siyasilerin ve cumhurbaşkanımızın dilinden düşmeyen kelime...
laiklik
yetismis olduklari hayat görüsleriyle hicbir zaman kavrayamayacak bünyelerin dayatma, kontrol olarak düsündükleri kavram.
türkiye’deki uygulamalarinin kesinlikle insan haklarina aykiri olmadigi bir unsurdur laiklik. kilik kiyafet kanunun neden cikarilmis oldugu malümken ve bunun dayanmis oldugu laiklik hakkinda hala insanlarin vicdan hürriyetine sanki tecavüz edildigi gibi bir kaninin olusmasidir.
ibadet kisitlamalarinin olmadigi bir yasam biciminde, sirf eskinin kullugunu yasamak isteyen siyasal islamcilarin sabah aksam karsi kinlerini kustuklari kavramdir.
laik olmayan müslüman ülkerininin hala neden ortacag karanligini yasandigi irdelenmiyor. fark bicimlendirilemiyor.
insanin laik olamayacagi gibi ici bosaltilmis kargasaliga yol aciliyor.
laiklik sanki öyle lanse ediliyor ki sanki devlet nazani kilarken pissttt kilma, orucunu tutarken hocam gel ayran icelim, haccina giderken seni antalya’ya gönderelim gibi dikte ediliyor.
kilik-kiyafet ise bellidir. tarafsiz olacak devlet herkesin önünde ve herkeste devletin önünde.
magdur durumdayiz rollerini laiklige catarak esas niyeti saklamaya gerek yoktur. gidin iran’a, gidin arabistan’a ümmetinizle yasayin doya doya!
türkiye’deki uygulamalarinin kesinlikle insan haklarina aykiri olmadigi bir unsurdur laiklik. kilik kiyafet kanunun neden cikarilmis oldugu malümken ve bunun dayanmis oldugu laiklik hakkinda hala insanlarin vicdan hürriyetine sanki tecavüz edildigi gibi bir kaninin olusmasidir.
ibadet kisitlamalarinin olmadigi bir yasam biciminde, sirf eskinin kullugunu yasamak isteyen siyasal islamcilarin sabah aksam karsi kinlerini kustuklari kavramdir.
laik olmayan müslüman ülkerininin hala neden ortacag karanligini yasandigi irdelenmiyor. fark bicimlendirilemiyor.
insanin laik olamayacagi gibi ici bosaltilmis kargasaliga yol aciliyor.
laiklik sanki öyle lanse ediliyor ki sanki devlet nazani kilarken pissttt kilma, orucunu tutarken hocam gel ayran icelim, haccina giderken seni antalya’ya gönderelim gibi dikte ediliyor.
kilik-kiyafet ise bellidir. tarafsiz olacak devlet herkesin önünde ve herkeste devletin önünde.
magdur durumdayiz rollerini laiklige catarak esas niyeti saklamaya gerek yoktur. gidin iran’a, gidin arabistan’a ümmetinizle yasayin doya doya!
nedense kararlar avrupa insan hakları mahkemesinden çıknca garanti belgeli oluyor...burası benm ülkem bende vergimi veriyorum, bende ülkemi seviyorum,benmde sevdiklerim bu ülke uğruna toprak altında kimsenin kimseye yol göstermek gibi bir hakkı yok bölücülük yapmadığı sürece bu ülke herşeyiyle herkesin hakkı...ve diyorum ki sorun laiklikte değil laikliği kendilerine göre şekillendirenlerde din ve vicdan hürriyeti dediğim şey benm inançlarım gereği farz olan şeyleri rahat rahat yapabilmemdir benm inancım gereği farklı eşyalar kıyafetler kullanıyor olmam,
başkalarının farklı takılar kullanıyor olması,ya da birilerinin daha rahat olması.. bunlar şekiller neyi değiştirir neye zarar veriri ki... şu da bilinmeklidir ki istekler kısıtlanarak köreltilmez bileylenir... devlet düzenini korumak adına böyle yapıyorsa şayet düzen böyla korunmaz tehlikeye atılır ... kurunun yanında yaşıda yakarak kimse biyere varamaz üstelik öyle bir sistemki kurulara hala sıra gelmedi...
başkalarının farklı takılar kullanıyor olması,ya da birilerinin daha rahat olması.. bunlar şekiller neyi değiştirir neye zarar veriri ki... şu da bilinmeklidir ki istekler kısıtlanarak köreltilmez bileylenir... devlet düzenini korumak adına böyle yapıyorsa şayet düzen böyla korunmaz tehlikeye atılır ... kurunun yanında yaşıda yakarak kimse biyere varamaz üstelik öyle bir sistemki kurulara hala sıra gelmedi...
örtünme ile karistirilan kavram. kimse sana sokakta laiklik unsuruna dayaranarak örtünme demiyor. kilik-kiyafet kanunun gecerli oldugu kamusal alanlarla siyasal ve ayni zamanda dinsel bir sembol olan türbani "dinsel tarafsizlik" ilkesine göre yasakliyor. nedir bunlar? kilik kiyafet kanunu altina irdelenebilir.
ayrica konunun saptirildigi diger baslik icin bkz: türban yasagi.
(bkz: hakimiyet kayıtsız şartsız allah ındır)
ayrica konunun saptirildigi diger baslik icin bkz: türban yasagi.
(bkz: hakimiyet kayıtsız şartsız allah ındır)
hemen hemen alakalı-alakasız çoğu gösteride slogan olarak kullanılan kelime. bülent ecevitin naaşı devlet mezarlığına götürülürken de "türkiye laiktir laik kalacak" diye slogan atıldı.
iyi bir şeydir.
lakin iyi bir şeylerin türkiyeye pek uğramamalarından olsa gerek, yoktur bizde bu laiklik. sadece rezil bir taklidi vardır bizde. zaten meşuruz bir şeyleri taklit etmekte.
lakin iyi bir şeylerin türkiyeye pek uğramamalarından olsa gerek, yoktur bizde bu laiklik. sadece rezil bir taklidi vardır bizde. zaten meşuruz bir şeyleri taklit etmekte.
bu kadar tartışılan bu kadar gündemi meşgul eden bir kavram olmasına rağmen birçok kişi tarafından bilinmez laikliği bilmeyenler genelde laiklik savunucusu olduğunu düşünenlerdir genelde bu cahiller ben laik bir insanım der.
laiklik sadece din-devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını değil, dini kuralların güçlü kesimler tarafından kendi çıkarları doğrultusunda kullanılmamasının sağlanmasını da içerir. yani bir ölçüde dindeki yozlaşmanın engellenmesi içinde önemli bir kavramdır. islami devletlerdeki geri kalmışlığın en önemli sebeblerinden biri egemen zümrenin dini kuralları çarpıtarak,hurafelerle cahil halk kitleleri üzerinde istedikleri etkiye sahip olarak ülkenin gelişme kaynaklarını istedikleri biçimde kullanmalarıdır.
seriat özleminde olan insanlarin anlamini bilseler nolur bilmeseler nolur kavrami. laikligi benisemeyip, sadece kelime anlamina saplananlar icin, ümmet toplumu özleyenler icin, eskinin perisan olmus osmanlisini sirf dinciliginden dolayi özlemle ananlar icin, türban diyerek duygu, inanc sömürüsü, insan haklari cigirtkanligi yapanlar icin anlasilamayacak, anlasilmak istenmeyecek, anlasilmasi istenmeyecek olandir. kendi dinsel inancini dikte etmek icin ötekilerin yasadiklarini disladiklari gibi, kabul etmeyenleri her ayni cizgiden olan rte gibi kasimpasa diliyle elestirirler laik olmayanlar.
adam olmaktır. mış.
(bkz: laiklik adam olmaktır)
şevki yılmaz ın ağzından çıktığında korkunç bir hale bürünen,bütün anlamını yitirdiğini sanıp hayal kırıklığına kapıldığımız kelime.
pozitivist bir algı düzeyinin asla ulaşamayacağı yüksek değerlere hitap eden insan inancının gereksiz bir şekilde bir forma bir şekle sokma ihtiyacının acı hareketlerinden biridir.laiklik elbetteki islam dinini bağlayan ona karşı ortaya çıkmış bir akım değildir. zira genel olarak islam tarihinde dünya işleri ve din işleri diye bir ayrım yoktur iş vardır.tek eylem vardır. tek hareket vardır. bu eylem insanların meslekleri icabıyla çeşitli tariklere bölünsede dünya hayatı içerisinde hiçbir zaman din işi veya dünya işi bir ayrım islamın şiarında olmamıştır. zira buna gerek duyulmamıştır. islamda ezilen bir işi sınıfı olmamış, islamda horgörülen bir ırk yok, islamda hakkedenin ücreti ödenir. haksızlıkların olmadığı bir yerde hakkı haksız bir şekilde isteme çabası olarak tanıma kavuşan laiklik, bağnaz zihinlerde dallanıp budaklanmış kokuşmuş bir hal almıştır.
içinde bulunduğumuz günlerde ne yazık ki sıfat haline gelmiş olan sözcük.sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulmasını değil din ile olağan hayatın da birbirine karıştırılmaması gerektiğini hatırlatır.insanın yaşamını hurafe ya da batıl inançlara göre şekillendirmesi değil de medeniyet tarikatını seçmesidir.sezerin de dile getirdiği gibi, kısacası: laiklik adam olmaktır.
can dündarin bugünki yazisinda ayri bir acidan (vatikan ve iran) bakarak irdeledigi yazisi asagidadir:
cumhurbaşkanı cevdet sunay 1969da iranı ziyaret etti.
tahrana 13.00te indi. akşam şah pehleviyle yemek yiyecekti. ancak şah, beklenmedik bir jestle sunayı öğle yemeğine de davet etti.
gittiler.
pehlevi, yemek öncesi türkleri öven cümleler söyledikten sonra birden konuyu laikliğe getirdi ve dedi ki:
"laiklik belki türkiyenin kuruluş yılları için gerekliydi, ama artık bu ilkeyi aynı tonda devam ettirmenizin gerekliliğine inanmıyoruz. hatta laikliğin tüm islam âlemine zarar verdiğini gözlüyoruz. biz iranda din adamlarını paraya boğarak bu işi hallettik. sizin de laikliği bir anayasa kuralı olarak kullanmaktan vazgeçmenizi rica ediyorum."
sofradaki diplomatlar şaşkına döndüler. gözler sunaya çevrildi. cumhurbaşkanı şu cevabı verdi:
"türkiyedeki laiklik ne islam âlemine ne türklere zarar verir. laiklik din karşıtı bir ilke değildir. türkiyenin laiklik ilkesini terk etmesi düşünülemez. ama samimiyetinize güvenerek ben de size bir tavsiyede bulunacağım: iran ordusu görebildiğim kadarıyla size bağlıdır. yarın allah göstermesin size bir şey olursa bu ordu ertesi gün dağılır. size içten tavsiyem, bu orduyu bir an önce milletin ordusu haline dönüştürmenizdir."
bu konuşmaların sofrada estirdiği soğuk hava gezi boyunca sürdü.
10 yıl sonra şah iranı terk etmek zorunda kaldı. ardından sunayın tahmin ettiği gibi ordusu dağıldı. "paraya boğduğu" din adamları iktidara el koydu.
***
bu anıyı, dönemin dışişleri ortadoğu dairesi genel müdürü fahir alaçam aktarıyor ("dış politikamızın perde arkası", ed: turhan fırat, ümit, 2005).
ilginçtir, geçen hafta papa da romadan istanbula uçağına bindiğinde 37 yıl önce şahın söylediklerine benzer şeyler söyledi:
"atatürk, türkiyenin inşasında fransız anayasasını model almıştı. kamusal hayatı, geleneksel değerlerden tamamen ayıran laisizm çıkmaz sokaktır. dinsel ve kamusal alanların farkını ve özerkliğini, bu alanların aynı zamanda birlikte var olmasını ve birbirlerine karşı sorumluluğunu belirleyen bir tarzda laikliği yeniden tanımlamalıyız."
***
geçen hafta "din devleti" vatikandan gelen konuğuyla görüşen başbakan erdoğan dün bir başka "din devleti"ne, komşu irana gitti.
biri vatikan, diğeri iran...
biri hıristiyan, diğeri müslüman...
ikisi de türkiyenin laikliğini sorguluyor.
türkiye ise "yürümez" denilen bir ilkeyi 80 senedir sancılarla yürüterek, sadece bölgesine değil, dünyaya da örnek bir model sunuyor;
amerikadan iraka "iki cihan"da din fanatizminin yükseldiği bir dönemde, o fanatizme benzin döken papayı ilk kez bir camide ağırlayarak farkını ortaya koyuyor.
sorunları olsa da türkiye laikliği, yabana atılacak bir model değildir.
avrupa ne kadar dışlasa da, türkiye bu modeli demokratikleştirip "geleneksel değerler"iyle barıştırarak geliştirecek, sürdürecektir.
ve eminim ki yarın medeniyetler çatıştığında, dünya bu modele eskisinden daha çok ihtiyaç duyacaktır.
vatikandan irana kadar...
http://www.milliyet.com.tr/2006/12/04/yazar/dundar.html
cumhurbaşkanı cevdet sunay 1969da iranı ziyaret etti.
tahrana 13.00te indi. akşam şah pehleviyle yemek yiyecekti. ancak şah, beklenmedik bir jestle sunayı öğle yemeğine de davet etti.
gittiler.
pehlevi, yemek öncesi türkleri öven cümleler söyledikten sonra birden konuyu laikliğe getirdi ve dedi ki:
"laiklik belki türkiyenin kuruluş yılları için gerekliydi, ama artık bu ilkeyi aynı tonda devam ettirmenizin gerekliliğine inanmıyoruz. hatta laikliğin tüm islam âlemine zarar verdiğini gözlüyoruz. biz iranda din adamlarını paraya boğarak bu işi hallettik. sizin de laikliği bir anayasa kuralı olarak kullanmaktan vazgeçmenizi rica ediyorum."
sofradaki diplomatlar şaşkına döndüler. gözler sunaya çevrildi. cumhurbaşkanı şu cevabı verdi:
"türkiyedeki laiklik ne islam âlemine ne türklere zarar verir. laiklik din karşıtı bir ilke değildir. türkiyenin laiklik ilkesini terk etmesi düşünülemez. ama samimiyetinize güvenerek ben de size bir tavsiyede bulunacağım: iran ordusu görebildiğim kadarıyla size bağlıdır. yarın allah göstermesin size bir şey olursa bu ordu ertesi gün dağılır. size içten tavsiyem, bu orduyu bir an önce milletin ordusu haline dönüştürmenizdir."
bu konuşmaların sofrada estirdiği soğuk hava gezi boyunca sürdü.
10 yıl sonra şah iranı terk etmek zorunda kaldı. ardından sunayın tahmin ettiği gibi ordusu dağıldı. "paraya boğduğu" din adamları iktidara el koydu.
***
bu anıyı, dönemin dışişleri ortadoğu dairesi genel müdürü fahir alaçam aktarıyor ("dış politikamızın perde arkası", ed: turhan fırat, ümit, 2005).
ilginçtir, geçen hafta papa da romadan istanbula uçağına bindiğinde 37 yıl önce şahın söylediklerine benzer şeyler söyledi:
"atatürk, türkiyenin inşasında fransız anayasasını model almıştı. kamusal hayatı, geleneksel değerlerden tamamen ayıran laisizm çıkmaz sokaktır. dinsel ve kamusal alanların farkını ve özerkliğini, bu alanların aynı zamanda birlikte var olmasını ve birbirlerine karşı sorumluluğunu belirleyen bir tarzda laikliği yeniden tanımlamalıyız."
***
geçen hafta "din devleti" vatikandan gelen konuğuyla görüşen başbakan erdoğan dün bir başka "din devleti"ne, komşu irana gitti.
biri vatikan, diğeri iran...
biri hıristiyan, diğeri müslüman...
ikisi de türkiyenin laikliğini sorguluyor.
türkiye ise "yürümez" denilen bir ilkeyi 80 senedir sancılarla yürüterek, sadece bölgesine değil, dünyaya da örnek bir model sunuyor;
amerikadan iraka "iki cihan"da din fanatizminin yükseldiği bir dönemde, o fanatizme benzin döken papayı ilk kez bir camide ağırlayarak farkını ortaya koyuyor.
sorunları olsa da türkiye laikliği, yabana atılacak bir model değildir.
avrupa ne kadar dışlasa da, türkiye bu modeli demokratikleştirip "geleneksel değerler"iyle barıştırarak geliştirecek, sürdürecektir.
ve eminim ki yarın medeniyetler çatıştığında, dünya bu modele eskisinden daha çok ihtiyaç duyacaktır.
vatikandan irana kadar...
http://www.milliyet.com.tr/2006/12/04/yazar/dundar.html
(bkz: totaliter laiklik)
türkiyede olmayan şey.
türkiyede sürekli tartışılan bir olgudur.
önce bir bakınızımı vereyim, konuyu bakınız eksenine taşıyayım;
(bkz: ateş olmayan yerden duman çıkmaz)
birçok yönü ile (her etnik guruptan, her farklı fikirden ve mekandan yazar olması) türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının prototipi sayılabilecek sözlükte yaptığım ve medyaya yansıyan halkın düşüncelerini yüzde yüz değil, binde bin yansıtan tespitim şudur ki;
laiklik: bunla 47 entry
cumhuriyetçilik:1 entry
(laikliği savunanlar genelde cumhuriyet rejimine tehdit yönünden saldırırlar, görülüyor ki cumhuriyetçiliğe bir saldırı yok, herkes kabul etmiş.)
halkçılık: 1 entry...
inkılapçılık/devrimcilik: toplam 3 entry ikisi bkz.
devletçilik: 2 entry... kaldı ki, şu an kabul görmeyen bir sistemdir.
milliyetçilik: laiklik den çok daha geniş bir kavram olmasına rağmen sadece 21 entry..
görülüyor ki, kimsenin atatürk ilkelerine veyahut rejime karşı bir sıkıntısı yok. başta dediğimiz gibi, ateş olmayan yerden duman çıkmaz, bi bokluk var demek şu an anlaşılan laiklik de; ki, herkes tartışıyor bu olguyu.
erbakan hocadan başka cumhuriyet rejimini tartışan bir politikacı gördünüz, duydunuz, okudunuz mu? hiç sanmıyorum..
artık kabuıl etmek lazım... var bi bokluk bizim laiklik anlayışımızda. atatürkün türkiyeye getirdiği laiklik şu an savunulan laiklik değildir, bunu biliyorum, çünkü görüyorum. hiç olmadı hissediyorum. çünkü atatürk gibi büyük bir beyin, bu kadar çarpık bir kavram geliştirmiş olamaz.
önce bir bakınızımı vereyim, konuyu bakınız eksenine taşıyayım;
(bkz: ateş olmayan yerden duman çıkmaz)
birçok yönü ile (her etnik guruptan, her farklı fikirden ve mekandan yazar olması) türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının prototipi sayılabilecek sözlükte yaptığım ve medyaya yansıyan halkın düşüncelerini yüzde yüz değil, binde bin yansıtan tespitim şudur ki;
laiklik: bunla 47 entry
cumhuriyetçilik:1 entry
(laikliği savunanlar genelde cumhuriyet rejimine tehdit yönünden saldırırlar, görülüyor ki cumhuriyetçiliğe bir saldırı yok, herkes kabul etmiş.)
halkçılık: 1 entry...
inkılapçılık/devrimcilik: toplam 3 entry ikisi bkz.
devletçilik: 2 entry... kaldı ki, şu an kabul görmeyen bir sistemdir.
milliyetçilik: laiklik den çok daha geniş bir kavram olmasına rağmen sadece 21 entry..
görülüyor ki, kimsenin atatürk ilkelerine veyahut rejime karşı bir sıkıntısı yok. başta dediğimiz gibi, ateş olmayan yerden duman çıkmaz, bi bokluk var demek şu an anlaşılan laiklik de; ki, herkes tartışıyor bu olguyu.
erbakan hocadan başka cumhuriyet rejimini tartışan bir politikacı gördünüz, duydunuz, okudunuz mu? hiç sanmıyorum..
artık kabuıl etmek lazım... var bi bokluk bizim laiklik anlayışımızda. atatürkün türkiyeye getirdiği laiklik şu an savunulan laiklik değildir, bunu biliyorum, çünkü görüyorum. hiç olmadı hissediyorum. çünkü atatürk gibi büyük bir beyin, bu kadar çarpık bir kavram geliştirmiş olamaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?