(bkz: my own private idaho) da ki performansi sonrasinda oyunculugunu surekli takip ettigim aktor. oldukca sahsina munhasir biridir. hey allahim bizden neden cikmaz boyle oyuncular.
keanu reeves
son olarak man of tai chi isimli filmin hem yonetmenligini yapti hem de ba$rolunde oynadi.
oyunculugunun basarisi ifadesiz , mimiksiz olmasinda ve bos bakislarinda saklidir.her daim boyle bakmasi garip kacmayan rollerde oynamistir.
muhteviyatında doğaüstü olayların olduğu filmlerde rol almayı pek bir seven aktördür.
speedten sonra the lake houseta da sandra bullock ile kamera karşısına geçerek takdirimi kazanmış oyuncudur..
yok da hani, yakışıyolar.. o bakımdan..
yok da hani, yakışıyolar.. o bakımdan..
hız tuzağı filminin hem yakışıklı hem de karizmatik polisi.
(bkz: dogstar)
akluofobisi vardır.
sinemanın en yakışıklı oyuıncularından birini daha tanıyalım...
onbir yıllık film kariyeri boyunca sadece parlak bir yıldız olmakla kalmayıp, “ speed ” filmi ile aynı zamanda kendi kuşağının en çok kazanan aktörlerinden biri olma başarısını gösteren keanu charles reeves, 2 eylül 1964’de beyrut, lübnan’da dünyaya geldi. anne babasının boşanmasının ardından annesi ve kız kardeşi ile new york’a taşındı. annesi yönetmen paul aaron ile evlenince toronto’ya yerleştiler. bir yıl sonra boşanıp, iki kez daha evlenen annesi ile birlikte birkaç kez daha taşınan keanu, böylelikle 17 yaşında okulu terk edip sinema dünyasına adım atmadan önce tam dört okul değiştirmiş oldu.
ilk olarak “ wolfboy ” isimli oyundaki rolüyle toronto’da seyirci karşısına çıkan reeves, televizyon için yazılmış birkaç oyunda daha yer aldı. rob lowe’ın yönettiği bir hokey filmi olan “ youngblood ” da aldığı rolün ardından toronto’dan ayrılıp hayallerini gerçekleştirebilmek için los angeles’a gitmeye karar verdi.
“ river’s edge ” (1986)de canlandırdığı zıt karakterle yönetmen ve eleştirmenlerin dikkatini çeken aktör, “ bill & ted’s excellent adventure ” daki performansıyla milyonların beğenisini kazandı. eleştirmenlerin yetenekli bir oyuncu mu, yoksa şanslı keratanın teki mi olduğu konusunda bir türlü görüş birliğine varamadığı keanu, bütün bu tartışmalar süredursun, kariyerinde yükselmeyi sürdürdü.
“ little buddha ” ve “ bram stoker’s dracula ” gibi filmlerde, bertolucci ve coppola gibi zamanımızın ünlü yönetmenleriyle çalışma olanağı bulan aktör, eleştirmenlerin tüm sözlerine karşın, yönetmenlerin birlikte çalışmak istediği aktörler arasında yer almayı başardı. “ speed ” filminde yakaladığı $ 300 milyonluk gişe hasılatıyla da rüştünü ispatladı.
özel hayatı ile çok fazla gündeme gelmeyen aktör, bu açığı kapatma telaşındaki magazin dünyasınca cinsel tercihleri ile gündeme getirildi. bu konudaki soruları homoseksüel olmadığı şeklinde cevaplandıran aktör, “ yine de bunu kim bilebilir ki ? ” gibi cevaplarla kafalarda soru işareti uyandırmayı sürdürdü.
“ dangerous liaisons ”, “ my own private ideo ”, “ feeling minnesota ” gibi filmlerde de rol alan reeves, gelen bazı oyunculuk tekliflerini ise reddetti. bunlar arasında, “ speed 2 ” ile al pacino ve robert de niro’nun rol aldığı “ heat ” gibi filmler var.
1999’da “ matrix ” filmiyle bir kez daha izleyici karşısına çıkan reeves, 2000 yılında “ the replacements ”, " sweet november " ( kasımda aşk başkadır ), " the gift " ( üçüncü göz ) ve " the watcher " filmlerinde rol aldı.
onbir yıllık film kariyeri boyunca sadece parlak bir yıldız olmakla kalmayıp, “ speed ” filmi ile aynı zamanda kendi kuşağının en çok kazanan aktörlerinden biri olma başarısını gösteren keanu charles reeves, 2 eylül 1964’de beyrut, lübnan’da dünyaya geldi. anne babasının boşanmasının ardından annesi ve kız kardeşi ile new york’a taşındı. annesi yönetmen paul aaron ile evlenince toronto’ya yerleştiler. bir yıl sonra boşanıp, iki kez daha evlenen annesi ile birlikte birkaç kez daha taşınan keanu, böylelikle 17 yaşında okulu terk edip sinema dünyasına adım atmadan önce tam dört okul değiştirmiş oldu.
ilk olarak “ wolfboy ” isimli oyundaki rolüyle toronto’da seyirci karşısına çıkan reeves, televizyon için yazılmış birkaç oyunda daha yer aldı. rob lowe’ın yönettiği bir hokey filmi olan “ youngblood ” da aldığı rolün ardından toronto’dan ayrılıp hayallerini gerçekleştirebilmek için los angeles’a gitmeye karar verdi.
“ river’s edge ” (1986)de canlandırdığı zıt karakterle yönetmen ve eleştirmenlerin dikkatini çeken aktör, “ bill & ted’s excellent adventure ” daki performansıyla milyonların beğenisini kazandı. eleştirmenlerin yetenekli bir oyuncu mu, yoksa şanslı keratanın teki mi olduğu konusunda bir türlü görüş birliğine varamadığı keanu, bütün bu tartışmalar süredursun, kariyerinde yükselmeyi sürdürdü.
“ little buddha ” ve “ bram stoker’s dracula ” gibi filmlerde, bertolucci ve coppola gibi zamanımızın ünlü yönetmenleriyle çalışma olanağı bulan aktör, eleştirmenlerin tüm sözlerine karşın, yönetmenlerin birlikte çalışmak istediği aktörler arasında yer almayı başardı. “ speed ” filminde yakaladığı $ 300 milyonluk gişe hasılatıyla da rüştünü ispatladı.
özel hayatı ile çok fazla gündeme gelmeyen aktör, bu açığı kapatma telaşındaki magazin dünyasınca cinsel tercihleri ile gündeme getirildi. bu konudaki soruları homoseksüel olmadığı şeklinde cevaplandıran aktör, “ yine de bunu kim bilebilir ki ? ” gibi cevaplarla kafalarda soru işareti uyandırmayı sürdürdü.
“ dangerous liaisons ”, “ my own private ideo ”, “ feeling minnesota ” gibi filmlerde de rol alan reeves, gelen bazı oyunculuk tekliflerini ise reddetti. bunlar arasında, “ speed 2 ” ile al pacino ve robert de niro’nun rol aldığı “ heat ” gibi filmler var.
1999’da “ matrix ” filmiyle bir kez daha izleyici karşısına çıkan reeves, 2000 yılında “ the replacements ”, " sweet november " ( kasımda aşk başkadır ), " the gift " ( üçüncü göz ) ve " the watcher " filmlerinde rol aldı.
the matrix filminde sevglisi ile agent smithi karıstırdıgını bakıslarından anlayabildigimiz oyuncu.özellik ile metroda kavga ettigi sahneyedeki yuz ifadesine cok iyi bakın.
çok uyuz koşma stiline sahip olan aktör. penguenler bile daha bir karizma koşar bu andavulun yanında.
beyrut doğumlu dogstar adlı grupda bas çalan aktör.
bilimkurgu yazarı philip k. dickin aynı adlı romanından beyazperdeye aktarılan a scanner darkly adlı animasyon filmde, izleyicilerinin karşısına çizgi karakter olarak çıkacak olan aktör.
charlize theronla beraber oldugu dedikodular cikan yakisikli oyuncu.
oyunculugundan cok yakisikliligi ile one cikan lubnan asilli sahsiyet.
oynadigi cogu filmlerde filmin adinin altinda kalmistir,ancak constantine filminde gercekten oyunculugu filmin onune gecmistir ve constantinele bence kendisini ispat etmistir.
costantine filmindeki sigarayi yakis sahnesiyle gonlumu bir kez daha fetheden,bir insan bu kadar mi cekici olur dedirten kisilik.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?