olaylar.
eğer cumhurbaşkanı meşru cumhurbaşkanı olmasaydı, bütün türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının bunu söylemeye hakkı olurdu. cumhurbaşkanının meşru olmaması için seçimindeki sürecin herhangi bir adımının gayrimeşru olması gerekirdi. örneğin, göreve başlamadan önceki son adım olan yeminde, yeminin içeriğindeki herhangi bir şey -mesela atatürkçülük olsun- işte seçilen cumhurbaşkanı bunu söylerken yalan söylüyor olsaydı, isterse 47 değil 97 oy alsın, 3 te iki değil meclisin tamamının oyunu alsın meşru bir cumhurbaşkanı olmazdı ve insanların onu tanımama hakkı olurdu.
neyseki böyle değil.
neyseki böyle değil.
(bkz: dallama)
şarkıyı bi şekilde kayıt edebilecek parayı buldun tamam,
klibi çekecek parayı buldun ona da tamam da bir elektrik gitarı bulup koyamadınızmı yahu dedirten klip.
klibi çekecek parayı buldun ona da tamam da bir elektrik gitarı bulup koyamadınızmı yahu dedirten klip.
"maymundan gelme" ifadesi bir mecazlı anlatımdır. hani o ortak ata var ya, insanla maymunun ortak atası, işte maymundan kasıt odur. ben insanla maymunun ortak atası olan o maymuna benzeyen canlıdan değilim, benim soyum sopum belli demek yerine kısaca "ben maymundan gelmedim" dersiniz.
az önceki cümleye dikkat edin, bu cümle bir psikolojik saldırı cümlesidir. evrim teorisine inananların "soysuz" olduğunu ima eder.ben öyle düşünmüyorum, bu cümle sadece bir örnekti. beni rahatsız eden şey, bu teorinin de aynı şekilde psikolojik saldırı amacıyla kullanılmasıdır. evrim teorisini anlatan literatürler, savunan insanlar hep gizli bir şekilde, bunun tesadüfen olduğunu belirterek, ateizm propagandası yaparlar. işte bu bir din propagandasıdır ve dediğim gibi, beni rahatsız eden budur.
yoksa allah öyle bir tanrıdır ki dilerse ademi yarattığı gibi ana babasız yaratır, dilerse isayı yarattığı gibi babasız yaratır, dilerse bizleri yarattığı gibi analı-babalı yaratır. dilerse bir anda yoktan var eder. dilerse milyar yıl süren evrim süreciyle var eder.
evet doğada canlıların birbirinden türediğini düşündüren izler mevcuttur ve kuranda bunu ima eden ayetler mevcuttur ama hiçbirinde bunların tesadüfen olduğunu gösterecek bir şey yoktur.
çok klasik örnek olarak 10 tane insanımsıyı içeren resmi hayal edin. hepimiz bu resmi gördük. en solda, tam bir maymun, en sağda tam bir insan ve sekiz tane de ara geçiş formu. mesele şudur ki en soldakinden binlerce, en sağdakinden binlerce kemik olmasına rağmen, ortadaki sekizden bir tane bile tam örnek olmamasıdır. blimsel etik ortadaki sekizin hipotez olduğunu söylemeyi gerektirir. eğer bu söylenmiyorsa ve insanların beynine kazınıyorsa bunda kötü niyet aranması normaldir.
şimdi bir an için bütün anlatılanların doğru olduğunu kabul edin. siz tesadüflerin ürünüsüz, heterotrof hipotezine göre ilk olarak kendi kendini kopyalamayı bir şekilde becermiş olan bir molekülden geliyorsunuz. bu demektir ki, siz bir canlı değilsiniz. o molekülün diğerlerinden ne farkı var? onu öldürmekle (kimyasal reaksiyona sokmak) başka bir molekülü öldürmenin ne farkı var?
sizin en temel atanız bu molekül ve sizin cansız bir maddeden bir farkınız yok. hangi fizik yasası bu molekülün özel olduğunu söylüyor size? böyle bir düşünceye inanırsanız bütün insanlarla birlikte sizin de öldürülmeniz meşrudur, çünkü canlılık ile ölüm arasında bir fark yoktur. değerinizin, cansız bir maddeden farkı yoktur.
ama sizi yaratan, sizin özel olduğunuzu söylüyor. evet sizden 6 milyar tane var ama siz gerçekten özelsiniz. varlıkların en şereflisisiniz. işte allah öyle bir tanrıdır ki dilerse sizden 6 trilyon tane yaratır ve siz gene özel olursunuz. gene değerli olursunuz.
edit: öldürülmeniz meşrudur derken, "ölümle yaşam arasında bir fark yoktur"u kastediyorum. kötüleyen arkadaşlar, lütfen öldürmeye kalkma olarak anlamayın. yaşamın biyolojik bir tanımı yapılıyor, ama fizik yasalarına göre bir tanımı yapılamaz, ayırt edici bir özelliği ortaya koyulamaz demek istiyorum.
az önceki cümleye dikkat edin, bu cümle bir psikolojik saldırı cümlesidir. evrim teorisine inananların "soysuz" olduğunu ima eder.ben öyle düşünmüyorum, bu cümle sadece bir örnekti. beni rahatsız eden şey, bu teorinin de aynı şekilde psikolojik saldırı amacıyla kullanılmasıdır. evrim teorisini anlatan literatürler, savunan insanlar hep gizli bir şekilde, bunun tesadüfen olduğunu belirterek, ateizm propagandası yaparlar. işte bu bir din propagandasıdır ve dediğim gibi, beni rahatsız eden budur.
yoksa allah öyle bir tanrıdır ki dilerse ademi yarattığı gibi ana babasız yaratır, dilerse isayı yarattığı gibi babasız yaratır, dilerse bizleri yarattığı gibi analı-babalı yaratır. dilerse bir anda yoktan var eder. dilerse milyar yıl süren evrim süreciyle var eder.
evet doğada canlıların birbirinden türediğini düşündüren izler mevcuttur ve kuranda bunu ima eden ayetler mevcuttur ama hiçbirinde bunların tesadüfen olduğunu gösterecek bir şey yoktur.
çok klasik örnek olarak 10 tane insanımsıyı içeren resmi hayal edin. hepimiz bu resmi gördük. en solda, tam bir maymun, en sağda tam bir insan ve sekiz tane de ara geçiş formu. mesele şudur ki en soldakinden binlerce, en sağdakinden binlerce kemik olmasına rağmen, ortadaki sekizden bir tane bile tam örnek olmamasıdır. blimsel etik ortadaki sekizin hipotez olduğunu söylemeyi gerektirir. eğer bu söylenmiyorsa ve insanların beynine kazınıyorsa bunda kötü niyet aranması normaldir.
şimdi bir an için bütün anlatılanların doğru olduğunu kabul edin. siz tesadüflerin ürünüsüz, heterotrof hipotezine göre ilk olarak kendi kendini kopyalamayı bir şekilde becermiş olan bir molekülden geliyorsunuz. bu demektir ki, siz bir canlı değilsiniz. o molekülün diğerlerinden ne farkı var? onu öldürmekle (kimyasal reaksiyona sokmak) başka bir molekülü öldürmenin ne farkı var?
sizin en temel atanız bu molekül ve sizin cansız bir maddeden bir farkınız yok. hangi fizik yasası bu molekülün özel olduğunu söylüyor size? böyle bir düşünceye inanırsanız bütün insanlarla birlikte sizin de öldürülmeniz meşrudur, çünkü canlılık ile ölüm arasında bir fark yoktur. değerinizin, cansız bir maddeden farkı yoktur.
ama sizi yaratan, sizin özel olduğunuzu söylüyor. evet sizden 6 milyar tane var ama siz gerçekten özelsiniz. varlıkların en şereflisisiniz. işte allah öyle bir tanrıdır ki dilerse sizden 6 trilyon tane yaratır ve siz gene özel olursunuz. gene değerli olursunuz.
edit: öldürülmeniz meşrudur derken, "ölümle yaşam arasında bir fark yoktur"u kastediyorum. kötüleyen arkadaşlar, lütfen öldürmeye kalkma olarak anlamayın. yaşamın biyolojik bir tanımı yapılıyor, ama fizik yasalarına göre bir tanımı yapılamaz, ayırt edici bir özelliği ortaya koyulamaz demek istiyorum.
sizi istemediğini belki yüz defa söyler, onun da acısı bir kaç sene sonra unutulur. ama belki tesadüfen bir şey söylemiştir. sadece bir cümle. eğer sizi yeterince iyi tanıyorsa ve doğru zamanda doğru ifadeyi tutturmuşsa, bilirsiniz ki o acı hiç geçmeyecektir. yıllar sonra geriye kalan sadece budur. o tek cümlenin acısı...
flamenko bölümünün devamında brian may, konuk gitariste, "o böyle de çalınır" der. evet öyle de çalınır, ikisi de güzeldir.
bu adamın sürekli sanki her an ölecekmiş gibi bir havası var. daha önce galatasaray ve beşiktaştan sağlık sorunları yüzünden ayrılmasından mı bilmiyorum. sanırım kendisi de bunun farkında olduğu için gitmeden önce bari milltetle dalgamı geçeyim diyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?