mehmet barlas

bu adama soylenebilecek tek bir cumle vardir bana gore. bilmiyorum siz de bana hak verir misiniz? iste sozum:

"satilmis kaleminizi sizi satin alan memleketlerde oynatiniz sayin barlas."

1942 ankara dogumlu gazeteci/yazar.
cumhuriyet, milliyet, gunes gazetelerinde yazar/basyazarlik yapmis, trt haber dairesi baskanligini da yapmis. yeni safak ve aksam gazetelerinde de yazdiktan sonra son olarak sabah gazetesine gecmis.

beni alakadar eden kismi "latife hanimin sirlari ve turk sosyetesi" adiyla cikmis kitabidir. kitap zaten adindan umuldugu gibi oyle bilinmeyen bir sey, sir falan icermedigi gibi bunca yillik yazara yakismayacak kadar cok imla hatasi, devrik cumle ile doludur. oyle ki sinir bozaca kadar fazladir bunlar. hatta bir ara kitabi okurken hatalari not alip kendisine gondermeyi dusundum ama sonra dedim ki kendi de gormustur herhalde, bana ne. ben bir daha okumam olur biter..

turk gazetecilik tarihinin gelmis gecmis en donek insani,nam-i diger libos..eskiden buyuk bir solcuyken daha sonra birden en buyuk liberalci olmustur..eskiden bir numarali seriat karsitiyken takunyali diye dpt’de calisan turgut ozal’a etmedigi laf birakmazken ozal basbakan olunca bir numarali yalakasi olmustur,simdide rte’ye ayni yalakaligi surdurmektedir.zamane insanidir.orduya kizar ama gunun birinde ordu darbe yapsa ilk alkislayacak insandir...

nihat gençin deyişiyle "boşluk yaratan yazar".
yıllardır bu adamın köşesini okurum bir tek cümlesi aklımda değil,bir yazısını çok beğenip ikinci defa okumamışımdır.

şu an sabah gazetesinde köşeyazarlığı yapmaktadır mehmet barlas kendisini devamlı geliştiren değişimden korkmayan gerçek anlamda bir entellektüeldir kendisi birçok gazetede yazarlık yapmıştır en çok bu yönü eleştirilmiştir ama geriye dönüp bakıldığında mehmet barlasın hiçbir medya patronunun adamı olmadığıda görülebilir.

(bkz: atv)
(bkz: calik grubu)
(bkz: hukumet sempatizanligi)
(bkz: ana haber bulteni sunucusu)

(bkz: kusura bakmayin da bu ne amina koyim lan)

kendisi rüzgar gülüdür...

dün yorum farkı programında söyledigi birkac seyden bahsedelim.

1) secim yarisinda vaatlerde bulunmak yerine bok atmak edebiyatından bahsederken kemal kılıçdaroğlu’nun, kadir topbas’ın ve/veya istanbul büyüksehir belediyesi’nin yolsuzluklarını açıklamak içinson ana kadar beklemesinin doğru olmadığını, bu tip yolsuzlukların gerçekten eğer varsa önceden açıklanmasının gerekli olduğunu söyledi. katılıyorum.

2) istanbul ve ankara’da geçen seçim yarışlarında adayların vaat vermekten çok birbirleriyle uğraştığını ve kötülediğini söyledi. bundan farklı olarak izmir’deki chp ve akp adaylarının birbirleriyle uğraşmak yerine vatandaşa vaatlerde bulunduğunu, bunun çok güzel olduğunu söyleyerek şöyle devam etti; "izmir’de akp’nin adayı taha aksoy çok iyi bir rakip, dalaşmıyor halka vaatlerde bulunuyor".

amma ve lakin ikisine de söylenecek birşey var.

1) güzel dedin, hoş dedin üstad. haklısın, vaatlerde bulunmak, icraatlerini söylemek bok atmaktan bin kat iyidir. kemal kılıçdaroğlu belli ki kazanma şansını bir nebze arttırabilmek için son anı bekledi istanbul büyükşehir belediyesi yolsuzluklarını açıklamak için. peki akp’nin açıkladığı ekonomik kriz önlem paketlerinin neden seçimden aylar önce değil de birkaç hafta önce, hatta birkaç gün önce açıklandığını neden izleyicilere hatırlatmadın? bunun son anda açıklanması bir seçim yatırımı değil miydi?

2) akp’nin izmir büyüksehir belediye baskanı adayı taha aksoy’un izmirlilere vaatlerinden bir tanesi;
"izmir’de sevgililerin el ele kol kola dolasmasina hicbir sekilde mudahele etmeyecegiz" böyle vaatte bulunan adama "gerçekten iyi bir rakip" denebilir mi?

biri de çıkıp "be adam neden muhalefete eleştiri yapıp, iktidarı körü körüne destekliyorsun?" demez mi? tamam iki tarafından da yanlışı var, ama ikisinin de kötü yönlerini de iyi yönlerini de söylemek senin işinin gereğidir. birinin kötüsünü görmezden gelerek iyi yanlarını söylemek, diğerinin kötülerini sıralamak yarışta olan iki rakibi seçecek kişileri kandırmaktır. böyle de gazetecilik, siyaset yorumculuğu yapılmaz.

herşeye rağmen soru sormasını biliyor. kapitalizmin en vahşi görünen yanını yumuşatmak için gönderilmiş sanki. hayranlık duyuyor muyum, asla. ama yiğidi öldür yeme hakkını.

bu arada mehmet barlasın küba için kullandığı "zavallı ülke" ifadesi çok ağır oldu. tamam fakir olabilirler ama zavallı deme hakkını vermez bu sana mehmetçim. ayıp...

(bkz: selin barlas)

(bkz: mehmet barlas ile 45 dakika)

dun yayinlanan 6 mart 2014 başbakan ile gündem özel programini youtube’dan izliyorum da $u anda, anladigim kadari ile gazetecilikten istifa etmi$, akp’nin maa$li sozcusu kivaminda bir $eyi olmu$. ba$bakanin bile kelime etmedigi konularda "siz $oyle guzel $eyler yaptiniz boyle enfes $eyler yaptiniz" minvalinde bir suru $ey siraliyor.

(ara: onur)

(bkz: 1 haziran 2023 mehmet barlas'ın vefat etmesi)

her devrin adamı diyince aklıma geldi. bir benzeri, fakat daha dangalak sınıfından olanı için;
(bkz: melih gökçek)

liboştur, dönektir, emre kongar’ı fıtık edendir.

emre kongarın kelimeleriyle ntv de tokat manyağı yaptığı şahsiyet

biraz önce yorum farkı programında "türkiye’nin ulusal bütünlüğünün tehlikede olduğunu düşünmüyorum hiç bir zamanda düşünmedim" diyerek beni şok eden insandır.

vedat özdemiroglu tarafından iki resim arasındaki 7 fark isimli kösede emre kongar ile bu hafta uykusuz’da kıyaslaması yapılmış kisi. hepsi birbirnden muhtesem olan kıyaslarda 6.si bendenizi alıp götürmüstür:

emre kongar, sakal yüzünden sorun yaşamış bir insandır...
mehmet barlas, ’sakal’ yüzünden hiç sorun yaşamamıştır...

sakal: #694169

kaçıncı defa sabah bünyesinden ayrılıp kaçıncı defa aynı bünyeye zerk olduğunun sayısını unuttuğum rüzgar nerden eserse insanı.