sen ey o çiçekler ey o değişmeler ayı
bulutsuz geçen mayıs bıçaklanmış haziran
bir daha artık ne o gülleri ne o leylakları
bir daha o ilk yazı unutamam hiçbir zaman
o korkunç kuruntuyu unutamam bir daha
alayı çığlığı kalabalığı güneşi
aşk arabalarını belçika hediyelerini
havayı o arı uğultulu yolu sonra da
o sakınmasız utkuyu kavgaları aşan
öpüşmenin kızıla döndürdüğü o kanı
çılgın halkın leylaklarla donattığı
o ölüme gidenleri unutamam artık dünyada
kutsal o eski zaman betiklerine çalan
fransa bahçelerini unutamam bir daha
o akşamları büyüsünü o sessizliğin
gülleri yol boyunca ki gülleri sonra da
o bozgun yeline karşı duran çiçekleri
alaycı topları o bisikletleri şaşkın
korkunun kanadı üstünden geçen erleri
o perişan kılıklarını konaklıyanların
ama neden bilmem bu benzetme kasırgası
durmadan hep aynı noktaya getirir beni
saint-marth bir general kara bir dal yığını
orman yanında bir köşk normandiya biçimi
işte tıs yok düşman karanlıkta dinleniyor
birden bize paris düştü diyorlar bu akşam
dünyada ne o yitirdiğimiz aşkı bir daha
ne o gülleri ne de o leylakları unutamam
flandres leylaklarını demetlerini ilk günün
o tatlı izini yanakları söndüren ölümün
sonra sizi kaçışın gülleri taze güller sizi
yangın rengine çalan anjou gülleri sizi
louis aragon
guller ve leylaklar
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?