(bkz: the wall )
pink floyd
izlenesi live8 kaydı.
http://www.youtube.com/watch?v=6lbwtrcv_zk&search=live8%20pink%20floyd
http://www.youtube.com/watch?v=6lbwtrcv_zk&search=live8%20pink%20floyd
comfortably numbın pulse versyonunda, o müthiş solo daha da mükemmel bir hal almıştır.gilmourun insan olmadığı düşünülür.
ilk gençlik yıllarımdan beri dinlediğim ve ömür boyu dinleyeceğim bana müziği sevdiren ve ne olduğunu öğreten gurup
(bkz: echoes)
sik sik yanlis anlasilan, yada yeterince, degerince iyi anlasilmayan, turkiye’ye waters’in gelmesinden sonra birden pop cevrelerde ve pop zihinlerde de populerlik kazanmis, yakinda cep telefonu melodilerinin de cikmasindan endise ettigim, tarihin en iyi muzik grubu. bu kadar.
kime gore neye gore degil.
insanlarin beyinlerini, kalplerini ve ruhlarini tamamen muzige actiginda ne olacaklarinin bir sembolu. zihin ve dusunceyi genisleten, insani baska boyutlara tasiyan, dunyevi ve bunyevi varliginizi geride birakmanizi saglayacak narkotik muzik turu.
dudaginizin ucunda yuzyillardir kurumus ama bir turlu soyleyemediginiz, dogru kelimeleri bulsanizda mukkemmele ulastiramayacaginiz sozlerin tercumani pink floyd.
dogdugumdan beri evin cesitli yerlerinde caldi pink floyd , dark side of the moon albumundeki saat tiktaklari benim gecmise donuk en eski anim.
sonra ilk defa amcam 14 yasimda beni salonda yanina cagirip, "kus otuyo mu lan" demek yerine, bir dinle bak su sarkinin sozlerini diyerek confortably numb’i tanitti bana.
muzigi duydum. o anlik aydinligi yasadim yavas yavas. bir anda oturmadi pink floyd ruhuma, buyudukce, gelistikce, adim adim, sanki cektigim her nefeste kanimi zehirlercesine sardi beni. arsenigim oldu gilmore’un penasi, ve leave us kind alone oldu tenim. o zamanlar sadece isyan yani vardi pink floyd’un.
atom heart mother oldu ilk aldigim, ve en cok sevdigim albumleri.
pixie’ye confortably numb’i piyanoda calarken asik oldum.
wish you were here’in basindaki soloyu cikaricam diye gitara basladim.
ve gecen her yil, daha fazla anlayip, ulastiklari seviyeyi daha iyi ogrendim.
pink floyd.
gelmis gecmis en iyi muzik grubu.
her biri bir nesile ruhunu kazandiracak insanlarin bir araya bir sekilde gelip ortaya cikardiklari jazz temelli muzik. waters’in sesinden kulaklarimiza, ve ordan benligimize dair her seye akan nehir.
senin benim olmadigim.
hepimizin bir oldugu.
ve olumun olmadigi bir duzlemde...
anlayabilecegimiz. ogrenebilecegimiz. dinleyebilecegimiz son sinir. sevgi ve saygi sozcuklerinin sonu yok ki.
muzigine kalbini ruhunu ve aklini vermis dehalara baska ne denir ki...
kime gore neye gore degil.
insanlarin beyinlerini, kalplerini ve ruhlarini tamamen muzige actiginda ne olacaklarinin bir sembolu. zihin ve dusunceyi genisleten, insani baska boyutlara tasiyan, dunyevi ve bunyevi varliginizi geride birakmanizi saglayacak narkotik muzik turu.
dudaginizin ucunda yuzyillardir kurumus ama bir turlu soyleyemediginiz, dogru kelimeleri bulsanizda mukkemmele ulastiramayacaginiz sozlerin tercumani pink floyd.
dogdugumdan beri evin cesitli yerlerinde caldi pink floyd , dark side of the moon albumundeki saat tiktaklari benim gecmise donuk en eski anim.
sonra ilk defa amcam 14 yasimda beni salonda yanina cagirip, "kus otuyo mu lan" demek yerine, bir dinle bak su sarkinin sozlerini diyerek confortably numb’i tanitti bana.
muzigi duydum. o anlik aydinligi yasadim yavas yavas. bir anda oturmadi pink floyd ruhuma, buyudukce, gelistikce, adim adim, sanki cektigim her nefeste kanimi zehirlercesine sardi beni. arsenigim oldu gilmore’un penasi, ve leave us kind alone oldu tenim. o zamanlar sadece isyan yani vardi pink floyd’un.
atom heart mother oldu ilk aldigim, ve en cok sevdigim albumleri.
pixie’ye confortably numb’i piyanoda calarken asik oldum.
wish you were here’in basindaki soloyu cikaricam diye gitara basladim.
ve gecen her yil, daha fazla anlayip, ulastiklari seviyeyi daha iyi ogrendim.
pink floyd.
gelmis gecmis en iyi muzik grubu.
her biri bir nesile ruhunu kazandiracak insanlarin bir araya bir sekilde gelip ortaya cikardiklari jazz temelli muzik. waters’in sesinden kulaklarimiza, ve ordan benligimize dair her seye akan nehir.
senin benim olmadigim.
hepimizin bir oldugu.
ve olumun olmadigi bir duzlemde...
anlayabilecegimiz. ogrenebilecegimiz. dinleyebilecegimiz son sinir. sevgi ve saygi sozcuklerinin sonu yok ki.
muzigine kalbini ruhunu ve aklini vermis dehalara baska ne denir ki...
bu gun iyi muzik yapiyor denebilecek, en azindan muzik yapma amacinda ve iddasinda olan muse, radiohead, anathema, mor ve otesi gibi gruplarin cikis noktasi.
hicbir parcasi cover’lanmamasi gereken grup.
progressive music’in yaraticisi degilse bile, olgunlastiricisi, ve bu gune getireni, bir nevi vaftiz babasi.
hicbir parcasi cover’lanmamasi gereken grup.
progressive music’in yaraticisi degilse bile, olgunlastiricisi, ve bu gune getireni, bir nevi vaftiz babasi.
benim için hakkında entry yazmanın en zor olduğu grup.
çünkü, ne söylersem söyleyeyim, bu grubu tanımlayabileceğimi sanmıyorum. dinlenmesi gereken, dinlemeden, sadece hakkında girilen entrylerden tam olarak nasıl müzik yaptıklarının anlaşılmayacağı bir grup. pink floydu ne kadar sevdiğim ise nickimden görülebilir.
garip bir entry oldu farkındayım.
çünkü, ne söylersem söyleyeyim, bu grubu tanımlayabileceğimi sanmıyorum. dinlenmesi gereken, dinlemeden, sadece hakkında girilen entrylerden tam olarak nasıl müzik yaptıklarının anlaşılmayacağı bir grup. pink floydu ne kadar sevdiğim ise nickimden görülebilir.
garip bir entry oldu farkındayım.
özellikle "another brick in the wall" - part 2 bölümüne ve klibine taptığım ; genel olarak tüm şarkılarını severek dinlediğim muhteşem grup...
we dont need no education.
we dont need no thought control.
no dark sarcasm in the classroom.
teacher leave the kids alone.
hey, teacher leave the kids alone!
all in all its just another brick in the wall.
all in all youre just another brick in the wall...
we dont need no education.
we dont need no thought control.
no dark sarcasm in the classroom.
teacher leave the kids alone.
hey, teacher leave the kids alone!
all in all its just another brick in the wall.
all in all youre just another brick in the wall...
yaptıkları müzikle adama sopa atan, insan evladının yapabileceği en iyi konulu müziği yapan, gitarın tellerinden çıkabilecek olası en mükemmel titreşimi çıkartan insanlar topluluğu. sözün bittiği yerde hep onlar vardı.
http://www.pinkfloyd.ir/pinkfloyd-index.jpg
hatırlar mısın, gençliğinde güneş gibi parıldardın,
şimdi semada kara delikler gibi bakışların.
keşke burada olsaydın…
http://www.pinkfloyd.ir/pinkfloyd-index.jpg
hatırlar mısın, gençliğinde güneş gibi parıldardın,
şimdi semada kara delikler gibi bakışların.
keşke burada olsaydın…
roger waters senaryosuyla alan parkerın yönettiği "the wall"filmiyle bir derleme niteliği taşıyan eserin muhattabı enfes efsane.
yorum bile yapılamaz bence sadece açın ve dinleyin o sizi zaten götürüyor...
dont leave me now
ooooo babe,
dont leave me now.
dont say its the end of the road.
remember the flowers i sent.
i need you, babe,
to put through the shredder in front of my friends.
oh babe,
dont leave me now.
how could you go?
when you know how i need you,
to beat to a pulp on a saturday night.
oh babe,
dont leave me now.
how can you treat me this way?
running away.
oh babe,
why are you running away?
bu da pink floyddan nefis bi parçadır...
ooooo babe,
dont leave me now.
dont say its the end of the road.
remember the flowers i sent.
i need you, babe,
to put through the shredder in front of my friends.
oh babe,
dont leave me now.
how could you go?
when you know how i need you,
to beat to a pulp on a saturday night.
oh babe,
dont leave me now.
how can you treat me this way?
running away.
oh babe,
why are you running away?
bu da pink floyddan nefis bi parçadır...
insanlar pink floydu ya severler ya da anlayamazlar.
grubun ismini syd barrett bulmuştur.
kafanın güzelleşmesine tek başına yetebilecek kadar etkileyici olan grup.
ne söylense az kalacak, kendini aşmış bizi bitirmiş tapılası grup.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?