yahu 2 aydır beynimizi şaaptı bu reklam.
-118in yeni numarası neydi birsen?
+80.. 11880... 80.. 11880...
-neydi birsen?
+80.. 11880... 80.. 80...
evet kafamızı s*ktiler ama abi helal olsun istediklerine ulaştılar. şu an inanmıyorum ki bir allahın kulu gidip de 11811i ya da 11818i tuşlayacak. en reklamı izlemedim, dinlemedim diyen adamın bile beynine kazındı, fena işledi. haa nefret ettirdi, birseni bulup bi güzel dövmeyi istettirdi ama başarılı bir kampanya oldu.
bir de sanırım reklamcılar bu reklamdan sonra arkadaş çevresi, eş-dosttan çok eleştiri aldı herhalde ki kendilerini aklamak için, ikinci reklam filmini öne sürdüler; çıldırttın beni diye. evet böyle yapmaları da takdirimi kazandı. ne kadar hergün bu reklama da reklamı yapanlara da lanet okuduysam da tebrik etmek lazım ki istenilen sonuca fazlasıyla ulaştılar.
amma velakin 11818 numarasının reklamını yapan arkadaşlar için söylüyorum; bi tarafınızı da yırtsanız artık öne geçemezsiniz. çok geç kaldınız, çooook...
bazen aynı zamanda babadır. dert ortağıdır, akıl verendir, dosttur, en sırdaş arkadaştır, güvenilirdir. bazen dersin o olmasaydı napardım, en zor anında sana destektir. kimselere söyleyemediğini, başını yemek yerine ona anlatırsın, birlikte çare bulur rahatlarsın. ve bazen düşünüyorum da annem de olmasaydı ya da annem artık olmasaydı napardım. sanırım net bir şekilde söyleyebilirim ki yaşayamazdım. insanın tutunacağı tek dalı olduğunda onu kaybetmekten ölesiye korkuyor ve değerini daha bir biliyor, her ne kadar bunca zaman gereksiz yere defalarca üzüp kırdıysa ya da onun kendisini sevmediğini düşünse de. anne bulunmaz nimettir. ve bütün anneler melektir. çocuklarının koruyucu, kollayıcı meleği.
#917570
yaa valla ben ilgi gösteriyorum örtmenim yaa. ama ayşeyle ali hiç ilgilenmiyo, ahmet de habire saçımı çekiyo, geçen gün de kokulu silgimi çalmış, bi de zaten benimdi dedi. hep ağlatıyo beni bu yaaa. şaka bi yana, üstelik şöyle bir tanım girecektim bu başlığa:
messenger, facebook, twitter derken şimdi de buna sardık, hadi bakalım hayırlısı...
yaa valla ben ilgi gösteriyorum örtmenim yaa. ama ayşeyle ali hiç ilgilenmiyo, ahmet de habire saçımı çekiyo, geçen gün de kokulu silgimi çalmış, bi de zaten benimdi dedi. hep ağlatıyo beni bu yaaa. şaka bi yana, üstelik şöyle bir tanım girecektim bu başlığa:
messenger, facebook, twitter derken şimdi de buna sardık, hadi bakalım hayırlısı...
yahu adam oyuncak barbie bebekten tahrik oluyo, daha ne denir ki buna allasen.
valla kamil koç alınmasın ama kamil koç’tan bin kat iyi olan firma. zaten otobüse bindiğiniz andan itibaren anlıyorsunuz bunu ve ne ara ben nilüfer’den cayıp da kamil koç’a geçtim diyerek haybeye yaptığınız yolculuklar için hayıflanıyorsunuz.
ucuz lan. yemek ucuz, kira ucuz, ne biliyim konser ucuz. for example, bursada 1 konsere gidebilecekken burda 4 konsere gidersin, hadi bilemedin 2-3. iyi yani, etraf falan hep öğrenci. yahu bir şehir düşünün ki, sebze-meyve pazarında menapoz teyzeden çok öğrenci dolaşıyo. hıhh, sanırım en doğru tanım bu oldu.
gerçekten kaçmak isteniyorsa insanı pek fena yapan şarkı. bir zamanlar ruh halimi tam anlamıyla anlatıyordu, az mı dinledim la. ha peki ben kaçabildim mi, pek sayılmaz. sanırım önce kendimde kaçmam gerek.
ödülü aldığı anda söyledikleri pek hoşuma gitti.
-çekimler sırasında bal kovanlarının oraya bir ayı geldi, bal için. sonra bizi görünce kaçtı tabi. ama sanırım şimdi burada...
-çekimler sırasında bal kovanlarının oraya bir ayı geldi, bal için. sonra bizi görünce kaçtı tabi. ama sanırım şimdi burada...
az önce üye olduğum ancak an itibariyle giremediğim oluşum. ne yani herşey üyeliğe kadar mıydı, işin bitince tekmeyi koyacak mıydın bana haaa...
yönetmenliğini sınıf öğretmeninin yaptığı sınıf başkanının ve yardımcısının dramı 1 filminin kötü karakteri atalay’a binayen kurulmuş vizyona giriş sloganı. slogan derinlemesine incelendiğinde filmde de olduğu gibi herkesin içinde bir atalay olduğunu ortaya koyuyor. o yüzden atalay’a kızamayız, o bizden biri, o içimizden, o aslında aynadaki aksimiz. ve bu yüzden hepimiz atalayız.
ayrıca magazinel bir haber: filmin gala gecesine havva başkan ile el ele katılan atalay tüm basın mensuplarını ve havva başkanın yardımcısı gizem’i oldukça şaşırttı. daha sonra da hayranlarının yoğun ilgisine dayanamayarak hepimiz atalayız çığlıkları eşliğinde galayı erken saatte terketti. kimi davetliler bunun atalayın galada sütü fazla kaçırmasından kaynaklı olduğunu söylüyor.
ayrıca magazinel bir haber: filmin gala gecesine havva başkan ile el ele katılan atalay tüm basın mensuplarını ve havva başkanın yardımcısı gizem’i oldukça şaşırttı. daha sonra da hayranlarının yoğun ilgisine dayanamayarak hepimiz atalayız çığlıkları eşliğinde galayı erken saatte terketti. kimi davetliler bunun atalayın galada sütü fazla kaçırmasından kaynaklı olduğunu söylüyor.
atalayın savunması da harika.
-herkes bana suç atıyoo ama...
hoppp... atalaya laf yok, onun arkasında ben varım, yürü atalay, konuş sen de savun kendini.
-herkes bana suç atıyoo ama...
hoppp... atalaya laf yok, onun arkasında ben varım, yürü atalay, konuş sen de savun kendini.
öğretmenlerini yakmışlardır. soruşturma açılmış öğretmen hakkında. ee kız türkiyenin en meşhur kanallarından birinde o valilerin kalıplarına tüküriyim derse normaldir tabi.
doğru bulmuyorum, üzülmedim de bu olanlara. o küçücük, neyin ne olduğunu bilmeyen çocuğa büyümüş de küçülmüş edasıyla etraftan duyduklarını konuşmaması geerektiğini biri söylemeliydi. bilmiyorum belki taş kalplilik gelebilir ama ben üzülemedim. yani mağdur durumda olan biri ben şöyle zor durumdayım, ben böyle kötü durumdayım deyince benim canımı acıtmıyor maalesef. ajitasyon geliyor.
belki daha mahçup, daha kendi halinde bi kız olsaydı aynı durumda gidip yardım bile götürürdüm ama bu bana tvde gördüklerini uygulamaya koyan ya da koydutturulan küçük bir kızdan başkası gibi gelmiyor. üzgünüm.
doğru bulmuyorum, üzülmedim de bu olanlara. o küçücük, neyin ne olduğunu bilmeyen çocuğa büyümüş de küçülmüş edasıyla etraftan duyduklarını konuşmaması geerektiğini biri söylemeliydi. bilmiyorum belki taş kalplilik gelebilir ama ben üzülemedim. yani mağdur durumda olan biri ben şöyle zor durumdayım, ben böyle kötü durumdayım deyince benim canımı acıtmıyor maalesef. ajitasyon geliyor.
belki daha mahçup, daha kendi halinde bi kız olsaydı aynı durumda gidip yardım bile götürürdüm ama bu bana tvde gördüklerini uygulamaya koyan ya da koydutturulan küçük bir kızdan başkası gibi gelmiyor. üzgünüm.
(bkz: aşk)
göte giren şemsiye açılmaaaazzzzzz. rahat olun. şemsiyelerinizi rahatça götünüze sokabilirsiniz.
online uyeler
laughter (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
sipsi (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
-radyodan sağ kurtulanlar-
laughter (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
sipsi (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
-radyodan sağ kurtulanlar-
saçmalama sınırlarını aşmış dizi. ölüyü dirilttiler an itibariyle. yakında 3 yıl önce ölmüş efeyi de diriltirlerse valla şaşırmayacağım.
geçenlerde 5 gün süresince aralıksız başından sonuna izledim bu programı. ve üzülerek söylemeliyim ki fena halde sarıyor. ama şunu da belitmeliyim izlememdeki büyük etken zuhal topal’ın olması ve arkadaşımın yoğun ısrarları. fazla eğlendirici olduğu yönünde çok ısrarcı oldu ve bi denemekten zarar çıkmaz dedim. nerden biliyim ben bütün kötü alışkanlıkların böyle başladığını...
neyse içerik hakkında gözlemlerimi ileteyim. ilk olarak çok kaliteli insanların da böyle yerlerde umut arayabileceğini gördüm. tabi garip geldi ama umut kapısı işte.
mesela bir mehmet amca vardı ki; oyy oyyy... hem ton ton, hem kültürlü, hem kibar, hem zengin, hem iyi. kendisine talip olmak bile geçti aklımdan amma velakin yaş aralığı kriterlerine uymuyordum maalesef. yani dedim, o amcanın orada ne işi var. adam amerikan ordusunda muhasebecilik bile yapmış. yani aşmış, görmüş geçirmiş. hiç mi bulamamış kendi gibi bi teyze bilemedim.
sonra bir tane dagıç katıldı. gerçi o birine talip olarak gelmişti. yalnız nasıl kendine bu kadar uymayacak birine talip oldu onu düşündüm uzun süre. o adam da boş değildi, belli. onun da oradakilerden farklı olarak bazı şeyleri aştığını düşünmüştüm. üstelik ilk geldiği gibi; ’evim yok, arabam yok, banka da param yok’ demesi müthiş şirin gelmişti. üstüne bir de ’ben çocukluk hayalimi yaşıyorum, burada kaç kişi çocukluk hayalini yaşıyor ki’ dedi yaa, bitirdi beni. ama adama ihanet etti resmen talip olduğu kadın. meğersem iki adama birden tamam diyormuş. stüdyoda kavga çıktı. yürü be dalgıç dedim, yürü döv hepsini ama reklama girdiler o sırada.
bir de şu çok içimi dağladı. durumu kötü olan kendi halinde bir genç vardı. utangaç ama iyiliği yüzünden okunuyor. sonra stüdyodaki bir kıza talip oldu. kız da kabul etti ama sonra da fakir diye reddetti herkesin önünde. ona da sırf iyilik olsun diye talip olasım geldi bee.
işte öyle acayip bi program sözlük. bak iki dakkada menapoz teyzeler gibi oldum, televizyondaki karakterle acıyorum falan. velhasıl fena sarıyo, etkisi altına alıyor. bir de kendini bir şey zanneden, çok ciddi bir iş yaptığını zanneden bir sunucusu yok ya o da izleyebilmeme olanak sağladı. yani izlerken biliyorsun ki zuhal topal da bunun saçma oduğunu ve sadece reyting için böyle şeylerin yapıldığını düşünüyor. onun saçma olduğuna dair tepkileri de arada bi insanın içini rahatlatıyor en azından normal dünyadan bi parça görmek adına yahut normal dünyaya dönebilmek adına.
tabi şunu da belirteyim sadece o 5 günlük sürede izledim programı, evet belki bi bağımlı gibi izlemiş olabilirim ama kurtuldum artık iyiyim. yine de arada bi kafayı rahatlatmak için izlenebilir, tavsiye ederim. ama abartmamak koşuluyla. ve baya güldürüyor bee, harbiden...
neyse içerik hakkında gözlemlerimi ileteyim. ilk olarak çok kaliteli insanların da böyle yerlerde umut arayabileceğini gördüm. tabi garip geldi ama umut kapısı işte.
mesela bir mehmet amca vardı ki; oyy oyyy... hem ton ton, hem kültürlü, hem kibar, hem zengin, hem iyi. kendisine talip olmak bile geçti aklımdan amma velakin yaş aralığı kriterlerine uymuyordum maalesef. yani dedim, o amcanın orada ne işi var. adam amerikan ordusunda muhasebecilik bile yapmış. yani aşmış, görmüş geçirmiş. hiç mi bulamamış kendi gibi bi teyze bilemedim.
sonra bir tane dagıç katıldı. gerçi o birine talip olarak gelmişti. yalnız nasıl kendine bu kadar uymayacak birine talip oldu onu düşündüm uzun süre. o adam da boş değildi, belli. onun da oradakilerden farklı olarak bazı şeyleri aştığını düşünmüştüm. üstelik ilk geldiği gibi; ’evim yok, arabam yok, banka da param yok’ demesi müthiş şirin gelmişti. üstüne bir de ’ben çocukluk hayalimi yaşıyorum, burada kaç kişi çocukluk hayalini yaşıyor ki’ dedi yaa, bitirdi beni. ama adama ihanet etti resmen talip olduğu kadın. meğersem iki adama birden tamam diyormuş. stüdyoda kavga çıktı. yürü be dalgıç dedim, yürü döv hepsini ama reklama girdiler o sırada.
bir de şu çok içimi dağladı. durumu kötü olan kendi halinde bir genç vardı. utangaç ama iyiliği yüzünden okunuyor. sonra stüdyodaki bir kıza talip oldu. kız da kabul etti ama sonra da fakir diye reddetti herkesin önünde. ona da sırf iyilik olsun diye talip olasım geldi bee.
işte öyle acayip bi program sözlük. bak iki dakkada menapoz teyzeler gibi oldum, televizyondaki karakterle acıyorum falan. velhasıl fena sarıyo, etkisi altına alıyor. bir de kendini bir şey zanneden, çok ciddi bir iş yaptığını zanneden bir sunucusu yok ya o da izleyebilmeme olanak sağladı. yani izlerken biliyorsun ki zuhal topal da bunun saçma oduğunu ve sadece reyting için böyle şeylerin yapıldığını düşünüyor. onun saçma olduğuna dair tepkileri de arada bi insanın içini rahatlatıyor en azından normal dünyadan bi parça görmek adına yahut normal dünyaya dönebilmek adına.
tabi şunu da belirteyim sadece o 5 günlük sürede izledim programı, evet belki bi bağımlı gibi izlemiş olabilirim ama kurtuldum artık iyiyim. yine de arada bi kafayı rahatlatmak için izlenebilir, tavsiye ederim. ama abartmamak koşuluyla. ve baya güldürüyor bee, harbiden...
artık adam hangi filmi izliyorsa...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?