mahalle maçının penaltılara kalması

imkânsız derecede düşük ihtimalli bir olaydır.
zira kalırsa öncesinde "sayılmayan goller" konusunda epey bir tartışmaya ahne olur toprak saha zemini..
kalecinin "bak abanma yok" yahut "pis burun vurma olum" tarzı uyarılarının gölgesinde atışlar gerçekleşir..
sonuçta biri kazanır biri kaybeder..o kolayı içmek dünyanın en büyük keyiflerindendir..

çok derin not:
artık çocuklar bile halı sahada top oynuyolar..
(bkz: 80lerde çocuk olmak)

(bkz: yolda top oynamak)

tamamen mahalle baskısını üzerinizde hissedersiniz ilk penaltıyı size vermislerse.

(bkz: yaş mı kuru mu)

(bkz: mahalle maçı kuralları)

kahvecinin oğlu kaleciyse, kahveye gitmemeyi göze alarak gol atmak.

bilindiği gibi mahalle maçlarında skorlar lig maçlarındaki gibi 3-5 seviyesinde seyretmez.uzunluğuna göre 20-30 lu skorlarda seyreden bir maçta da beraberlik pek olası değildir. hele hele uzatmalarda da eşitliğin bozulmaması sık rastlanan bir durum değildir. işte bazen kıyasıya çekişme içinde penaltılara kadar gidebilir maç.

sıra gelir penaltı çekmeye. penaltıları kullanacak oyuncuların üzerindeki stres şampiyonlar ligi finalinde penaltı kullanacak futbolcunun stresiyle kapışır her türlü.

ucunda kola vardır.ve o dünyanın en tatlı kolasıdır.kaçan bir penaltı sonrası takım içi sürtüşmeler had safhaya ulaşır.normal zamanda kaçıracağınız bin tane gol takımdaki yerinize belki o penaltıdan çok etki etmez.

hele bir de popescu misali oyunu bitireck penaltıyı atacak adam sizseniz hepten gerilirsiniz.

atarsanız "we are the champions" şarkısı fonda girmiş gibi olur.o coşkuyu yaşamak harikadır.

kaçırırsanız maçın başında takımını on kişi bırakan futbolcu muamelesi görürsünüz,zordur vesselam.