genelde bir hastane vakasıyla yahut olağanüstü bir durumla karşılaştığınızda sizi sinir eden sorulardır. örneğin anneanneniz beyin kanaması geçirmiştir acilen hastaneye götürmüşsünüzdür gözünüz kulağınız o an hastane ortamındaki hengameden başka hiçbişeyi hissetmez, aklınıza da zaten anneannenizin iyi olmasından başka bişey düşmez. malum arkadaş bigün ansızın sizi arar ve;
-alo, naber abi napıyosun?
+karışık durumlar keremcim, pek iyi değil çünkü hastanedeyiz anneannem beyin kanaması geçirdi.
-aaa hadi ya, yav niye haber vermediniz?
+.!?
yukarda okuduğunuz konuşmada ibnetor kerem allah için bi kere bile "geçmiş olsun" demez. çünkü daha "önemli" o soruyu araya sıkıştırmak zorundadır. "niye haber vermedin?"
koduğumun gerzeği sanki kardiyologsun ya da nörologsun ya gelip hastaneye cerrahi müdahale yapıcan, otur oturduğun yerde derler adama.
üstelik bu tür ruh hastalarının genel özelliği, bu tür sorularla seni fıtık etmeden önce uzun bir süre arayıp sormazlar seni. rastlantı bu ya; gelir en sıkıntılı anında ararlar, manevi anlamda desteğe ihtiyacın varsa da 3 kuruşluk o enerjini siker atarlar.
edit: yukarda bahsettiğim kerem hayal ürünüdür. adını ister ayşe koy, ister fatma koy hüsamettin koy vardır böyle tipler işte, anladın sen onu.
insanı gıcık eden arkadaş soruları
genelde çocukluk ya da çok samimi olduğumuz arkdaşlardan gelen sorulardır.
-rumuz, moruk senin alışın mı kuvvetli verişin mi?
-seni benden başka sken oldu mu.
kurnaz ya aklınca her türlü skicek.
-rumuz, moruk senin alışın mı kuvvetli verişin mi?
-seni benden başka sken oldu mu.
kurnaz ya aklınca her türlü skicek.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?