almanyadaki ingilizce kursunun reklamı:
yer kontrol kulesi, biri kule görevlisi diğeri temizlik görevlisi iki kafadar oturmuş konuşmaktadırlar kulede görevli olanın tuvaleti gelir ’’kardeş bura sana emanet’’ diye gidiverir.
kalan alman eleman ’’allamm nolurr bişi olmasın’’ diye dua eder lakin dua etmekte geç kalmıştır, telsizden:
’’i’m sinking!! i’m sinking’’ diye can hıraş feryatlar gelmeye başlar.
adam düşünür dinler, dinler... ve bi iki kafasını kaşıdıktan sonra telaşla fısıldiyarak:
’’what are you thinking about?’’ diye sorar. pilot tam küfretmeye başlıycakken bağlantı kesilir...eleman bu olayı deli saçması diye yorumlayıp, huzurla işine dönen kule görevlisinin olan biten bişi var mı? sorusunu ’’hiç bişi olmadı kardeş’’ diye geçiştirir ve saf bi duruşla yerleri silmeye başlar.
reklamın sonunda ’’improve your english’’ yazısı gözükmekte fakat ’’kontrol kulesindeki o telsize dokunmayacaksın kardeş!!’’ demek bu bünyelere c vitamini gibi gelir kanaatine varmamak mümkün değildir efendim.
reklamlardan öğrendigimiz şeyler
ankastre e$yalarımıza döver gibi vurursak el izi kalırmı$... o yüzden arçeligin yeni serisini almamız gerekirmi$.
genel olarak:
(bkz: kapitalizm)
"harcayın. aaa, sizin ütünüz eski mi? ne eziksiniz! halbuki bu son model ütü süper bir şey. yani öylesine güzel ki, insanın elbiseler üstündeyken ütüleyesi geliyor. o kadar güzel. gelin, alın. eski ütünüzü de getirin, size 5 10 kuruş sadaka verelim. harcayın paracıklarınızı. hadi canlarım!"
(bkz: kapitalizm)
"harcayın. aaa, sizin ütünüz eski mi? ne eziksiniz! halbuki bu son model ütü süper bir şey. yani öylesine güzel ki, insanın elbiseler üstündeyken ütüleyesi geliyor. o kadar güzel. gelin, alın. eski ütünüzü de getirin, size 5 10 kuruş sadaka verelim. harcayın paracıklarınızı. hadi canlarım!"
saclarin erkekler uzerindeki etkileri; fifi bile almayi kabul etmekteler. "canim can".
makinamızın içi pırıl pırıl görünse de rezistansı kesin kireç tutmuştur.aldanmayın.
(bkz: look like a flower but be the serpent under it)
(bkz: look like a flower but be the serpent under it)
(bkz: cok calismam gerek anne cok)
lekelerı cıkarmak ıcın aynı camasırı defalarca yıkamamamız gerektıgını ve bır gun ayse teyzenın o camasırı tutup cartttttttt dıye yırtabılecegını
vatandaşımız evde suyu bol bulmuş gibi götüne başına sıvamassa, yılda tek bir evin 120 ton su tasarrufu yapılabileceğini.
(bkz: inanırsak olur bence)
levis giyince üstümüze herkes atlayabilir.
gördüğümüz her bozacıdan boza almayacağız, mazallah kullanılmış prezervatif falan çıkar.
blendax kullanıp saclrın dolgun olunca erkeklere ıstedıgın herseyı yaptırabılırsın.
mustafa rodeo için çok önemli bir şahsiyettir ve öğrendim ki ayşeler de tadabilirmiş.
(bkz: içim rahatladı)
(bkz: içim rahatladı)
amaç olarak bir ürünü insanlara tanıtma ve insanların ilgilerini ürünün üzerine çekmek için hazırlanan reklamların başka bir işlevi de istemeyerek de olsa topluma gerekli-gereksiz bilgiler edindirmesidir. bu sayede, aval aval tv izleyen insan kişisi, en alakasız programlarda bile öğrenemeyeceği bilgiler öğrenir, kelime hazinesini zenginleştirir.
şöyle ki,
artık biliyoruz ki, acenin kalite-kontrol bölümünde ayşe diye biri çalışmaktadır ve herkes ona teyze der.
şöyle ki,
artık biliyoruz ki, acenin kalite-kontrol bölümünde ayşe diye biri çalışmaktadır ve herkes ona teyze der.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?