her insanin yasayabilecegi tatsiz durumlardan biridir.terk eden ardinda her zaman yarim kalmis bir insan birakir,belki cogu zaman terk edisler terk edilen acisindan hayirli bile olur ama terk edenin boslugunu doldurmak kolay degildir.giden insanla birlikte ardinda biraktigi insandan da bir seyler gider mutlaka.hele bazi terk edisler vardir ki istem disi olan,onlar en acisi en cok koyanidir insana.
terk edilmek
terk edildikten sonra kimi kisinin bi sure kendini hayattan cektigi , kimisinin ickiyle arkadas olup kadehlerle konustugu ailenin bu duruma uzulup uzuldukce de yasayani dahada uzecek gencsin unutursun buda gecer diye evladini destekledigi ama kendini baska ortamlara attiginizda yada yeni bi olaya enerjinizi harcadiginizda yavas yavas unutulan unutuldugu bizzat yasanan nankorluktur.
(bkz: nankor kedi)
(bkz: nankor kedi)
terketmek kadar olası bir eylemdir ki bunyede gecici tahribata neden olsa da , anlık tepkisel hislerin gecmesi ile kabullenebilinesi bir durumdur.ili$kilerin tek degil cift taraflı oldugu dü$ünüldügünde bu hikayede bir de terkedenin oldugu unutulmamalı, yola aynen devam edilmelidir.
(bkz: terk edildim)
anahtarınla sessizce girersin eve..ev karanlıktır..sonra onu duyarsın..içerideki odada bu $arkıyı mırıldanmaktadır..i$te o an aynı sessizlikte çık evden,çünkü terk edileceksin..
hak edilirse koymaz bile insana ama kim hak ettiğini kendine kondurabilir ki?
elbette vardır bir sebebi terk edenin doğru ya da yanlış! yargılamazsın nedenin doğru ya da yanlış olduğunu. beyninden vurulmuşa dönersin. ellerin titrer, gözlerin dolar.
tükürüğün ağzına dolar, yutamazsın. bademciklerinin şişmiş olduğu zannedersin birden.
gözlerine bakarsın, gözlerini kaçırır, yere bakar. aslında onda da hala vardır ufak da olsa birşeyler sana karşı ama karar vermiştir "güçlü görünmeliyim" diye. göz yaşını içine akıtır sana karşı vakur biçimde durmak için..
yüreğin parçalanır, dokunamazsın kalbine. kıyamazsın ona! eğer mutlu olacaksa kabul edersin ayrılığı.
ama sen içine akıtamazsın gözyaşlarını, boşalır bir anda! "lütfen bunu yapma" der içi cız ederek.
son bir koklamak için o aşina olduğun kokuyu sarılmak istersin! belki gururunu ayaklar altına almışsındır ama engel olamazsın! çünkü o candır..
o da dayanamaz, boşaltır göz yaşlarını yanaklarına. son bir öpücük kondurursun yaşlı dudaklarla dudaklarına, son kez elini tutarsın sıkıca.
"bu bant kendini 5 sn içinde imha edecektir!" uyarısına uymuşcasına kalkarsın ayağa ve kapıya doğru yönelirsin. ceketini giyerken gözyaşlarını ve burnunu silersin ceket koluna. ayakkabılarını bağlarsın hızlıca ve eşikte durursun, son bir "hoşçakal" dersin yüreğin paramparça olarak.
tiyatro perdesinin inmesi misali ağır ağır kapı kapanırken suratına, son kez bakarsın canın yüzüne yaş dolan gözlerle.
atarsın kendini sokağa amaçsızca. son kez dönüp bakarsın 2.katın perdesinden sokağa sızan ışığa, biraz sonra o da söner yüreğindeki ışık gibi.
başın öne eğik, yaşlı gözlerle kaybolursun karanlıkta...
elbette vardır bir sebebi terk edenin doğru ya da yanlış! yargılamazsın nedenin doğru ya da yanlış olduğunu. beyninden vurulmuşa dönersin. ellerin titrer, gözlerin dolar.
tükürüğün ağzına dolar, yutamazsın. bademciklerinin şişmiş olduğu zannedersin birden.
gözlerine bakarsın, gözlerini kaçırır, yere bakar. aslında onda da hala vardır ufak da olsa birşeyler sana karşı ama karar vermiştir "güçlü görünmeliyim" diye. göz yaşını içine akıtır sana karşı vakur biçimde durmak için..
yüreğin parçalanır, dokunamazsın kalbine. kıyamazsın ona! eğer mutlu olacaksa kabul edersin ayrılığı.
ama sen içine akıtamazsın gözyaşlarını, boşalır bir anda! "lütfen bunu yapma" der içi cız ederek.
son bir koklamak için o aşina olduğun kokuyu sarılmak istersin! belki gururunu ayaklar altına almışsındır ama engel olamazsın! çünkü o candır..
o da dayanamaz, boşaltır göz yaşlarını yanaklarına. son bir öpücük kondurursun yaşlı dudaklarla dudaklarına, son kez elini tutarsın sıkıca.
"bu bant kendini 5 sn içinde imha edecektir!" uyarısına uymuşcasına kalkarsın ayağa ve kapıya doğru yönelirsin. ceketini giyerken gözyaşlarını ve burnunu silersin ceket koluna. ayakkabılarını bağlarsın hızlıca ve eşikte durursun, son bir "hoşçakal" dersin yüreğin paramparça olarak.
tiyatro perdesinin inmesi misali ağır ağır kapı kapanırken suratına, son kez bakarsın canın yüzüne yaş dolan gözlerle.
atarsın kendini sokağa amaçsızca. son kez dönüp bakarsın 2.katın perdesinden sokağa sızan ışığa, biraz sonra o da söner yüreğindeki ışık gibi.
başın öne eğik, yaşlı gözlerle kaybolursun karanlıkta...
(bkz: osym)
bir nevi yenilgi.
her şey yolunda giderken, çok mutluyken ve uzun zaman sonra ilk kez birini -ve çok- severken, aniden başkası için terk edilmek en kötüsü olsa gerek. bu durumda bazen cidden hak etmemiş olabilirsin terk edilmeyi. sen karanlık odanda yalnızlığınla ve acınla boğuşurken biliyorsundur ki o, yeni sevgilisiyle beraber mutlu mesut yaşamaktadır. kendini fırlatılıp atılmış hissedersin. kalbin gerçekten acıyabildiğini görürsün. sanki kalbini eline almıştır ve cimcirmektedir sürekli, tırnaklarını geçirmektedir. bu acılar bir süre sonra diner ama güvensizlik baş göstermiştir bir kere. ne başkasına güvenebilirsin, ne de o geri geldiğinde -çok özlemiş olsan bile- ona güvenemeyeceğin için yeniden başlayabilirsin ilişkiye. terk eden taraf pişman olsa da olan olmuştur bir kere. güzelim ilişki bir hataya kurban gitmiştir. yazık olmuştur.
terk edildiğinde giden değil de kalan gibi görünsen de,
aslında bu sürgünün ta kendisidir. pruvası neta olanlar için zor olmasa da yelkenini kaybedenler için hezeyandır.
aslında bu sürgünün ta kendisidir. pruvası neta olanlar için zor olmasa da yelkenini kaybedenler için hezeyandır.
fırtına öncesi sessizlik hakimdir önce ortamda.sonra sessiz ve derinden gelir terk edilme..terk eden içn belki sölesem de kurtulsam derdi vardır ama ya terk edilen..hazindir sonu.nefes almakla alamamak arasında kalmıştır o.daha dün mutluyken bu sille agır olmuştur onun için.ve o terk edilme sahnesinde her şey gozunun onunden gecer,tum yasadıkları,paylaşılanlar,kederler,mutlulklar..zordur bu yükü taşımak zor.geriye kalan ise bir damla gözyaşı(en cok da kalbinden) ve karsılksız atan bır kalp...
insanoğlunun başına gelen olası bir durum...
dengesiz döneme girme sebebi...
ölmeden önce yaşanmalıdır,büyütür insanı belki...belki de ben kendimi aldatıyorum...
yarim kalmaktir. geceleri yatağındaki boşluğa uyanmaktır. o sevdiği için katlanilan şeyleri tek başına yapmaktir. artık olmayan sadakat için korkmaktır. devam edememek ama devam etmek zorunda olmaktır. tabi ki seviyorsan... sevmiyorsan zaten onun adı "terk edilmek" olmaz.
bazen de terk edilmekten ya da terk etmekten daha beteri vardır. ne terk etmek ne terk edilmek... içinde bitirmiş olduğunu soyleyemez karşındaki. birgün önce bir başkasının kollarındadır, ertesi gün senin. sorduğunda seni rahatlatmak için "bitirdim onu" der. defalarca aksini gördüğün, işittiğin halde inanırsın sevilene. sana bunu demesinin ardından "bitene" de methiyeler düzer sevgisinin büyüklüğünden bahseder, sen bilmeyeceksin ya. bazen sen görmesende gerçekler var olmaya devam ederler. terk edilmek de hayatın sonu değil terk etmek de ...
muhtemelen en çok şehirlerin başına gelmiştir terk edilmek..
senelerce kalmışlığınız yada sadece kısa bir tanışıklığınız vardır, öyle ya terminaline uğrar ve oradan uzaklaşırsınız.
son tabelayı gördükten sonra, yeni yolculuklara yeni şehirlere, o şehrin damarlarındaki kan olan insanlarına karışmak sizin için klasik bir ayrılış olabilir. istediğinizde dönebileceğinizi bilmek..
peki şehirler ne düşünür terk edilirken, ne hissederler? siz onları aynı cadde, aynı sokak, aynı sahil, aynı havuz önü, aynı bakkal amca ile bırakılırken? nüfusundan sizi eksiltirken şehir, ne hisseder?
insanlar için de terk edilmek, her defasında içinde bir cenaze töreni kılmak mıdır?
senelerce kalmışlığınız yada sadece kısa bir tanışıklığınız vardır, öyle ya terminaline uğrar ve oradan uzaklaşırsınız.
son tabelayı gördükten sonra, yeni yolculuklara yeni şehirlere, o şehrin damarlarındaki kan olan insanlarına karışmak sizin için klasik bir ayrılış olabilir. istediğinizde dönebileceğinizi bilmek..
peki şehirler ne düşünür terk edilirken, ne hissederler? siz onları aynı cadde, aynı sokak, aynı sahil, aynı havuz önü, aynı bakkal amca ile bırakılırken? nüfusundan sizi eksiltirken şehir, ne hisseder?
insanlar için de terk edilmek, her defasında içinde bir cenaze töreni kılmak mıdır?
belediye misali, izinsiz yıkımdır efendim.
insannı yıkar en derinden lakin bir düşünmek lazımdır. aceba giden mi daha çok acı çeker, kalan mı?
insannı yıkar en derinden lakin bir düşünmek lazımdır. aceba giden mi daha çok acı çeker, kalan mı?
sadece sevgili terk etmez bazen babalar da terkederler hiç gözünüzün yaşına bakmadan ve inanın bana insana cidden koyar ama sessiz ama derinden...
yolda yürürken kimse seni fark etmez ruh gibisindir. konusursun ama duymazlar, konuşurlar ama duymazsın. garip birşey işte hele bide hala seviyorsan.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?