taksim gezi parkı direnişinin lideri

komple teorisyen
eğer yetkinizi aşan bir olayda bilginize başvuruluyorsa,olayın çözümü değil suçlayacak kişisi aranıyordur.bu direniş hareketinde meydanlarda ötekiler vardı ülke çapında bu sebeple lider onları ötekileştiren sistemdir.
independence
facebook’ta yayinlanan muhtesem bir yazi. buraya tasimamak olmazdi. copy paste araciligi ile aktariyorum.

bu direnişin lideri kim?

bunu bulmaya çalışıyor iktidar. adını bir koyabilseler rahatlayacaklar. chp’ye attılar suçu, kimse yemedi. sonra “bir kaç çapulcu” dediler ama onları yöneten kimdi?
bu yazı iktidara ve rte’ye yardımcı olmak için hazırlandı.
ihanet ediyorum ve direnişin liderini açıklıyorum;
kardeşlerimden özür dilerim.

bdp başkanı selahattin demirtaş dedi ki “bizim tabanımız ne yaptığını bilir, ırkçılarla, ulusalcılarla beraber eylem yapmaz.”
desteğe herkesten önce bdp istanbul milletvekili sırrı süreyya önder geldi. kepçenin önünde durdu, yerlerde sürüklendi.
bu direnişin lideri odur.

*

bahçeli “polisi suçlamayın” falan filan diye geveledi.
bu esnada gezi parkı’nda direnen ülkücüler namaz kılarken, direnişin geri kalanı onları polisten koruyordu.
bu direnişin lideri onlardır.

*

kılıçdaroğlu cumartesi günü yapacağı parti mitingini iptal etti; milletvekilleriyle birlikte bayraksız, rozetsiz gezi parkına direnişe katıldılar.
“biz bu eyleme parti olarak değil birey olarak katılıyoruz, bu örgütsüz bir eylemdir” dedi.
bu direnişin lideridirler.

gümüşsuyu askeri hastanesi’nde bir er gördük.
polis mezalimindan yüreyecek hali kalmayan direnişçilere gaz maskesi dağıtıyordu,
ve aynı erler polisin, tomanın dönmesi için açılmasını istedikleri hastane kapısını açmıyorlardı.
bu direnişin lideri onlardır.
ve direniş askeridir.

*

mersin’de, izmir’de, ankara’da, ordu’da, londra’da, berlin’de, teksas’ta. hemen her şehirde, her sokakta, her sıçan deliğinde:
“her yer taksim, her yer direniş” diyenleri gördük.
direnişin baş müsebibidirler.

*

insanları boğulmaya terk eden rixos’u, güllüoğlu’nu, ttnet’i, burger king’i, starbucks’ı, alkım kitapevi’ni gördük. ama onlar bizi bir daha dükkanlarının içinde göremeyecekler.
ve mado’yu gördük, bizlere su bile vermeyen ama polise çay servisi yapan mado’yu.
sabah‘ı, cnntürk’ü, ntv’yi, habertürk’ü gördük; “nasıl haber kanalı olunmaz”ın kitabını yazdılar.
ve halk tv’yi gördük, imkansızlıklar içinde “haber vermeye” çalıştılar.
bu direnişin lideri onlardır.

okan bayülgen’i, mehmet ali alabora’yı, şafak sezer’i, erdal beşikçioğlu’nu, halit ergenç’i ve daha nicelerini yanımızda gördük.
bir daha bu sistemden iş alabilir miyiz diye düşünmediler.
gaz maskelerini taktılar; ve maske, onların gerçek kimliğini saklamak şöyle dursun, iyice ortaya çıkardı;
ünlü değil, halk oldular.
bu direnişin lideri onlardır.

*

provokatörleri gördük:
“direnişçiler başörtülü katılımcılara saldırıp dövüyorlar” diyorlardı.
ilk cevap “devrimci müslümanlar”dan geldi: “polis dışında kimse kimseye saldırmıyor, biz kardeşlerimizle, kardeşçe direniyoruz!”
bu direnişin lideridirler.

*

yemekler yapıp yataklar hazırlayarak, direnişçilere evlerini açan anneler, anneneler, babaneler gördük.
giriş katındaki camlarının pervazından çiçekleri kaldırdılar;
yerlerine sirke, süt, limon ve su koydular.
direnişin lideri oldular.

iki gün önce birbirinin boğazına sarılan taraftar gruplarını gördük.
çarşı grubu‘nun beşiktaş’ta polis işkencesi çektiğini duyan fenerbahçe ve galatasaray‘ın taraftar grupları beşiktaş’a girdi.
hep bir ağızdan “beşiktaş sen bizim her şeyimizsin!” diye bağırıyorlardı.
bu direnişin lideri onlardır.

*

osmanbey’de bir halk otobüsü şöförü gördük,
velinimetini, cehennem gibi olan caddenin ortasına yan park ederek polis tomalarının girmesini önledi.
adı mı? adını bilmiyoruz.
ama bu direnişin lideri odur.

her sokaktan, her mahalleden, her şehirden yüz binleri gördük.
ellerinde tavalar, kepçeler, düdükler;
daha güzel bir türkiye’ye inananların “gayrık yeter!” deyişini gördük.
bir insan, ömründe bundan daha güzel çok az şey görebilir.
bu direnişin tek lideri onlardır.

*

bağdat caddesi’nde, 70’lerinde ve elindeki destekle zar zor yürüyen bir kadın gördük.
etrafındakilere “taksim’e kadar yürüyeceğiz değil mi?” diye soruyordu.
provakatör, marjinal grup, çapulcu odur.
bu direnişin lideri odur.

*

ve ataşehir’de küçük bir market gördük.
içeri genç bir kız girdi. taksim’i temizleyen direnişçiler için çöp torbası alıyordu; çantasının ucundan türk bayrağı göründü.
marketin sahibi sordu: “taksim’e mi?”
“evet”
“araban var mı?”
“var”
“bekle biraz” dedi.
faraş, kova, eldiven, çöp poşetleri, içecekler.
bir güzel paketlendi.

“bunları da götürür müsün çocuklara? çünkü ben gidemiyorum” dedi.

adını bilmiyoruz; ama bu direnişin lideri odur.

türkiye’nin tüm meydanlarındaki bu direniş,
ataşehir’deki o market sahibinin iradesi sayesinde, tüm zulme ve faşizme karşı ayakta dimdik durmaktadır!

eğer tepemizdeki diktatör, bu direnişe hemen bir son vermek istiyorsa önce direnişin liderini yok etmelidir.
polise tavsiyem, müdahaleye önce ataşehir’deki o marketten başlaması.
ve sonra geri kalan milyonlarca lideri tek tek yakalayabilirler."

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol