bır gün çok istediğim başbakanlık makamına geldiğim zaman kesinlikle ilk müdahale edeceğim konudur. ben bu yaşımda sorunun ana kaynağının bu olduğunu tespit edebiliyorken nasıl şuan bu görevlerde olan insanlar tespit edemiyor gerçekten anlam veremiyorum. bır psıkolog adayı olarak bılıyorum kı ınsanlar karakterıstık özellıklerıne çocukluk dönemınde kavuşurlar ve ılerıde yaşayacağımız 60 yıl bızım 15 yıllık dönemımızde bellı olur. bız bu durumu bu yaşlarda öyle kolay halledebılırız ve ortaya kalıtelı bır ınsan grubu çıkartırız kı sonuçlarına ınanmakta güçlük çekılebılır emınım.
bakın bır örnek vereceğım 15 yaşında bır bıreye therese raquin kıtabını okutturursak o ınsan bır başka ınsanın canına kıymadan önce 100 kere düşünür.
lütfen bılınçlı olalım sız okumasanız bıle çocuklarınıza okutun kıtap bız ülke olarak çok ıhtıyaç duyuyoruz böyle bır nesıle.
edıt: aklıma daha yenı geldı 2. dünya savaşında bır alman subayın bır sözü var dıyor kı;''ben ıyı yetıştırılmış mühendıslerın yapmış olduğu fırınlarda yanan 1000lerce ınsan, ıyı yetıştırılmış doktorların esırlere yaptıkları akıl almaz deneyler gördüm öğretmenler bılgılı psıkopatlar yetıştırmesın.''eğıtımden önce ahlak. ama sonuçta kıtap okumayı bılınçlı bır kıtap okuma ne okuduğunu bılme halıne getırtebılırsek zaten bu sorun otomatık olarak ortadan kalkacaktır.
türkiye de kitap okunulmamasının sebebi
türkiye'de kitap okunmamasinin nedenleri diye başlik acilamadigi icindir.
okunacak eserler mi var da okusunlar? son dönemlerdeki hangi kitap okumaya değer? özellikle eskiden yazarların halkı küçük görmesi, batı gezgini gibi kitaplar yazmaları, zevkleri yabancı, düşünceleri yabancı kitapları kendine yakın bulmadı halkımız. oysa mevlidlerde yunus emre şiirleri okuyan, türküler dinleyen bu halk neden okumasın ki? türk halkı kitaplardan halkını beğenmeyen yazarlar yüzünden soğudu.
mustafa kemalin bir gecede harf inkılabını yaparak insanları cahil bıraktğını düşünen büyük bir kesimin olduğu ülküde , bu durumdan çokta dem vurmamak gerekir diye düşünmekteyim.
(bkz: dedemizin mezar taşını okuyamıyoruz)
üzerinde çokta düşünülmesi gerekmez zaten problemin kökü net islam kültürüdür. diğer nedenler teferruatdır.
(bkz: dedemizin mezar taşını okuyamıyoruz)
üzerinde çokta düşünülmesi gerekmez zaten problemin kökü net islam kültürüdür. diğer nedenler teferruatdır.
türk aile yapısında boş zaman aktivitesi tv izlemek olduğundan,özellikle yeni nesil,0-15 yaş grubu,teknoloji çağı diye kaktırılan -tablet-akıllı telefon-dizüstübilgisayar-ürünlerden bolca kullanıyor.ailelerin çoğu bilinçsiz,ki dahi bilinçli olanlar ''zamanımız yok''bahanesini öne sürerek kitap okumanın güzelliğini göremiyor.
türkler her şeye olduğu gibi bilgiye de kolay yoldan ulaşmak istediği için sanıyorum ki uzun yıllar daha okuyan bir toplum olamayacağız.ne zaman ki insanlarımız evlerine tv satın almayı gereksiz bir harcama olarak görürse ,ülkemizde okuma oranı o zaman artar.
kısaca,toplum olarak;
-tembel olmamız
-kitabı gereksiz bir harcama olarak görmemiz
-kütüphane kültürümüzün olmaması
türkiye'de kitap okunulmamasının sebebidir.
(bkz: atarlıyazar)
türkler her şeye olduğu gibi bilgiye de kolay yoldan ulaşmak istediği için sanıyorum ki uzun yıllar daha okuyan bir toplum olamayacağız.ne zaman ki insanlarımız evlerine tv satın almayı gereksiz bir harcama olarak görürse ,ülkemizde okuma oranı o zaman artar.
kısaca,toplum olarak;
-tembel olmamız
-kitabı gereksiz bir harcama olarak görmemiz
-kütüphane kültürümüzün olmaması
türkiye'de kitap okunulmamasının sebebidir.
(bkz: atarlıyazar)
şimdi kitabı okumak için teknoloji nimeti akıllı telefonlardan faydalanılıyor indiriyosun kitabı başladın okumaya hooop sosyal hesaplardan bildirimler geliyo ve sonuç olarak kitap okunmuyor.
aşırı pahalıya kitap satışı olabilir
bilgiye değer verilmemesi olabilir
(bkz: iç anadolu kasabaları)
entel kelimesinin küfür içermesi sebebiyle olabilir.
fular aşağılama için kullanıldığı için olabilir
öğretmenlerimizin de okumadığından olabilir. (onlar da bu tedrisattan geçtiği için bu normal sanki (bkz: paradoks) )
bilgiye değer verilmemesi olabilir
(bkz: iç anadolu kasabaları)
entel kelimesinin küfür içermesi sebebiyle olabilir.
fular aşağılama için kullanıldığı için olabilir
öğretmenlerimizin de okumadığından olabilir. (onlar da bu tedrisattan geçtiği için bu normal sanki (bkz: paradoks) )
bu konuyu da içeren yazmakta olduğum tez var, bitince toparlayıp paylaşırım verileri.
bir çok sebebi vardır.
basılı kitapların fahiş fiyatlara satılması
e-kitap, sesli kitap gibi ekstra yöntemlerin yetersizliği, olsa bile yine fiyatı
kitap okumanın bir hobi olarak görülmesi
okuma alışkanlığı olanların fırsat bulamayacak kadar yoğun temposu, iş hayatı
en başta bunlar geliyor.
e ben bu kitabı okudum üzerine konuşalım mı diyebileceğin bir sosyal çevre de kısıtlı olunca okuyan aksatıyor, okumayanın aklına bile gelmiyor.
basılı kitapların fahiş fiyatlara satılması
e-kitap, sesli kitap gibi ekstra yöntemlerin yetersizliği, olsa bile yine fiyatı
kitap okumanın bir hobi olarak görülmesi
okuma alışkanlığı olanların fırsat bulamayacak kadar yoğun temposu, iş hayatı
en başta bunlar geliyor.
e ben bu kitabı okudum üzerine konuşalım mı diyebileceğin bir sosyal çevre de kısıtlı olunca okuyan aksatıyor, okumayanın aklına bile gelmiyor.
bu tamamen eğitim sistemimiz ile alakalıdır ! tıpkı bize 4. sınıftan itibaren ingilizce vermeleri ama bir türlü öğretememeleri gibi . kitap okumanın ehemniyetini kavrayamayan insanlar kitaplara zararlı maddelermiş gibi bakarlar .bknz:ne okuyorsun onu ateist olursun . !
insanların hobileri ya da özel ilgi alanları pek yok veya en azından yaşamlarında baskın önemde değil. durup dururken niye kitap okuyasın ki? amaç kitabı okumak değil kendini geliştirmek istediğin bir alanda bilgi kazanmak. tarihle ilgilenirsin tarih kitabı alırsın, enstrüman çalarsın müzik kitabı alırsın, spor yaparsın spor kitabı alırsın, uzayı falan merak edersin gider fizik kitabı alırsın. tek yaptığın işe gidip eve dönmek ve kazandığın para da yetersiz olduğu için tv başında kafa boşaltmaksa ya da eşin-dostunla çay içip memleket meselelerini tv haberleri üzerinden tartışmaksa ne yapacaksın kitabı? ihtiyacı olanlar okuyor, olmayanlar okumuyor.
bir de, kitap okumak ruhsal dinginlik ve tek başına kalabilme becerisi gerektirir. sessiz bir ortamda, bedensel olarak durağan şekilde ve içe dönük bir eylem kitap okumak. bizimki gibi anne egemenliği altında büyümüş çocuklardan oluşan, suçluluk duyguları ve bastırılmış cinsellikle yüklü toplumlarda tek başına kalabilmek ve ruhsal dinginlik kolay elde edilmez. bastırılmış kişilikler kitap okurken oluşan yavaşlığa ve yalnızlığa katlanamazlar. az önce duvarlara tırmanacak enerjisi olan adam daha üçüncü satırda esnemeler içinde kalır, göz kapakları ağırlaşır, içine sıkıntılar basar... niyeti başta okumak olsa bile yeterince olgun değildir yani... bu aslında tüm insanlar için böyledir de,.. bizim toplumda bu tip karakter biraz daha yaygın. kültürümüz böyle insanlar yetiştiriyor.
bir de, kitap okumak ruhsal dinginlik ve tek başına kalabilme becerisi gerektirir. sessiz bir ortamda, bedensel olarak durağan şekilde ve içe dönük bir eylem kitap okumak. bizimki gibi anne egemenliği altında büyümüş çocuklardan oluşan, suçluluk duyguları ve bastırılmış cinsellikle yüklü toplumlarda tek başına kalabilmek ve ruhsal dinginlik kolay elde edilmez. bastırılmış kişilikler kitap okurken oluşan yavaşlığa ve yalnızlığa katlanamazlar. az önce duvarlara tırmanacak enerjisi olan adam daha üçüncü satırda esnemeler içinde kalır, göz kapakları ağırlaşır, içine sıkıntılar basar... niyeti başta okumak olsa bile yeterince olgun değildir yani... bu aslında tüm insanlar için böyledir de,.. bizim toplumda bu tip karakter biraz daha yaygın. kültürümüz böyle insanlar yetiştiriyor.
(bkz: kitapsızlık)
sanıldığından daha fazla okunmaktadır.yıllardır dönen bir geyik var türkiye'de 1000 kişiye 1 kitap düşüyor diye.geçen sene satılan kitaplar hakkında tüik verilerinden satılan ders kitaplarını düşünce kişi başı 1 bir kitap düşüyor ki bu çok da kötü değil.
darbe zamanında kitapların çoğunun toplatılmasının sonuçlarından birisidir. darbe zamanında sindirilen insanlar daha sonra aile sahibi olmuş, belki de o dönem ki korkularından kitaba (hatta ve hatta okullara) öcü gözü ile bakmışlardır. tabi ki tek sebep bu değil. yayınevlerinin uyguladığı fahiş fiyat politikaları, sosyal medya ve televizyonun yaygınlaşması, bir çok romanın filmi çekildiği ve izlenmesi daha kısa süreceği için filminin izlenmesi... oysa kitap kokusunu içine çeke çeke, karakterleri kendi düşünce gücünü de katarak şekillendire şekillendire yaşamak bambaşka bir güzelliktir. yurt dışında da sosyal medya, televizyon ve film çekilmesinin olumsuz etkileri görünüyor, fakat yayınevleri çok daha uygun fiyatlardan kitap satıyorlar ve halkın üzerinde kitaplar konusunda bir baskı oluşmamış bizdeki gibi ve bir nesil bu korku ile büyümemiş. aradaki temel fark da bundan kaynaklı sanırım.
yalnızca kitap olarak nitelendiğinde sorun yavan kalmaktadır. şahsi fikrim kitap ile kastedilen içerik, akademik düzey (calculustan muhasebenin temellerine kadar bir yelpazede) ve edebi içerik olarak ayrılmalıdır.
akademik olarak zaten referans kitapları dışında özellikle makaleler vb. yayınlar sürekli fotokopi üzerinden döndüğü için sayı çok gerçekçi değildir.
aslan payını oluşturan edebi kısım ise korsanın hesaba katılmasıyla bile açıklanamaz. bu konudaki şahsi gözlemim ise toplumun bazı kesimlerinde kitap okumanın bir ihtiyaç olarak addedilmemesidir. toplumum bazı kesimleri ile diğer bazı kesimleri arasındaki fark ise tamamen başka bir entry konusudur.
akademik olarak zaten referans kitapları dışında özellikle makaleler vb. yayınlar sürekli fotokopi üzerinden döndüğü için sayı çok gerçekçi değildir.
aslan payını oluşturan edebi kısım ise korsanın hesaba katılmasıyla bile açıklanamaz. bu konudaki şahsi gözlemim ise toplumun bazı kesimlerinde kitap okumanın bir ihtiyaç olarak addedilmemesidir. toplumum bazı kesimleri ile diğer bazı kesimleri arasındaki fark ise tamamen başka bir entry konusudur.
pek katılmadığım konudur. kitap okunmuyor değil kitap satılmıyor satılamıyor. kurbanlık danaya girer gibi kitaba giriyoruz arkadaşlarla mübala etmiyorum ciddiyim bir kitabı 10 kişi okuduğumuz oluyor ama istatistiklerde kitap bir kere satıldığı için okumuyormuş gibi görünüyoruz.
kolaya kaçmaya alışık bir millet olduğumuz için.dini,siyaseti,sporu kahvehanelerden tarihi televizyondan öğrenmek varken kitabı kim ne yapsın allah aşkına şimdi birde sosyal medya var
"- efendim, havuc piyasa fiyatlari malum, eh bu sebzenin goz sagligina faydalari taa imam hatip birinci siniflarda okutuluyor okutulmasina ama halk dedigimiz guruh, fakir. fakirlik sebebiyle de havuc tuketimi dustu. bu durumun dogal getirisi ise, havucun yine halk dedigimiz guruh tarafindan tuketilememesi oldu. kisaca bu durumda kitap okumak zor."
"+ tamam, cami yapsinlar o zaman".
bu yuzden oldugunu dusunuyorum, sozluk.
"+ tamam, cami yapsinlar o zaman".
bu yuzden oldugunu dusunuyorum, sozluk.
belki kitapların çok pahalı olmasindan da bu yuzden satin almaya tesvik etmemesi kaynakli olabilir. universiteye kadar kitap okuma aliskanligim sifirdi. eksikligini hissetmeye baslayinca edebiyat seven bir arkadasimin destegiyle şu sıralar kendime aliskanlik edinmeye calisiyorum. aldigim bir kitap 20 lira. tas catlasin 3-4 gun icinde bitiyor. ogrenci halimle ne kadar fazla okuyabilirim. bence fiyatlar daha makul seviyeye inerse okuma oranı da artabilir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?