ivan sergeyevic turgenyevin en unlu romani.
babalar ve oğullar
(bkz: bazarov)
kusak catısmasının super bır sekılde ıslendıgı rus klasıklerınden bır tanesıdır.kendısını zamanın cogu rus gencının oldugu gıbı nıhılızme kaptıran genclerın aılelerı ıle yasadıkları catısmaları anlatır.okunası bır kıtaptır bır rus klasıgı uzmanı olarak tavsıye edılır.
avrupa ya açılmış tek rus yazar ivan turgenyev in başyapıtı. kuşak çatışması, nihilist felsefe, anne baba sevgisi ve aldatma, rus köylülerini durumu konularının çok güzel işlendiği eser.
sanki hafif hafif puritanizm kokar. oğul babayı dinlemelidir, baba ne derse doğrudur, ama oğul isyan eder -isa gibi- baba tanrı nın temsilcisidir gibi.
baba ve oğul = isa ve baba -tanrı-, belkide bunun içini dolduran hoş bir dünya klasiğidir.
sanki hafif hafif puritanizm kokar. oğul babayı dinlemelidir, baba ne derse doğrudur, ama oğul isyan eder -isa gibi- baba tanrı nın temsilcisidir gibi.
baba ve oğul = isa ve baba -tanrı-, belkide bunun içini dolduran hoş bir dünya klasiğidir.
avrupa ya açılmış tek rus yazar ivan turgenyev in başyapıtı. kuşak çatışması, nihilist felsefe, anne baba sevgisi ve aldatma, rus köylülerini durumu konularının çok güzel işlendiği eser.
sanki hafif hafif puritanizm kokar. oğul babayı dinlemelidir, baba ne derse doğrudur, ama oğul isyan eder -isa gibi- baba tanrı nın temsilcisidir gibi.
baba ve oğul = isa ve baba -tanrı-, belkide bunun içini dolduran hoş bir dünya klasiğidir.
sanki hafif hafif puritanizm kokar. oğul babayı dinlemelidir, baba ne derse doğrudur, ama oğul isyan eder -isa gibi- baba tanrı nın temsilcisidir gibi.
baba ve oğul = isa ve baba -tanrı-, belkide bunun içini dolduran hoş bir dünya klasiğidir.
turgenyevin aile ve dostluk ilişkilerini inceleyen, sadakat kavramını sorgulatan, ölümün zamansızlığını ve ansızlığını ifade eden eseri.
(bkz: babam ve oğlum)
(bkz: karamazov kardeşler)
roman kısaca kuşak çatışması,bunun sonucunda gelişen ailevi problemler,üzüm üzüme baka baka kararır cinsinden arkadaş ilişkileri ve nihilist felsefesinin gençler üzerindeki etkisi üzerinde durmaktadır.
orijinal ismi ottsy i deti olan romandır.
rusyanın ücra, tenha bir köşesinde küçük bir köy mezarlığı var. hemen hemen bütün mezarlarımız gibi hüzünlü bir görünümde; çevresindeki hendekleri çoktan ot bürümüş, bir zamanlar boyalı çatılarının altındaki tenha haçlar soluklaşıp çürümüş, mezar taşları, alttan birileri itermişçesine yan yatmış, iki-üç cılız ağaç diplerine zar zor ufak bir gölge düşürmüş, koyunlar mezarların üzerinde başıboş dolaşıyor...
bunların arasında kimsenin el sürmediği, kimsenin çiğnemediği bir mezar var... burada yevgeniy bazarov gömülü. bu mezarı sık sık, şimdi artık iyice çökmüş iki ihtiyar ziyarete geliyor: yakınlardaki bir köyde oturan bir karı koca. birbirlerine destek olarak sürüklenen adımlarla yürüyor, parmaklığa yanaşıp diz üstü çökerek uzun uzun, acı acı ağlıyor, gözlerini oğullarının üzerinde duran dilsiz taşa dikerek uzun uzun bakıyorlar.
taşın tozunu siliyor, ağaçların dallarını temizliyor, sonra yine dua ediyorlar; oğullarına, oğullarının anısına kendilerini daha yakın hissettikleri bu yerden kopup ayrılamıyorlar bir türlü...
mezarda yatan yürek ne denli ateşli, günahkar, fırtınalı olursa olsun, üzerinde biten çiçekler bize masum gözlerinin asude bakışlarıyla bakar.
bize söyledikleri yalnızca ebedi huzur, kayıtsız doğanın o büyük huzuru değildir; ebedi barışmalardan, sonu gelmeyen yaşamdan söz ederler.
bunların arasında kimsenin el sürmediği, kimsenin çiğnemediği bir mezar var... burada yevgeniy bazarov gömülü. bu mezarı sık sık, şimdi artık iyice çökmüş iki ihtiyar ziyarete geliyor: yakınlardaki bir köyde oturan bir karı koca. birbirlerine destek olarak sürüklenen adımlarla yürüyor, parmaklığa yanaşıp diz üstü çökerek uzun uzun, acı acı ağlıyor, gözlerini oğullarının üzerinde duran dilsiz taşa dikerek uzun uzun bakıyorlar.
taşın tozunu siliyor, ağaçların dallarını temizliyor, sonra yine dua ediyorlar; oğullarına, oğullarının anısına kendilerini daha yakın hissettikleri bu yerden kopup ayrılamıyorlar bir türlü...
mezarda yatan yürek ne denli ateşli, günahkar, fırtınalı olursa olsun, üzerinde biten çiçekler bize masum gözlerinin asude bakışlarıyla bakar.
bize söyledikleri yalnızca ebedi huzur, kayıtsız doğanın o büyük huzuru değildir; ebedi barışmalardan, sonu gelmeyen yaşamdan söz ederler.
herşeyin gerektiği kadar kullanıldığı romanlardan biridir.
okurken üslup,konu,cümleler,görüşler,diyaloglar hiçbirşey abartılı ya da eksik gelmez diyebilirim.
ayrıca bazarov karakteri üzerinden anlatılan düşünce karakterin sonuyla çeliştiği için çok daha etkileyici olmuştur.
okurken üslup,konu,cümleler,görüşler,diyaloglar hiçbirşey abartılı ya da eksik gelmez diyebilirim.
ayrıca bazarov karakteri üzerinden anlatılan düşünce karakterin sonuyla çeliştiği için çok daha etkileyici olmuştur.
eski ve yeni kuşak çatışmasının diyaloglarla anlatıldığı şahane turgenyev eseri. ayrıca yeni kuşağın ilk bolşevikleri temsil ettiği de bir gerçektir.
-----------------------------spoiler----------------------------
pavel patroviç:
-insan kendi değerini bilmez, kendisine karşı saygı göstermezse – ki bu duygular bir asilzadede gelişmiştir- hiçbir toplum kurumu sağlam bir temele oturtulamaz. hiçbir kamu malı, hiçbir toplumsal yapıt meydana getirilemez. çok iyi biliyorum ki, mesela siz benim alışkanlıklarımı, giyimimi, hatta tertipliliğimi gülünç buluyorsunuz. ama büyün bunlar benim kendi kendime olan saygımdan ileri geliyor... aynı zamanda, bir sorumluluk, bir ödev duygusundan... ben köyde, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde oturuyorum; ama, gene de kendimi bırakmıyorum: bir insan olarak kendime karşı saygı duyuyorum!
bazarov:
-bakın kendinize saygı duyduğunuzu söylüyorsunuz ama, kollarınızı kavuşturmuş, hiçbir iş yapmıyorsunuz: bunun o kamu malına ne faydası var? siz kendi kendinize karşı saygı duymasaydınız, gene aynı şey olacaktı, öyle değil mi ?
-----------------------------spoiler----------------------------
-----------------------------spoiler----------------------------
pavel patroviç:
-insan kendi değerini bilmez, kendisine karşı saygı göstermezse – ki bu duygular bir asilzadede gelişmiştir- hiçbir toplum kurumu sağlam bir temele oturtulamaz. hiçbir kamu malı, hiçbir toplumsal yapıt meydana getirilemez. çok iyi biliyorum ki, mesela siz benim alışkanlıklarımı, giyimimi, hatta tertipliliğimi gülünç buluyorsunuz. ama büyün bunlar benim kendi kendime olan saygımdan ileri geliyor... aynı zamanda, bir sorumluluk, bir ödev duygusundan... ben köyde, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde oturuyorum; ama, gene de kendimi bırakmıyorum: bir insan olarak kendime karşı saygı duyuyorum!
bazarov:
-bakın kendinize saygı duyduğunuzu söylüyorsunuz ama, kollarınızı kavuşturmuş, hiçbir iş yapmıyorsunuz: bunun o kamu malına ne faydası var? siz kendi kendinize karşı saygı duymasaydınız, gene aynı şey olacaktı, öyle değil mi ?
-----------------------------spoiler----------------------------
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?