(bkz: ölümü beklemek)
ölüm
olum bir son degil aslinda gercekligin baslangicidir..
gerçekleşme zamanının belirsiz oluşu sebebiyle insanoğlunun gaflet içinde mutlu mesut yaşayıp giderken, hiç kendisinin başına gelebileceğine dair bi düşüncesi olmadığı anda ansızın meydana geliveren ve ya kişi tarafından beklenen, hatta arzulanan ve halk arasında takdir-i ilahi adıyla anılan yaşamsal fonksiyonların sona ermesi durumudur.
saat kacta, nerede ve kimi bulacagi kesinlikle belli degil. dun laylaylom yaptiginiz insan bugun bu dunyada olmayabiliyor. ke$ke genclere biraz daha zaman tanisa. bugun de defne joy fosteri aldi yanina.
bu kadar değerli bedeninizin,organlarınızın,yüreğinizin,hislerinizin toprakla buluştuğu an ne kadar boş olduğunu anlatan vicdansız duygu. gidenin arkasından ağlamak, gitmekten çok çok daha zor.yüce tanrım hepimizi sevdiklerimize bağışlasın.
her 3 saniyede bir 13.333 kişinin yaşadığı hadise.
(bkz: yaşarken ölmek)
bir tanem!
son mektubunda
"başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.
"seni asarlarsa
seni kaybedersem;"
diyorsun;
"yaşayamam!"
yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı..
(bkz: nazım hikmet ran)
son mektubunda
"başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.
"seni asarlarsa
seni kaybedersem;"
diyorsun;
"yaşayamam!"
yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı..
(bkz: nazım hikmet ran)
sırf dünyanın bok yemesi aga. dünya ölümlü olunca, biz de ölümlü sayıldık !
azıcık öbür taraf için çalışan insan için korkulu olmayan ruhun bedenden ayrılması olayıdır.
korkulara sebep , yapacaklarımıza engel olan şey.
son mu yoksa başlangıç mı olduğu bilinmeyen bir yöne doğru ayrılış.. her daim kendimizden uzak tuttuğumuz, ama her an yüzleşebileceğimiz acı gerçek. "benim için acaba nasıl olacak" sorusuna her daim konu olan eziyet.
bugün var olanın, yarın olmaması..
ve hatta şimdi var olanın bir saniye sonra olmaması.
nefes alamamak. kalbin atmaması. gülümseyememek, ağlayamamak.. konuşamamak, duyamamak.. ve hatta görememek. hareket edememek. geriye kalan sadece ruhu çekilip alınmış bir ceset...
belki çok yakın ve belki çok uzak olan, ama mutlaka olacak olan son...
iş gereği sürekli seyahat halindeyim. bir şehrin tüm köy, kasaba ve ilçelerini dolaşıyorum. buralarda hayat o kadar kolay değil. köyde oturuyorsanız, ve şehre gidecekseniz, sabah erken kalkmak zorundasınız. dolmuş sabah gidip, akşam geliyor çünkü. yol üzeri bir yer değilse, sabah gidip akşam dönmek için tek seçeneğiniz var yani..
bir sabah, bu köylerden birinden geçerken bir nine gördüm yol kenarında, çökmüş. durdum. "nereye nine" dedim, "gördese gidivecem" dedi. "gel" dedim, "götüreyim ben seni".
oldukça yaşlı, ama bir o kadar da şirin bir nine. kulakları duymuyor fazla. ama dua ediyor sürekli. "hastaneye gidiyom, onun da faydası yok gari, bi hap verivediler, dokunuyo bana" dedi. "kimsen yok mu senin" dedim. bir kızı varmış ve torunu. anlattı sürekli torunundan, kızından, köyden..
"ömrünün gıymetini bil yavrum" dedi. "neden öyle söyledin nine" dedim ; "giden geri gelmiyo yavrım, nasıl geçiverdi anlayamazsın, bi bakmışın benim gibi ölümü bekliyo buluverirsin kendini,bu sıcaklarda gışı nası çıkarıvecem bilmiyom" dedi.
sustum.
yaşlanmış bir beden vardı yanımda. yaşamak için sıcaklardan korkan, kışın gelmesini bekleyen, uyuduğunda uyanamamaktan korkan.
neyimiz var ki ondan fazla? aynı beden, aynı yaşam organları, hemen hemen aynı duygular.. tek fark, o artık sona yaklaştığının çok net olarak farkında.
ya ben. biz?
hayat çok garip gerçekten. dünyaya gelmek ya da istediğimiz zaman gitmek bizim elimizde olan şeyler değil. sabaha kadar yaşayıp yaşayamacağımızı dahi bilmiyoruz. bırak, bu entryi girerken kalp krizi geçirip "kaydet" butonuna dahi basıp basamayacağımızı bilmiyoruz.
ölüm.
ummadığımız zamanda, ummadığımız insanları bizlerden ayıran...
bir gün, ummadığımız zamanda, ummadığımız yerde bizi de sevdiklerimizden ayıracak olan..
ve çok güçlü bir gerçek. tüm insanların, tüm dünyanın bir araya gelip karşı koyması bile yetersiz olan..
bugün var olanın, yarın olmaması..
ve hatta şimdi var olanın bir saniye sonra olmaması.
nefes alamamak. kalbin atmaması. gülümseyememek, ağlayamamak.. konuşamamak, duyamamak.. ve hatta görememek. hareket edememek. geriye kalan sadece ruhu çekilip alınmış bir ceset...
belki çok yakın ve belki çok uzak olan, ama mutlaka olacak olan son...
iş gereği sürekli seyahat halindeyim. bir şehrin tüm köy, kasaba ve ilçelerini dolaşıyorum. buralarda hayat o kadar kolay değil. köyde oturuyorsanız, ve şehre gidecekseniz, sabah erken kalkmak zorundasınız. dolmuş sabah gidip, akşam geliyor çünkü. yol üzeri bir yer değilse, sabah gidip akşam dönmek için tek seçeneğiniz var yani..
bir sabah, bu köylerden birinden geçerken bir nine gördüm yol kenarında, çökmüş. durdum. "nereye nine" dedim, "gördese gidivecem" dedi. "gel" dedim, "götüreyim ben seni".
oldukça yaşlı, ama bir o kadar da şirin bir nine. kulakları duymuyor fazla. ama dua ediyor sürekli. "hastaneye gidiyom, onun da faydası yok gari, bi hap verivediler, dokunuyo bana" dedi. "kimsen yok mu senin" dedim. bir kızı varmış ve torunu. anlattı sürekli torunundan, kızından, köyden..
"ömrünün gıymetini bil yavrum" dedi. "neden öyle söyledin nine" dedim ; "giden geri gelmiyo yavrım, nasıl geçiverdi anlayamazsın, bi bakmışın benim gibi ölümü bekliyo buluverirsin kendini,bu sıcaklarda gışı nası çıkarıvecem bilmiyom" dedi.
sustum.
yaşlanmış bir beden vardı yanımda. yaşamak için sıcaklardan korkan, kışın gelmesini bekleyen, uyuduğunda uyanamamaktan korkan.
neyimiz var ki ondan fazla? aynı beden, aynı yaşam organları, hemen hemen aynı duygular.. tek fark, o artık sona yaklaştığının çok net olarak farkında.
ya ben. biz?
hayat çok garip gerçekten. dünyaya gelmek ya da istediğimiz zaman gitmek bizim elimizde olan şeyler değil. sabaha kadar yaşayıp yaşayamacağımızı dahi bilmiyoruz. bırak, bu entryi girerken kalp krizi geçirip "kaydet" butonuna dahi basıp basamayacağımızı bilmiyoruz.
ölüm.
ummadığımız zamanda, ummadığımız insanları bizlerden ayıran...
bir gün, ummadığımız zamanda, ummadığımız yerde bizi de sevdiklerimizden ayıracak olan..
ve çok güçlü bir gerçek. tüm insanların, tüm dünyanın bir araya gelip karşı koyması bile yetersiz olan..
ölüm değil de ölüm acısı, yası korkutur hep beni.
(bkz: kaybetmek)
(bkz: kaybetmek)
umutsuzluğa düşülen her an hat safada istenilen duygu..
bir yazar "bütün akıllı kalpler intihar edip s*kt*r çekmiş yeryüzüne" der..
bir yazar "bütün akıllı kalpler intihar edip s*kt*r çekmiş yeryüzüne" der..
ölmüşüm ben ölmüşüm, beyazları giymişim, kefenimmi sanmışım.
karşısında aciz olduğumuz, elimizin kolumuzun bağlandığı az durumdan biri ki en acısı.dün yaşanan bir trafik kazasında hayatını kaybeden bir anne vardı ve geride bıraktığı 3 çocugu ve tabiki eşi. bunlar sadece benim bildiklerim ve inanılmaz dokundu.
trajedilerde insanlar kahramanın düşüşünü görür ve benzer bir olayın kendi başlarına da gelebileceğinin farkındalığını hissederler ki buna katharsis denir.katharsiste insan ruhunun temizlenmesi (purification) ve bir çeşit aydınlanmanın yaşanması makbuldur. bu kaza ve ölüm de benim bünyemde buna benzer bir aydınlanmaya sebep oldu.yani esasında günlük hayatta "dert" diye kendimize dert edindiğimiz şeyler ne de boş şeyler.hayır ilk defa bir ölümle karşılaşmadım ama bu defa çok yakın birini kaybeden insanların şaşkınlığını, çaresizliğini gördüm ve kendimi onların yerine koyarak acılarını daha bir derinden hissettim.
trajedilerde insanlar kahramanın düşüşünü görür ve benzer bir olayın kendi başlarına da gelebileceğinin farkındalığını hissederler ki buna katharsis denir.katharsiste insan ruhunun temizlenmesi (purification) ve bir çeşit aydınlanmanın yaşanması makbuldur. bu kaza ve ölüm de benim bünyemde buna benzer bir aydınlanmaya sebep oldu.yani esasında günlük hayatta "dert" diye kendimize dert edindiğimiz şeyler ne de boş şeyler.hayır ilk defa bir ölümle karşılaşmadım ama bu defa çok yakın birini kaybeden insanların şaşkınlığını, çaresizliğini gördüm ve kendimi onların yerine koyarak acılarını daha bir derinden hissettim.
dunya genelinde her 60 daniyede bir ortalama 107 ölüm gerceklesiyor.
#1084473
bu hesaba göre dünyada bir saatte 6.420 kişi, bir günde 154.080 kişi, bir ayda 4.776.480 kişi ve bir yılda 56.239.200 kişi ölmektedir.
bu hesaba göre dünyada bir saatte 6.420 kişi, bir günde 154.080 kişi, bir ayda 4.776.480 kişi ve bir yılda 56.239.200 kişi ölmektedir.
ölüm kolay degil derken cidden kolay degil, azrail icin bile. bak adamlar nasil bir animasyon hazirlami$lar konu ile alakali;
https://www.facebook.com/photo.php?v=10152034308525785&set=vb.349861825784&type=2&theater
https://www.facebook.com/photo.php?v=10152034308525785&set=vb.349861825784&type=2&theater
(bkz: var git ölüm)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?