ögrencilik dönemlerinde
kıçınızın donmasına ragmen alıp sigaranızı balkona koşmaktır ,dudagınıza yapışıp canınızı yakan türkü kadar gercektir her nefes çekişinizde sigaradan ,gözünüzün önünden geçen film şerididir size bagırmaları.. kızışları ,kolunuzu cimdiklemesini ya da size terlik fırlatışını özlemektir.
ev arkadaşınızın yaptıgı tuzu fazla kaçmış yemegi yerken bogazınızda dügümlenmesidir lokmaların ,zeytinyaglı yaprak sarmasını özledim yalanının arkasına sıgınmanızdır.
ve ögrencilik bitip evinize döndügünüzde
kendinizi güçsüz hissettiğinizde, yenildiginizde ,acı cektiginizde yanına gidip sıgınmak icin dakikaları saymanızdır
televizyonda acıklı diziler sonrasında gözlerinizin yaşlarına dokunmadan yanına koşmayı istemenizdir
kokusunu icinize cekmenize ragmen daha sıkı sarılmasını istemenizdir
kucagına sıgmaya calısmanızdır anneyi özlemek
anneyi özlemek
korkunç bir şeydir. hafızanın elverdiği kadar gerilere gidip, en başından düşünmektir aranızda geçenleri; beraber geçirdiklerinizi.
yapılan aptallıklar, tebiyesizlikler de ortaya çıkar haliyle. insanın bir bir içini oyar bunlar. pişman olur, keşke yapmasaydım der. ama anne bu, ne yaparsan yap affediyor işte. buna sığınılır sonra, düşüncesi bile rahatlatmıştır "anne" sözcüğünün.
sonra ona bir mektup yazılır, yollanma sonrası ikircikli.
anneme… diye başlar bu mektup. basittir bu giriş, ne dense boştur çünkü.
"koskoca 9 ay 7 gününü aldığım için özür dilerim.
bir de üstüne sırf hastanede ben nefes alayım diye neredeyse 12 saat seni çırpındırdığım için de özür dilerim. ne kadar bencilmişim..." diye devam eder. doğumdan itibaren akla gelen her bencilce şey için özür dilenir. "varlığın için teşekkür ederim sana, nefes alıyor olduğunu bilmek bile huzur verici." denir ve bitirilir mektup. biten sadece mektuptur ama, gözyaşları durmaz sürer...
yapılan aptallıklar, tebiyesizlikler de ortaya çıkar haliyle. insanın bir bir içini oyar bunlar. pişman olur, keşke yapmasaydım der. ama anne bu, ne yaparsan yap affediyor işte. buna sığınılır sonra, düşüncesi bile rahatlatmıştır "anne" sözcüğünün.
sonra ona bir mektup yazılır, yollanma sonrası ikircikli.
anneme… diye başlar bu mektup. basittir bu giriş, ne dense boştur çünkü.
"koskoca 9 ay 7 gününü aldığım için özür dilerim.
bir de üstüne sırf hastanede ben nefes alayım diye neredeyse 12 saat seni çırpındırdığım için de özür dilerim. ne kadar bencilmişim..." diye devam eder. doğumdan itibaren akla gelen her bencilce şey için özür dilenir. "varlığın için teşekkür ederim sana, nefes alıyor olduğunu bilmek bile huzur verici." denir ve bitirilir mektup. biten sadece mektuptur ama, gözyaşları durmaz sürer...
sevgili özlemini bile solda sıfır bırakan özlemdir.
burnunuzun direginin sızlaması anlamına gelecektir.
yurtta kalan benim gibi universite gencliginin bir numarali acisi,sizisi.
uzak diyarlarda olan kisilerin her bakimdan hissettigi duygudur.
(bkz: ana gibi yar bagdat gibi diyar olmaz)
(bkz: aglarsa anam aglar gerisi yalan aglar)
(bkz: ana gibi yar bagdat gibi diyar olmaz)
(bkz: aglarsa anam aglar gerisi yalan aglar)
her ne kadar kendime itiraf etmekten korksamda artik kabulendigim özlem...
her gün telefonla konussamda yetmez oldu cok özlüyorum... evet annemi istiyorum .
her gün telefonla konussamda yetmez oldu cok özlüyorum... evet annemi istiyorum .
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?