amaca giden yolda her kötülük artık kötü değildir görüşünü savunan ilk italyan politikacı.
niccolo machiavelli
adamdir, haklidir. hayal uretmemistir, hayale yonlendirmemistir. oyunu kurallarina gore oynamayi gostermis, gerekirse kurali delmeyi ogutlemistir. ama asla kazanmaktan, zaferden, kararliliktan pes etme yoktur. makyavelist birisi olarak gorusumu en guzel durmuş hocaoğlu ozetlemistir:
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:devleti ve vatanı müdafaa etmek için her şey caizdir, mübahtır, meşrudur. ve dahi bilinmelidir ki, her şey demek her şey demektir. :--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:devleti ve vatanı müdafaa etmek için her şey caizdir, mübahtır, meşrudur. ve dahi bilinmelidir ki, her şey demek her şey demektir. :--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
tarihin en şanssız isimlerinden biridir.
prens adlı kitabıyla dünyayaya kötü ün salmıştır. bu kitabın türkçe çevirisinin ösözünde de belirtildiği üzere, artık machiavelliyi herkes biliyor çünkü kimse prensi okumuyor. demek istediğim o ki, adam bu kitabı yazalı aradan neredeyse 500 yıl geçti, artık kendisine biraz daha adil yaklaşılması lazım. “amaca giden her yol mübahtır” cümlesi prensin küçücük bir paragrafında geçiyor. sonradan bu cümle alınıyor, machiavellinin tüm düşünceleri bu cümleyle özetleniyor ve “makyavelizm” denen bir politika üretiliyor. tamam bu adam böyle bir kitap yazdı, peki machiavellinin machiavellist olduğu fikri nereden kesinlik kazandı?
machiavellinin medicilerin gelmesinden önce cumhuriyetin 2. sekreteri olduğu, prens adlı kitabını bile rönesansın babası olarak anılan petrarcadan bir altıntıyla bitirdiği göz önüne alınırsa, machiavellinin monarşi yandaşı olması ihtimali biraz düşük sanki. ayrıca cumhuriyet döneminde yazdığı “titius liviusun ilk on kitabı üzerine söylevler”i de okuyup öyle değerlendirmek lazım bu adamı. neyse ki son yıllarda machiavelli hakkındaki “vay acımasız deyyus” şeklindeki kemikleşmiş görüş biraz olsun kırıldı ve prensi aslında neden yazmış olabileceği ile ilgili çeşitli görüşler ortaya atılmaya başlandı. machiavelli bu kitabı gerçekten de prensi eğitmek için mi yazmıştır, yoksa onu aldatmak için mi? despotluğun ne olduğunu gözler önüne serip halkı uyarmak mı istemiştir, yoksa sadece bu kitap sayesinde medicilerden birkaç florin alıp yaşamını sürdürmek mi?
ayrıca kendisi her şekil dönektir orası ayrı. sen git, darbeyle işini kaybedince papaya ve medicilere avuç aç, cumhuriyetçilerin arkasından iş çevir, sonra cumhuriyet tekrar kurulduğunda eski mevkiini geri iste. ha tabiii, oldu. zaten lehine sadece 12 oy çıktı, 12 gün sonra da sefillik içinde öldü gitti adam. ama evet, mezartaşındaki yazı belki biraz abartılı olsa da, çok az kişi bu adın büyüklüğüne erişebilir o ayrı.
prens adlı kitabıyla dünyayaya kötü ün salmıştır. bu kitabın türkçe çevirisinin ösözünde de belirtildiği üzere, artık machiavelliyi herkes biliyor çünkü kimse prensi okumuyor. demek istediğim o ki, adam bu kitabı yazalı aradan neredeyse 500 yıl geçti, artık kendisine biraz daha adil yaklaşılması lazım. “amaca giden her yol mübahtır” cümlesi prensin küçücük bir paragrafında geçiyor. sonradan bu cümle alınıyor, machiavellinin tüm düşünceleri bu cümleyle özetleniyor ve “makyavelizm” denen bir politika üretiliyor. tamam bu adam böyle bir kitap yazdı, peki machiavellinin machiavellist olduğu fikri nereden kesinlik kazandı?
machiavellinin medicilerin gelmesinden önce cumhuriyetin 2. sekreteri olduğu, prens adlı kitabını bile rönesansın babası olarak anılan petrarcadan bir altıntıyla bitirdiği göz önüne alınırsa, machiavellinin monarşi yandaşı olması ihtimali biraz düşük sanki. ayrıca cumhuriyet döneminde yazdığı “titius liviusun ilk on kitabı üzerine söylevler”i de okuyup öyle değerlendirmek lazım bu adamı. neyse ki son yıllarda machiavelli hakkındaki “vay acımasız deyyus” şeklindeki kemikleşmiş görüş biraz olsun kırıldı ve prensi aslında neden yazmış olabileceği ile ilgili çeşitli görüşler ortaya atılmaya başlandı. machiavelli bu kitabı gerçekten de prensi eğitmek için mi yazmıştır, yoksa onu aldatmak için mi? despotluğun ne olduğunu gözler önüne serip halkı uyarmak mı istemiştir, yoksa sadece bu kitap sayesinde medicilerden birkaç florin alıp yaşamını sürdürmek mi?
ayrıca kendisi her şekil dönektir orası ayrı. sen git, darbeyle işini kaybedince papaya ve medicilere avuç aç, cumhuriyetçilerin arkasından iş çevir, sonra cumhuriyet tekrar kurulduğunda eski mevkiini geri iste. ha tabiii, oldu. zaten lehine sadece 12 oy çıktı, 12 gün sonra da sefillik içinde öldü gitti adam. ama evet, mezartaşındaki yazı belki biraz abartılı olsa da, çok az kişi bu adın büyüklüğüne erişebilir o ayrı.
"eğer toplumu aynı anda kendinizden hem korkutup hem sevdiremiyorsanız, korkutmayı seçin" deyen politikacı, yazar, filozof.
gözü hırstan körelmiş sanırım vakti zamanında.
prens kitabında, amaca giden her yol mübahtır sözüne verdiği örneklerden biri de;
"kahraman olmak istiyorsanız, önce kötü işler yapın, sonra başkalarını bu işi yapmakla suçlayın ve onları yok edin, halkın gözünde kahraman olacaksınız" dır.
gözü hırstan körelmiş sanırım vakti zamanında.
prens kitabında, amaca giden her yol mübahtır sözüne verdiği örneklerden biri de;
"kahraman olmak istiyorsanız, önce kötü işler yapın, sonra başkalarını bu işi yapmakla suçlayın ve onları yok edin, halkın gözünde kahraman olacaksınız" dır.
faşistlerin fikir babasıdır. ulus devlet saçmalığını ortaya atan şahıstır. "gaye vatan ise gerisi teferruattır" gibi mantıksız söylemler hep bu şahsın "vatanın bekası için her yol mübahtır" felsefesinden hareketledir.
(bkz: hükümdar)
ilk defa devleti dini ögelerden bağımsızlaştırarak kurgulayan siyaset bilimci. ulus-devlet ilkesini de ortaya atan şahıs. devletin bekası için her türlü ama her türlü şerefsizliğin yapılmasının mübah olduğu inancını taşıyan ve insanlara bu inancı aşılayan; mussolini, hitler ve bilumum faşistlerin fikir babalığını yapan bi insan işte.
(bkz: il principe)
iyi bir hukumdar coğu zaman iyinin yolundan gitmeli,ancak gerektiği zaman da kotuyu secebilmeli,
pis isleri baskalarına yaptırın ve halkın bundan haberi olmasın,pis isi yapanları temizlediğiniz zaman iki kere kazanmıs olursunuz,
paralı askerler her zaman icin milli kuvvetlerden gucsuzdur,
insanlar ufak acıların intikamını alırken buyuk acıların intikamını alamazlar,
gibisinden sozleri soylemis olan gecek bir siyaset kuramcısı ve aynı zamanda da filozof.yontemler her ne kadar insancıl değilmis gibi gozukse de,kapital yonetimlerde uygulanması zorunlu yontemlerdir,ne kadar doğru oldukları su goturmezdir.
pis isleri baskalarına yaptırın ve halkın bundan haberi olmasın,pis isi yapanları temizlediğiniz zaman iki kere kazanmıs olursunuz,
paralı askerler her zaman icin milli kuvvetlerden gucsuzdur,
insanlar ufak acıların intikamını alırken buyuk acıların intikamını alamazlar,
gibisinden sozleri soylemis olan gecek bir siyaset kuramcısı ve aynı zamanda da filozof.yontemler her ne kadar insancıl değilmis gibi gozukse de,kapital yonetimlerde uygulanması zorunlu yontemlerdir,ne kadar doğru oldukları su goturmezdir.
"birçok imparatorlugun batis nedeni ayni zamanda hem askeri hem de halki memnun etmenin güçlügüdür. halk, baris ve sükunet sever ilimli hükümdar ister. asker ise,savaskan, zalim ve açgözlü hükümdarlari severler, kendilerine çift maas baglatmak açgözlülüklerini doyurmak ve zalimliklerini tatmin için onun bu niteliklerinin halka karsi kullanilmasini isterler." sözünün sahibi düşünür. bana türkiyeyi çağrıştırıyor. kemalist rejimde bir bir uygulanmıştır bunlar. halen de uygulanmaktadır.
siyaset felsefesinden ziyade siyaseti bilim olarak ilk defa bu eleman ele almış. siyaset felsefesini, hıristiyanlık öğretisinden bağımsızlaştırarak laikleştirmiştir. ona göre devlet yönetiminde dini değerlerin yeri olmamalıdır.
prens adlı kitabında hükümdara çeşitli tavsiyelerde bulunuyor ve özellikle dikkatimi çeken kısımlardan birisi şudur ki; hükümdar dindar olmamalı ancak halkı dindar olduğuna inandırmalı. ayrıca halkı dindar olmaya zorlamalı. çünkü dindar, devletine ve hükümdarına bağlıdır. fakat halka dinini de yine devlet öğretmelidir.
prens adlı kitabında hükümdara çeşitli tavsiyelerde bulunuyor ve özellikle dikkatimi çeken kısımlardan birisi şudur ki; hükümdar dindar olmamalı ancak halkı dindar olduğuna inandırmalı. ayrıca halkı dindar olmaya zorlamalı. çünkü dindar, devletine ve hükümdarına bağlıdır. fakat halka dinini de yine devlet öğretmelidir.
prens kitabının yazarı, ünlü siyasi insan.
kitabını birgün mutlaka okumak istiyorum.
kitabını birgün mutlaka okumak istiyorum.
bir karşı-rönesans figürü olarak, thomas more gibi rönesans hümanistlerinin aksine, teorisini olması gereken değil, varolan durum üzerine kurmuştur. machiavelli’ye göre iktidar sahibi, kendisine sonuç getirecek araç kötü de olsa, onu takip etmelidir, çünkü politikada önemli olan araçlar değil, amaçlardır. düzenin adaletten önemli olduğunu savunmuştur, bu nedenle aristoteles’ten bu yana süregelen etik ve politika kavramlarının içiçe geçmişliğine karşı, adaletin politik değil, etik bir sorun olarak algılanmasının gerekliliğinden söz etmiştir.
mfönün ali desidero adındaki güzide eserinde de adı geçen siyaset filozofu.
"luther diyor kız, machiavelli
şampiyon biziz diyor ali, attığımız gollerden belli"
"luther diyor kız, machiavelli
şampiyon biziz diyor ali, attığımız gollerden belli"
prens ve askerlik sanatı kitablarının yazarı.
yaşam öğretilerini hayatımda uygun yer ve zamanda kullanmaktan zevk duyduğum lider.
(bkz: nicollo machiavelli)
machiavelli’nin dusuncelerinde felsefi tarafi her zaman siyasal goruslerinin arkasinda kalmistir,bu yuzden felsefeci degildir,machiavelli tam bir siyaset kuramcisidir.tum bunlara ragmen siyasal dusuncelerinin gerisinde kalmis felsefi tutumu laik ve burjuva bir tutumdur.felsefesi kiliseye karsidir ve dunya olaylarini "yazgi" olarak degerlendirmekten her zaman kacinmistir.kaderciligin karsisinda olmustur.machiavelli siyasi kuramlari genel olarak italyan birligini saglamak uzerinedir.italyan birliginin saglanmasi icin gosterdigi temel kaide ise mutlak monarsidir.machiavelli’ye gore bu birligin saglanmasinin onundeki en buyuk engel papaliktir.genel olarak machiavelli’nin dine karsi degil de papaliga karsi oldugu gorulmustur.ayni sekilde derebeylerinin de birligin onunde bir engel gormekteydi.machiavelli’nin siyasi dusunusteki en onemli ozelligi onun siyasi dusuncelerde bir donum noktasi teskil etmesidir,machiavelli’den onceki tum dusunurler kendisini dinsel dusuncelerin etkisinden kurtaramamistir,siyasi olaylari her zaman dinsel dusuncelerin etkisiyle "ideal nasil olmalidir?" sorusuna gore cozmusturler ancak machiavelli siyasi iktidarin tanrida olmadigini bunun gucten dogdugunu soylemistir.yani machiavelli siyasal dusunceyi laiklestirmistir,yani gunumuz siyasal dusun yapisinin kurucusudur.
basariya giden her yol mubahtir gibi bir dusuncenin temsilcisi.
(bkz: pragmatizm)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?