dostoyevskinin yine harikalar yarattigi eser.
bratya karamazovy
kitabin ingilizce tam metni icin :
http://www.kiosek.com/dostoevsky/library/karamazov.txt
http://www.kiosek.com/dostoevsky/library/karamazov.txt
deha mı diyorsunuz?alın size rus yapımı:odipal kompleksin yetişkin yaşlarda vakaa bulduğu türden.ahlaki değerlerin neredeyse çiğnendiği roman.felsefeden psikanalitiğe,edebiyattan tarihe bir çok düşünürü etkilemiş bu şah eser,orhan pamuk tarafından da yüzyılın en iyi kitabı olarak seçilmiştir.
dostoyevskinin diğer romanlarında yaptığı gibi, olayı üç beş insanın üzerinde koşullandırarak, dünyayı, inanç sistemlerini ve devleti eleştirdiği bir başyapıt romanıdır. bu romanın baş kahramanı aleksey fedoroviç karamazov, kilise tapınağında kendisini yetiştirmeye çalışan, kalbi tertemiz, mevlana felsefesiyle insanlara yaklaşan ve insanlar hakkında hiçbir önyargı ve haset duygular beslemeyen bir kişdiir. baba fedor pavloviç ise, para ve kadın düşkünü, evlatlarını ve önceki karılarını düşünmeyen, parasını yararlı şeylerden çok har vurup harman savuran bir miskindir. ilk karısından olan oğlu dmitri karamazov ile aynı kadına sevdalandıklarından dolayı baba-oğul arası sanki düşmani duygularla kaplıdır. dmitri fedor pavloviç in ilk karısından olan tek çocuğudur. alekseyin öz abisi olan ivan karamazov ise tam bir dinsizdir. romanda inanç dünyasının sorgulandığı kısımlar hep bu karakter üzerind eyoğunlaşmıştır.
sözün özü, bu roman salt bir romandan ötedir ki, dostoyevski nin tüm eserleri bu özelliği gösterir.
sözün özü, bu roman salt bir romandan ötedir ki, dostoyevski nin tüm eserleri bu özelliği gösterir.
yazılmış en güzel roman.
(bkz: karamazov kardesler)
staretz zoisma, dostoyevskinin tanrı anlayışını temsil eden bir karakter olarak yer alır kitapta.zoismanın ölmeden önce yaptığı konuşmasında dostoyevski tanrıyı nasıl sevmemiz gerektiğini anlatır.
yıllar önce okuduğum suç ve ceza adlı kitabıyla karşılaştırığımda bu kitabın 1. eseri olduğunu düşünmüştüm. üstünden 9-10 yıl geçti. dostoyevski dendiğinde çoğu kişinin aklına suç ve ceza gelsede benim ilk olarak aklıma gelen eseri karamazov kardeşleridir. güzel bir kitaptır, derin bir kitaptır. suç ve cezanın aksine sıkılarak, bunalarak, zorlayarak ilerleyeceğiniz bir kitap değildir. felsefe kulübünün bir paylaşımıyla beraber aklıma yeniden düşmüştür. paylaşılan bölümü aşşağıda siz güzel okurlarımız ve yazarlarımıza sunuyorum.
dünyanın değişebilmesi için önce insanların değişmesi gerekir. herkes birbirinin gerçek kardeşi olmadığı sürece insanların kardeşliğinden söz edilemez. kişioğlunun yaratılışı, hakkına razı olmaya bırakmaz onu hiçbir zaman. bu yüzden herkes kendine verileni az bulup homurdanacaktır her zaman. başkalarını çekemeyecek, onları yok etmeye çalışacaktır. bunun ne zaman gerçekleşeceğini soruyorsunuz. gerç...ekleşecek ama önce kişioğlunun yalnızlaşma çağının sona ermesi gerekmektedir.” –“hangi yalnızlaşmadan söz ediyorsunuz?” diye sordum. “şimdi, özellikle bu son günlerde giderek her yerde yaygınlaşan yalnızlaşmadan. henüz tam başlamadı, zamanı gelmedi... çünkü şimdi herkes kişiliğini tam olgunluğa erdirmek, hayatı tanımak çabasındadır.
ne var ki olgunlaşacağız derken evrende yapayalnız olduklarını gördükleri için, bu çabaları kendi kendilerini yok etmekle sonuçlanır. çünkü günümüzde herkes kopmuştur toplumdan, kendi kabuğuna çekilmiştir. herkes birbirinden uzaklaşıyor, saklayabildiğince şeyi de kendine saklıyor. sonunda insanlardan kaçmaya başlıyor kişi. kendi başına para biriktirirken şöyle düşünüyor: “şimdi ne güçlüyüm! hiçbir şeyden korkum yok artık!” oysa ne denli zengin olursa, onu yok edecek güçsüzlüğün içine o denli gömüldüğünü bilmez çılgın. çünkü tek kendine güvenmeye alışmıştır.
toplumdan kopmuş, ruhuna, insanların yardımına inanmamayı, insanlardan bir şeyler beklememeyi öğretmiştir. paralarının, onların ona verdiği hakların kaybolmasından korkar yalnızca. çağımızda insanlar gülünç bir inatla, kişiliğin gerçek güvenliğinin, yalnız başına çalışmakta değil, tüm insanlığın beraberliğinde olduğunu anlamamakta diretiyorlar. ama hiç kuşku yok ki, bir gün gelecek, bu ürkünç yalnızlık da sona erecek, insanlar birbirlerinden kopmalarının anlamsızlığını bir anda anlayacaklar. bunca zaman karanlıkta nasıl oturduklarına, ışığı göremediklerine şaşacaklar.
dünyanın değişebilmesi için önce insanların değişmesi gerekir. herkes birbirinin gerçek kardeşi olmadığı sürece insanların kardeşliğinden söz edilemez. kişioğlunun yaratılışı, hakkına razı olmaya bırakmaz onu hiçbir zaman. bu yüzden herkes kendine verileni az bulup homurdanacaktır her zaman. başkalarını çekemeyecek, onları yok etmeye çalışacaktır. bunun ne zaman gerçekleşeceğini soruyorsunuz. gerç...ekleşecek ama önce kişioğlunun yalnızlaşma çağının sona ermesi gerekmektedir.” –“hangi yalnızlaşmadan söz ediyorsunuz?” diye sordum. “şimdi, özellikle bu son günlerde giderek her yerde yaygınlaşan yalnızlaşmadan. henüz tam başlamadı, zamanı gelmedi... çünkü şimdi herkes kişiliğini tam olgunluğa erdirmek, hayatı tanımak çabasındadır.
ne var ki olgunlaşacağız derken evrende yapayalnız olduklarını gördükleri için, bu çabaları kendi kendilerini yok etmekle sonuçlanır. çünkü günümüzde herkes kopmuştur toplumdan, kendi kabuğuna çekilmiştir. herkes birbirinden uzaklaşıyor, saklayabildiğince şeyi de kendine saklıyor. sonunda insanlardan kaçmaya başlıyor kişi. kendi başına para biriktirirken şöyle düşünüyor: “şimdi ne güçlüyüm! hiçbir şeyden korkum yok artık!” oysa ne denli zengin olursa, onu yok edecek güçsüzlüğün içine o denli gömüldüğünü bilmez çılgın. çünkü tek kendine güvenmeye alışmıştır.
toplumdan kopmuş, ruhuna, insanların yardımına inanmamayı, insanlardan bir şeyler beklememeyi öğretmiştir. paralarının, onların ona verdiği hakların kaybolmasından korkar yalnızca. çağımızda insanlar gülünç bir inatla, kişiliğin gerçek güvenliğinin, yalnız başına çalışmakta değil, tüm insanlığın beraberliğinde olduğunu anlamamakta diretiyorlar. ama hiç kuşku yok ki, bir gün gelecek, bu ürkünç yalnızlık da sona erecek, insanlar birbirlerinden kopmalarının anlamsızlığını bir anda anlayacaklar. bunca zaman karanlıkta nasıl oturduklarına, ışığı göremediklerine şaşacaklar.
2 cilt halinde okudukca anlamadigin ve tekrar okuman gereken klasiklerden biri.
okunması insanı çok zorlayan.okudukça harikalığı karşısında insanı dehşete düşüren roman
fyodor mihailoviç dostoyevski`nin bir kadın yüzünden doğan cinsel düşmanlık sonucu baba katilliğini ele aldığı kilise, devlet, özgürlük, itibar, korku, kıskançlık gibi sorunları işlediği bir roman. dünya edebiyatının en büyük eserlerinden.
(bkz: aleksey fedoroviç karamazov)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?