ruhumu sıkıp sıkıp bırakan sonra durup tekrar sıkan, kendi halinde bırakamayan beynimde seksek oynayan yazar.
dünyada iki tür insan vardır. neden yaşadığını bilenler ve boşlukta düşenler. insanda iki tür dünya vardır. gerçek ve hayal.
hakan günday
üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek bir adam. kendi bile şaşırıyordur buna çok eminim. yazı dili çok sıradan ve bir o kadar farklı. yazma heveslisi, yazmadan duramayan kişilerin bazı ortak yaşam alanları ve anları vardır ya hani, işte bunca ortaklık içinde siz böyle güzel yazamıyorsanız ve karşınızdaki yazdıkça ’heh! heh! tam da bu! ’ diye heyecanlanıyorsanız, yapacak bir şey kalmamıştır artık peygamber ilân etmekten başka.
herkes aynı şeyleri yaşayabilir ama bu herkeste aynı dili geliştiremez. rispekt.
herkes aynı şeyleri yaşayabilir ama bu herkeste aynı dili geliştiremez. rispekt.
dahi olduğunu düşünmekten kendimi alamadığım yazardır . tabir caizse, bilincinizi mıncıklar ve bırakır. ardından ne olduğunu anlamanız uzun zaman alır. okurken "lan hakkatten" dersiniz, yaşarken "hakan haklıymış".
29 mayıs 1976’da rodos adası’nda doğdu. ilköğretimini brüksel’de tamamladı. ankara’da tevfik fikret lisesi’ni bitirdi. hacettepe üniversitesi edebiyat fakültesi fransızca mütercim tercümanlık bölümü’nde üniversite eğitimine başladı. unuversite libre de bruxelles’in siyasal bilimler bölümüne geçti. ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi’nden mezun oldu. ilk romanı kinyas ve kayra 2000’de yayınlandı. antalya’da yaşıyor.
eserleri:
roman:
kinyas ve kayra (2000)
zargana (2002)
piç (2003)
http://www.edebiyatturk.net/
eserleri:
roman:
kinyas ve kayra (2000)
zargana (2002)
piç (2003)
http://www.edebiyatturk.net/
kinyas ve kayradan sonra ziyan ile beni vurup, az ile de :bunca şeyi yazabilmek için yaşın çok genç değil mi dedirten ademoğlu.
söyleşisine katılıp da yüzünü görünceye değin gerçekten varolabileceğine inanmadığım yazar. sohbet edemediğim halde yıllardır tanıyormuşum gibi hissettiğim adam.
iki yıldır istanbul modernde oluyor söyleşileri, en sonuncusu da 4 ağustosta gerçekleşti. "her yıl bir kitap!" diyerek bizi kendisine daha da çok bağlayan yazarı takip edin, okuyun.
iki yıldır istanbul modernde oluyor söyleşileri, en sonuncusu da 4 ağustosta gerçekleşti. "her yıl bir kitap!" diyerek bizi kendisine daha da çok bağlayan yazarı takip edin, okuyun.
"beni terkedenlerin hepsi kapı oldu. çünkü sırtlarını bile görmeye vaktim olmadı.
kapıyı çekip çıktılar ve ben daha ne olduğunu anlayamadan kapıya dönüştüler..." diyen yazar.
kapıyı çekip çıktılar ve ben daha ne olduğunu anlayamadan kapıya dönüştüler..." diyen yazar.
"kendimi beyaz kadranlı, romen rakamlı bir duvar saatindeki saniye çubuğu gibi hissediyorum. sadece dönüyorum. zamanın kendisiyim. geçiyorum." diyen adam.
ve sadece piçi baz alarak yapabileceğim yorum sudur, kitaptaki serseri imajını sanki kafasında öyle bir yere koymus ki hem ulasılmaz hemde ulasmak istemeyeceğin kadar , keskin hatları var, yani sadece gözlem yapmıs demek bile komik, demek istediğim , çok keskin hatlı karakterleri okurken beni acaip sıktı, karakterler gözlem yapılarak değil direkman hayal ürünü olarak yazılmamıs kasılmıs gibi geldi . ancak bütün karakterler bir bütün olsuturmaktaydı buradan da kitabı acele ile yazdığını her karakter üzerine oturup uzun uzun düsünmediği fikrine kapılmaktayım yani buda biraz türkiyede bu akımın öncüsüyüm yapıcı elestiri gelir kaktır gitsin mantığımı bilemiyorum zira kitap cıktığında lisedeydim yada lise yeni bitmisti, o dönem bu anlatı tarzı çıkan kaç roman var yada var mı su an net bilgim yok.
ama su var ki ben sadece bu kitabı baz alarak hakan gündayın fazlaca abartıldığını düsünmekteyim bunda romanda yer yer verdiği uç örnekler uç sahneler olabilir ama kazın ayağı öyle değil yani hakan hayal kurmus inanmamızı bekliyor gibi geldi bana, bir de bu kadar acımasız elestirmemin sebebi piçten önce gecenin sonuna yolculuğu okumus olmam oldu tabi ama gercekten sıkıcı bir anlatımı olduğunu her halukarda savunmaktayım sonuçta insan üslubunu kolay kolay değistiremez
not:ulan kitabı okuyalı neredeyse 3 sene olacak okuduğum sırada zaten sinirle ve sıkılarak hızla bitirip bana kitabı öneren sevgilime çemkirmistim yazınca iyice rahatladım.
ama su var ki ben sadece bu kitabı baz alarak hakan gündayın fazlaca abartıldığını düsünmekteyim bunda romanda yer yer verdiği uç örnekler uç sahneler olabilir ama kazın ayağı öyle değil yani hakan hayal kurmus inanmamızı bekliyor gibi geldi bana, bir de bu kadar acımasız elestirmemin sebebi piçten önce gecenin sonuna yolculuğu okumus olmam oldu tabi ama gercekten sıkıcı bir anlatımı olduğunu her halukarda savunmaktayım sonuçta insan üslubunu kolay kolay değistiremez
not:ulan kitabı okuyalı neredeyse 3 sene olacak okuduğum sırada zaten sinirle ve sıkılarak hızla bitirip bana kitabı öneren sevgilime çemkirmistim yazınca iyice rahatladım.
insanlar ikiye ayrılır. hakan günday okuyanlar ve okumayanlar.....
sanirim sozlukte sadece benim okumadigim ki$iymi$ kendisi, hatta oyle ki bu yazarin ismini bile ilk defa duydugum icin di$lanacakmi$im gibi hissediyorum, benim cahilligim olarak kalsin o da.
en kisa zamanda bir kitabini edinip okumak farz oldu anla$ilan, toplumdan di$lanmamak lazim.
en kisa zamanda bir kitabini edinip okumak farz oldu anla$ilan, toplumdan di$lanmamak lazim.
gereğinden fazla abartılan yazar. türkiyede değil de edebiyat zevki biraz gelişmiş herhangi bir toplumda ve türkçe değil de herhangi bir köklü edebiyatı olan dilde yazsaydı esamesi bile okunmazdı.
bariz bir sekilde ryu murakamiyi taklit eden yazar. onun hayrani oldugunu hep dile getirse de bu etkilenmek degil resmen taklit etmektir... yazdigi kitaplarin konularindan tutun da yazim stiline kdr ayni resmen. kinyas ve kayrayi okumadan once ryu murakamiden emanet dolabi bebekleri okunmalidir. dediklerim daha ii anlasilir.
içinde ki her şeyi kinyas ve kayrada kustuğunu düşündüğüm yazar. sonra ki romanlarını zihninde kalan safraya benzetiyorum. yine de piç, malafa ve azil okunmalıdır. son romanı az, en iyi kitabı değildir belki ancak kendisinin politik rengini ilk defa ortaya koyduğu romandır. 1976 doğumlu olduğu ve ilk romanı kinyas ve kayrayı 2000 yılı gibi yayınladığı düşünülürse, en azından genç bir yazara destek anlamında takip edilesidir.
"kimsenin birbirine bakmadığı, yalan, ihanet, şiddet ve acımasızlıkla yoğrulmuş, yalnızca hayallerin göz göze geldiği bir hayattan intikam almanın en iyi yolu yaşamaktır." diyen yazar.
türkiyede varolmayan yeraltı edebiyatının varolan temsilcisi.
son kitabının adı malafa olan, günümüz türk edebiyatının beğenilen yazarı.
okuduğum en dahiyane yazarlardan biri, müthiş insan, gerçeküstü beyin, sağlam kurgucu. israrla isteyiniz.
mezun olduğu liseye gelse de bir "söyleşsek" dediğim yazardır. piçi ile karşıma çıktı ilk. farklı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?