imgoindeeperunderground

her beddua okunduğunda "evlerden ırak" diyen ve "ev içinde beddua okunmaz, döner seni bulur" inanışındaki babannenin çok dar durumda kaldığında lanet olsun yerine muhteşem alternatif çözümüdür.

karsilik bekleyerek iyilik yapmak mantığı ile, hoşlanmadığı kişilere bile hep iyi şeyler yazmak, yıllarca suratına bakmadığı adama kırk yıllık dostu gibi yıllık yazısı döktürmek şeklinde anlamsız ya da içten pazarlıklı bir eylemdir.
"ben ona böyle yazayım ki o da bana iyi şeyler yazsın" fikridir. sukutu hayale ugranması mümkün bir durumdur, bana kesin çok iyi şeyler yazar dediğiniz insandan hiç beklenmedik, baştan savma yazılar çıkıp yazdığınız canım yıllık yazısı elinizde patlayabilir..

islami kurallara uygun olarak kesilmiş olan etlerin müslüman ülkelere girişi için ithalat-ihracat işlemlerinde gereken belgedir. etler müftü eşliğinde kesilir ve helalliği ispatlanmış olur.

(bkz: helal belgesi)

kendisi memleketimizden çıkma en usta bağlamacılardan bir tanesi olup, bağlamayı bağlama hariç her şey gibi çalabilme yeteneğine sahiptir. son zamanlarda hüsnü şenlendirici ile sahne almasından dolayı gündeme gelmiş de olsa aslında bilen bilir kendisini, uzun zamandır bir takım şarkıların içerisinde "kimki bu bağlamayı çalan" dendiğinde alınan cevaptır. şimdilik hüsnü şenlendirici’nin albümü ve sahnesinde dinleme şansımız olsa da çok kısa bir zaman sonra albüm çıkaracağı duyulmuştur..

www.tuncbilek.net adresinde fan club’ı, bir de merak edenler dinlesin diye online şarkıları mevcut..

işleme başlamadan önce besmele çekilmis, acı çektirilmeden ve eziyet edilmeden kurban edilmiş anlamına gelmektedir. buna ne kadar uygun kesim yapıldıgı her yıl kurban bayramlarında televizyondan evlerimize ulaşmakta ve bizleri hayretler içerisinde bırakmaktadır. en son geçen sene kaçan danayı ayağından vuran bir silahlı amca hatırlıyorum ki kendisi "islami kurallara uygun olarak kesilmemiş" başlığı için en uygun örneklerden bir tanesidir.

bankalar tarafından alınan havale masraflarından illallah demiş halkın, bankaları ibreti alem olsun diye ücretsiz olarak havale etmesi durumuna verilen isim.

(bu işlem sonucunda dekont verilmeyecektir, işleminize devam etmek istiyor musunuz yazısına cevaben içinizden uc kulhuvella bir elham okuyunuz..)

orjinal adı half asleep in frog pajamas olan tom robbins kitabı.
arka kapakta kitap için diyor ki;
"hırslı melez güzeli gwendolyn mati borsa simsarıdır. paskalya arifesinde borsa çökünce, kendine ve müşterilerine ait paraları kurtarmanın derdine düşer. aynı zamanda imana gelmiş bir maymunun kaybolması, sokak serserilerinin saldırısına uğramak, 130 kiloluk kaftanlı-türbanlı medyum arkadaşının sırra kadem basması gibi kariyeriyle ilgisi olmayan meselelerle boğuşmak zorunda kalır. bunlar yetmezmiş gibi timbuktu’dan yeni gelen kurt borsacı larry diamond da dağılmış hayatının tam ortasına düşer. gwen, işiyle ve parayla ilgili hırslarını tatmin etmek için binbir dolap çevirmeye çabaladığı üç gün boyunca larry’nin aykırı tavırlarının ve cinselliğinin cazibesinden kurtulamaz. onun etkisiyle kurbağa nüfusunun neden hızla azaldığı, afrika’nın ücra bir köşesindeki bozo kabilesinin sirius yıldızıyla ilgili sırlara binlerce yıldan beri nasıl olup da vakıf olduğu, eski çin imparatoriçesinin ucu yeşimden kristal lavmanıyla rektum kanserinin tedavi edilip edilemeyeceği, tarot kartlarından birinin değiştirilmesinin anlamı gibi sorularla uğraşır...
tom robbins, yayınevimizden çıkan parfümün dansı, dur bir mola ver ve ağaçkakan’da olduğu gibi bu romanında da kahramanlarını bambaşka bir atmosfer içinde yeniden yaratırken gerçekliğin bilinmedik yanlarına projektör tutuyor. hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını vurgulayarak, trajikomik bir çılgınlık içinde dönüp duran dünyamızın altüst olmuş değerlerini benzersiz bir biçimde sorguluyor...
gene hınzır, bilge, erotik ve kışkırtıcı..."

(bkz: sirius tan gelen kurbağa)

babanne deyimlerinden bir tanesidir. beceriksiz kız çocukları bir şeye elini atıp da yıkıp döktüğünde çaat diye yapıştırılmak üzere hazırda tutulur ve söylenir. ama daha çok gelinden haz etmemeyi kaynanalığın asli vasıflarından sanan zihinlerin, gelin en ufak bir hata yaptığında türettiği cümle gibi de gelir..
bir benzeri için; (bkz: eli işte gözü oynaşta)

karşımıza yıllar sonra çıkan bir güzelliğin tam tadına varmaya başladığımız esnada elimizden kaybolup gitmesini anlatan deyim.

elime erkek eli değmedi diyerek sükse yapan dişi kesimin aksine bu söylemi sonrasında muhtemelen aşağılanacak olan erkeğin sözleridir. bu şartlar altında bu sözlerin sahibi ya ibnedir ve maço sevgilisine onu bir kadınla aldatmadığına dair laf anlatmaya çalışıyordur ya da rte gibi "talihsiz söylemler sahibi"dir.

hayata konması unutulmuş tuşların en önemlilerinden bir tanesi bence. belki de bu tuş diğer günlerin kıymetini anlayabilmemiz için konmamıştır. ama en azından diğer günlerin kıymetini anladıktan sonra örneğin takdir edilmesi öğrenilen bir yaştan sonra konsa güzel olurdu. uyanır uyanmaz bozuk olduğu anlaşılan günler basılıp geçilir, diğerinden devam edilirdi..

yolcu yolunda gerek isimli eski nilufer şarkısı ile hatırlara gelebilir sözdür.

sevgililerin ayrılık noktasında belki de o ayrılık konuşmasının dayanılmaz hüznü, beklemediği ya da bekleyip de onca zaman duyamadığı şeyleri duyması, aslında kafasından geçirdikleri ile karşısındakinin hissettiklerinin/söylediklerinin birbirini tutmaması, ve yeni öğrendiklerinin etkilemesi sonucu olabilecek durumdur. ayrılık hali yeniden aşkın alevlenmesine sebep olur ve ilişkiye sanki bütün o ayrılık noktasına getiren şeyler bir anda yok olmuş gibi yeniden başlanır. tecrübelere dayanarak bu durumun yeniden ayrılmak ile sonuçlanacağı genellemesi yapılabilir. lakin elbette istisnaların kaideyi bozmaması ve bütün genellemelerin yanlış olması durumları da göz önünde bulundurulabilir.

"türklere mahsus hareketler" konu başlığı altında incelenebilecek bu durum genellikle sıcak aile yemeklerinde kulağını kaşımak için kulak çubuğu almaya üşenen kişinin asli görevinin yanı sıra bu işe de yarayabileceğine de karar verilmiş çatal ile kulak kaşıması sonucu ortaya çıkar. ha masadaki diğer insanların ne kadar tiksineceği elbette başka bir konudur..

yılmaz erdoğan’ın yağdıkça isimli şiiri ile kafamıza soktuğu sorudur. sanki bir aşkın içinde az soru varmış gibi bir de bu eklenir. bir aşkın arkasından yeni bir aşka varana kadar geçen süreyi işaret eder ve oldukça subjektif yanıtlara sebep olur. nitekim bu yol herkes için farklı uzunluklardadır, kimileri yola yalnız çıkmazken kimi yolun sonu dediği yerde bulur yeni aşkı kimi de bu sorulara takmaz kafayı gecenin köründe, yatar uyur, takdir görür..

uzun süreler maruz kalanların farkına bile varmadan yaşayıp gittiği, beraberinde uyuduğu, lakin benim oldum olası rahatsız ediciliğini koruduğuna inandığım ve keşke olmasa diye düşünerek bilgisayarı kapatana kadar katlandığım garip uğultu..

"bana tecavüz etti" demenin bir enteresan yoludur. sahip olmak eylemi geniş zamanlı olduğundan tecavüz edilen kişinin tecavüz eden kişiye aidiyetini belirttiğinden bir saçmalık mevzu bahistir..

"bir daha gelirsem sik beni" şeklindeki tekerlemeye konu olmuş, eskiden her yanı gecekondu dolu, şimdilerde yerlerine yapılmış çok katlılar ile içlerinde gecekonducuları barındırsa da görüntüyü kurtarmayı az çok başarmış, pek de nezih bilinmeyen bir ankara semti..

bu sözleri söyledikten sonra artık kendisinin yakalanmamak gibi bir ihtimali kalmamıştır zaten. magazin gazeteciliği denen şeyi özel hayat dedektifliği ile karıştırıp hırs yapacak kişilere yem olacağı aşikardır, nitekim öyle olmuştur. kendisi tekne ile açılmış güneşlenirken (ki bikini ile görüntülenmek istemediğine göre tek şansı budur) yakalanmıştır. bu durumda şunu anlıyoruz, ıssız bir adaya düşse kendisinin peşinden takip eden gazeteci de düşecektir..