ingilizce sözlükte ısrarla almanca bir kelimenin türkçesini aramak. bulamayınca fena halde sinirlenmek.
yapılmış en aptalca dalgınlıklar
nescafe 3u 1 aradanin agzini yirtip elimde kalan parcayi fincana atip,icini de kultabaginin icine dokmek.
yanlışlıkla en seri eksi oy veren ibne nickini seçmek.
msn de kameralı chat yaparken kamerayı düşürmek.
kameranın kapağını kapalı unutup neden görüntü yok a.q. demek.
kameranın kapağını kapalı unutup neden görüntü yok a.q. demek.
-şifreyi kullanıcı adı kutucuğuna yazmak, özellikle yanında biri varken.
pornodaki hatuna asik olmak basligini pornodaki hatuna ve asik olmak üzere 2 ayri baslik olarak görmek "hatuna da ne ola ki?" diye düşünmek,sora asik olmak basligina girmeye çalismak akabinde pornodaki hatuna asik olmak basligina girmek hala neler oluyor anlayamamak,en sonunda hatuna nın isim olmadığını anlamak ve kendi aptallığınla yüzleşmek.
lise yılarında redcow uzun zamandır hoşlandığı hatuna en sonunda açılır ve beklenmedik bir biçimde iki gün sonrası için okul çıkışına randevu alır..
günlerden çarşambadır ve büyük gün gelmiştir artık.
günün son dersinin son dakikalarında heycanlı bir şekilde eşyalarını toplayan redcrow kalbi pıtpıt atarak zilin çalmasını beklemektedir.
derken beklenen zil çalar ve redcrow aynı sınıfta olduğu sevgili adayının gözlerinin içine "hadi bekliyorum geç kalma sakın" dercesine cool bir bakış atarak koşar adımlarla sınıftan uzaklaşır.hatunun umursamaz ve "noluyo lan bu salağa" diyerek bakan gözlerinde o an için hiçbir anlam çıkaramayan salağımız hedefe doğru çoktan uzamıştır bile..
merdivenlerden hızlıca inerken diğer sınıfta okuyan kankasının "lan olum nereye beklemiycen mi beni" sorusuna ve okul kapısının önünde bekleyen aile dostları olan müdür yardımcısının "eşşek herif, allah bilir ne bok yemeye koşarak gidiyo" bakışlarına aldırmadan okulu terk ederek buluşma yeri olarak belirlenmiş, okulun arka kısmında yer alan kafenin sotede bulunan nezih masasına yerleşir.
yaklaşık yarım saatten fazla zaman geçmesine rağmen gelen gidenin olmamasına aklınca ayar olan maldaval insan, sigara üstüne sigara, çay üstüne çay içmektedir.
derken cafeden içeri guruh halinde insanlar girmeye başlar.lakin aralarında bir tanesi güneş gibi parlamakta ve biricik redcrow’una bakınmaktadır.adamımız mustakbel zevcesine seslenir ve tarihi buluşma gerçekleşir.
olayların geli kalan kısmını şöyle devam edelim..
- naaber?
+ iyi senden ne haber?
- hayırdır.
+ hayır valla.inşallah daha da hayırlı olacak.
- niye girmedin yazılıya?
+ .....=&(%&/=’?+)’^?(%
- neeee?
+ hangi yazılı yaaa?
- eeeee tarih yazılısı tabiki.
+ yok şey yapamadım ben...hoca bişey dedi mi peki?
- söyleyin o salağa tarihden kaldı dedi..
+ vay adiii........pardon ya.
- neyse ben gidiyorum.
+ oturuyoduk ya. hem daha yeni geldin.
- yok saool yarın k i m y a yazılısı var çalışmam lazım.
+ e sonra görüşürüz o zaman..
- ......
günlerden çarşambadır ve büyük gün gelmiştir artık.
günün son dersinin son dakikalarında heycanlı bir şekilde eşyalarını toplayan redcrow kalbi pıtpıt atarak zilin çalmasını beklemektedir.
derken beklenen zil çalar ve redcrow aynı sınıfta olduğu sevgili adayının gözlerinin içine "hadi bekliyorum geç kalma sakın" dercesine cool bir bakış atarak koşar adımlarla sınıftan uzaklaşır.hatunun umursamaz ve "noluyo lan bu salağa" diyerek bakan gözlerinde o an için hiçbir anlam çıkaramayan salağımız hedefe doğru çoktan uzamıştır bile..
merdivenlerden hızlıca inerken diğer sınıfta okuyan kankasının "lan olum nereye beklemiycen mi beni" sorusuna ve okul kapısının önünde bekleyen aile dostları olan müdür yardımcısının "eşşek herif, allah bilir ne bok yemeye koşarak gidiyo" bakışlarına aldırmadan okulu terk ederek buluşma yeri olarak belirlenmiş, okulun arka kısmında yer alan kafenin sotede bulunan nezih masasına yerleşir.
yaklaşık yarım saatten fazla zaman geçmesine rağmen gelen gidenin olmamasına aklınca ayar olan maldaval insan, sigara üstüne sigara, çay üstüne çay içmektedir.
derken cafeden içeri guruh halinde insanlar girmeye başlar.lakin aralarında bir tanesi güneş gibi parlamakta ve biricik redcrow’una bakınmaktadır.adamımız mustakbel zevcesine seslenir ve tarihi buluşma gerçekleşir.
olayların geli kalan kısmını şöyle devam edelim..
- naaber?
+ iyi senden ne haber?
- hayırdır.
+ hayır valla.inşallah daha da hayırlı olacak.
- niye girmedin yazılıya?
+ .....=&(%&/=’?+)’^?(%
- neeee?
+ hangi yazılı yaaa?
- eeeee tarih yazılısı tabiki.
+ yok şey yapamadım ben...hoca bişey dedi mi peki?
- söyleyin o salağa tarihden kaldı dedi..
+ vay adiii........pardon ya.
- neyse ben gidiyorum.
+ oturuyoduk ya. hem daha yeni geldin.
- yok saool yarın k i m y a yazılısı var çalışmam lazım.
+ e sonra görüşürüz o zaman..
- ......
içinde neskafe olan bir bardağı kafa iyiken(baya iyi)küllük sanıp yanan sigarayı söndürmek...
kısın karanlık sabahlarda okula gitmeye alısık olan olunması sonucu telefon calar calmaz uyanılıp, hazırlanıp evden cıkması. sokagın boşlugunu fark edip telefona bakıldıgında bir mesajınız war uyarınısının görülmesi
birine kız arkadası olup olmadıgını bile sormadan ondan hoşlandıgını söylemek
1 hafta boyuncu art-nouveau calışıp ödev teslimine 2 gün kala ödevin avand-garde oldugunu fark etmek daha da ötesi ödevi tahtaya yazan kişi olmak
evden aceleyle çıkarken en son televizyon kapatılır ve kumanda sırt çantasına atılır, sonraki bir hafta içinde kumanda aranılır bulunamaz koca çantanın dibindeki televizyon kumandası da bir hafta boyunca farkedilmez. arkadaşta kalınan bir gün çantada unutulan cep telefonu çalmaya başlar aceleyle çantanın içinde kaybolan telefon aranırken elimize geçen kumandaya cevap verilir karşıdan bir ses gelmeyince ve telefon hala çalmaya devam edince cep telefonunun büyüklüğünden şüphe duyulur ve televizyon kumandası olduğu farkedilir.alaycı bakışların arasında sırt çantasına eline geçeni atmanın eski bir alışkanlık olduğu hatırlanır.ilkokuldayken sabah aceleyle giyinilip çanta hazırlanır ve okula gidilir okulda kitap çıkarmak için açılan çantanın açinden pijama çıkar.
çaydanlığın üstünü alta altını üste koymaya çalışmak.
aranın bozuk olduğu ve uzun süredir görmediğim bir arkadaş yolda görüp peşinden baş öne eğik suçlu bi şekilde naber nasılsın diye konuşarak gidilir ama suratına bakacak yüz yoktur cevap gelmeyince hala bana dargın mısın diye sorulur şaka filan yapılır, hala daha cevap gelmeyince kızılır naparsan yap be bu saatten sonra konuşsan ne olur konuşmasan ne olur çok da umrumdaydı diye bağırılır. sonra size doğru boş gözlerle bakan bi yabancı hanfendi beni taciz mi ediyosunuz yoksa deli misiniz diye sorunca kahkahalarla gülmeye başlanılır yabancı iyice sinirlenir sonra kahkahalar arasında durum açıklanmaya çalışılır.hemen akabinde dargın olunan arkadaş aranır, olay anlatlır gülünür ,ağlanır ve barışılır.
beşiktaştaki evini su basınca tarabyada oturan kuzene gitmek için aglayarak telefon edilir.kuzen seni madodan alacam der.dolmuştan inilip madonun önüne park eden jipe bilinip sürücü koltugundaki kişiyi öperken yüze batan sakal fark edilir ve dumur halde artık aglamaz güler şekilde inilip arkada duran kuzene durumu acıklamaya çalışılır.kuzen arabadakinin sevgilin olmadıgına uzun süre inanmaz
telefonda sesi gelmeyen amcayı telofon sapığı sanıp söylenmedik küfür bırakmamak,telefonu kapatmak akabinde tekrar çalan telefonu açmak "siz mi bana küfür ettiniz" diyen amcanın sesini duymak "yooo telefon hiç çalmadı ki yanlış aramışsındır" diyerek yırtmaya çalışmak.
tuvaletten çıkarken paçaları indirmeyi unutmak.
(bkz: babaanneler).
(bkz: babaanneler).
sol bölümde tck 301 inci madde başlığını gördüm ve merak edip baktım. ancak başlığı açarken kelimeye değil yanında bulunan sayıya tıkladım. doğal olarak sadece yeni yazılan entryler çıktı. okuduktan sonra "alla alla burda niye 301inci maddenin kendisi yok" deyip ekleme kararı aldım. 301 inci maddeyi buldum ve güzelce ekledim. ertesi gün entryinin angelus tarafından sildiğini görünce "alla alla noluyo yaa" diyerek çöpe baktım.
neden silmi$ : daha once yazilmi$ zaten
"nasıl olur ya, ben dün baktım yoktu" diyerek tekrar başlığı açtım. tabi başlık açıldığında ne olduğunu anladım.
neden silmi$ : daha once yazilmi$ zaten
"nasıl olur ya, ben dün baktım yoktu" diyerek tekrar başlığı açtım. tabi başlık açıldığında ne olduğunu anladım.
bi yere dalmışken kapı kolunu bulamamak ve elin hep kapı kolunu sıyırması (hiç gormedim kapı kolunu tutturupta uyanmasını)
ineceğin durağı unuttuğun yetmiyormuş gibi geçtikten sonra dalgınlıklaaaa ben bir önceki durakta inecektim deyip,yolcuların imalı bakışlarıyla karşılaşmak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?