ağır roman

0 /
rachael
kesinlikle turk sinemasinda hak ettigi yeri bulamadigini dusundugum seyrettigim zaman uzun sure etkisinden kurtulamadigim arkadan yukselen "bir gun belki hayattan gecmisteki gunlerden..." nidalarinin bu etkiyi daha da artirdigi bana "vay lan guzel isler yapabiliyomusuz" dedirten bir okan bayulgen, mujde ar, mustafa ugurlu basyapiti..
muque
herşeyin ötesinde öğretici gibi...sevişmeleriyle,aşkıyla kavgalarıyla bir film...ağır film.ölümüne ağıtların filmi...

’guneş buluttan sıyrılırken gokkusagının renkleri koleranın damlarında sevişti.
can sesleri
ezan sesi
hafif esrar kokusuyla karışıp
havayı kapladı.

savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif ofkeye;
zaman ki sana hasta oldu.
incelikli haytasın.
nuksederken raksını mahallenin ma$allahi eyvallahı;
guzeldik be oglum..

’$imdilik ölümüne kadar hayattasin,
$imdilik..ölümüne kadar hayattasin..’
..

- bir cift kanattınız huznun ruzgarlarında,
dagılıp gitti melekleriniz beyazın ote daglarında..
aglasın ardınızdan bir agızdan butun dehsetiyle kolera
sen harbi hayal et:
saglam gariban..
ruhuna el fatiha..
..
.
.
wish you were beer
okan bayülgen ve müjde ar ın sigara içerek sevişmesi, hatta sigarayla sevişmesi, sado baba nın ölümü üzerine balık ayhan ın sokağın ortasında sabaha karşı darbukasına örtü serip darbukasını konuşturması, ah ahhh ne filmdi yaf... bu zamana kadar nasıl olmuş da izlememişim denilesi, hayıflanası, bu kadar zaman boşa yaşamış olduğunu düşünüp tüm acısını çıkarırcasına izlenebildiği kadar izlenesi mükemmel film. evet küfrettim, evet dumur oldum, evet kendimden utandım, evet isyan ettim... yapıcak bir şey yok...
carpediem
okan bayülgenin sesini her duydugumda gözlerimin dolmasına sebep olan film. "iyiler, dürüst insanlar hayatta nasıl tutunamaz, nasıl mutlu olamaz"ın öyküsü. defalarca izlenesi, müzikleriyle aglatan, tekrar tekrar dinleten film.
eflatun kar
gelmiş geçmiş en muhteşem türk filmleri arasında, şapka çıkartılası, kışkırtıcı, rahatsız edici, hüzünlü ve neşeli bir film.
akla kazınan karizma cümleleri ve bütün kokuşmuşluğa kirlenmişliğe rağmen masum ve temiz kalan günahkar insanlarıyla kolera..
wish you were beer
kayıp bir kentte, herkese yabancıyken, kendini kimseye, hiçbir yere böylesine ait hissetmemek...

ne kadar uzak, ve bir o kadar da yakın olmak...

işte böyle bir şey...
betterthan
hali hazirda dvd si herbiyerlerde satin alinabilen,turk sinemasinda eskiya dan sonraki akima onculuk eden bir mustafa altioklar filmi,anlamadigim mustafa altioklar madem ki boyle filmler cekebiliyordu neden kendini boka sardirdi iste olayin bu noktasini anlayamamisimdir.
goetica
"o bin tılsımlı anın çar$afından ağır ağır geçirirken hayatını, bilemezdi üç tekerlekli bisikletin karanlığa takla atacağını.."

zekirbelli
kolera sokağının zerdüşt hayat ayrıntılarında ne de güzel söylüyor demet "ağla sevdam"ı dediğim türk sinemasında arka mahalle hikayelerinin ele alındığı ilklerden bir mustafa altıoklar filmi.
goetica
yüzlerce kez izlenilse bile asla sıkmayacak diyaloglara sahip filmdir.

tina: kolyen masanin üstünde
salih: aliriz, acelesi yok, seninki de burda
tina: ayy ne hos, taksana.
salih: takayim
tina: ...
salih: ben bir raki iceyim.
tina: ne yaziyo burda?
salih: ...
tina: ayy seni seviyorum
salih: nasil söyleyim, bilmiyorum, tapiyorum sana, hastayim.
tina: gecmis olsun.
tina: bu sana iyi gelir, gel.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol