"bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi..." diyen insan.
cemal süreya
biliyorsun ben hangi şehirdeysem
yalnızlığın başkenti orası
bir de yine sevgili çocuk
biliyorsun kişi tutkularıyla
yalnızlığını adlandırıyor o kadar.
yalnızlığın başkenti orası
bir de yine sevgili çocuk
biliyorsun kişi tutkularıyla
yalnızlığını adlandırıyor o kadar.
eşine yazdığı mektup şöyledir:
12 temmuz 1972
zuhalim, hayat!
hayatimsin. bunu bilmeni isterim. en önce bunu bilmeni... bir de seyi bilmeni isterim: benden yanlis yere, yok yere kuskulaniyorsun. sana hiçbir zaman hayinlik etmedim ben. edemem. kaç yildir evliyiz, yan yanayiz. hâlâ basim dönüyor senlen, esrikim senlen, seviyorum seni. her geçen gün daha büyük bir askla. nolur, akkavak kizi, anla beni. bu sevgimi hor görme. kendininkine uydur, yakistir. bu satirlari ilk evimizin altindaki kahvede yaziyorum. ve ben seni o ilk günlerdekinden daha büyük bir tutkuyla seviyorum. biz iki ayri irmak gibi ayri yerlerden kopup geldik, kavustuk bir noktada, yani basimizdan küçük bir kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akiyoruz simdi. nicedir bu böyle. hep de böyle olacak. denize dökülene, ölene dek. bizim için tek kosul mutluluk olabilir. hiçbir sey bozamaz birligimizi.
"üçüz, gözüz biz. " sen de öyle düsünmüyor musun? ne tuhaf, son bir iki ayda seni, benden biraz uzaklastin, araya mesafeler, tedirginlikler sokuyorsun diye düsünürken, o sirada sen de ayni seyleri düsünüyormussun. bunlar askin halleri, askin zaman zaman kisinin önüne çikardigi ezinçler, üzünçler herhalde. bunu böyle yorumlamak gerekir. bir de seviyorum seni. tek dalimsin. memoyla birlikte,ama ondan da öncesin. bunu böylece bilesin. bilinmelidir bu.
kahvenin önünden otomobiller geçiyor. bir tane de at arabasi. seni düsününce o ati da seviyorum. çay içiyorum. artik ihlamur içecegim. ne yumusak, çagrisimli, bagisçi, düscül seydir ihlamur. evimizin önünde bir ihlamur agaci olsun. sen saksida da yetistirebilirsin ihlamuru. gece yatakta memoyla hep seni konustuk. susunca seni sustuk. uyuyunca seni uyuduk.
aksamlari eve döneyim, kapiyi sen aç: gözlerin...
memo okuldan dönmüs olsun. kaçinci sinifta olsun?
duygulu bir adamim ben. bir film görmüstüm eskilerde; bir fransiz filmi; adi: "jesuis un sentimental. " o filmdeki adam gibi miyim nedir?
öfkem belli olur, coskum ortaya çikar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür.
yalniz seninle güçlüyüm. sen olmasan bir anlamim olamaz. sev beni.
yasayacagiz.
her seyimi sana borçluyum. sana rastladigim siralar yikintiliydim. sen onardin beni. tuttun elimden kaldirdin. ben de ekmek gibi öptüm alnima koydum seni, kutsadim.
ask büyüdü, ask!
sen hastanedeyken her gün yazacagim sana. seni nice sevdigimi anlatacagim.
yüzügünden öperim...
bundan sonra her sey daha güzel, daha iyi olacak, inan buna. güçlü olacagiz her zamankinden. efendice, dürüst, vakur, yasayacagiz bu dünyada simdiye kadarki gibi. kimin malinda gözümüz olmus, kimin karisina, kizina göz degdirmisiz. kime kil kadar kötülügümüz olmus.
*
anilar: su agaçliklarin ardindaki binada evlendik. sen suradan bir otobüse binip hendeke gittiydin, nihalle falan. kemal tahirlere gitmistik, ülkü tamerler ve buyrukçuyla dügün eylemistik. avsaya giderken kedi için kaygilanmistik; çavus; çavus i; sonra tuhaf bir sekilde memoyu andiran bir kedi geldiydi eve. neydi adi onun?
iyi insanlardik. ay sonlarinda cebimize para kalmiyordu. sana mavi, ak çizgili bir süveter aldiydik. sen bana lacivert bir pantolon diktiydin. kiyamiyorum simdi onu giymeye, eskimesinden korkuyorum. o zamanlar bu et tanzim yeri yoktu. seviyorum seni. hava günesli. sen hastanedesin simdi. biliyorum, benim gelmemi bekliyorsun. memo okula gitmek istemiyor artik. senin yoklugun nasil dokunuyor ona.okula gidisi senin yoklugunla birlestiriyor olmali. bense eski kahvemde oturmaktayim, cebimde iki paket sigara. karsida haydarpasa gari, gri bir ev ödevi gibi. adamlar geçiyor, yüzsüz, gözsüz, gülüssüz adamlar.
*
böyle seyler söyleme bana. nolur böyle seyler söyleme bana. söyle seyler: "ankaraya gelince seni rahatsiz etmeyiz..."; "ameliyatta bir yanim eksik kalirsa senden ayrilirim..."; nolur, söyleme böyle seyler. ben sözler karsisinda renk vermem, ama içime atarim onlari. nolur, zulmetme bana. biz sadece birlesmis degil, ayni zamanda kaynasmis, hal- hamur olmus üç olmus, göz olmus kimseleriz. sen ve ben yok. sen-ben var. bil bunu. aslinda bilirsin de bunu. nolur! ha?..
*
evet, anilar. nice serüven geçirdik, ne dostluklar eskittik,bir biz ikimiz kaldik ayakta. ayni sapta tüveyçlerini birbirine dönmüs iki çiçek gibiyiz; bir de tomurcugumuz var.
*
"dolanirim parisimin sokaklarini
orda ölmeye cesaretim yok" (apolinaire)
*
dinle ak bakisli bir çesme söylüyor
kaç yildir akarim bilmem pazar yerini
*
o çesme gibiyim ben de. sen de o çesme gibisin.
*
seviyorum seni.
*
güvercinler rihtimi elestiriyor.
*
zuhalim, elifim, kolum kanadim.
*
yiyeceksin, degil mi, verilen bütün yemekleri?
*
ay hiç kin tutmuyor.
*
bana her yönden güveniyorsun, degil mi?
*
bilmedigimiz kir kahvelerine gidelim. ayran içelim.
eve dönüp azicik raki içelim, beyaz peynir ve domatesle.
evin ev oldugunu, evin su bir günlük sensizliginde anladim. memo da anladi. anladik ki dünyada en büyük aci sensizlik. nolur, sensiz koma bizi.
*
bir günler karstaydim. kudura kudura akiyordu delice çayi. aklimda hiçbir sey yoktu. çünkü o siralar sana raslamamistim daha. sonra sen çiktin geldin. ortaligi güzelledin. beni ben ettin. memoyu var kildin. sen de bizimle var oldun, unutma bunu.
*
sözcükler degisiyor.
anilar sözcüklerini degistirmiyor.
*
gelecek, anilardan da güzel olacak.
gün daha iyi kotarilacak.
deneylerden ders alinacak.
çiçekler büyüyecek.
piliçler palazlanacak.
*
yarin gene yazarim.
*
seviyorum seni: biline.
12 temmuz 1972
zuhalim, hayat!
hayatimsin. bunu bilmeni isterim. en önce bunu bilmeni... bir de seyi bilmeni isterim: benden yanlis yere, yok yere kuskulaniyorsun. sana hiçbir zaman hayinlik etmedim ben. edemem. kaç yildir evliyiz, yan yanayiz. hâlâ basim dönüyor senlen, esrikim senlen, seviyorum seni. her geçen gün daha büyük bir askla. nolur, akkavak kizi, anla beni. bu sevgimi hor görme. kendininkine uydur, yakistir. bu satirlari ilk evimizin altindaki kahvede yaziyorum. ve ben seni o ilk günlerdekinden daha büyük bir tutkuyla seviyorum. biz iki ayri irmak gibi ayri yerlerden kopup geldik, kavustuk bir noktada, yani basimizdan küçük bir kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akiyoruz simdi. nicedir bu böyle. hep de böyle olacak. denize dökülene, ölene dek. bizim için tek kosul mutluluk olabilir. hiçbir sey bozamaz birligimizi.
"üçüz, gözüz biz. " sen de öyle düsünmüyor musun? ne tuhaf, son bir iki ayda seni, benden biraz uzaklastin, araya mesafeler, tedirginlikler sokuyorsun diye düsünürken, o sirada sen de ayni seyleri düsünüyormussun. bunlar askin halleri, askin zaman zaman kisinin önüne çikardigi ezinçler, üzünçler herhalde. bunu böyle yorumlamak gerekir. bir de seviyorum seni. tek dalimsin. memoyla birlikte,ama ondan da öncesin. bunu böylece bilesin. bilinmelidir bu.
kahvenin önünden otomobiller geçiyor. bir tane de at arabasi. seni düsününce o ati da seviyorum. çay içiyorum. artik ihlamur içecegim. ne yumusak, çagrisimli, bagisçi, düscül seydir ihlamur. evimizin önünde bir ihlamur agaci olsun. sen saksida da yetistirebilirsin ihlamuru. gece yatakta memoyla hep seni konustuk. susunca seni sustuk. uyuyunca seni uyuduk.
aksamlari eve döneyim, kapiyi sen aç: gözlerin...
memo okuldan dönmüs olsun. kaçinci sinifta olsun?
duygulu bir adamim ben. bir film görmüstüm eskilerde; bir fransiz filmi; adi: "jesuis un sentimental. " o filmdeki adam gibi miyim nedir?
öfkem belli olur, coskum ortaya çikar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür.
yalniz seninle güçlüyüm. sen olmasan bir anlamim olamaz. sev beni.
yasayacagiz.
her seyimi sana borçluyum. sana rastladigim siralar yikintiliydim. sen onardin beni. tuttun elimden kaldirdin. ben de ekmek gibi öptüm alnima koydum seni, kutsadim.
ask büyüdü, ask!
sen hastanedeyken her gün yazacagim sana. seni nice sevdigimi anlatacagim.
yüzügünden öperim...
bundan sonra her sey daha güzel, daha iyi olacak, inan buna. güçlü olacagiz her zamankinden. efendice, dürüst, vakur, yasayacagiz bu dünyada simdiye kadarki gibi. kimin malinda gözümüz olmus, kimin karisina, kizina göz degdirmisiz. kime kil kadar kötülügümüz olmus.
*
anilar: su agaçliklarin ardindaki binada evlendik. sen suradan bir otobüse binip hendeke gittiydin, nihalle falan. kemal tahirlere gitmistik, ülkü tamerler ve buyrukçuyla dügün eylemistik. avsaya giderken kedi için kaygilanmistik; çavus; çavus i; sonra tuhaf bir sekilde memoyu andiran bir kedi geldiydi eve. neydi adi onun?
iyi insanlardik. ay sonlarinda cebimize para kalmiyordu. sana mavi, ak çizgili bir süveter aldiydik. sen bana lacivert bir pantolon diktiydin. kiyamiyorum simdi onu giymeye, eskimesinden korkuyorum. o zamanlar bu et tanzim yeri yoktu. seviyorum seni. hava günesli. sen hastanedesin simdi. biliyorum, benim gelmemi bekliyorsun. memo okula gitmek istemiyor artik. senin yoklugun nasil dokunuyor ona.okula gidisi senin yoklugunla birlestiriyor olmali. bense eski kahvemde oturmaktayim, cebimde iki paket sigara. karsida haydarpasa gari, gri bir ev ödevi gibi. adamlar geçiyor, yüzsüz, gözsüz, gülüssüz adamlar.
*
böyle seyler söyleme bana. nolur böyle seyler söyleme bana. söyle seyler: "ankaraya gelince seni rahatsiz etmeyiz..."; "ameliyatta bir yanim eksik kalirsa senden ayrilirim..."; nolur, söyleme böyle seyler. ben sözler karsisinda renk vermem, ama içime atarim onlari. nolur, zulmetme bana. biz sadece birlesmis degil, ayni zamanda kaynasmis, hal- hamur olmus üç olmus, göz olmus kimseleriz. sen ve ben yok. sen-ben var. bil bunu. aslinda bilirsin de bunu. nolur! ha?..
*
evet, anilar. nice serüven geçirdik, ne dostluklar eskittik,bir biz ikimiz kaldik ayakta. ayni sapta tüveyçlerini birbirine dönmüs iki çiçek gibiyiz; bir de tomurcugumuz var.
*
"dolanirim parisimin sokaklarini
orda ölmeye cesaretim yok" (apolinaire)
*
dinle ak bakisli bir çesme söylüyor
kaç yildir akarim bilmem pazar yerini
*
o çesme gibiyim ben de. sen de o çesme gibisin.
*
seviyorum seni.
*
güvercinler rihtimi elestiriyor.
*
zuhalim, elifim, kolum kanadim.
*
yiyeceksin, degil mi, verilen bütün yemekleri?
*
ay hiç kin tutmuyor.
*
bana her yönden güveniyorsun, degil mi?
*
bilmedigimiz kir kahvelerine gidelim. ayran içelim.
eve dönüp azicik raki içelim, beyaz peynir ve domatesle.
evin ev oldugunu, evin su bir günlük sensizliginde anladim. memo da anladi. anladik ki dünyada en büyük aci sensizlik. nolur, sensiz koma bizi.
*
bir günler karstaydim. kudura kudura akiyordu delice çayi. aklimda hiçbir sey yoktu. çünkü o siralar sana raslamamistim daha. sonra sen çiktin geldin. ortaligi güzelledin. beni ben ettin. memoyu var kildin. sen de bizimle var oldun, unutma bunu.
*
sözcükler degisiyor.
anilar sözcüklerini degistirmiyor.
*
gelecek, anilardan da güzel olacak.
gün daha iyi kotarilacak.
deneylerden ders alinacak.
çiçekler büyüyecek.
piliçler palazlanacak.
*
yarin gene yazarim.
*
seviyorum seni: biline.
"bir bardak su içsem şimdi
yaralarımdan dökülür.
gün ki yıkımlar günüdür,
boştur ne söylesem şimdi.." dizelerinin sahibi.
yaralarımdan dökülür.
gün ki yıkımlar günüdür,
boştur ne söylesem şimdi.." dizelerinin sahibi.
biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli
şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki
çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli
şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki
çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
durakta üç kişi
adam kadın ve çocuk
adamın elleri ceplerinde
kadın çocuğun elini tutmuş
adam hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
kadın güzel
güzel anılar gibi güzel
çocuk
güzel anılar gibi hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi güzel
bu şirin sahibi. baştan aşağı şair.
adam kadın ve çocuk
adamın elleri ceplerinde
kadın çocuğun elini tutmuş
adam hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
kadın güzel
güzel anılar gibi güzel
çocuk
güzel anılar gibi hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi güzel
bu şirin sahibi. baştan aşağı şair.
popülizme yaslanmadan,gelenekten yenilikler yaratarak,özgün şöyleyiş ve imgelerle kendine özgü aşk şiirleri yazan nadir şairlerden biri..
önceden süreyya olan soyadındaki ylerden birisini, arkadaşı ülkü tamer ile girdiği iddiada kaybetmiştir.
sesinde ne var biliyor musun
ev dağınıklığı var
iki de bir elini başına götürüp
rüzgarda dağılan yalnızlığını
düzeltiyorsun
ev dağınıklığı var
iki de bir elini başına götürüp
rüzgarda dağılan yalnızlığını
düzeltiyorsun
münir süreyya bey mabeyn başkatibi emin bey-zâde ahmed süreyya beyin oğludur. 1871 yılında istanbulda doğmuştur. ilkokuldan sonra mektebi sultanîyi bitirmiştir. fransızca bilmektedir.
13 eylül 1892de 22 yaşında mekteb-i sultanîde fransızca öğretmenliğiyle devlet memuriyetine başlamış, bu görevine ilaveten 26 eylül 1892de hariciye tahrirat kalemine stajyer olarak atanmıştır. 18 nisan 1896da bulgaristan komiserliği fransızca kitabetine tayin edilmiştir. 9 temmuz 1896 da gösterdiği başarılardan dolayı nişân-ı alî-i osmânî ile taltif edilmiş, 17 ocak 1897de ise rütbe-i sâlise tevcîh buyurulmuştur. 8 kasım 1898de rütbe-i saniye sınıf-ı sanîsi tevcih edilerek ünvanı fransızca başkatip muavinliğine yükseltilmiştir. 15 ocak 1899da üstün başarılarından dolayı kendisine üçüncü rütbeden nişân-ı âlî-i osmanî verilmiştir. 11 nisan 1899da rütbe-i saniye sınıf-ı mütemâyizi tevcih buyurulmuştur.
11 eylül 1899da barselona başşehbenderliğine, 24 nisan 1904te şira (siroz) başşehbenderliğine, 5 nisan 1905te de nis başşehbenderliğine atanmıştır. nisin iklimine uyum sağlayamadığı gerekçesiyle bern sefareti başkitabetine naklini istemiş, 10 haziran 1905te bu göreve atanmıştır.
29 kasım 1906da viyana sefareti başkitabetine tayin edilmiştir. (boa., hariciye sicil dosyası, 224-260/228)
9 kasım 1908de brüksel sefareti başkitabetine, 10 ekim 1910da brezilya ve saopaulo başşehbenderliğine, 19 şubat 1914te tiflis başşehbenderliğine, 11 haziran 1920de cenevre başşehbenderliğine atanmıştır.
13 mayıs 1921de hariciye nezareti umur-ı idariye müdür-i umumisi olmuş, 1 kasım 1922de bu görevinden alınmıştır.
19 mart 1923te makam-ı hilafet 2. kitabetine tayin edilmiş, 5 mart 1924te bu görevinden de azledilmiştir.
türkiye cumhuriyetinin ilânından sonra 30 mayıs 1924te hariciye vekaleti umur-ı şehbenderî ve ticarî müdürü olan münir süreyya bey, 5 mart 1925te madrit maslahatgüzarlığına atanmış, 25 mayıs 1925te madrit maslahatgüzarlığı idareye m. müsteşarı olmuş, 3 haziran 1925 madrit maslahatgüzarlığı idareye m. başşehbender olmuştur.
19 ağustos 1927de new york başşehbenderliğine atanan münir bey, 21 eylül 1929 atina-pire başşehbenderi olmuş ve en son olarak 1 ağustos 1931de hariciye vekaleti protokol umum müdürlüğü görevine getirilmiştir.
münir süreyya bey 10 nisan 1932 tarihinde vefat etmiştir. (dışişleri bakanlığı arşivi)
13 eylül 1892de 22 yaşında mekteb-i sultanîde fransızca öğretmenliğiyle devlet memuriyetine başlamış, bu görevine ilaveten 26 eylül 1892de hariciye tahrirat kalemine stajyer olarak atanmıştır. 18 nisan 1896da bulgaristan komiserliği fransızca kitabetine tayin edilmiştir. 9 temmuz 1896 da gösterdiği başarılardan dolayı nişân-ı alî-i osmânî ile taltif edilmiş, 17 ocak 1897de ise rütbe-i sâlise tevcîh buyurulmuştur. 8 kasım 1898de rütbe-i saniye sınıf-ı sanîsi tevcih edilerek ünvanı fransızca başkatip muavinliğine yükseltilmiştir. 15 ocak 1899da üstün başarılarından dolayı kendisine üçüncü rütbeden nişân-ı âlî-i osmanî verilmiştir. 11 nisan 1899da rütbe-i saniye sınıf-ı mütemâyizi tevcih buyurulmuştur.
11 eylül 1899da barselona başşehbenderliğine, 24 nisan 1904te şira (siroz) başşehbenderliğine, 5 nisan 1905te de nis başşehbenderliğine atanmıştır. nisin iklimine uyum sağlayamadığı gerekçesiyle bern sefareti başkitabetine naklini istemiş, 10 haziran 1905te bu göreve atanmıştır.
29 kasım 1906da viyana sefareti başkitabetine tayin edilmiştir. (boa., hariciye sicil dosyası, 224-260/228)
9 kasım 1908de brüksel sefareti başkitabetine, 10 ekim 1910da brezilya ve saopaulo başşehbenderliğine, 19 şubat 1914te tiflis başşehbenderliğine, 11 haziran 1920de cenevre başşehbenderliğine atanmıştır.
13 mayıs 1921de hariciye nezareti umur-ı idariye müdür-i umumisi olmuş, 1 kasım 1922de bu görevinden alınmıştır.
19 mart 1923te makam-ı hilafet 2. kitabetine tayin edilmiş, 5 mart 1924te bu görevinden de azledilmiştir.
türkiye cumhuriyetinin ilânından sonra 30 mayıs 1924te hariciye vekaleti umur-ı şehbenderî ve ticarî müdürü olan münir süreyya bey, 5 mart 1925te madrit maslahatgüzarlığına atanmış, 25 mayıs 1925te madrit maslahatgüzarlığı idareye m. müsteşarı olmuş, 3 haziran 1925 madrit maslahatgüzarlığı idareye m. başşehbender olmuştur.
19 ağustos 1927de new york başşehbenderliğine atanan münir bey, 21 eylül 1929 atina-pire başşehbenderi olmuş ve en son olarak 1 ağustos 1931de hariciye vekaleti protokol umum müdürlüğü görevine getirilmiştir.
münir süreyya bey 10 nisan 1932 tarihinde vefat etmiştir. (dışişleri bakanlığı arşivi)
tüm şiirleri sevda sözleri adlı kitapta toplanmış, imgelerle süslü müthiş şiirler yazan büyük şair..
"annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.."
"annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.."
daha nen olayım isterdin,
onursuzunum senin!
onursuzunum senin!
asil adi cemalettin seberdir,yalcin kucuk kendisi icin "darphane mudurunden sair mi olur!" demistir.her ne kadar yalcin kucuk oyle demis olsa da ozellikle de san adli siirine hayran oldugum sairdir.
ulku tamer ile icki masasinda bir iddiaya tutusurlar. cemal hoca eger kaybedersem adimi degistiririm der. kaybeder ve adindaki y harfini atar. artik sureyya degil, sureyadir.
üşüyor musun ? üzülme bee ! gel yanıma.. o kadar yaktın ki canımı; isınırsın. üşümezsin bir daha..[c. süreya]
" tam unuttuğunu sanırsın, karşına çıkar tebessüm eder ve yine bağlar seni kendine... yine inanırsın yalan olduğunu bilsen bile."
"*seni seviyorum*dan daha özel bir cümle de var: *sana güveniyorum*. çünkü herkes herkesi sevebiliyor; ama herkese güvenmiyor."
"seni olduğun gibi seven insan için iyi gün kötü gün yoktur. ne zaman yanında olması gerekiyorsa o zaman yanında olur."
"türkçeden bir kıl kopar; içinde güneşler, dünyalar, ırmaklar vardır".
"gidişini öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı.
fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya.
manzaraysa ayrılığa sıfır!
işte herşey hazır...
acılarımla iki lafın belini kırdık.
yokluğunda bir kuş sütü eksik.
yalnızlığım ve ben..
seni çok bekledik..."
fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya.
manzaraysa ayrılığa sıfır!
işte herşey hazır...
acılarımla iki lafın belini kırdık.
yokluğunda bir kuş sütü eksik.
yalnızlığım ve ben..
seni çok bekledik..."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?