uzak doğunun ne dili ne de mutfağı ne de kültürü yakın gelir ama üniversitede iki batı dili öğrendik bir de böyle stratejik düşünüp çince öğreneyim diye merak saldım.
baktım ki yazması ayrı dert, tonlaması ayrı dert bıraktım. sadece bir merak olarak kaldı. ama hala bir kaç bi sey hatırlıyorum.
misal :ni hao.
bak bu hikaye trajikomik ama anlatasım geldi:
henüz ilkokula başlamamıştım. bizim mahallede almancı diye tabir ettiğimiz bir komşumuz vardı, yalnızca yazları köye uğrayan. bunların da evlerinin bahçe duvarı vardı, o zamanlar henüz yenilememişlerdi ve duvar brikettendi. (halk ağzıyla pirket)
bizim mahalleden birkaç arkadaşla sokakta oynuyorduk. normal bir kız çocuğu gibi oturup, bebeklerle falan oynasam başıma hiç bela gelmeyecek. ama yok yerinde durmam ben, illa bir hareket olacak. sıkılmışım gene kesin.bu duvarın bir kısmı yıkılan briketler yüzünden böyle merdiven gibi. oralarda otururken daha akrobatik hareketler yapasım gelmiş olmalı ki duvarın en üst kısmına yetişip oraya tırmanmaya çalıştım. minik ellerimle tutundum en üst sıradan bir brikete. aman nasıl bir acıııı?
meğer oraya arılar bir koloni kurmuş. elimi atmamla ben bunların hanesine tecavüz etmişim. hepsi minicik elime yapıştı, kalabalık bir arı grubu tarafından sokuldum. alerjim falan olsa orada bayılabilr hatta ölebilirdim.
neyse gözlerimden yaşlar süzüle süzüle koştur koştur eve gittim, hıçkırarak ağlamaktan konuşamıyorum. annem hemen bir sürü buzu boca etti bir kovaya ve ellerimi daldırdım buz dolu kovaya.öylelikle şişmedi sanırım.doktora falan da gitmedik haa.ama çok canım yanmıştı.
sanırım onca arı tarafından sokulduğum için ellerim halen biraz tombik.
henüz ilkokula başlamamıştım. bizim mahallede almancı diye tabir ettiğimiz bir komşumuz vardı, yalnızca yazları köye uğrayan. bunların da evlerinin bahçe duvarı vardı, o zamanlar henüz yenilememişlerdi ve duvar brikettendi. (halk ağzıyla pirket)
bizim mahalleden birkaç arkadaşla sokakta oynuyorduk. normal bir kız çocuğu gibi oturup, bebeklerle falan oynasam başıma hiç bela gelmeyecek. ama yok yerinde durmam ben, illa bir hareket olacak. sıkılmışım gene kesin.bu duvarın bir kısmı yıkılan briketler yüzünden böyle merdiven gibi. oralarda otururken daha akrobatik hareketler yapasım gelmiş olmalı ki duvarın en üst kısmına yetişip oraya tırmanmaya çalıştım. minik ellerimle tutundum en üst sıradan bir brikete. aman nasıl bir acıııı?
meğer oraya arılar bir koloni kurmuş. elimi atmamla ben bunların hanesine tecavüz etmişim. hepsi minicik elime yapıştı, kalabalık bir arı grubu tarafından sokuldum. alerjim falan olsa orada bayılabilr hatta ölebilirdim.
neyse gözlerimden yaşlar süzüle süzüle koştur koştur eve gittim, hıçkırarak ağlamaktan konuşamıyorum. annem hemen bir sürü buzu boca etti bir kovaya ve ellerimi daldırdım buz dolu kovaya.öylelikle şişmedi sanırım.doktora falan da gitmedik haa.ama çok canım yanmıştı.
sanırım onca arı tarafından sokulduğum için ellerim halen biraz tombik.
(bkz: 500 days of summer)
bi de ilgi zamiri olan "ki" var, o da bir ismin yerini tutuyor. o da ayrı yazılıyor. çünkü sıfat yapan -ki ile ilgi eki olan -ki bakınız bir ektir. ek olunca otomatik bitişik yazılır.örnek:
benim çantam çok küçük, seninki ne kadar büyük. (ilgi zamiri)
duvardaki saat çok şık.(sıfat yapan -ki)
işleri o kadar yoğun ki tatile çıkacak zaman bulamıyor.(bağlaç)
benim çantam çok küçük, seninki ne kadar büyük. (ilgi zamiri)
duvardaki saat çok şık.(sıfat yapan -ki)
işleri o kadar yoğun ki tatile çıkacak zaman bulamıyor.(bağlaç)
sıfat yapan -ki eki vardır ki bitişik yazılır. her gördüğün "ki" bağlaç değildir güzel kardeşim, ayrı yazılmaz.
hemen örneklendirelim:
bahçedeki kirazlar çok lezzetli görünüyorlardı.
hemen örneklendirelim:
bahçedeki kirazlar çok lezzetli görünüyorlardı.
içinde birinci tekil şahsın da olduğu durumlar için kullanılabilir. misal, candan erçetinin git adlı şarkısında geçer:
madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar .
madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar .
bugün filibe sokaklarında görmekten bıktığım minyatür insanlar zira çocuk bayramı mıdir nedir bi olay var. platformlar kurulmuş, şarkılar, şiirler, havada uçuşan balonlar. kaldı ki bu kızanların hepsi birbirinden güzel ve şirin mi olmak zorunda.hangisini sevsem, hangisine el sallasam, hangisine baksam bilemedim, salak oldum.
bir de bulgaristanda nüfus artış hızı düşük derler.bence değil. her yer ya çocuğunu arabasında taşıyan anne ya da karnında taşıyan anne adaylarıyla dolu.kaldı ki başbakanımız da geldiğinde hiç şu kadar çocuk mesajı vermedi.demekki o da memnun buradaki çocuk sayısından.
bir de bulgaristanda nüfus artış hızı düşük derler.bence değil. her yer ya çocuğunu arabasında taşıyan anne ya da karnında taşıyan anne adaylarıyla dolu.kaldı ki başbakanımız da geldiğinde hiç şu kadar çocuk mesajı vermedi.demekki o da memnun buradaki çocuk sayısından.
bugün başlayan yılın 6.ayı. efendim şu sıcaklığı bir artışa geçireceğini umut ediyor, yaz tatiline çıkabileceğimiz günleri dört gözle bekliyoruz.
efendim, günlerden perşembe.işler epey yoğun ve daha da yoğunlaşacak.ailenden, sevdiklerinden, özlediklerinden uzaksın.berbat giden havalardan ötürü de hafif bir depresyon durumu var. çare nedir: şişenin dibini görmek, evet daha cuma gelmeden kanımızdaki alkol oranı artıyor, arttıkça kahkalar, yakılan sigaralar da artıyor.dertler, tasalar unutuluyor. şapşal gülümsemeler eşliğinde mutluluğun katsayısı da artışta.
(bkz: içelim güzelleşelim)
(bkz: içelim güzelleşelim)
bugün bakan akdağ kürtaj ve tecavüze uğrayan da doğursun çıkışı üzerine kendini aklamaya çalışmış. açıklamasından bir kuple:
"...ama elbette türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olması lazım. batı ülkelerin gittiği yanlış yollardan biz gidemeyiz. kürtajın koşulsuz serbest olduğu ve ailelerin de belli bir yaşam biçimini geliştirdiği birçok batılı ülke yaşlanan nüfusu ile büyük bir sıkıntı içinde ve bununla mücadele etmeye çalışıyor. başarılı da olamıyor. ana amaç bellidir ama bunun ikincil yararları üzerinde tartışacağız" diye konuştu."
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20663250.asp
"...ama elbette türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olması lazım. batı ülkelerin gittiği yanlış yollardan biz gidemeyiz. kürtajın koşulsuz serbest olduğu ve ailelerin de belli bir yaşam biçimini geliştirdiği birçok batılı ülke yaşlanan nüfusu ile büyük bir sıkıntı içinde ve bununla mücadele etmeye çalışıyor. başarılı da olamıyor. ana amaç bellidir ama bunun ikincil yararları üzerinde tartışacağız" diye konuştu."
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20663250.asp
biri twitterda paylaşmış, hükümet bu noktayı nasıl gözden kaçırmış şaşırtıcı:
artık daha çok cami yapmanız gerekecek bir de, zira artık cami avlularına daha fazla çocuk bırakılacak..
artık daha çok cami yapmanız gerekecek bir de, zira artık cami avlularına daha fazla çocuk bırakılacak..
(bkz: ey tanrım bana 3 tane, 3 de yetmez 5 tane)
başbakan en son 5 çocuk demişti. adam işini biliyor beyler.
başbakan en son 5 çocuk demişti. adam işini biliyor beyler.
hayatın acısı yaktı. sönmek için gözyaşı döküyorum.
bir emrah serbes yazısından alıntıdır:
"..insan en az üç kişidir. kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. en sahicisi de bu üçüncüdür. olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar hayalidir o. yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın..."
madde 2: kapanış konuşmasından.. tamamı için:
http://www.afilifilintalar.com/afili-parcalar-madde-72-kapanis-konusmasi
"..insan en az üç kişidir. kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. en sahicisi de bu üçüncüdür. olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar hayalidir o. yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın..."
madde 2: kapanış konuşmasından.. tamamı için:
http://www.afilifilintalar.com/afili-parcalar-madde-72-kapanis-konusmasi
başka bir şey ararken bulduğum yazıdan alıntı:
“insan kendi felaketini seçemez. kendi felaketine aktif katılım içinde olabilir ama yine de onu seçemez. yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz. biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır. biraz tepeden, soğukkanlı bir zaviyeden bakınca göze hoş gelen bir görüntü aslında. kendi felaketinden bile zevk alabilirsin böylece. o felakette seni diğer insanlara bağlayan şeyi görürsün çünkü. bu durumda herkes suçlu olduğuna göre hiç kimsenin suçlu olamayacağını anlarsın. herkes birbirini yıkar. insana kim vurduya gitmek yakışır.”
tamamı için:http://www.afilifilintalar.com/afili-parcalar-madde-85-hisler-ansiklopedisi
“insan kendi felaketini seçemez. kendi felaketine aktif katılım içinde olabilir ama yine de onu seçemez. yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz. biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır. biraz tepeden, soğukkanlı bir zaviyeden bakınca göze hoş gelen bir görüntü aslında. kendi felaketinden bile zevk alabilirsin böylece. o felakette seni diğer insanlara bağlayan şeyi görürsün çünkü. bu durumda herkes suçlu olduğuna göre hiç kimsenin suçlu olamayacağını anlarsın. herkes birbirini yıkar. insana kim vurduya gitmek yakışır.”
tamamı için:http://www.afilifilintalar.com/afili-parcalar-madde-85-hisler-ansiklopedisi
cemle matematik dersi çalışıyoruz. çarpım tablosu vs.
cem: sen kaç yaşındasın?
l: senin yaşının 2 katının bilmem kaç fazlası.
cem:ee sen evlenmicek misin?
l: hmm, bilmem evleneyim mi?
cem: bence evlen.
cemin anneannesi: daha erken, ladycapulet daha genç cemcim.
cem:henüz bulamadın mı sevgili yoksa?
l: onun da etkisi var tabi. hem hani ben de baban gibi hep gezeceğim ya ülke ülke, o sebepten de evlenmem zor biraz sanki.
cem: teyzem evlendi walla senin yaşında.
l: evet.
cem: sen kaç yaşındasın?
l: senin yaşının 2 katının bilmem kaç fazlası.
cem:ee sen evlenmicek misin?
l: hmm, bilmem evleneyim mi?
cem: bence evlen.
cemin anneannesi: daha erken, ladycapulet daha genç cemcim.
cem:henüz bulamadın mı sevgili yoksa?
l: onun da etkisi var tabi. hem hani ben de baban gibi hep gezeceğim ya ülke ülke, o sebepten de evlenmem zor biraz sanki.
cem: teyzem evlendi walla senin yaşında.
l: evet.
cem -9 yaşındaki kuzenim- çok komik çocuk. ne zaman onunla konuşsak kesin efsane bir diyaloğa imza atmış oluyoruz.
kahvaltı yapıyoruz bir haftasonu, diyaloğumuz:
cem: ladycapulet sen anneme ne diyorsun?
-yenge diyorum.
cem: bence yenge deme. abla de. daha genç geliyor kulağa.
kahvaltı yapıyoruz bir haftasonu, diyaloğumuz:
cem: ladycapulet sen anneme ne diyorsun?
-yenge diyorum.
cem: bence yenge deme. abla de. daha genç geliyor kulağa.
geçen sene temmuz ayı, yazlıktayız. çok sevdiğim kuzenim cem (9 yaşında)kardeşinin olacağını öğrenmiş. herkese senin de haberin var mı diye sorup duruyor. hatta direk insanlara değil annesine soruyor, güya çaktırmadan ama kaş göz işaretleri almış başını gidiyor. yengemin hamile olduğunu benim bilip bilmediğimi soracak bu kez:
cem:ladycapulet de biliyor mu?
-evet, o da biliyor.
cem: off ama herkese söylemişsiniz. bi kişiye de ben sölesem nolcak sanki.babam da biliyor mu?
-tabiki biliyor.
cem: off babam bile biliyor yaa.
cem:ladycapulet de biliyor mu?
-evet, o da biliyor.
cem: off ama herkese söylemişsiniz. bi kişiye de ben sölesem nolcak sanki.babam da biliyor mu?
-tabiki biliyor.
cem: off babam bile biliyor yaa.
özdemir asaf şiiridir.
bugün ve bugün
öyle çabuk geçiyor ki günler
hele sen de bir bak hayatına.
daha dün doğmuşuz sanki
yeni okula başlamışız
yeni sevmişiz
öyle çabuk geçiyor ki günler
hele sen de bir bak hayatına
yarın bitecek sanki her şey
yarın ölecek gibiyiz.
daha doymamışız yaşamasına
günlerimiz dün bir, bugün iki
sakın bir şey bırakma yarına
yarın yok ki.
bugün ve bugün
öyle çabuk geçiyor ki günler
hele sen de bir bak hayatına.
daha dün doğmuşuz sanki
yeni okula başlamışız
yeni sevmişiz
öyle çabuk geçiyor ki günler
hele sen de bir bak hayatına
yarın bitecek sanki her şey
yarın ölecek gibiyiz.
daha doymamışız yaşamasına
günlerimiz dün bir, bugün iki
sakın bir şey bırakma yarına
yarın yok ki.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?