babalar ve oğullar

sarkilarbircigligasiginmaksasimdi
rusya’nın ücra, tenha bir köşesinde küçük bir köy mezarlığı var. hemen hemen bütün mezarlarımız gibi hüzünlü bir görünümde; çevresindeki hendekleri çoktan ot bürümüş, bir zamanlar boyalı çatılarının altındaki tenha haçlar soluklaşıp çürümüş, mezar taşları, alttan birileri itermişçesine yan yatmış, iki-üç cılız ağaç diplerine zar zor ufak bir gölge düşürmüş, koyunlar mezarların üzerinde başıboş dolaşıyor...

bunların arasında kimsenin el sürmediği, kimsenin çiğnemediği bir mezar var... burada yevgeniy bazarov gömülü. bu mezarı sık sık, şimdi artık iyice çökmüş iki ihtiyar ziyarete geliyor: yakınlardaki bir köyde oturan bir karı koca. birbirlerine destek olarak sürüklenen adımlarla yürüyor, parmaklığa yanaşıp diz üstü çökerek uzun uzun, acı acı ağlıyor, gözlerini oğullarının üzerinde duran dilsiz taşa dikerek uzun uzun bakıyorlar.
taşın tozunu siliyor, ağaçların dallarını temizliyor, sonra yine dua ediyorlar; oğullarına, oğullarının anısına kendilerini daha yakın hissettikleri bu yerden kopup ayrılamıyorlar bir türlü...

mezarda yatan yürek ne denli ateşli, günahkar, fırtınalı olursa olsun, üzerinde biten çiçekler bize masum gözlerinin asude bakışlarıyla bakar.
bize söyledikleri yalnızca ebedi huzur, ’kayıtsız’ doğanın o büyük huzuru değildir; ebedi barışmalardan, sonu gelmeyen yaşamdan söz ederler.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol