şimdi freud der ki hayatta temel iki tane dürtü vardır. cinselik dürtüsü ve saldırganlık(destrudo) dürtüsü. libido dediğimiz olguyu cinsellik dürtüsü içinde ele alıyoruz. cinsellik dürtüsü dediysek, tavşanlar gibi sevişme gelmesin aklınıza. bu dürtü yakınlık, sevgi, haz veren dürtüdür. bu dürtü haz aramanı, yakınlık kurmanı ve sevmeni sağlıyor diğer bir deyişle. diğer yandan saldırganlık dürtüsü ise aslında bir çok suçun altında yatan sebeplerden bir tanesidir. tabu dediğimiz şey ise bambaşka bir şey. mitimsi bir şey tabu. sosyal norm çerçevesinde yaratılmış ama daha çok libido enerjisini bir yere yönlendirmeyi engelleyen, bu dürtüyü ertelemeden baskılamaya çalışan bir sosyal olgudur. başlık konuyu tersten okumaya çalışmış ama olmamış. çünkü tabu seni esir alıp köle yaparken diğer yandan libido seni özgürleştirir. baskılanması gereken libido değil tabulardır.
libidoyu ancak 'libidosu çok yüksek' gibi bir cümle içinde yanlış bir şekilde kullanan bir toplum için iyi bir bilgi verdiğimi düşünüyorum.
tabularla değil libidosuyla başa çıkamayan insan
bir anlam kargaşası yaratsa da haklı yönleri olan konu.
freud iki temel içgüdünün saldırganlık ve cinsellik olduğunu söyler evet. yalnız unutulan bunların bilinçdışımızda (id) olduğudur. bunun bir de devamı vardır. dur bu topluma aykırı bunu yapma diye de superego söyler. ego da bu ikisinden hangisi o duruma uygun ona karar verir. bu üçü birbirinden ayrılamaz. ayrılırsa zaten sizi zorla hastaneye götürürler.
şimdi bunu neden anlattım.
insanın içgüdülerini baskılaması biyolojik ve sonunda psikolojik düzeyde rahatsızlık yaratır. onlar bizim biyolojik bütünlüğümüz için en üst sıradadır. o konuda hemfikiriz. ama insan denilen canlı sadece biyolojik değil aynı zamanda toplumsal da bir varlık. içgüdülerini ne kadar dinlemek zorundaysa topluma kabulu için süperegosunu da o kadar dinlemek zorunda. çünkü bireyin toplumdan dışlanması da psikolojik sorunları getirir.
burada yakınlık, sevgi, haz veren dürtü olarak tanımlanan libido birey toplumda kalmak istiyorsa belirli bir düzeyin üstüne çıkmamalıdır. ne kadar bu düzey? toplum ne kadar istiyorsa o kadar. saldırganlık içgüdümüzü nasıl süperegomuz hapis var sonunda dediği için bastırıyorsak gayet tabi cinsellik dürtümüzü de sapık ilan edilmemek adına bastırmalıyız.
sonuçta kimse ama ben saldırganlığımı yaşayamıyorum psikolojim bozulacak diye adam öldürmüyor. farklı çözüm yolları üretiyor. bazıları toplumsal kabulü olan şeyler: duvara yumruk atmak, hırs vs. bazıları kabulü olmayan ama toplumdan dışlanmayacağınız derecede şeyler: çocuğa otoriter tavır, birine bağırmak vs.
tabular konusuna gelince, deminden beri toplum ne kadar istiyorsa kısmı buraya geliyor.
bahsettiğim olayda insan biyolojik istekleri için libidosunu baskılamamak adına bireysel olarak toplumdaki tabularla bir savaş başlatabilir ve onları kendi çevresinde esnetebilir. başlığın ilk yarısındaki tabularla başa çıkma kısmını böyle alıyorum.
ikinci kısım libidosuyla başa çıkma konusuna gelince -ki başlığı açan yazarın entrysinde de bunu anlattığını görüyorum- birey tabuları esnetme adı altında bazen kendi farkında bile olmadan cinselliğini dışa vurabilir.
nasıl yani? saldırganlık konusunda toplumsal kabulü olmayan şeyleri yapanların nasıl cezası yoksa ama ayıplanıyorsa onlar da öyle ayıplanır. birey libidosunu biraz daha özgür bırakmak için (hadi özgür diyeyim) yakın arkadaş çevresini değiştirip kız arkadaşlar edinebilir, bir gönül ilişkisi başlarabilir, onunla ortak birşeyler yapabilir. hepsinin kabulü var toplumda. ne sandınız tabu var diye insanlar delirmiyor. bazıları da var ki bunu sokakta kızlara laf atma, başkalarını taciz etme, sürekli belaltı konuşma gibi başkalarını rahatsız edecek ve toplumsal olarak yasal ama ayıp şeyler yapıyor.
saldırganlık güdüsünün dışavurumunda nasıl karısını döven adam bize 'ama benim güdüm bu yapmam lazım' diyemeyecekse ona saldırgan diyeceksek, böyle cinsellikle insanları rahatsız eden insanlar da 'ama libidom özgür kalmalıydı' diyemez benim gözümde. adları libidosunu kontrol edemeyen sapık olur.
bu arada yazı yine uzun olmuş. kimse okumuyor diye böyle yazmamaya karar vermiştim ama konu güzeldi uzatmışım. silmeye de kıyamadım.
size hediyem olsun.
edit: @arth seicolegydd düzeltti bilinçdışı yerine bilinçaltı yazmışım. cinsel güdüyü freudun libido ve destrudo olarak ayırdığını bilmediğim için de bir karmaşa olmuş. teşekkür ederim dönüş için.
freud iki temel içgüdünün saldırganlık ve cinsellik olduğunu söyler evet. yalnız unutulan bunların bilinçdışımızda (id) olduğudur. bunun bir de devamı vardır. dur bu topluma aykırı bunu yapma diye de superego söyler. ego da bu ikisinden hangisi o duruma uygun ona karar verir. bu üçü birbirinden ayrılamaz. ayrılırsa zaten sizi zorla hastaneye götürürler.
şimdi bunu neden anlattım.
insanın içgüdülerini baskılaması biyolojik ve sonunda psikolojik düzeyde rahatsızlık yaratır. onlar bizim biyolojik bütünlüğümüz için en üst sıradadır. o konuda hemfikiriz. ama insan denilen canlı sadece biyolojik değil aynı zamanda toplumsal da bir varlık. içgüdülerini ne kadar dinlemek zorundaysa topluma kabulu için süperegosunu da o kadar dinlemek zorunda. çünkü bireyin toplumdan dışlanması da psikolojik sorunları getirir.
burada yakınlık, sevgi, haz veren dürtü olarak tanımlanan libido birey toplumda kalmak istiyorsa belirli bir düzeyin üstüne çıkmamalıdır. ne kadar bu düzey? toplum ne kadar istiyorsa o kadar. saldırganlık içgüdümüzü nasıl süperegomuz hapis var sonunda dediği için bastırıyorsak gayet tabi cinsellik dürtümüzü de sapık ilan edilmemek adına bastırmalıyız.
sonuçta kimse ama ben saldırganlığımı yaşayamıyorum psikolojim bozulacak diye adam öldürmüyor. farklı çözüm yolları üretiyor. bazıları toplumsal kabulü olan şeyler: duvara yumruk atmak, hırs vs. bazıları kabulü olmayan ama toplumdan dışlanmayacağınız derecede şeyler: çocuğa otoriter tavır, birine bağırmak vs.
tabular konusuna gelince, deminden beri toplum ne kadar istiyorsa kısmı buraya geliyor.
bahsettiğim olayda insan biyolojik istekleri için libidosunu baskılamamak adına bireysel olarak toplumdaki tabularla bir savaş başlatabilir ve onları kendi çevresinde esnetebilir. başlığın ilk yarısındaki tabularla başa çıkma kısmını böyle alıyorum.
ikinci kısım libidosuyla başa çıkma konusuna gelince -ki başlığı açan yazarın entrysinde de bunu anlattığını görüyorum- birey tabuları esnetme adı altında bazen kendi farkında bile olmadan cinselliğini dışa vurabilir.
nasıl yani? saldırganlık konusunda toplumsal kabulü olmayan şeyleri yapanların nasıl cezası yoksa ama ayıplanıyorsa onlar da öyle ayıplanır. birey libidosunu biraz daha özgür bırakmak için (hadi özgür diyeyim) yakın arkadaş çevresini değiştirip kız arkadaşlar edinebilir, bir gönül ilişkisi başlarabilir, onunla ortak birşeyler yapabilir. hepsinin kabulü var toplumda. ne sandınız tabu var diye insanlar delirmiyor. bazıları da var ki bunu sokakta kızlara laf atma, başkalarını taciz etme, sürekli belaltı konuşma gibi başkalarını rahatsız edecek ve toplumsal olarak yasal ama ayıp şeyler yapıyor.
saldırganlık güdüsünün dışavurumunda nasıl karısını döven adam bize 'ama benim güdüm bu yapmam lazım' diyemeyecekse ona saldırgan diyeceksek, böyle cinsellikle insanları rahatsız eden insanlar da 'ama libidom özgür kalmalıydı' diyemez benim gözümde. adları libidosunu kontrol edemeyen sapık olur.
bu arada yazı yine uzun olmuş. kimse okumuyor diye böyle yazmamaya karar vermiştim ama konu güzeldi uzatmışım. silmeye de kıyamadım.
size hediyem olsun.
edit: @arth seicolegydd düzeltti bilinçdışı yerine bilinçaltı yazmışım. cinsel güdüyü freudun libido ve destrudo olarak ayırdığını bilmediğim için de bir karmaşa olmuş. teşekkür ederim dönüş için.
benim o.
libido çoğalmak , tabu soyunu korumak , bu kavramlara türkçe kelimeler atanmamış olması , tanımlanmadığı veya tanımlanamadığı anlamını taşımaz.birkaç cümle sonra bu konuya tekrar döneceğim.
tüm bu serüvende asli ölçütünüz nedir ? tüm bu arayışın temeli ,
merdivenin ilk basamağı?
hayatta kalmak , gelişimize müdahil değiliz ama gidişimize çüş diyebilmek.
kayıtlı tarih bilgisi içinde hayvanlar tarafından yetiştirilen yüzlerce çocuk örneği var , bunla rinsanlar tarafından bulunduğunda ,
normal (genel geçer yaşam biçimi) yaşama uyum sağlamakta zorlanıyor , bir kısmı sağlayamıyor özgün ortamına kaçıyor veya ölüyor.
hangisi doğru? hayvan habitatı mı ? insan habitatı mı?
yol uzun ve bilgi yükü fazla dolayısı ile kavramlara ihtiyaç var ,
bir kavram atanana veya üretilene kadar geçen süreç ile sonrasında geçen süreç birbirinden çok farklıdır , öncesi ar-ge sonrası ise varlığını doğrulama kanıtlama süreci(yukardaki ilk basamağı hatırlayınız)
sonraki dönem genellikle ucu bucağı olmayan sonsuz permütasyonlara ucube mutantlara gebedir , çünkü artık tek derdi kendini doğrulamak olmuştur.yaratan yarattığını korumak zorundadır.
meailene aldığın kavramlar , senin kendini yırttığın çerçevenin herhangi bir yerindedir veya değildir , içindedir veya dışındadır , ama şu kesin ki mutlak değildir.çünkü kavramlar handikaplı dır.
örneklemek gerekirse , freud'a göre puro içmek mastürbasyona meraklı bir kişiliğin belirtisidir.
muhtemelen yaşadığı dönemi ve sosyal çevreyi kapsayan bu istatistik tespit , kavram ve freud savaşçıları için bariz ve net bir tespit olmaya devam etmektedir.
big-data dan yoksun bu istatistik nokta atışı , günümüzde sorgulanmaya bile muhtaç değildir.
türkçe karşılığı yoksa öyle bir kavrama ihtiyaç yoktur!
zaman kelimesinin veya kavramının türkçe karşılığı yoktur , çünkü zaman yoktur.
kimsenin boş işler ile ulaştığını filan ima etmek niyetinde değilim ve bunu kesinlikle istemem de ,
sadece yalın bir metodoloji tanımlamaya çalıştım.
tüm bu serüvende asli ölçütünüz nedir ? tüm bu arayışın temeli ,
merdivenin ilk basamağı?
hayatta kalmak , gelişimize müdahil değiliz ama gidişimize çüş diyebilmek.
kayıtlı tarih bilgisi içinde hayvanlar tarafından yetiştirilen yüzlerce çocuk örneği var , bunla rinsanlar tarafından bulunduğunda ,
normal (genel geçer yaşam biçimi) yaşama uyum sağlamakta zorlanıyor , bir kısmı sağlayamıyor özgün ortamına kaçıyor veya ölüyor.
hangisi doğru? hayvan habitatı mı ? insan habitatı mı?
yol uzun ve bilgi yükü fazla dolayısı ile kavramlara ihtiyaç var ,
bir kavram atanana veya üretilene kadar geçen süreç ile sonrasında geçen süreç birbirinden çok farklıdır , öncesi ar-ge sonrası ise varlığını doğrulama kanıtlama süreci(yukardaki ilk basamağı hatırlayınız)
sonraki dönem genellikle ucu bucağı olmayan sonsuz permütasyonlara ucube mutantlara gebedir , çünkü artık tek derdi kendini doğrulamak olmuştur.yaratan yarattığını korumak zorundadır.
meailene aldığın kavramlar , senin kendini yırttığın çerçevenin herhangi bir yerindedir veya değildir , içindedir veya dışındadır , ama şu kesin ki mutlak değildir.çünkü kavramlar handikaplı dır.
örneklemek gerekirse , freud'a göre puro içmek mastürbasyona meraklı bir kişiliğin belirtisidir.
muhtemelen yaşadığı dönemi ve sosyal çevreyi kapsayan bu istatistik tespit , kavram ve freud savaşçıları için bariz ve net bir tespit olmaya devam etmektedir.
big-data dan yoksun bu istatistik nokta atışı , günümüzde sorgulanmaya bile muhtaç değildir.
türkçe karşılığı yoksa öyle bir kavrama ihtiyaç yoktur!
zaman kelimesinin veya kavramının türkçe karşılığı yoktur , çünkü zaman yoktur.
kimsenin boş işler ile ulaştığını filan ima etmek niyetinde değilim ve bunu kesinlikle istemem de ,
sadece yalın bir metodoloji tanımlamaya çalıştım.
ben
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?