ölümler çıplak gelir geceyi indirir yavaşça gözlerine...
ölüm
kaygılarımızın telaşlı virgülleriyle kurduğumuz ömre,
kesin olduğu kadar sinsi bir nokta odak edilmiş...
ölüm..
kesin olduğu kadar sinsi bir nokta odak edilmiş...
ölüm..
her üzüntüde hemen anılır ölüm ölmek istiyorumama o an bilinmez ki ne kadar ciddi ve dönüşü yoktur. her an yanınızda olduğunu düşündüğünüz insanı alır belki bir anda. sudan cıkmış balığa cevirir insanı.artık telefonda bir cevapsız arama olduğunda onun olabileceğini akıldan bile gecirememenize neden olur. cok acıdır yaşamayan bilemez.. ölümden başkası yalan
anılması insanın umursamazlıktan uzaklaştıran neticesinde güzelleştiren her şeyin dönüşüm içinde olduğu evrende tabi ki son olmadığı sadece öteki hayata dönüşüm olduğu unutulmaması gereken, her nefsin tadacağı şey...
ötesi berisi gerisi ilerisi var..
gerçeküstü alınganlıkların sıradışı düşümleri..
gerçeküstü alınganlıkların sıradışı düşümleri..
tonlarca ağırlığın altına yüklenen omuzlar...
çöken diz kapakları...
boyun eğişler...
yakarışlar...
nafile...
ölüm bu..
yakalar seni...
çöken diz kapakları...
boyun eğişler...
yakarışlar...
nafile...
ölüm bu..
yakalar seni...
ve dünyaynın sonu yavaş yavaş gelio...neslinin tükenme sırası insan dediğimiz ve bu dünyayı virüs gibi tüketen yokeden umarsızca herşeyi harcayan ve para için savaşan katleden öldüren canlıda...aklıyla herşeyi kontrol edebilen insanoğlu ölüm karşısında aciz ve ölümden korkuyor...neden??? niye bu kdr korkuyorsun...daha yaşayacak binlerce şeyimmi var diyosun.öldükten sonra ne anlamı kalacak yaptığın herşeyin..insanlar senimi anacak öldükten sonra..ee seni anılarla yaşatan insanlar ölmeyecekmi??yaşadığın anın tadınımı çıkarırım diyosun.öldükten sonra hangi an ne yaşadığını nerden biliceksin.yada ne hissedeceksin.uyurken ne hissediyorsun??? rüya görmediğin zamanlarda..gözlerini açtığında sabah olmuş oluyo.ama ölünce o gözler bidaha açılmayacak..o anlar hiç yaşanmamış olacak..süreç sona erecek... ve sen bu sondan korkuyorsun.ölümden korkuyorsun..şuan öldükten sonra ne hissedeceksin onu düşünüyorsun...
ne mi hissedeceksin??
doğmadan önce ne hissediyorsan onu....
ne mi hissedeceksin??
doğmadan önce ne hissediyorsan onu....
sonu olmayan yeni bir başlangıç.
gergefe konmuş hayatların bir bir iğneler batırılarak işlenmiş son hali.
iplik kopar, ölüm gelir.
iplik kopar, ölüm gelir.
(bkz: kucuk kıyamet)
geri döndüren gördün mü geçmişi
boşa soldurdun o nazlı gençliği
bir avuç toprak için yor kendini
dünyada ölümden başkası yalan
yalan başkası yalan
zaman kendine benzetmez herşeyi
hesapsız açar baharlar pembeyi
açmadığın dalda sözün geçer mi
dünyada ölümden başkası yalan
yalan başkası yalan
sitem etme haberi yok dağların
gözlerini ellerinle bağladın
faydası yok geç kalınmış figanın
dünyada ölümden başkası yalan
yalan başkası yalan
boşa soldurdun o nazlı gençliği
bir avuç toprak için yor kendini
dünyada ölümden başkası yalan
yalan başkası yalan
zaman kendine benzetmez herşeyi
hesapsız açar baharlar pembeyi
açmadığın dalda sözün geçer mi
dünyada ölümden başkası yalan
yalan başkası yalan
sitem etme haberi yok dağların
gözlerini ellerinle bağladın
faydası yok geç kalınmış figanın
dünyada ölümden başkası yalan
yalan başkası yalan
cahit sıtkının;
neylersin ölüm herkesin başında
uyudun uyanamadın olacak
kimbilir nerde nasıl kac yaşında
bir namazlık saltanatın olacak
taht misali o musalla taşında
dizeleriyle gayet iyi anlattığı kaçınılmaz son.
neylersin ölüm herkesin başında
uyudun uyanamadın olacak
kimbilir nerde nasıl kac yaşında
bir namazlık saltanatın olacak
taht misali o musalla taşında
dizeleriyle gayet iyi anlattığı kaçınılmaz son.
ölüm, yalancı yaşamın gerçek sonudur
kimse ölmüyormuş... herkes benden saklanıyormuş aslında... bulmaya gidiyormuşum ben... bulacakmışım da hem.. karanlık yokmuş... güneş bir anlık gözlerini yummuş... acımıyormuş... acı martıların müjdesiymiş... gökte açan çığlık... kaymak hissi... güzelmiş... kaybolmak... sarhoşluk ve biriken gözdeki kan.. yırtılan gözyaşı torbasının isyanı... kırmızı harfli bir şiirin yazgısı... kandırılıyormuşum... ölüm kaybolmakmış....
kısık, korkak sesler yüksek, cesur tehditlere döner... duvarları örter korku yenilenmiş ve beslenmiş olarak eski tozlarla... gidiş özüne doğru sarmalın... sonda değil en başta vuran ve eninde sonunda geri çağıran... yeni mi öğrendin... ölüm aslında oyunun başı...
"ey ölüm gel de şu dertli ömre bir son ver"
j.j.rousseau
j.j.rousseau
ilk ölüleri toprağa gömme işlemi, ispanyanın atapuerca bölgesinde 350 bin yıl öncesine kadar dayanıyor.
bütün ölümlerin temelinde oksijen eksikliği yatar.
ölümün ilk üç gününde enzimler yemeğe başladığınız gibi sindirilmeye devam ediyor. parçalanan hücreler bağırsaklarda yaşayan bakterilerin yemeği oluyor.
abdde gömülen cesetler, toprağa her yıl ortalama 3 milyon litre sıvı bırakıyor.
bir isveç şirketi, cesetleri çeşitli kimyasal maddelerle donduruyor. ceset, bir tüpün içinde 6 ila 12 ay arasında ayrışıyor ve tamamen yok oluyor. böylece çevreye zarar verilmediğini iddia eden şirket, buna ekolojik defin diyor.
hindistandaki zerdüştler, cesetleri akbabaların yemesi için açık alana atıyor.
ingiliz kraliçesi victorianın kocası prens albert, bornozu ve elinin alçısıyla gömülmek için ısrar etmişti.
madagaskarda aileler akrabalarının kemiklerini çıkarıp törenle köyün etrafında dolaştırıyor. daha sonra da kemikler yeni bir kefene koyulup yeniden gömülüyor. eski kefen, yeni evlenene veriliyor veya çocuğu olmayanların yataklarına seriliyor.
19uncu yüzyılda mısırda demiryolu inşaatı yapan şirket, mumyaları lokomotiflere yakıt olarak kullandı. böyle büyük tasaruf yaptılar.
ingiliz filozof francis bacon, tavuğu dondurmak istedi. tavuğun içini karla dolduran bacon, soğuktan hastalığa yakalandı. 1926 yılında da zatürreeden hayatını kaybetti.
embriyonik gelişim döneminde organların oluşumunda bazı hücreler ihtihar ediyor. eğer bazı hücreler ölmeseydi, ördekler gibi taraklı ayaklarla doğardık.
1907 yılında massachussettsli bir doktor, özel bir ölüm döşeği tasarladı. sonra da insan vücudunun ölüm anında 21 gram kaybettiğini rapor etti. bu nedenle ruhun 21 gram tuttuğu varsayılıyor.
abdde insanların yüzde 80i hastanede ölüyor.
abdnin new york kentinde cinayet kurbanından çok intihar eden insan var.
insanliğin başlangıçından beri 100 milyar insanın öldüğü sanılıyor.
alıntıdır: amerikan discover dergisi
bütün ölümlerin temelinde oksijen eksikliği yatar.
ölümün ilk üç gününde enzimler yemeğe başladığınız gibi sindirilmeye devam ediyor. parçalanan hücreler bağırsaklarda yaşayan bakterilerin yemeği oluyor.
abdde gömülen cesetler, toprağa her yıl ortalama 3 milyon litre sıvı bırakıyor.
bir isveç şirketi, cesetleri çeşitli kimyasal maddelerle donduruyor. ceset, bir tüpün içinde 6 ila 12 ay arasında ayrışıyor ve tamamen yok oluyor. böylece çevreye zarar verilmediğini iddia eden şirket, buna ekolojik defin diyor.
hindistandaki zerdüştler, cesetleri akbabaların yemesi için açık alana atıyor.
ingiliz kraliçesi victorianın kocası prens albert, bornozu ve elinin alçısıyla gömülmek için ısrar etmişti.
madagaskarda aileler akrabalarının kemiklerini çıkarıp törenle köyün etrafında dolaştırıyor. daha sonra da kemikler yeni bir kefene koyulup yeniden gömülüyor. eski kefen, yeni evlenene veriliyor veya çocuğu olmayanların yataklarına seriliyor.
19uncu yüzyılda mısırda demiryolu inşaatı yapan şirket, mumyaları lokomotiflere yakıt olarak kullandı. böyle büyük tasaruf yaptılar.
ingiliz filozof francis bacon, tavuğu dondurmak istedi. tavuğun içini karla dolduran bacon, soğuktan hastalığa yakalandı. 1926 yılında da zatürreeden hayatını kaybetti.
embriyonik gelişim döneminde organların oluşumunda bazı hücreler ihtihar ediyor. eğer bazı hücreler ölmeseydi, ördekler gibi taraklı ayaklarla doğardık.
1907 yılında massachussettsli bir doktor, özel bir ölüm döşeği tasarladı. sonra da insan vücudunun ölüm anında 21 gram kaybettiğini rapor etti. bu nedenle ruhun 21 gram tuttuğu varsayılıyor.
abdde insanların yüzde 80i hastanede ölüyor.
abdnin new york kentinde cinayet kurbanından çok intihar eden insan var.
insanliğin başlangıçından beri 100 milyar insanın öldüğü sanılıyor.
alıntıdır: amerikan discover dergisi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?