yılbaşı

2 /
aello
noel çakması salak bayram. aslen hristiyan bayramı olup 25 aralıkta kutlanır. isanın doğum günü olduğu iddia edilir ancak incile göre isanın doğum günü bahar ayındadır. bütün geleneği göreneği (çam ağacı, noel baba, hediyeler mediyeler, aile yemekleri, hindi kesme, kırmızı-yeşil kombinasyonu ve niceleri...) alınıp diğer ülkelere "yeni yıl kutlaması" olarak yutturulmuştur. noelin, yeni yıla yakın olmasından dolayıdır ki, kapitalizm, bakmış insanlar bu günde birbirlerine tonalrca hediye vermek için para harcıyorlar, ben de bunu bütün dünyaya yayayım ki insanlar daha çok para harcasın! demiş. biz de şaban gibi kutluyoruz. arkadaşa-sevgiliye alınan kırmızı iç çamaşırları, alışveriş merkezlerinde çocukları kucaklarına oturtan noel babalar, yeni yılla ilgili sinemaya giren filmler ya da dizilerdeki partiler, alınan onca saçma sapan şey ve bu saçma sapan şeylerin kısa süre içersinde işlevsizliklerinden ötürü bir kenara fırlatılmalaı...

saçma değil de nedir?

her gün içebiliriz, her gün eğlenebiliriz, her gün hayatımıza yeni bir sayfa açabiliriz. neden 1 ocak?
orqn
ne taraftan bakarsan bak hüzünlü bir şeydir.mesela bak şimdi 2009 bitiyor ve 2010 a giriyoruz ya,işte ben 2009 hiç bitmesin istiyorum.halbuki öyle süper geçen bir sene falan da değildi benim için ama 1 senelik bir hukukumuz var sonuçta,alıştık birbirimize.bir de sanki 2009 aslında bitmek istemiyormuş da 2010 zorla gelip onu kovuyormuş gibi düşünüyorum ben.bu yüzden 2010 a daha şimdiden gıcık oluyorum mesela,yeni yıla istemeye istemeye giriyorum.geçen sene de 2009 a çok kızmıştım 2008 i bitirdi diye ama sonra sevdim kendisini.bu tarz düşünceler içerisindeyim.
orqn
hızla yaklaşmakta olan gündür.

duydum ki bir çok insan yılbaşının hangi gün olduğundan bihaber yaşıyormuş. hatta eksik bilgi yüzünden yanlış günü kutlayanlar bile olmuş. bu gariban, iyi kalpli insanlar için yılbaşının geldiğini anlama yöntemleri ni açıklıyorum;

* televizyonlarda, dergilerde ve buna benzer medya organlarında ’ 2010 un en leri ’ şeklinde haberler görürsünüz. bunu magazinsel düşünmenize gerek yok. inşaat sektörü bile kendi içerisinde enleri açıklar mutlaka. bir yılı geride bırakırken enleri açıklamazsak diğerine giremeyiz çünkü.

* milli piyango gişeleri önünde büyük kalabalıklar oluşur. hatta gişeler bu görevi tek başlarına yürütemedikleri için seyyar biletçilerden yardım alırlar. her sokağın başında bir tane seyyar milli piyangocu görebilirsiniz.

* kuruyemiş patlaması yaşanır. hatta kuruyemişçiler dükkanın içerisindeki kalabalıklarla baş edemedikleri için kapının önüne tazgah kurarlar.

* ho ho ho diye gülen pis sakallı şişko bir adam peyda olur. her yerde göreceksiniz bu adamı, korkmayın. geyiklerini kızdırmadığınız sürece size zarar vermez. ha olurda hediye vermeye çalışırsa sakın almayın. elin adamıyla samimi olmaya gerek yok.

* büyükçe torbaların içini karıştıran insanlara tanık olacaksınız. onlar torbacı değil. panikleyip polisi aramanıza gerek yok. ellerindeki torbanın içerisinde sayılar var. tombala adını verdikleri bir çeşit oyun bu.

aslında bu yazdıklarım oldukça yeterli. ama olur ya bütün bunlara rağmen hala emin olamazsanız önünüze gelen ilk adamın pantolonunu indirin. donu kırmızıysa o gün yılbaşıdır, değilse yılbaşı değildir. donun altında büyük bir kabarıklık dikkatinizi çektiyse boku yediniz demektir.
mmkurabiye
hiiç ama hiç umurumda olmayan gündür ,hatta o kadar ki, umarım ertesi gün tarih atmam gerekirse falan 2011 olarak değiştirmeyi unutmam yılı.
esrakesh
bu gecede dışarı çıkmaktan nefret ediyorum. gittiğin mekan istediğin kadar elit falan olsun etraftaki insanlar ağzıyla içmeyince eğlence zehir oluyor. mutlaka etrafta birileri sarhoş olur, sapıtır ya size sarar ya başkasının sevgilisine. ha biraz salaş takılan mekanlar da da kusmuktan geçilmiyor o da ayrı.


bir de erkeklere çok acıyorum bu gecede. yanındaki kadını koruyacağım diye ne eğlenebiliyor, ne içebiliyor. o yüzden yılbaşında ya evinizde oturun ya da çok değişiklik istiyorsanız ve de paranız varsa gidin güzel bi otele, odanızda yiyin için eğlenin.
atacamadesert
annem türk insanı rus kızlarıyla tanışmadan çok önceki senelerde, rus salatasını evde kendi yaptığı mayonez ile yapardı. yumurta limon ve yağın ince bir oranla ve maharet isteyen bir karıştırma tekniği ile nasıl o hale geldiğini hala bilemem.

sobamızda kestaneler, hatta portakal kabuklarını koyardık da mis gibi kokardı.

dansöz çıkardı trt de gece yarısı. bir de zeki müren. hey gidi. o adamı gördüm mü bilirdim ki, bir sene daha geçmiş.

apartmanda başka evlere baskına giderdik gece yarısından sonra. hiç izleyemediğimiz klipleri yayınlarlardı gece gece. nasıl yani? bildiğin video klip. mtv falan icat edilmemişti o zamanlar. cartoon network ün yaratıcıları daha portakalda vitamindi.

hatta bill gates rüyasında görse o kadar çok para kazanacağını, o zamanlar bebek bezi sanıp kaka yapardı üstüne.

jurassic park filmi yapılmamıştı, ama orda rol alan yaratıkların hepsi sağdı.

babamla annem işe yürüyerek giderlerdi. metro ve tekerlek icat edilmemişti. yalnız ben hangi akla hizmet üretilmiş körüklü otobüslerde ömrümü tüketirdim, fordçularla falan mücadele ederek.

hayat çok zordu o zamanlar. lisedeydik, jöle icat edilmeden önce, saçlarının önü hiç güzel durmuyor diye çok intihar eden oldu gençler arasında.

müzik dinlemek için kaset denen ilkel kayıtları bir kasetçalara koymak ve sonra arka yüzünü çevirmek, bir şarkıyı tekrar dinlemek için başa sarmak, yok beğenmediyseniz ileri sarmak, ama teybinizin başa ya da ileri sarma tuşu bozuksa kaseti çıkarıp ters çevirip saracağınız yönün tersi düğmeye basmak_

dedim ya hayat çok zordu o zamanlar. türkler kot dikemezdi. lee cooper diye bir kot markası kırıp geçirmişti ortalığı. sonra levi s 501 geldi mertlik bozuldu. sonra taklitleri vesaire.

sevgililer günü bilinmezdi, yerli malı haftası kutlardık biz. o zamanlar bindiğimiz her şey yerli idi, doğanlar, şahinler, murat 131 ler.

yeni kasa doğan çıktığında mahallede hem de kaldırımın üstüne park etmişlerdi de bir tanesini, kardeşimle mercedes mi la bu diye iki gün etrafında dolanmıştık.

baktık beş vitesliymiş. vaaaaaaaavv dedik. gerçi o zamanlar dördüncü vitese de geçirmiş değildik her hangi bir şeyi. arabayı yani.

sonra biz büyüdük ve kirlendi dünya, diyip sıyrılmak kolay. kirlettik. küresel ısıttık. suları pet şişeledik. pet şişeleri de doğaya attık. penguenler, kaplanlar falan tükenme sınırına geldi. biz hala çin malları şöyle kötü böyle kötü.

güzelliğimiz on par’etmeden bir yıl daha geçti. çünkü aşk, kareli harita metod defterlerine yaptığımız anketlerde kaldı. hala saklarım o soruları, en çok hangi renk göz seversiniz falan. ne yalan söyliyim bi defter kadar ömrümüz yok, buruşturulup fırlatıldık dünyanın atmosferinden. ay’dan ay’a hatırlıyoruz kadınlığımızı.

nerden nereye? canlı hindi almışlardı annemler bi sene. iyi ki küçükmüşüz de büyüyünce seri katil falan olmaya yeltenmedik evde o kadar kan gövdeyi götürünce.

gerçi belli olmaz kimin katil olup olmayacağı.

hayat, son sahnesine kadar düğümün çözülmediği mükemmel bir senaryo. hep en ummadığınız masum adam katil çıkacak şaşırtmacası da işe yaramıyor artık.

siz siz olun kendinizden bile şüphe edin.

benden söylemesi.









immortal09
yılbaşı veya yeni yıl bir yılın bitiminin ve yeni bir yıla başlangıcın kutlandığı kültürel bir olaydır. yıllık takvime sahip kültürler tarafından kutlanır. türkiye dahil gregoryen takvim’inin kullanıldığı birçok ülkede yılın ilk resmi günüdür. bir hıristiyan bayramı olan ve isa’nın doğuşunu kutlayan noel’den tamamen ayrı olarak kutlanır. ancak bazı ülkelerde noel ve yılbaşı tatilleri birleştirilir. sanılanın aksine ağaç süsleme ve hediyeleşme gibi aktiviteler yılbaşında değil, noel’de gerçekleştirilir.
1 ocak: türkiye dahil, çoğu ülke tarafından kullanılan miladi takvime göre yılın ilk günü.
hicri takvimde yılbaşı muharrem ayının 1’inde gerçekleşir. hicri takvim 12 kameri aya göre düzenlendiğinden 354 güne denk gelir, dolayısıyla miladi takvime göre yılbaşı her yıl 11 gün önce gerçekleşir. böylece 2008 yılında miladi yıl boyunca hicri takvimde iki adet yılbaşı gerçekleşmiş olacaktır.
roşaşana (ibranice yeni yıl): musevi yılbaşıdır. hamursuz bayramı’ndan 163 gün sonra kutlanır.
doğu ortodoks kilisesi’nde yılbaşı (isa’nın sünnet yıldönümüne de denk gelen) 14 ocak’da kutlanır (jülyen takvimine göre 1 ocak). ancak en büyük 12 doğu ortodoks kilisesinin sekizi, iki tarihin aynı güne geldiği güncellenmiş jülyen takvimini benimsemiştirler (bulgaristan, kıbrıs cumhuriyeti, mısır, polonya, romanya, suriye, türkiye ve yunanistan). gürcistan, israil, rusya ve sırbistan ortodoks kiliseleri ise jülyen takvimi kullanmaya devam ederler.
çin yılbaşı her yıl ilk kameri ayınının yeni ay gününde kutlanır, ki bu da kabaca ilkbahara denk gelir. tam tarihi, miladi takvime göre 21 ocak ile 21 şubat arasına düşer. çin’de yılın en önemli bayramı konumundadır.
iran takviminde yılbaşı norous (nevruz) olarak anılır ve ilkbaharın başında kutlanır (20 veya 21 mart).
tayland, kamboçya ve laos’da yılbaşı 13 nisan’dan 15 nisan’a kadar kutlanır. özellikle tayland’ bu kutlama su dökerek gerçekleşir.
mitili
kutlanmaması gereken bir gün. tek günlük iyimserlik tam bir saçmalık. ayırca birilerine mutlu yıllar, iyi seneler vs. deyince laf kalabalığından başka bir şey yapmış olmuyorsunuz. tıpkı "günaydın, iyi geceler, selamun aleyküm" demek ya da ikide bir istiklal marşı okumak gibi.
civeng
"23:59 da sevgili bulsam, 00:01 de evlenme teklifi ederdim. sonuçta 1 senedir birlikteyiz." esprisini yapabileceğimiz zamandır.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol