alman asilli, brno manastiri basrahibi. beleklerimize onun adini kaziyan ise yetistirdigi melez bitkilerle ilgili gozlemleri. bu gozlemlerle genetik biliminin dogusuna sebep olmus kisi. genetigin babasi.
gregor mendel
nasıl sanslı bir adamdır ki deney yapmak icin bezelyeleri secmis ve bu deney icin en uygun yedi bezelye cesidini secmis. gercekten ya cok sanslı ya da din adamı-e bir nevi allahın adami- olmasının payı var.
bezelye, gen, fenotip, genotip gibi kavramları hatırlatan bilim adamı.
ama en çok bu ismi duyduğumda bezelye gelir aklıma. bezelye gördüğümde de mendel gelir akla hakeza.
ama en çok bu ismi duyduğumda bezelye gelir aklıma. bezelye gördüğümde de mendel gelir akla hakeza.
bezelye yemeğini güzel yapamadığına dair rivayetler var. eğer gerçekten öyleyse kınıyorum.
1822-1884) "bilim adamı" deyince çoğumuzun gözünde laboratuvarda deneylerine gömülmüş, ak önlüklü, gözlüklü biri canlanır. oysa bilimin öncüleri arasında çalışmasını kum üzerinde (arşimet), eğik kulede (galileo), çiftlikte (newton), doğa araştırma gemisinde (darwin), patent bürosunda (einstein) yapanları biliyoruz. bilim düşünsel bir etkinliktir; yeri laboratuvarla değil, zekâ, imgelem ve istenç gücüyle sınırlıdır. bunun çarpıcı bir örneğini çalışmalarını aralıksız yirmi yıl manastır bahçesinde sürdüren keşiş mendel vermiştir.
genetik biliminin kurucusu gregor mendel, avusturya imparatorluğuna dahil çekoslavakyada yoksul bir köylü çocuğu olarak dünyaya gelir. o zaman kırsal kesimde hâlâ bir tür derebeylik düzeni egemendi. topraksız köylüler için boğaz tokluğuna ırgatlık dışında fazla bir seçenek yoktu; tek kurtuluş yolu belki de eğitimdi.
ne var ki, eğitim de çoğunluk ilkokulla sınırlı kalmaktaydı; daha ilerisi için halkın parasal gücü yoktu. herkes gibi gregorun da doğuştan alın yazısı babası gibi rençber olmaktı. ama hayır, bu çocuk düzenin koyduğu engeli aşacak, kendine özgü kararlılık içinde yeteneğini ortaya koyacaktı. ilkokuldaki başarısı göz kamaştırıcıydı. öğretmenlerinin ısrarı üzerine aile, sonunda çocuğun orta öğrenimi için izin verir. gregor, evinden uzakta altı yıl bir yurtta yetersiz bakım ve beslenme koşullarına göğüs gererek okur; ama, acısını uzun yıllar çekeceği yorgun, cılız ve sağlıksız bir bedenle mezun olur.
mendel daha öğrencilik yıllarında bilimin büyüsüne kendini kaptırmış; özellikle botanik yoğun ilgi alam olmuştu. fakat yüksek öğrenim onun için ulaşılması güç bir hayâldi. burs olanağı yoktu; kız kardeşinin bağışladığı çeyizi de yeterli olmaktan uzaktı. mendel için bir tek yol vardı: bir katolik manastırına girmek. avusturyada botanik müzesi, bahçe bitkileri ve zengin kitaplığıyla ünlü brünn manastırı mendel için "ideal" bir öğrenim merkeziydi.
yirmibeş yaşında "papaz" unvanını alan mendelin asıl özlemi hiç değilse bir ortaokulda öğretmen olmak, araştırmaları için daha elverişli bir ortam bulmaktı. bu amaçla girdiği sınavda yeterli görülmez. üniversite öğreniminden yoksun kalmış olması önemli bir handikaptı. genç papaz umudunu yitirmemiştir.
viyana üniversitesinde dört sömestr fizik ve doğal tarih öğrenimi gördükten sonra şansını yeniden dener. ama yine başarılı görülmez. sınav kurulu önyargılıdır; kendine özgü değişik bir tutum sergileyen genci anlamaktan uzak kalır. adayın özellikle evrim ve kalıtıma ilişkin görüşleri bağışlanır gibi değildi. mendel için artık manastıra çekilip araştırmalarını bahçe bitkileri üzerinde sürdürmekten başka çare kalmamıştı.
canlılarda özelliklerin kuşaktan kuşağa geçişi, mendelin sürgit ilgi odağını oluşturan konuydu. herkes yeni doğan bir yavrunun atalarının özelliklerini taşıdığını biliyordu. dahası, kimi yavrunun daha çok anaya, kimi yavrunun da daha çok babaya çektiği gözden kaçmıyordu. ancak bilinen bu olayların "bilimsel" diyebileceğimiz bir açıklaması yoktu ortada.
mendel bezelyeler üzerindeki deneylerine öyle bir açıklama bulmak için koyulmuştu. çalışmasını, bu amaçla seçtiği 22 çeşit bezelyenin boylu-bodur, sarı-yeşil, yuvarlak-buruşuk,... gibi 7 çift karşıt özellikleri üzerinde yoğunlaştırır.
örneğin, boylu ve bodur çeşitlerim çapraz döllediğinde ilk kuşak melez ürünün tümüyle boylu olduğunu saptar. melez ürünü kendi içinde dölleyerek elde ettiği ikinci kuşak ürünün büyük bir bölümünün boylu, küçük bir bölümünün ise bodur olduğu görülür (aşağıdaki şekile bakınız!). mendel iki çeşit arasındaki oranı hesaplar: 1064 bitkinin yaklaşık 3/4ü boylu, 1/4ü bodurdur. örneklem büyüklüğünden kaynaklanan olası hatayı göz önüne alan mendel, oranı 3:1 olarak belirler (boylu faktörü b, bodur faktörü b ile gösterilmiştir).
http://www.bilimadamlari.net/bilim-adamlari/47-johann-gregor-mendel.html
genetik biliminin kurucusu gregor mendel, avusturya imparatorluğuna dahil çekoslavakyada yoksul bir köylü çocuğu olarak dünyaya gelir. o zaman kırsal kesimde hâlâ bir tür derebeylik düzeni egemendi. topraksız köylüler için boğaz tokluğuna ırgatlık dışında fazla bir seçenek yoktu; tek kurtuluş yolu belki de eğitimdi.
ne var ki, eğitim de çoğunluk ilkokulla sınırlı kalmaktaydı; daha ilerisi için halkın parasal gücü yoktu. herkes gibi gregorun da doğuştan alın yazısı babası gibi rençber olmaktı. ama hayır, bu çocuk düzenin koyduğu engeli aşacak, kendine özgü kararlılık içinde yeteneğini ortaya koyacaktı. ilkokuldaki başarısı göz kamaştırıcıydı. öğretmenlerinin ısrarı üzerine aile, sonunda çocuğun orta öğrenimi için izin verir. gregor, evinden uzakta altı yıl bir yurtta yetersiz bakım ve beslenme koşullarına göğüs gererek okur; ama, acısını uzun yıllar çekeceği yorgun, cılız ve sağlıksız bir bedenle mezun olur.
mendel daha öğrencilik yıllarında bilimin büyüsüne kendini kaptırmış; özellikle botanik yoğun ilgi alam olmuştu. fakat yüksek öğrenim onun için ulaşılması güç bir hayâldi. burs olanağı yoktu; kız kardeşinin bağışladığı çeyizi de yeterli olmaktan uzaktı. mendel için bir tek yol vardı: bir katolik manastırına girmek. avusturyada botanik müzesi, bahçe bitkileri ve zengin kitaplığıyla ünlü brünn manastırı mendel için "ideal" bir öğrenim merkeziydi.
yirmibeş yaşında "papaz" unvanını alan mendelin asıl özlemi hiç değilse bir ortaokulda öğretmen olmak, araştırmaları için daha elverişli bir ortam bulmaktı. bu amaçla girdiği sınavda yeterli görülmez. üniversite öğreniminden yoksun kalmış olması önemli bir handikaptı. genç papaz umudunu yitirmemiştir.
viyana üniversitesinde dört sömestr fizik ve doğal tarih öğrenimi gördükten sonra şansını yeniden dener. ama yine başarılı görülmez. sınav kurulu önyargılıdır; kendine özgü değişik bir tutum sergileyen genci anlamaktan uzak kalır. adayın özellikle evrim ve kalıtıma ilişkin görüşleri bağışlanır gibi değildi. mendel için artık manastıra çekilip araştırmalarını bahçe bitkileri üzerinde sürdürmekten başka çare kalmamıştı.
canlılarda özelliklerin kuşaktan kuşağa geçişi, mendelin sürgit ilgi odağını oluşturan konuydu. herkes yeni doğan bir yavrunun atalarının özelliklerini taşıdığını biliyordu. dahası, kimi yavrunun daha çok anaya, kimi yavrunun da daha çok babaya çektiği gözden kaçmıyordu. ancak bilinen bu olayların "bilimsel" diyebileceğimiz bir açıklaması yoktu ortada.
mendel bezelyeler üzerindeki deneylerine öyle bir açıklama bulmak için koyulmuştu. çalışmasını, bu amaçla seçtiği 22 çeşit bezelyenin boylu-bodur, sarı-yeşil, yuvarlak-buruşuk,... gibi 7 çift karşıt özellikleri üzerinde yoğunlaştırır.
örneğin, boylu ve bodur çeşitlerim çapraz döllediğinde ilk kuşak melez ürünün tümüyle boylu olduğunu saptar. melez ürünü kendi içinde dölleyerek elde ettiği ikinci kuşak ürünün büyük bir bölümünün boylu, küçük bir bölümünün ise bodur olduğu görülür (aşağıdaki şekile bakınız!). mendel iki çeşit arasındaki oranı hesaplar: 1064 bitkinin yaklaşık 3/4ü boylu, 1/4ü bodurdur. örneklem büyüklüğünden kaynaklanan olası hatayı göz önüne alan mendel, oranı 3:1 olarak belirler (boylu faktörü b, bodur faktörü b ile gösterilmiştir).
http://www.bilimadamlari.net/bilim-adamlari/47-johann-gregor-mendel.html
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?