samuray

quantitatif
japon kulturu icinde bir doneme damgasini vuran ve 1800’lu yillarin sonlarina kadar varligini surduren samurayligin, baslangicinin ortacag’a kadar dayaniyor. ortacag’in ortalarinda imparatorun koruyuculari olan askerler icin kullanilan samuray sozu (ki sozcuk, japonca’da ’hizmet etmek’ anlamina gelen ’samurau’dan kaynaklaniyor), zamanla feodal krallar icin hizmet eden tum savasci gruplari kapsayacak sekilde kullanilmaya baslamis. kendilerine ozgu bir yasam tarzlari olan samuraylar guclendikce, imparatorun gucu azalip, ’sogun’ adi verilen yerel askeri/feodal beyler bulunduklari yorelerin mutlak hâkimi durumuna gelmisler. kendi aralarinda da buyuk bir hiyerarsi icinde olan samuraylarin, ’bushido’ adini verdikleri kurallar toplami icinde hareket edip, yasamlarini buna gore duzenlediklerine de mutlaka deginmek gerek.
strahd
savaş, japon kültüründe önemli bir yer işgal eder. ülkenin önemli klanları birbirleriyle pek çok kez karşı karşıya gelmiştir. japon topraklarının sadece %20’si tarıma elverişli oluşu, toprak kavgasını doğuruyordu. toprak savaşları da hem tinsel, hem de fiziksel gelişim ve mücadele yöntemlerini doğurdu. samuraylar da bu olgular içinde ortaya çıktı. m.ö. 660’da ölümsüz savaşçı adıyla bilinen jimmu tenno, bir kabilenin başına geçti. tenno ve kabilesi yamato bölgesine yerleştiler. yamato klanı asya’ya çeşitli seferler düzenledi. kore ve çin’in kültürel zenginliklerinden, teknolojilerinden ve savaş sanatlarından etkilendiler. imparator keiko, tarihte "shogun" ünvanını taşıyan ilk kişi oldu. bir nevi generallik rütbesi gibi de anlaşılabilecek shogun ünvanı, keiko’nun savaş sanatlarında geldiği üst noktayı da belirliyordu. onun oğlu prens yamato da savaş sanatları konusunda çok yetenekliydi. korkusuz, güçlü, gözüpek bir genç olarak tanındı ve samuraylık anlayışında bir örnek teşkil etti.

samuraylar "bushido" anlayışını temel alıyordu. bushido, "savaşçının yolu" anlamına geliyordu. bushido felsefesinde korkunun yeri yoktur. samuray, ölüm korkusunu yenmiş kişidir. bu, dinginlik kazandırır ve efendiye sadakat sağlardı.

9-12 yüzyılları arasında samuraylar bir sınıf haline geldi. iki adla anılırlardı: samuray (şövalye), buşi (savaşçılar). bu insanların bir kısmı yönetici sınıflara bağlıydılar. bir kısmı ise para karşılığı savaşabilirdi. samuraylar, feodal derebeylerine (daimyo) bütünüyle bağlıydılar. hizmetlerinin karşılığında mevki ve arazi alırlardı. daimyo’lar, samurayları daha fazla arazi kazanmak ve gücünü arttırmak için kullanırlardı.

samuraylar, at üstünde, yaya, silahlı, silahsız dövüş konusunda eğitilmişlerdi. ok da kullanırlardı. ancak, 13. yüzyılda moğol savaşları yaşandıktan sonra, samurayların kılıç kullanımı ağırlık kazandı. hatta mızrak ve naginata denen ucu kılıç şekilli mızraklar kullanmaya başladılar.

samurayların iki kılıcı olurdu. uzun kılıç daito-katana, kısa kılıç shoto-wakizashi’ydi. samuraylar çoğunlukla kılıçlarına isim (mei) verirler ve onların ruhuna inanırlardı. çift kılıç taşıma ve kullanmaya daisho denirdi.

1605 yılında japonya’nın gelmiş geçmiş en ünlü samurayı miyamoto musashi, savaşçı yetiştirmek için bir okul açtı. 30 yaşına gelmeden 60’ın üzerinde kılıç dövüşünden galip çıkmayı başaran bu usta, yıllarca kendi okulunda dersler verdi. 1615 yılında bir başka tanınmış samuray, tokugawa ieyasu, samuraylık hakkında bir kitap yazdı ve samurayların barış zamanı yaşam biçimleri konusunda çeşitli bilgiler verdi.

samuray geleneği,1876 yılında imparator meiji tarafından ortadan kaldırıldı. kılıç taşıma kanunlarını değiştiren meiji, samuraylığı tarihe karıştırdı. ancak ve ancak imparatorluk ordusunda bazı rütbeli subaylar tören amaçlı kılıçlar taşırdı. 20 yüzyılda kılıç tekrar serbestleşti ancak askeri kullanım dışında sportif gelişim için kullanılmayha başlandı. 2. dünya savaşından da hatırlayacağınız gibi tüm rütbeliler, hatta kamikaze pilotları özellikle de kılıçlıydı. bushi öğretisinde, hece olarak geçen shi ibaresinin aynı zamanda ölüm demek olduğunu hatırlatalım. yani, bir nevi bushidoka ölüm korkusunu yenmiş kişidir.

bu dönem öncesinde efendisiz kalan samuraylar, yani roninler zamanla ya isyan ederek öldürüldü ya da kılıçlarıyla seppuku/harakiri yaparak intihar ettiler.

kaynak :http://www.minikjaponya.com/icerik/diger/samuray.htm
su hayat bitsede gitsek
feodal japonyada rütbeli askerdir.kelime anlamı hizmet eden dir.isim ’saburau’ yani hizmet etmek kelimesi kokunden turemistir.her onune gelen ben samurayım diyemez.neferler bushido, olum yolcusu yada savas yolcusu olarak adlandırılmıstır.samuray sadece savasmaz savas manyagi degildir sadece savasın sonucu ile ilgilenen , savas ta stratejist olarak ta gorev alabilen ve şiddeti denetlemek ve/veya o siddetin baslamasına karar vermek ile yukumlu kişidir.ayrıca bir konu hakkında danısman olabilir, yazıcı olabilir, hatta pirinc koftesi yapan kişibile olabilir sadece kılıcı gerektiginde kullanılır, bu yuzden olaganustu derece de iskence denilebilecek egitime tabii tutulur.feodal japonyada nufusun yuzde biri samuray dır.ve bu nufusunda binde biri gercek samuray olarak kabul edilir.en unlusu miyamoto musashi 30 yasına geldigin de 60 kadar düelloyu kazanmıs rakiplerinin hepsini oldurmus olmasına ragmen siirler yazmıs sarkılar bestelemis(gunumuze ulasmamıstır)resimler cizmistir.hatta donemın daimyolarından biri kalesınin cephe duvarına gunesin batısını resmetmesini istemistir.kılıc yapımcılıgı ilede ugrasmıstır.aynı sekilde 9 tane silah kullanımında ust dusey usta oldugu bilinir.samuray budizm de aydınlanma icin secilen diger yollar icinde’budo’(savas yolu)nun ögrencisidir.
su hayat bitsede gitsek
su siire sahip olan insanlar;

anne babam yok; gökyüzü ve toprak anne babamdır..
evim yok; dünya evimdir..
ilahi gücüm yok; dürüstlügüm ilahi gücümdür..
huysuzlugum yok; uysallıgım huysuzlugumdur..
büyü gücüm yok; kisiliğim büyü gücümdür..
ne ölümüm ne de yaşamim yok; um ölüm ve yaşamimdir.
bedenim yok; sabırlılık bedenimdir..
gözlerim yok; şimşeğin çakması gözlerimdir..
kulaklarım yok; duyarlılığım kulaklarımdır..
bacaklarım yok; çabuklugum bacaklarımdır..
kanunum yok; kendimi savunmam kanunumdur..
stratejim yok; dogru öldürmem ve yaşamımı doğru vermem stratejimdir..
planım yok; fırsatı degerlendirmem planımdır..
mucizem yok; dürüst kurallarım mucizemdir..
prensiplerim yok; bütün koşullara adapte olmak prensibimdir..
taktiklerim yok; boşluk ve doymuşluğum taktiğimdir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol